Narnia Günlükleri

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
Sinemalarda bayram devam ediyor... Bu hafta iki yeni film gösterime giriyor... Geçen hafta bayram tatili ve sömestr tatilini hedefliyerek sinemalarımızda hayli iddialı yapımlar boy göstermişti. Bu hafta sinemalar hız kesmeden ABD yapımı 180 milyon dolarlık Narnia Günlükleri'ni gösterime çıkarıyorlar... Yönetmenliğini Shrek filmlerinin yönetmeni Andrew Adamson'ın üstlendiği Narnia Günlükleri : Aslan, Cadı ve İnsan, bir roman uyarlaması... Bu haftanın gösterime giren diğer yeni filmi yine bir Amerikan filmi; Gerçek Dedikodu, Jennifer Aniston, Kevin Costner, Shirley MacLaine, Mark Ruffalo, Richard Jenkins, Mena Suvari gibi oyuncularıyla bizleri sinemaya davet ediyor...

Ferdi Eğilmez'in Hababam Sınıfı Üçbuçuk, Tayfun Güneyer'in Keloğlan Kara Prens'e Karşı, Yılmaz Erdoğan'ın Organize İşler, Çağan Irmak'ın Babam ve Oğlum adlı filmlerinin gösteri devam ediyor...

Geçen hafta gösterime giren ve başrollerinde Mehmet Ali Erbil'in üstlendiği Hababam Sınıfı Üçbuçuk, 5 Ocak Perşembe günü gösterime girdiği Almanya ve Hollanda’da 106.000 izleyicilik bir rekora imza atarak, Türk Sineması'nın Avrupa’daki açılış rekorunu kırdı... Özellikle Almanya’da ilk dört gün içinde 83.100 kişilik izlenme rekoruyla, Avrupa’da filmin dağıtımını yapan MaXXimum’a dördüncü kez 'Box Offıce Germany (Bogey)' ödülünü kazandırdı.

23 Aralık Cuma günü vizyona giren Yılmaz Erdoğan’ın Organize İşler'i de 17 gün içinde 1.667.597 kişi tarafından izlendi. Çağan Irmak'ın Babam ve Oğlum'u da 1,5 milyon seyirci sayısını çoktan aştı ve 2 milyona doğru gidiyor... Dedik ya Türk Sineması Altın Günleri'ni yaşıyor...

Bu arada Mehmet Ali Erbil ve sinema eleştirmeni Atilla Dorsay arasında geçen tartışma konusundan muhakkak haberiniz olmuştur. Erbil'in 'Türk filmlerine giderek, Türk Sineması'na destek olalım' sözüne katılıyorum... Ancak, yönetmen ve senarist Tayfun Güneyer'in Türkiye'nin en sevilen masal kahramanlarından biri olan Keloğlan'ın bilgeliğini bir yana bırakarak, Mehmet Ali Erbil'in hergün televizyonlarda izlediğimiz zıpırlıklarını Keloğlan'a uyarlamasını da Türk seyircisine bir saygısızlık olarak düşünüyorum...

İyi seyirler...
 
  • Beğen
Tepkiler: Murat EVGİN
Scudo

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
C.S. Lewis'in, The Chronicles of Narnia adını verdiği yedi kitaplık serinin ilk bölümü olan The Lion, The Witch and the Wardrobe, ilk olarak 1950 yılında yayınlandı. Ülkemizde de yayınlanan Narnia Günlükleri'nin dünya çapındaki kitap satışları 100 milyon adeti geçerken, Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter serilerinin yazılmasına da ilham kaynağı oldu... Tabii ki, çok okunan bir kitabın ekranlara taşınması kaçınılmazdı. Narnia Günlükleri, önce İngiltere’de televizyon dizisi haline getirildi, ardından çizgi filmi yapıldı. BBC televizyonunda tamamen kuklalar kullanılarak hazırlanan bir versiyonu da gösterildi. Ancak o dönemlerde kimse, teknolojinin yetersiz olması nedeniyle Narnia ülkesini sinemanın geniş ekranına taşımaya cesaret edemedi... Teknolojinin hızla gelişmesi Narnia Günlükleri'nin sinemaya uyarlanmasını gündeme getirdi. Yapımcılar, bu görevi Shrek filmlerinin yaratıcısı Yeni Zelandalı yönetmen Andrew Adamson ve ekibine verdi...

