Scudo Sports

Norveç'te tam 10 bisiklet otoyolu için yaklaşık 1 milyar dolar harcanacak

İntihar oranı bir gelişmişlik belirtisi sanırım. Orda bile geri kalmışız.
 
Scudo
İskandinav ülkeleri, sanat ve spor konularında genetik açıdan sanırım hep şanslılar. O ülkelerin "popstar" yarışmalarına katılan sıradan gençler bile Türkiye'deki sözüm ona "sanatçılardan" on kat daha başarılı ve yetenekliler. Fiziksel açıdan erkekleri de kadınları da maşallah uzun boylu, renkli gözlü, pek güzeller. Hani inançlı bir insan olsam "tanrı bu kullarını daha çok sevmiş" diyeceğim ama o da yok. Aynaya bakıyorum ve kara kuru, kıllı bir orta doğulu görüyorum :) İntihar etmiş filan çok da umrumda değil. İntihar edebilmek büyük cesaret isteyen bir şey aslında. O bile pozitif açıdan değerlendirilebilir.
 
@Trekkie
İskandinavlar tek ırk değildir.
Dolayısı ile ırksal avantaj olmaz..
Norveç ve İsveç cermen kökenli iken finler ural ırkındandır. Dilleri de ural altay dil grubunda yer alır..
Bu Cermenler Avrupanın Moğollarıdır bu arada.. M.S. 500 gibi Avrupayı yakıp yıkmışlardır. O yıllar için medeniyet merkezi dediğimiz Yunanistan ve Anadolunun da anasını ağlatmışlar ve medeniyeti belki de geriye atmışlardır.

Kısacası bilim bu adamlar için başka şey söylüyor..
 
  • Beğen
Tepkiler: Atasoy
Norveçe gittinmi derseniz gitmedim ,bilirmisin dersen bilmem. O nedenle bu norveç nerdeymiş gibisinden bir gogıl haritalarına bakayım dedim. Ülkenin bir başından bir sonuna mesafa nerden baksan 2500 km. Böyle norveç kızları gibi ince uzun bir ülke. Şimdi bu ülkede bisiklet sürmenin bir takım sıkıntıları olacak. Herşeyden önce sanıldığının aksine şehirlerarası mesafeler uzak, ikincisi orman ve göller ile nerdeyse kevgire dönmüş bir ülke. üçüncüsü soğuk, ıslak bir coğrafyası var.
şimdi petrolüde olan bir memleket neden böyle uçuk kaçık !!! projeler peşinde koşar. Çünkü saatte 35 km yapsan en fazla gün saatlerinin kısıtlı olduğu norveç coğrafyasında 400 km yol yaparsın. yani ülkenin bir başından bir sonuna en az 8-9 günlük yolculuk. Acaba norveçlilerin bildiği bizimde bilmediğimiz bir durummu var.
 
Başlığa kaynak olan Türkçe haber metni konuyu anlatmakta çok yetersiz kalmış maalesef. Daha ayrıntılı bir metni şurada okumak mümkün:

(link)

Herkesten İngilizce bilmesini beklemek yanlış elbette. Biraz özet geçeyim:

Birincisi, Norveç bu bisiklet yollarını dünya âleme şan olsun ibret olsun diye yapmıyor. Asıl amacı karbon emisyon oranlarında çok ciddi bir düşüş yaratmak, fosil yakıt tüketimini minimize etmek.

İkincisi, Norveç bu yolları turistler ülkenin uzak şehirlerine doğanın eşsiz güzelliklerini seyrederek pedal bassın diye de yapmıyor. Yolların tamamı dokuz büyük şehrin yakın çevresini örecek şekilde planlanmış. Bu planın amacı ise, şehir merkezinde yoğunlaşmış olan bisiklet yollarını şehrin dış çeperine yayıp ulaşımda bisiklet kullanımını artırmak ve insanların nispeten uzun mesafeleri araçlarıyla değil bisikletle katetmesini sağlamak. Eh bunun da birinci maddede belirttiğimiz amaca erişmede çok doğru bir strateji olacağı aşikâr. Yani yollar uzak şehirleri birbirine değil, büyük şehirlerin çeperlerini merkezlerine bağlayacak. En azından başlangıçta böyle.

