Scudo Sports

Pedalımda 5 ülke

Merhaba, bende .Pedalımda 5 Ülke kitabınızı sipariş vermek için idefix üye oldum ancak aydan çelik bi tur versene kitabını siaprişini vermiş bulundum :) bir solukda okudum, şimdi pedalımda 5 ülke siparişini veriyorum, aynı keyifle okuyacağıma eminim :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Soner Sarihan
Scudo
Kitabı birkaç gün önce bitirdim.Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim arkadaşlar.Pedallanan güzel coğrafyalarda farklı kültürler,inançlar,iklimler,tarihi eserler çok güzel bir dille ve duyguyla aktarılmış.Kitap boyunca İnci Hanım ve Soner Bey'in macerasına,sıkıntılarına,mutluluklarına,amaçlarına ortak oluyorsunuz.Türkiye'de başlayıp Nepal topraklarında sonlanan bu güzel tur hikayesi insanı gerçekten çok etkiliyor.Kendinizi dünya haritasına bakarken ve uzun tur hazırlığı yaparken bulabilirsiniz,benden söylemesi :)

İnci Hanım ve Soner Bey için şu güzel dileği yazmasam olmaz: "Tekerinize cam batmasın,çivi girmesin,Allah bacağınıza güç versin,aynakolunuza zeval gelmesin." :)

Bir de fotoğraf ekleyeyim.Bisikletle ilgili iki güzel kitap ve mavi kısmı hafiften solmaya başlayan eldivenim =)
http://i.imgur.com/uVHNBfD.jpg
 
  • Beğen
Tepkiler: Soner Sarihan
@Ömer Ş.

Ömer S, çok teşekkür ederiz güzel sözleriniz için.
Dünya haritası bizim odamızın duvarında asılı, her tarafında notlar, iğnelenmiş kağıtlar, ataçlar. :)
Daha nice eldivenler eskitiriz hep beraber umarız.

@suatgecer

Aydan Abi'nin kitabı bir harika.
Kitabımızın arkasında Aydan Çelik'in sözlerinin olmasının mutluluğu bizim için bambaşka.
Optimist yayınlarının bisiklet konusundaki tavrı alkışa değer.

@laciverti

Teşekkürler Optimist yayınları.

@Enes.Şahbaz

Teşekkürler Enes Şahbaz.
Güzel kampanya umarım devam ediyordur.

@Ömer Ş.

Bilgilendirme için teşekkürler Ömer S.
Şu anda da kitapyurdunda kampanya var.
(link)

@Enes.Şahbaz

Ulaşmış ve okumaya başlamış olduğunuzu umuyorum.

@volkert

Volkert, teşekkürler. Aynı turu tekrar yazmak değil fakat sonraki turlarımızda tuttuğumuz, özellikle oğlumuz Tibet Çınar ile yaptığımız turlardan kalan anıları da değerlendirmek istiyoruz.
 
@mehmetboyaci

:) Bisikletin yazılı kültürüne sahip çıktığınız için teşekkürler.
Umarım yokuş aşağı inen yol bisikleti kadar hızlı gelir kitap.
 
Merhaba,
Aslında uzun bir süre denilebilecek kadar önce edindiğim kitabı yeni bitirmiş olmamın nedeni yoğunluğum sebebiyle bir türlü okumaya fırsat bulamayışımdan kaynaklanıyor. (Hatta bu satırlar bile Seul'den yurda dönerken uçakta yazılıyor.) Yoksa kitabın bir solukta okunabildiğini rahatlıkla söylemek mümkün...

Öncelikle kitapta beni en fazla etkileyen durum, yazarın insânî değerleri olmuştur. Kitabı okurken yazarını seviyorsunuz… "Güzel bir insan" olduğunu anlamak çok kolay…

Kitabı internet ortamından e-kitap olarak satın aldım. İlgili cihazlara aktardıktan sonra anıların gün gün değil, farklı tarihlerle ilerlediğini fark ettim. Haziran ortasındaki bir anekdottan Ağustos ayındakine geçilebiliyordu mesela... "E-kitabın dizgisi hatalı yapılmıştır" diyerek hemen satın aldığım firmayı aradım, durumu izah ettim. Ertesi gün aradılar ve yayıneviyle iletişime geçtiklerini ancak herhangi bir dizgi hatasının bulunmadığını öğrendiklerini söylediler. -Sanki kitabın yazarıymışım gibi- kendimden emin olarak firmanın müşteri hizmetleri elemanına yayıneviyle görüşeceğimi söyledim. Yayınevindeki yetkili kişi, e-kitap dizgisiyle ilgilenen arkadaşın dışarıda olduğunu söyledi ve durumu öğrenip hafta başı (görüşmemizden iki gün sonra) beni arayarak bilgi vereceklerini belirtti. Aynı günün akşamı forumdan kitabın yazarına özel mesaj yazmak aklıma geldi. Yazışmalar sonucunda kitapta dizgi hatasının bulunmadığını, anıların gün gün değil ortak anların birleştirilerek kurgulandığını yazarın bizzat kendinden öğrenmiş oldum. Ertesi gün ilk işim "dizgisi hatalı kardeşim bu kitabın!" diye çıkıştığım firmayı arayarak kendilerini meşgul ettiğim için özür dilemek oldu.
Yayınevi yetkilisi olduğunu söyleyen hanımefendi eğer söz verdiği gibi hafta başı beni aramış olsaydı kendisinden de özür dileyecektim...

