Özgür Türker
Daimi Üye
- Kayıt
- 2 Ağustos 2013
- Mesaj
- 307
- Tepki
- 227
- Yaş
- 45
- Şehir
- İstanbul
- Bisiklet
- Bianchi
Geçmiş olsun. Yeri gelmişken ilginç bir anımı anlatayım:
1990'lı yılların başında, İstanbul'da iett'ye ait eski MAN otobüslerden birine bir küçük çocuk olarak binmiştim. Arka tarafta uzunca 5'li koltuk vardı, tıpkı şehirlerarası otobüslerde olduğu gibi. Yanımda 30-40'lı yaşlarda 2 erkek oturuyordu. Ben ve onlar dahil arka 5'li tam doluydu. Adamların tavır ve hareketlerine baktığımda tam serseri oldukları açıkça anlaşılıyordu. Yatılı okulda okuduğumdan haftasonu izni sebebiyle evden okula gittiğimden, elimde çamaşırlarımın da olduğu büyük ve ağır çanta vardı.
Birkaç durak sonra otobüsün en arka taraflarına genç bir bayan geliverdi ki bu serserilerin ilgisini çekmiş olmalı. Bu serseriler sanki bayana gözleriyle tecavüz ediyorlardı. Yanımda oturan herif bana bakıp da şöyle deyiverdi:
Şüşşşş, gah da şu ayahtakı bağğyana yer ver. Aklı sıra zor bela sıkıştığımız arka beşlide yanına oturacak olan bayan ile bir şekilde temas kurmak istiyordu utanmaz.
Ben de tıfıl ve çocuk halimle şöyle deyiverdim; kalk da sen yer ver. Adam öyle bir dumura uğradı ki ne diyeceğini şaşırdı, kafasını çevirdi ve kadına olan göz tacizini bırakıverdi.
İstanbul'da oturmama rağmen istanbul'dan en çok nefret ettiğim şeylerden biri aşırı kalabalık olması ve abuk subuk, sapık, tırlatmış insanların da azımsanmayacak derecede çok olması ve mutlaka bunlardan birinin size rastlaması. Eğer emekli olsaydım istanbul'da 5 dakika kalmazdım. İstanbul bana göre yaşanacak yer değil, ancak çalışılacak yer.
1990'lı yılların başında, İstanbul'da iett'ye ait eski MAN otobüslerden birine bir küçük çocuk olarak binmiştim. Arka tarafta uzunca 5'li koltuk vardı, tıpkı şehirlerarası otobüslerde olduğu gibi. Yanımda 30-40'lı yaşlarda 2 erkek oturuyordu. Ben ve onlar dahil arka 5'li tam doluydu. Adamların tavır ve hareketlerine baktığımda tam serseri oldukları açıkça anlaşılıyordu. Yatılı okulda okuduğumdan haftasonu izni sebebiyle evden okula gittiğimden, elimde çamaşırlarımın da olduğu büyük ve ağır çanta vardı.
Birkaç durak sonra otobüsün en arka taraflarına genç bir bayan geliverdi ki bu serserilerin ilgisini çekmiş olmalı. Bu serseriler sanki bayana gözleriyle tecavüz ediyorlardı. Yanımda oturan herif bana bakıp da şöyle deyiverdi:
Şüşşşş, gah da şu ayahtakı bağğyana yer ver. Aklı sıra zor bela sıkıştığımız arka beşlide yanına oturacak olan bayan ile bir şekilde temas kurmak istiyordu utanmaz.
Ben de tıfıl ve çocuk halimle şöyle deyiverdim; kalk da sen yer ver. Adam öyle bir dumura uğradı ki ne diyeceğini şaşırdı, kafasını çevirdi ve kadına olan göz tacizini bırakıverdi.
İstanbul'da oturmama rağmen istanbul'dan en çok nefret ettiğim şeylerden biri aşırı kalabalık olması ve abuk subuk, sapık, tırlatmış insanların da azımsanmayacak derecede çok olması ve mutlaka bunlardan birinin size rastlaması. Eğer emekli olsaydım istanbul'da 5 dakika kalmazdım. İstanbul bana göre yaşanacak yer değil, ancak çalışılacak yer.


