Scudo Sports

Ramazan ayı ve beslenme

Mantıklı davranmalı. Şu kadar yiyin, bu kadar yiyin demek uygun olmaz. Bir günde normalde yediğiniz miktarı düşünün. 1/3'ü sahurda, 2/3'ü iftarda olacak şekilde ikiye bölün. Ona göre yemeklerinizi ayarlayın.

Sahurda taze meyva, ekmek-pide, peynir-yoğurt süt ürünleri tüketmek gün boyu rahatsız olmamak için ideal ama herkes bunu başaramıyor. Börek-makarna daha çekici geliyor. :D
 
  • Beğen
Tepkiler: Akif Y.
Scudo
Geçen sene ilk gün açıkçası bende de hiç adaptasyon sorunu olmamıştı, boynum tutulmuştu ve kaskatı kalmıştım o gün, yattığım yatak 1mm kıpırdasa kriz geçiriyodum resmen. Cereyanda terli terli enseyle bilgisayar başında sahurdan sonra saatlerce oyun oynamıştım ve sonra acısını saatlerce çektim, ve kullanmam gereken kas gevşetici iş işten geçtikten sonra değil de ağrılar ufak ufak kendini belli ettiği zamanlarda alınsaydı o krizi yaşamazdım. Neyse ki kötünün iyisi mi denir ona bilemem ama o ağrıdan da o gün 1 saat fazla tutmuştum herkesten orucu, çünkü o an çektiğim rahatsızlığa odaklanmaktan aklımın ucundan yemek yemek geçmiyordu.iştahım da kaçmıştı.

Konuya giriyim bari ben de böylelikle ama bahsetmek istediğim sanki insanların açlıklarını fazla düşünmeden, etrafta kimin ne yediğine bakmadan duramıyosa veya çevredeki lokantaların önünden geçerken imrenerek bakıp da zorluk çekiyosa böyle yaparak işini daha da zorlaştırıyo demektir.

Sigarayı bıraktığım ilk zamanlarda da insanların ellerindeki yanan sigaralarına bakardım, çok zorlandım tamamen bırakana kadar, kokusunu bile aldığımda mahvoluyordum ilk zamanlar ama çok şükür 3. 4. haftalarda bitmişti o kabus dolu kriz nöbetleri. Açlık da böyle gibi geliyo, bunun bilimsel olarak adını koyamıyorum ama yaşadığım 2 şey belki yardımcı olabilir ibadet etmekte zorlananlar için bir ölçüde diye paylaşma gereği duydum.
 
Önceki sayfadaki mesajlara istinaden, LÜTFEN mesajlarımızda daha seviyeli, karşımızdakini kırmamaya yönelik anlayışlı bir şekilde mesajlaşırsak bütün forum dahilinde daha huzurlu bir bilgi alışverişinde bulunabilir, böylece insanlar banlanmaz konular kapatılmaz/silinmez, bilgi akışı yapıcı bir şekilde devam edebilir...
 
kardeş antreman yapıyorum mtb ortalama 30 tempo ve orucum 60-70 kilometre ama dokunmuyor bizim orlarada bir laf var oynayamayan gelin yerimd ar der.çok üst düzey performans antremanı yaparsın kuvvet interval ve mukavemet antremanların düzenli olur günde çift antreman ozaman ben sana katılırım kaç yıldır bisiklete binersin yılda kaç bin kilometren var valla siz bu şekilde spora malzeme yok beslenme sakat ramazan yaz tatili bayram diye bakarsanız hiç antreman yapamazsınız sen anca yarış başlamadan stress yapar allaha yalvarırsın iki tür heycan vardır çalışıp kazanacak sporcunun kürsü bekleme heycanı birde sonuncu olacak sporcunun o sonuncu ben olmayım dediği heycan sen sanırım ikincisisin.bence ben nasıl spor yapıyorum ve nasıl düzeydeyim diye kendi öz spor yargını yap öyle yaz sen diger agır antreman yapan sporcular adına yama haydi hayırlı işler...
 
Sporla uğraşan arkadaşlar bu konuda tecrübelerini yazarlarsa iyi olur gerçekten. Oruçluyken sorun açlıkla ilgili olmuyor ama su kaybı neticesizce çok sıkıntı çekilebilir. Sıcak havaların da su kaybını artırdığı şu günlerde iftardan sonra turlamak daha elverişli olur kanımca. Veya iftara yakın vakitlerde antrenmanı tamamlamak lazım.
 
vallahi hergun oruclu oruclu uzun mesafe kosuyorum.kosarken problem olmasada sonra susuzluk insana cile cektiriyor.iftardan sonra dolu mideyle spor yapılmıo.o yuzden katlanmak zorundayim.
 