Üçüncüsü, bu iki amacı gerçekleştirirken bisiklet sürücülerine de hızlı ve güvenli sürüş konforu yaşatmak. Yolların çift şeritli olmasının nedeni de bu. İnsanlar şehrin çeperi ile merkezi arasında 40 km hızlara varan hızlarla ve son derece güvenli bir şekilde seyahat edebilecek. (Ben mesela şehir merkezinden 25 km uzakta yaşıyorum ve devlet karayolunun güvenlik şeridinden, belli oranda riski göze alarak, ortalama 20-25 km hızla gidip geliyorum, çift şeritli kaymak gibi bir bisiklet yolundan 30-40 km hızla gidip gelmeyi ben de isterim.)

Dördüncüsü, soğuk iklimin şehirlerarası seyahati olumsuz etkilediği bir gerçek. Gulf Stream her ne kadar kıyıları buzdan ayazdan korusa da, bilhassa kuzeye gidildikçe yılın büyük bölümünde sert soğuklar yaşanıyor. Ayrıca ülke genel olarak dağlık, iç bölgelerdeki şehirlerin etrafı keskin tepelerle kuşatılmış durumda. Bu durumun doğal sonucu, maalesef, bisiklet kullanımının en azından komşu ülkelere kıyasla yeterince yaygınlaşamaması. Mesela Danimarkada ulusal ölçekte tüm seyahatlerin %17'si (yazıyla yüzde on yedi, evet) bisikletle gerçekleşirken, bu oran İsveç'te %12, fakat Norveç'te sadece %4. Bu oranlar 2010 yılına aitti, 2014'te Norveç o oranı %5'e yükseltti. Şimdi Norveç hükümeti bu oranı 2030'a kadar %10-20 arasına taşımak istiyor. Hem böylece, bisiklet yollarına yatırım yapmanın gereksiz ve savurgan bir işgüzarlık olduğu kanaatini de zihinlerden silmeyi amaçlıyor.

Numaralamayı bırakıp sözü bağlamaya başlayayım. Tekrarlamak lazım: Asıl gaye, emisyonu azaltmak, fosil yakıt kullanımından uzaklaşmak. 2030 önemli bir hedef. Aynı tarihe kadar toplu taşıma araçlarının %75'i ve kamyonların yarısı, kısa mesafede çalışan gemiler ve feribotlar düşük emisyonlu olacak ya da biyoyakıt kullanacak. Ayrıca ülke çapında bütün demiryolları ve karayollarının altyapısı gözden geçirilecek, sahil kısımlarda bu yollar genişletilip iyileştirilecek. Bu yollar ülkenin hani o fiyortlarla örülü kıyılarında gezintiyi feribotlardan yollara kaydıracak (tümünü gezmek için sekiz feribot değiştirmek gerekiyormuş) ve yolculuk süresini köprüler aracılığıyla azaltacak (bu biraz tuhaf geldi bana, ne güzel gemiyle gezmek varken). Norveç hükümetinin bütün bu planlarının bir diğer amacı da motorlu taşıt kullanımındaki artışı 2030'a kadar tamamen durdurmak.

Bütün bunlar için parayı bulmaksa, petrol rezervlerini akıllıca yöneten ve kişi başına geliri dünyada Lüksemburg'dan sonra ikinci yüksek ülke olan bir ülke için pek de zor olmasa gerek. Bunca yatırıma değer mi, sorusunun cevabını da ekoloji kültüründe aramak lazım.
 
Bizim Isparta'ya hepi topu carsi boyunca yani 100 metredir taş çatlasın, bisiklet yolu yapıldı. Milletin demedigi laf kalmadı. Trafik tikaniyor diye agliyordu hatta herifin teki. Orda bisiklet yolu olmadan önce full arabalar park ediyordu, ona ses etmeyenler bisiklet yolu oldu diye aglamaya basladilar. Boya parasi cok gitti diye agliyordu birisi de :D Şaka gibiler :D :D
 
@cahitakin

Bisikletçi dostumuzun bu paylaşımları için teşekkürler. Emisyon salınımını aşağı çekmek zaten en popüler nedenlerden birisi olsa gerek. Norveç, isveç, finlandiya dünyadaki ekolojik dengesizlikten nispeten daha az etkilenen ülkeler olarak yine gelecek kuşaklar için önlem alma ihtiyacı duyuyorlar. Ülkelerin bisiklet kullanımına dair verilen ise bir hayli enteresan. Demekki hala amerigan hayat tarzına özenmeyen ülkelerde var. Herşey belli olan doğal kaynakların yetebileceği yere kadar götürülmesi olayı.
Bisiklet ayağına gelirsek zaten şehiriçi ulaşımda bisiklet kullanımının üstünlüğünden şaşmam. Max 40 km yi bulan periferisi ile (İstanbul hariç) Türkiyedeki şehirleri bir uçtan bir uca bisiklet ile katedebileceğin zaman dilimi 2 saati geçmez. Norveç büyük düşünmüş ve buna şehirlerarasınıda katmış. Kendi hesabıma araba kullanmış olsam (ki artık nerdeyse her eve iki araba düşüyor) yılda yapmış olduğum 7 bin km ile minimum 500 litre fosil yakıt tüketecektim. Buda benden doğaya bir armağan olsun.
 