Kitabın dili gayet anlaşılır, ne bayağı ne de fazla edebî...
Okuyucu anıları hayâlinde canlandırmakta zorluk çekmiyor.
Genelde anı kitaplarında karşılaştığım ve fazla tahammül edemediğim husus, anlatımdaki akıcılığın süreklilik arz etmemesidir. Yazar, okuyucunun adeta can çekiştiğinden habersiz bir detaya takılıp kalır... Bu kitapta bu tür hoşlanmadığım tekniklere rastlamadım. 269 sayfa (e-kitaptaki sayfa sayısıdır) bir anda kolaylıkla okunabildi…

Kitapta sanki sadece anlatılan ülkelere değil adeta bölge coğrafyasına da yolculuk yapıyorsunuz. Yazarın o coğrafyayla ilgili aktardığı bilgiler bir "bisiklet turu kitabı" kimliğinin hem içinde hem de içine sığmayacak kadar üzerinde oluyor... Anlatımdakı saflık, yazımın başında değindiğim yazarın saf düşüncelerinden kaynaklanıyor. Saf, (arı) bir dil kullanmaya çalışmamış bence yazar, kendi gibi yazmış sadece… Bu özellik nedeniyle bile bu kitap okunmalı bence…

Gelelim gördüğüm eksikliklere...
Kritik yapmamak yada memleketimizde nitelikli eleştirme oranının az oluşu (hatta hiç olmayışı) eski tâbiriyle "tenkid yazıları"nın bugün hemen hemen hiç yazılmaması, toplumların geri kalmışlıklarının önemli göstergelerinden biridir. Eleştiri, "karalama" seviyesizliğine dönüşmedikçe geliştiren, olumlu yönde katkı sağlayan, kısaca dostun dosta yapması gereken bir vazifedir. Çünkü hataların yada eksiklerin edep çerçevesinde dışa vurumu, aynı yada benzer hataların tekrarlanmamasını sağlayacaktır.
Bugün toplumumuzun dinlediği müzikten okuduğu kitaba, giydiği kıyafetten yediği yemeğe, günlük hayatta kullandığı kelime sayısından, konuştuğu Türkçe’ye kadar gördüğümüz gerileme, dejenerasyon yada bayağılığın sebeplerinden biri de tenkid mekanizmasının işlememesidir...

Benim kitapla ilgili yapacağım tenkid, tamamen subjektiftir. Çünkü eleştiri, eleştirenin kendi görüşüdür ve okuyucunun ilk görevi ve ödevi okuduğu kitabı eleştirmek olmalıdır.

Öncelikle kitabın anıları gün gün değil ortak "an"ların ardarda getirilerek yazılması fikrini beğenmediğimi söylemeliyim. Nedenlerini izah etmeye çalışacağım ancak daha önce bazı soruların cevaplarına ihtiyaç var... Bu fikir, kitap yazılmaya başlanmadan önce mi kararlaştırıldı yoksa bitirildikten sonra mı bu şekilde kurgulandı? Bu sorunun cevabı mühim... Ben sonradan kurgulandığını ve baştan kurgulanmadığı için parçaların yerine çok da iyi oturmadığını tahmin ediyorum. (Elbette yanılıyor olabilirim…)

Sınır geçişlerinin, yemeklerin, lastik patlamalarının ard arda başarılı ve etkili bir şekilde anlatılmasının yolu, ancak kitap ilk yazılırken bu şekilde kurgulanırsa mümkün olabilir diye düşünmekteyim. Kitap bitirildikten sonra bu fikir uygulanmak istendiğinde, ülkelerdeki ortak anılar cımbızla çekilip alınarak ve ard arda yerleştirilerek pekala kurgulanabilir ancak bu şekilde okuyucu için bazı kopuklukların oluşması kaçınılmaz olur…

Nitekim küçük bir deneme yapıp kitaptaki sırayla değil başlıklardaki tarih sırasıyla kitabı biraz okudum ve son derece keyif aldım. Çünkü yazarın üslubu ve anlattıkları zaten sürükleyici, hiç ekstra bir orjinallik yakalama arzusuna gerek olmadan klâsik anlatım tarzıyla anılar gün gün ilerleseydi bence mevcut halinden çok daha etkileyici olurdu diye düşünmekteyim...