Ramazan ayının yaklaştığı şu günlerde geçen sene yazılan bu yazıları tekrar gündeme getirmek faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Ramazan ve antrenman konusunu merak eden arkadaşlar için yararlı bilgiler mevcut.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Ustaoğlu
Ramazan'da sindirim sistemim gerçekten altüst oluyor. Normalde bugüne kadar hiç sindirim rahatsızlığı yaşamadım, o konuda gayet sağlıklı bir yaşayışa sahibim ama bu düzen Ramazan'da altüst oluyor. Sahura kalkıp yiyip yatsam sabah kalktığımda midemde sindirilmemiş ve aside boğulmuş bir besin yığını ile uyanıyorum, gerçekten çok kötü bir his veriyor insana... Uykusuz şekilde işe gitmek de işin cabası... Ne kadar kendimizi kontrol altında tutsak da iftarda kantarın topuzu ister istemez kaçıyor, çünkü 12 saat aç kalmış, yorgun düşmüş bir bünye doğal olarak yemek, daha çok yemek istiyor. Hele ki bu seneden itibaren ibadetin süresi artıyor, iftar saatleri geçmişe nazaran epey geç saatlere kaydı. İftar sonrası, tatlısı, çayı, keki bilmemnesi derken gece geç saatlere kadar atıştırma faslı bitmeyecek, dolayısıyla bu seneden sonra Ramazan ayı bizi daha sağlıksız beslenmeye zorlayacak.
 
Muzaffer Kuşhan'la bir gün konuşuyorduk. Bize oruç tutmanın sağlığa nasıl zararlı olduğunu, vücudun dengesini nasıl bozduğunu anlatıyordu. Bütün bunlardan sonra "ama" dedi "ben bunları basında anlatmam. Çünkü mutlaka başıma bela alırım. Densizin teki çıkar öldürmeye gelir, her yerde lanetlenirim".

Aradan 1 sene kadar geçti. Tam Ramazan'ın ilk günü bir gazetenin sağlık sayfasında Muzaffer Kuşhan imzasıyla manşetten şunlar yazılıydı: "Oruç sağlık için bulunmaz bir nimettir"
 
:mad: Eğer oruç tutmamak için bahane arayan varsa (Tekrar ediyorum "eğer varsa",kimseyi itham etmiyorum),hiç sözüm yok.Ama bu konuda sağlıklı bilgi sahibi olmak istiyorsanız ciddiyetine güveneceğiniz bir doktora danışın.Yoksa "can"ınızın istediğini yapmak durumunda kalırsınız ki bu da önce idam edip,yargılamanın daha sonra yapılması anlamına gelir.
 
@BetterBeDead

Oruç Allahın emridir. Sağlığa ve 11 ay boyunca çalışan sindirim sistemi ve mideye yararlarının yanında, nefs terbiyesi anlamında faydaları ispatlanmış bir ibadet biçimidir. Bu ibadet biçimini İman sahibi kişler yerine getirir. Bu Farzı yerine getiremeyenler ise bu bizim görevimizdir ancak yapamıyoruz Allah affetsin şekilnde bir düşünceye sahip olmalıdır. Yoksa İman mevzuunda sakat bir düşünceye sahip olunmuş olur.
Çamur at izi kalsın şeklinde yaklaşımlarınız dikkatimizden kaçmamaktadır. Lütfen provakasyonlara kanmayalım.
 
Oruç tutmanın kalp rahatsızlıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Yapılan bilimsel araştırmalarda, oruç süresince bireylerin iyi huylu kolesterol düzeylerinin arttığı, buna karşılık kötü huylu kolesterol ve trigliserid düzeylerinin ise düşmediği belirlendi.

Bu durumun oruç tutmanın sağlıklı bireylerde kalp sağlığı açısından faydalı olduğunun göstergesi olduğuna dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Ataşehir Tıp Merkezi'nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Zor, orucun kalp sağlığını düzenlediğini açıkladı.

Ramazan ayında kalp krizi sayısının artmadığını, öte yandan kalp damar hastalığı olduğu bilinen veya bu açıdan yüksek riskli olan bireylerde açlık saatlerinden daha çok, iftarla sahur arasındaki tokluk saatlerinde acil servise başvuruların arttığını dile getiren Dr. Zor, kalp sorunu olan bireylerde, iftar ve sahurda yüksek miktarda, bol kalorili ve yağlı besinlerin hızlı bir biçimde tüketilmesinin kalp krizi riskini artırabileceği uyarısında bulundu. Zor, iftardan hemen sonra içilen sigaranın da bu riski arttırdığını açıkladı.

Hızlı yemek yemenin, doygunluk hissinin gelişmesini engellediğine değinen Zor, "Yemek yeme esnasında kalbin pompaladığı kanın ilave bir kısmı, sindirim sistemine yönlendirildiğinden, hızlı ve aşırı miktarda yemek yendiğinde kalbin iş yükü artıyor. Bu olumsuz etkileri en alt düzeye indirgemek için gıdaların çok iyi çiğnenmesi, yavaş yenilmesi gerekiyor. Sağlıklı beslenme için iftar ve sahurda aşırı gıda tüketilmemesi, kan şekerini hızla yükselten tatlılardan kaçınılması, kızartmalar yerine haşlamaların tercih edilmesi, çorba veya kahvaltılıklar ile iftarın açılması daha doğru beslenme olacaktır. Özellikle sahurdan sonra ev içerisinde 10 dakika kadar yürünmesi sindirimi rahatlatır ve gün içerisinde insanların kendini daha rahat hissetmesini sağlar." dedi.