İnsana saygı (sadece yayaya ya da bisikletliye değil, herkese), belirli bir kültürel ve eğitsel gelişmişlik seviyesi gerektirir. Bu gelişmişlik, daha çocuk yaştan verilecek adam gibi eğitim ve bu eğitimin yetişkinler tarafından örneklerle pekiştirilmesi, yani örnek olunması ile mümkündür. Bu "gelişmişliğe" sahip ülkelerde motorlu araçlar yayalara ve diğer araçlara saygı gösterirler, çünkü bunu herkes yapar ve sen yapmazsan o çemberin dışında kalırsın, saygı görmezsin, tutuklanır hapse atılırsın, hayatın söner. Ama bizde daha çocuk yaşta baba oğluna "kıvrıl aradan oğlum, vitesi boşa al sal gitsin oğlum" dediği için, okullarda da sadece vakit geçirildiği için o şeyler hiç bir zaman öğrenilmez. Ha yasalar mı? Yasalar kimin umrunda ki? Al işte 38 bin lira para cezası. Bir insan hayatının bedeli. Ev parası bile değil düşünün.

İşin bir de siyasi boyutu var. İskandinav ülkelerinde bizdeki gibi "feodal" bir kültür yok (İskandinav derken ırktan bahsetmiyorum, ırk/din vs. çok da umrumda değil). Orada ülkenin başkanı da bisiklete biniyor, bakkaldan peynir alıyor filan. Koruma ordusu ile firavun gibi gezmiyorlar bizdeki gibi. Ha bizde para/toprak/mal mülk sahibi zenginlere, işçi/çalışan sınıfı tarafından duyulan saygı (korku) ve hatta "aşk" (tapınma), işte bu feodal kültürün bir tezahürü. Antik Mısır'ı açın okuyun, ne demek istediğimi anlıcaksınız. Cennete girmek bile parayla :).

Ha bize dönelim, altında BMW, Mersedes varsa herkes önünde el pençe divan duruyor, geçiş hakkı onda olsa dahi bekliyor araba geçsin diye. Çünkü araban varsa geçiş hakkı senin. Anlayış bu. O Fransız bisikletçinin Türkiye'de ölmesinin sebebi de bu. Adam bu ülkeyi ve kültürü bilmiyor, zannediyor ki ben kurallara uyarsam bana bişey olmaz. Oysa bilmiyor ki bizde altında arabası olan kendini yolların sahibi, alemin kralı zannediyor, bastı mı gaza gidiyor. Yaya da kimmiş, ne işe yararmış yaya? Bisiklet de neymiş? Yolda ne işi varmış bisikletin?. "Fakirler ölsün" diye video çekip facebook'a koyan bir nesil var arkadaşlar. BMW'ye yaslanmış sakallı tipler gırla gidiyor. Seviye bu. Bunun sosyolojik çıkarımını yapmak için uzman olmaya gerek yok. Bu ülkenin kültürünün ta en derinine kazınmış olan anlayış budur. Paran varsa çoban olursun, yoksa sürünün bir parçası. Paran varsa arabaya biner yaya ezersin, paran yoksa yaya kalır ezilirsin. O yüzden İzmir gibi sözüm ona "Avrupalı" (yersen) bir kentte bile bisikletle asla trafiğe çıkmam. Giderim dağ bayır gezerim, ya da sahilde dolaşırım o kadar. Yani elin oğlu bilmemkaç kilometre bisiklet yolu yapmış filan hiç şaşırmıyorum bu haberlere. Siz de şaşırmayın.
 
(link)

Haber eski ama pazılın parçalarını bir araya getirince olay daha bir anlaşılıyor. Anlaşılmayan şey norveçin neden böyle bir tercihte bulunduğu.
Fikri takip yapan biri olarak bu haberi gündemden düşürmeyeceğim.
 
@ekren gökhan
ya burada sürülmezmi arkadaş offff, süper
 
Geri