Genel olarak imlâ, harf hataları gibi teknik konularda (editor işlerinde) bazı hatalar mevcut. Bazı kelimelerde kullanılması gereken “Ğ” yerine “Y” harfi kullanımı, -de -da ların ayrı yazılmaları gerektiği durumlarda bitişik yazılması, İran tamlamalarına dikkat edilmemesi gibi eksikliklerin "sehven" olduğunu zannediyorum... Yeni baskıya girerse mutlaka kitabın baştan sona titizlikle kontrol edilmesi gerektiğine de inanıyorum.

Kitabın matbu halini görmedim. E-kitap olarak elimdeki diğer yabancı yayınlara ait e-kitaplarla karşılaştırdığımda kitabın dizaynını estetik bulduğumu söyleyemem. Neticede okunuyor ama beni bu hâli tatmin etmedi doğrusu...

Bundan sonraki kitabın bence anlatıcısı bir değil iki kişi olmalı... İnci hanım da mutlaka yazmalı diye düşünüyorum. Bu düşüncemin iki sebebi var. Birincisi, İnci hanımın kitabın başlarındaki kitaba dâhil oluş tavrını beğenmem, ikincisi ise anı kitabında anlatıcının değişmesi kitabı çok daha sürükleyici bir hâle getirebileceğine olan inancım…

Her ne kadar fikir olarak yazarın kitapta asıl vurgulamak istediğinin bisiklet olmadığını, yazarın “bisikletin sadece bu güzellikleri görmekteki bir araç olduğu” fikrini benimsediğini tahmin etsem de “keşke kitapta bisikletlerle ve turla ilgili teknik detaylara daha fazla yer verilmiş olsaydı” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Çünkü bu kitabı ilk okuyacak kesim hâliyle bisiklete gönül veren insanlar olacaktır. Bu insanların 5 ülke gezen bir çiftten beklediği teknik bilgi spd pedal kullanımından çok daha fazlası olmalıdır. Tabi ki bisiklette kullanılan bilmem ne dişlisinin çapı gibi bilgilere ihtiyaç olmayabilir. Ancak yine de (uzun sure aranılan ayaklık anısında olduğu gibi) kısaca bahsedilen teknik detaylar bile bisiklete ilgili okuyucunun kitaba olan ilgisini artıracaktır.

Ezcümle,
Daha önceki ilgili forum mesajımda da belirttiğim gibi, bu kitap evvela tüm bisiklet severler tarafından SATIN ALINMALIDIR. Bisikletforum’u takip ediyorum. Forum üyeleri bazen bisikletteki bilmem ne parçasının kaç milimetre olması gerektiğini sayfalarca yazıp okuyorlar. Bu kitabı şimdiye kadar çoktan okumuşlardır diye düşünüyorum…

Satın alınmayan, kopyalanan her ürün bir daha yenisinin ortaya koyulamayacağının bir göstergesidir. Tüm müzik marketlerde satılan Klâsik Türk Müziği'yle ilgili yaptığımız çalışmalar bulunmaktadır. Âkıbetleri aynıdır. Biri bin yıllık köklü müzik kültürümüz, diğeri yeni yeni oluşturmaya çalıştığımız bisiklet kültürü... Benzer kaderi paylaşmaktalar... İkisi de –maalesef- bu ülkede üvey evlat muamelesi görmekte. Bunu gidermenin tek yolu sahip çıkmaktır. 20 lira verince herhalde kimse fakirlemez. Ancak o 20 lira; ardından yazılacak kitapların, yayınlanacak albümlerin, sergilenecek eserlerin teminatı olacaktır.

Bir toplumu yığınlardan farklı kılan özelliklerin başında kültür gelir.

Unutulmaması gerekir ki sevebilmek için önce tanımak, ardından mutlaka kollamak gerekir...

Bu vesileyle kitabı okuduktan sonra hiç tanışmadığım halde “iyi insanlar” olduklarını anladığım yazar çifte başarılı çalışmalarının devamını diler, cesaretlerinin ve hayal güçlerinin hiç bitmemesini temmeni ederim.