Filmdeki Bilge Aslan, kısaca CGI olarak bilinen bilgisayar destekli görüntüleme tekniğiyle canlandırıldı. Ayrıca Narnia’nın mistik yaratıkları arasında yarı insan-yarı keçi, insan başlı at biçimindeki mitolojik yaratıklar, devler, cüceler, yarı insan-yarı boğa canavarlar ve konuşan hayvanların canlandırılmasında yine aynı teknik kullanıldı. İzleyiciler bu karakterlerin digital olduğunu çok fazla hissetmedi...

Türk Lokumu ve Aslan...
Narnia Günlükleri'nin ilk bölümünü izlerken bir de sürprizle karşılaşıyoruz. Filmde Tilda Swinton'un canlandırdığı Beyaz Cadı Jaris'in Pevensie kardeşlerden Edmund'u kandırmak için ona Türk Lokumu ikram etmesine tanık oluyoruz... Bir diğer şaşırtıcı durum da Narnia ülkesinin Bilge Aslan'ın adı Türkçe olarak Aslan olması...

Filmin konusu :
II. Dünya Savaşı yılları... Alman bombardımanı altındaki Londra artık güvenli bir yer değildir. Pevensie ailesinden dört kardeş, anneleri tarafından savaş ortamından uzaklaşmaları için bir trene bindirilerek garip bir adam olan Profesör Kirke'in evine gönderilir. Çocuklar burada alışmadıkları bir disiplinle karşı karşıya kalırlar. Ama oyundan da vazgeçemezler. Çok geçmeden en küçükleri olan Lucy, saklambaç oynarken evdeki bir gardrobun bambaşka bir dünyaya açıldığını fark eder. Karlarla kaplı bu yerde yarı keçi-yarı insan Bay Tumnus'la karşılaşır...

Lucy, Narnia ülkesindedir. Ancak bu ülkede de sorunlar vardır. Ülke kötü kalpli buzlar kraliçesi Beyaz Cadı Jaris tarafından sonsuza kadar kış mevsimine mahkum edilmek istenmektedir. Büyü Narnia ülkesine gelecek dört insan tarafından bozulacaktır. Bu konuda en büyük desteği ise, Narnia’nın mistik ve bilge kişilikli Aslan’ından alacaklardır. Lucy, geri dönerek kardeşlerine Narnia ülkesinde olanları haber verir... Önceleri inanmazlar ama, hep birlikte Narnia ülkesine onlar da giderler ve macera başlar... Narnia ülkesinde, Beyaz Cadı Jaris'in büyüsünü bozacak dört insanoğlu, kendilerinden başkası değildir...

Geniş ekran sinemaskop tekniğiyle çekilen ve maliyeti yaklaşık 180 milyon dolar olarak açıklanan Narnia Günlükleri : Aslan, Cadı ve Dolap küçükler kadar, büyüklerin de severek izleyeceği bir yapım... Biraz Harry Potter, biraz Yüzüklerin Efendisi, biraz Aslan Kral, biraz da Shrek karışımı fantastik bir macera... Bu tür filmlerden hoşlananlar kaçırmasın...
 

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
Charles Webb'in 1963 yılında yazdığı The Graduate, 1967'de Mike Nichols tarafından beyazperdeye aktarılmış, sinemalarımızda da Aşk Mevsimi adıyla gösterilmişti. Benim yaşımda olanlar hatırlayacaklardır, o dönemlerde çok popüler olan film, yedi dalda Oscar'a aday gösterilmiş, 'En İyi Yönetmen' dalında Oscar ödülünün sahibi olmuştu… Film, Dustin Hoffman’ı sinemaseverlerle tanıştırmanın yanı sıra, yönetmen Mike Nichols’ın da başarısını pekiştirmişti… Senaryosu Webb’in romanına dayanarak Buck Henry ve Calder Willingham tarafından yazılan filmde Dustin Hoffman'a, Anne Bancroft ve Katherine Ross eşlik etmişti…