Kalp hastalığı olan ve şikayetleri devam eden hastaların düzenli olarak ilaç kullanmaları gerektiğini hatırlatan Zor, oruç süresinin uzun olmasının bu bireylerin ilaç kullanım düzenlerinin etkilenmesine yol açabileceğini söyledi. Bu tür hastaların mutlaka hekimlerine danışmaları gerektiğini ifade eden Zor, iftar ve sahurda yeterince sıvı alınması, tüketilen tuz miktarına dikkat edilmesi, kan şekerindeki ani yükselmeleri önlemek için şeker emilimini yavaşlatan ve zamana yayan lifli sebze ve meyvelerin tüketilmesinin kalp rahatsızlığı olanlar için daha büyük önem taşıdığını vurguladı.
 
  • Beğen
Tepkiler: Cihad mansur
@nükleer kedi

ama o hızı korumak için sürtünmeyi sürekli yenmesi gerekiyo. hatta 130 da galiba 2 kat benzin harcıyor gazetede okumuştum :) Newton sürtünmeyi ihmal etmiştir :)
 
@Süleyman Uzunköprü

Kimseye çamur attığım yok. Olmuş bir olayı anlattım. Adamın söylediklerini anlattım. Bir şey kırmızıysa, ona kırmızı demek zaten çamur atmak demek de değildir.

Verdiğiniz örnek de sonuçta Müslüman bir ülkede, Müslüman bir doktorun söyledikleri. Onun söylediklerinin tam tersini söyleyen bilim adamları da mevcut: (link)



Buradaki benzetme yanlış olmuş. Arabanın hızıyla benzin harcanması orantılı değildir. Newton'un 2. kanuna göre kuvvet hızla değil ivmeyle orantılıdır

Hayır, tam aksine araba hızlandıkça lastiklerin yolla sürtünmesini yenmesi için gerekli olan enerji harcaması artar.

Daha da fazlası, araba hızlandıkça rüzgar direnişi onun 2 katı artar. Yani 80'la giderken 30 beygir harcıyorsa, 160'la giderken 60 değil 120 beygir harcar.
 
anladığım şey şu, orucu aç kalmak olarak algılayınca sinirli ve saldırgan oluyorsun. başkalarına karşı hoş görü yerine tahammül gösteriyorsun ve tahammül limitin çok düşük oluyor. o yüzden oruçlu olanda oruçlu olmayanda araç sürücüleri çok dikkatsiz ve hızlı araç kullanıp diğerlerinin yaşam hakkına tecavüz ediyor. aç kalanlar kafelerde yemek yiyenlere bakıp, sokakta sigara içenleri görüp gıcık kapıyor. orucu sabretmek olarak görünce bu sıkıntılar yaşanmıyor. yani aç kalmıyor, sabrediyorsun. eve ilk önce ben gideceğim top atılır atılmaz hemen orucu açacağım diye diğerlerinin yaşam alanına tecavüz etmiyor, onun yerine 5 dakika geç kalayım ama herkes evine sağsalim varsın diye sabrediyorsun. yemek yiyenlere veya sigara tüttürenlere bakıp ulan ben burada nefsimle mücadele içindeyim onlarsa ne yapıyor demeyip onları hoş görüyorsun, çünkü sinir olmak sabredemediğinin belirtisi. bu arada aklından şunu çıkarmıyorsun. insanlar yüzlerce yıldır oruç tutuyor ve yüzlerce yıldır oruçlu olduklarında da tarlaya gidip çapa sallıyorlardı, ya da savaşa gidip kılıç. onlar oruçlu oldukları için diğerlerinden geri kalmadıysa banada bişey olmaz diyorsun. ama tıbbi bir rahatsızlık varsa , bunada karşı gelmeyip ona göre önlemini almaktan geri kalmayacaksın.
oruç tutan tutsun, tutan kendine. tutmayan da tutmasın, tutmaması da kendine. ne tutan tutmayana ne de tutmayan tutana laf söylemesin. en azından tutan tutmayana demesin. çünkü biz aç kalmıyor sabrediyoruz. öte yandan oruç tutmayanların, tutanlara yok bilimsel yolla, yok ideolojik yolla açıkça veya ima ile laf sokuşturmasını hamburgercide hamburgerini lüpletirken kurban bayramında hayvan kurban edilmesinin ne kadar barbarca olduğunu tartışmalarına benzetiyorum. aynı entellektüel sığlıkta geliyor bana.
 
Geri