Selâm ve saygılarımla…
Burak KAYNARCA
 
Burak bey, cevaplarımı daha kolay okunması için sizin ilgili paragraflarınızın arasına yerleştirdim.
Çok teşekkürler, sevgiler...

Herkese iyi bayramlar,
Kitabı edinen arkadaşlardan yorumlarını bekliyoruz.

Kitaptan bir bölüm;
Bisiklet Nedir ?

Bisiklet;
Ellerinizi bırakıp kollarınızı kanat gibi açtığınızda, gerçekten uçtuğunuzu
sanmanızı sağlar.

Arazide, bir tepe inişinde, taşlar arasında, toz toprak içinde atlaya zıplaya
ilerlerken, 4x4 bir aracın içindeymiş gibi hissetmenizi sağlayan odur.

Üzerindeyken bir yandan ağzınızla uçak sesi çıkararak çocuklaşır, bir
jet idare edermişçesine virajlarda pikeler yapar ve efsanevi “Kızıl Baron’a”
dönüşürsünüz.

Yokuşlarda, hele bir de bagajlarınız tıka basa doluysa, kaplumbağaya
dönüşür can dostunuz bisiklet.

Molalarınızda bir küheylan gibi ihtiyaçlarını karşılarsınız onun. Yağ ister
sizden su namına. Tımarlanmamış atlar gibi huysuzlaşır, okşanmak ister.
Tellerinin, jantlarının kontrolünü iyi yapmalısınız yoksa nalı kırık bir at gibi
bırakıverir yol ortasında sizi.

Adını seslenip ıslık çaldığınızda, bir at gibi gelemese de yanınıza, en sert
abiler bile isim vermeden duramazlar bisikletlerine ve kimse deli sanmasın
diye ıssız yollarda fısıldaşırlar gizli gizli onunla.

Allah korusun fren teli koptuğunda, tepelerden aşağı koşan vahşi atlar
kadar tehlikelidir bisiklet.

Yağmurlu bir günde araziden döndüğünüzde, çamurlar içinde yavru bir
domuz kadar pis ve sevimli bir varlığa dönüşebilir bisiklet.

Bisiklet nedir?
“Hiçbir şey.”

Birkaç pedaldan sonra ise,
“Her şey.”
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Mehmet Fırat Pürselim'in kaleminden Pedalımda 5 Ülke'nin eleştirisi, yorumu;

"Pedalımda 5 ülke" kitabımız, "Nereye" dergisinde yorumlandı.

  1. kitap yayınevine ilk okuma için teslim edildi.
  2. kitabın ikinci baskısına çok çok az kaldı.

bisikletin yazılı kültürüne destek veren herkese teşekkürler.
 
  • Beğen
Tepkiler: Burak Kaynarca
Allah hayırlı etsin Soner abim.
Ikinci kitabınızın baskısını heyecanla bekliyoruz.
 
  • Beğen
Tepkiler: Soner Sarihan
@Tahir Keskin

Teşekkür ederim Tahir.

Önce ilk kitabın 2. baskısı,
sonra 2. kitabın ilk baskısı inşallah.
Karışık gibi ama değil. :)

@Tunakan Önen

Tunakan nereye gelmesinden bahsediyorsun,
kitapevi mi, yoksa bisiklet bayisi mi?
 
@Soner Sarihan
Kitabını Abi :) Pedalımda 5 Ülke Kitabınıda İnternetten Alıcam :)
 
@Soner Sarihan

Abi sizin kitabı kaybettim. 2 aydır evi arıyom tarıyom yok.. Üsküdar da tekrar imzalatmak istemiştim nasip olmadı..
Derken...

Annem çekyatın altında buldu ve çok sevindim alıp biraz hasret giderdim.
Bir daha ki buluşmaya gelmek için 2 kat sebebim oldu imza için :)

https://fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/1426210_10201888082636617_1512264761_n.jpg
 
Kitabınızı hala alamadım :(.Kusura bakmayın.Ama en kısa zamanda alacağım inşallah.Parayı halâ denkleştireceğim sözde ama kırtasiye bisikletime ekipman mı kitabınızı mı alsam karar veremedim :(.
 
Ali merhaba,

Neden kusura bakayım, amacımız bisikletin yazılı kültürüne bir katkı yapmak, dağıtımcı, yayıncı, kitapevinden sonra en az parayı yazar alır ki,
bu para da imza günlerine gitmeye bile yetmez. yahut üretilen işin karşılığı asla değildir. biz bir hizmet ürettik. kitap satılırsa, okunursa, insanlar bisikletli gördüğünde ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlasın, bilsin istedik. tur kitabı yazmanın başka ne amacı olur. Bisiklet virüsü yayılsın. bisikletine ekipman al, yolda kalma, selamlar...

