Başlığa kaynak olan Türkçe haber metni konuyu anlatmakta çok yetersiz kalmış maalesef. Daha ayrıntılı bir metni şurada okumak mümkün:
(link)
Herkesten İngilizce bilmesini beklemek yanlış elbette. Biraz özet geçeyim:
Birincisi, Norveç bu bisiklet yollarını dünya âleme şan olsun ibret olsun diye yapmıyor. Asıl amacı karbon emisyon oranlarında çok ciddi bir düşüş yaratmak, fosil yakıt tüketimini minimize etmek.
İkincisi, Norveç bu yolları turistler ülkenin uzak şehirlerine doğanın eşsiz güzelliklerini seyrederek pedal bassın diye de yapmıyor. Yolların tamamı dokuz büyük şehrin yakın çevresini örecek şekilde planlanmış. Bu planın amacı ise, şehir merkezinde yoğunlaşmış olan bisiklet yollarını şehrin dış çeperine yayıp ulaşımda bisiklet kullanımını artırmak ve insanların nispeten uzun mesafeleri araçlarıyla değil bisikletle katetmesini sağlamak. Eh bunun da birinci maddede belirttiğimiz amaca erişmede çok doğru bir strateji olacağı aşikâr. Yani yollar uzak şehirleri birbirine değil, büyük şehirlerin çeperlerini merkezlerine bağlayacak. En azından başlangıçta böyle.
Üçüncüsü, bu iki amacı gerçekleştirirken bisiklet sürücülerine de hızlı ve güvenli sürüş konforu yaşatmak. Yolların çift şeritli olmasının nedeni de bu. İnsanlar şehrin çeperi ile merkezi arasında 40 km hızlara varan hızlarla ve son derece güvenli bir şekilde seyahat edebilecek. (Ben mesela şehir merkezinden 25 km uzakta yaşıyorum ve devlet karayolunun güvenlik şeridinden, belli oranda riski göze alarak, ortalama 20-25 km hızla gidip geliyorum, çift şeritli kaymak gibi bir bisiklet yolundan 30-40 km hızla gidip gelmeyi ben de isterim.)
Dördüncüsü, soğuk iklimin şehirlerarası seyahati olumsuz etkilediği bir gerçek. Gulf Stream her ne kadar kıyıları buzdan ayazdan korusa da, bilhassa kuzeye gidildikçe yılın büyük bölümünde sert soğuklar yaşanıyor. Ayrıca ülke genel olarak dağlık, iç bölgelerdeki şehirlerin etrafı keskin tepelerle kuşatılmış durumda. Bu durumun doğal sonucu, maalesef, bisiklet kullanımının en azından komşu ülkelere kıyasla yeterince yaygınlaşamaması. Mesela Danimarkada ulusal ölçekte tüm seyahatlerin %17'si (yazıyla yüzde on yedi, evet) bisikletle gerçekleşirken, bu oran İsveç'te %12, fakat Norveç'te sadece %4. Bu oranlar 2010 yılına aitti, 2014'te Norveç o oranı %5'e yükseltti. Şimdi Norveç hükümeti bu oranı 2030'a kadar %10-20 arasına taşımak istiyor. Hem böylece, bisiklet yollarına yatırım yapmanın gereksiz ve savurgan bir işgüzarlık olduğu kanaatini de zihinlerden silmeyi amaçlıyor.
Numaralamayı bırakıp sözü bağlamaya başlayayım. Tekrarlamak lazım: Asıl gaye, emisyonu azaltmak, fosil yakıt kullanımından uzaklaşmak. 2030 önemli bir hedef. Aynı tarihe kadar toplu taşıma araçlarının %75'i ve kamyonların yarısı, kısa mesafede çalışan gemiler ve feribotlar düşük emisyonlu olacak ya da biyoyakıt kullanacak. Ayrıca ülke çapında bütün demiryolları ve karayollarının altyapısı gözden geçirilecek, sahil kısımlarda bu yollar genişletilip iyileştirilecek. Bu yollar ülkenin hani o fiyortlarla örülü kıyılarında gezintiyi feribotlardan yollara kaydıracak (tümünü gezmek için sekiz feribot değiştirmek gerekiyormuş) ve yolculuk süresini köprüler aracılığıyla azaltacak (bu biraz tuhaf geldi bana, ne güzel gemiyle gezmek varken). Norveç hükümetinin bütün bu planlarının bir diğer amacı da motorlu taşıt kullanımındaki artışı 2030'a kadar tamamen durdurmak.
Bütün bunlar için parayı bulmaksa, petrol rezervlerini akıllıca yöneten ve kişi başına geliri dünyada Lüksemburg'dan sonra ikinci yüksek ülke olan bir ülke için pek de zor olmasa gerek. Bunca yatırıma değer mi, sorusunun cevabını da ekoloji kültüründe aramak lazım.