Bisiklet sever arkadaşlarınız için yılbaşı hediyesi düşünmenize gerek kalmadı. Pedalımda 5 Ülke kitabı ulusal basında yer almaya devam ediyor.
Mehmet Fırat Pürselim'in kaleminden, teşekkürler.

(link)

Bu kitabın anlattığı bir şeyler var.
 
  • Beğen
Tepkiler: dadalife
Evden ayrılınca yanımda götürüyorum ve okuyorum sürekli..

Pakistanda patlayan bomba ve ardından "carpe diem" (anı yaşa) bölümünde duygu dolu anlar yaşadım tekrar..
O kadar uzaklara bilinmeyenlere gitmeniz büyük başarı bizleri heyecanlandırıyor, güç veriyor abi. Yeni yılınızda rotanız ve yolunuz açık olsun.

Dile benden ne dilersen Hindistan
 
  • Beğen
Tepkiler: Soner Sarihan
Soner Hocam

Kitabını dün akşam bitirdim. Senin de, eşinin de ellerine, ayaklarına sağlık.

Daha önce de bahsettiğim üzere ben de aynı rotayı 2000 senesinde Fotoğrafevi'nin Sarı Otobüs'ü ile yapmıştım. Güzergah ve geçtiğimiz şehirler, yollar, yüzler, kokular yüzde doksan oranında aynı. O bölgede zaman da yavaş aktığı için anlattığın bir çok şeyi ben de gördüm ve yaşadım.

Her ne kadar bir minibüsün çatısı altında korunmada gibi görünsek de gecenin üçünde daracık yolun iki yanına yığdıkları taşların üzerine koydukları bir ağaç gövdesi ile yolu kesen yerel kıyafetli, elleri tüfekli adamları görünce çatının pek anlamı kalmıyordu.

Ama bisikletle bu yola düşmek daha da büyük bir cesaret, inanç ve sevgi işi.

Eşini ayrıca tebrik ediyorum çünkü biz erkeklere oranla kadınlar için iki kat daha zor bir rota bu. Gittiğiniz mevsimi de düşünürsek İran'ı ve Pakistan'ı geçerken bir yandan da baştan aşağı kapanmak çok zor olmalı.

Biz Türkiye vatandaşları olarak özel bir konuma sahibiz. Ne tam doğulu, ne tam batılıyız. Doğuya gittiğimizde orayı kısmen anlıyor ama batılı olarak görülüyoruz. Batıya gittiğimizde de tersi, doğulu olarak görülüyoruz. Ama bunun birçok avantajı da yok değil, özellikle doğuda. Yabancı gezginlere oranla daha iyi karşılanıyoruz, davranışları, olayları daha iyi anlayabiliyoruz. Ayrıca İran'ın güneyine kadar Türkçe anlaşabildiğin birilerinin her zaman karşına çıkması da keyifli.

Kitabınıza gelirsek; bir bisiklet kitabı değil tam bir yolculuk kitabı çıkmış ortaya. Kullandığınız konusal ayrım yöntemi değişik ve bence isabetli olmuş. Araya serpiştirilen fotoğraflar işin kaymağı gibi. Yolda not tutmanın zorluğunu bilirim. Başta güzel güzel, uzun uzun yazdığımız notlar gün geçtikçe kısalmaya, bozulmaya, seyrekleşmeye başlar, eğer bırakmadıysak hala. Siz son ana kadar sürdürmüşsünüz.

Yolunuz her daim açık olsun...
 
Oktay bey merhaba güzel sözleriniz için teşekkürler. Tespitlerinize katılıyorum, mesela tatil için Antalya'ya gidebilen herkesin İran'a gitmemek için hiçbir bahanesi olamaz. Hatta daha ucuz, daha ilginç ve etkileyici. Bu avantajları kullanmak gerek. Bisiklet evet daha zor, ama onunda avantajları var. Kitabın içerik ve tarzı ile ilgili yorumlarınız için de teşekkür ederim.Umarım çok kısa sürede ikinci baskısına girecek.

Not: Kitabımızı okuyan bisikletseverlerin yorumlarını merak ediyoruz. bunlar sadece bizim için değil, ileride basılması muhtemel tur kitapları için de aydınlatıcı olacaktır diye umuyorum. İkinci baskı için geri sayım başladı arkadaşlar. Son 98 kitap. Sonra Tibet Çınar ile yaptığımız yolculukları anlattığımız 2. kitabımıza gelecek sıra.
 
Allah daim etsin abim.
Tibet Çınar kocaman delikanlı olsun. Sizin gibi memlekete faydalı birey olsun.
 
Geri