Film, kolejden yeni mezun olan Pasadena doğumlu genç Benjamin Braddock’ın (Dusti Hoffman), çok çekici olgun yaşta bir kadın olan Bayan Robinson’la buluşmalarını anlatıyordu. Ancak Benjamin, Bayan Robinson'un kızı Elain'e aşık olunca işler de karışıyordu. Bayan Robinson'un tüm engellemelerine rağmen Benjamin, evlenmek üzere olan Elaine'i elde etmesi komedi unsurlarıyla anlatılıyordu... Yönetmenliğini Rob Reiner'ın üstlendiği Rumor Has It... / Gerçek Dedikodu, bizleri yıllar sonra The Graduate'ın geçtiği yer olan Pasedana'ya götürüyor... Filmde Jennifer Aniston'un canlandırdığı Sarah Huttinger karakteri, The Graduate'in yazılmasına esin kaynağı olan ailesinin geçmişini araştırıyor…

Filmin konusu :
Film Los Angeles’ın sakin, düzenli, 'doğuştan zengin' insanların yaşadığı Pasadena banliyösünde geçiyor. Buranın köklü ailelerinden biri olan Huttinger ailesi baba Earl, abla Sarah ve kızkardeş Annie’den oluşmaktadır. Annelerini yıllar önce kaybetmişlerdir. New York’ta yaşayan ve bir gazetede düğün ve ölüm ilanları yazan Sarah, kızkardeşi Annie'nin düğünü için Kaliforniya Pasadena’ya döndüğünde, asabi anneannesi Katharine'den annesinin babasıyla evlilik öncesinde, gizemli bir genç adamla aşk kaçamağı yaşadığını öğrenince şok olur...

İlginçtir ki, aynı dönemlerde genç bir adamla kaçan bir kadınla ilgili dedikodu, Pasadena’da muazzam bir skandal yaratmış, dedikodu önce The Graduate adlı bir kitaba, ardından da aynı adlı bir filme konu olmuştu. Kitapta sözü geçen kadın annesi olabilir miydi?.. Tüm bu yeni ve ilginç bilgiler Sarah’yı belki de o kaçamağın bir meyvesi olabileceği kuşkularına iter. Bu çok eski hikayenin kendi gerçek kimliğine ışık tutacağını düşünen Sarah, annesiyle birlikte kaçan genç adamı bulmak için San Francisco’ya gider… Annesinin eski sınıf arkadaşı Beau Burroughs’la karşılaşır… Bulduğu kişi kesinlikle uzun zamandır kayıp olan babası değildir, ama aşık olabileceği biridir… Bu tuhaf buluşma genç kadını, ailesine tekrar sarılmaya yönlendirir...

Gerçek Dedikodu / Rumor Has It..., 1963 yılı yapımı Aşk Mevsimi ve Jennifer Aniston, Kevin Costner, Mena Suvari ve bir zamanların ünlü yıldızı Shirley Maclaine hatırına izlenebilir...
 

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
20 Ocak 2006
Kar ve Kaplan / The Tiger and the Snow (Özen Film)
Dreamer: Inspired by a True Story (Pİnema Film)
Sis / The Fog (WB)

27 Ocak 2006
Münih / Munich (UIP)
İlk Aşk / Dandelion (Bir Film)

3 Şubat 2006
Aile Bağları / The Family Stone (Özen Film)
Aşk ve Gurur / Pride And Prejudice (UIP)
Proof / Kanıt (Pinema)

10 Şubat 2006
Jarhead (UIP)
Çalıntı Gözler / Stolen Eyes (Bir Film)
Umut Güzeldir / En El Mundo A Cada Rato (r Film)
Bir Geyşanın Anıları / Memoirs of A Geisha (WB)
D@bbe (Özen Film)
Walk The Line (Özen Film)

17 Şubat 2006
Aeon Flux (UIP)
Seks ve Felsefe / Sex & Philosophy (Bir Film)
İyi Geceler İyi Şanslar / Good Night and Good Luck (Pinema Film-Metro Film)

24 Şubat 2006
Yeni Dünya / The New World (PRA Film)
Beyza'nın Kadınları (UıP)
 

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
İtalyanlar'ın Kemal Sunal'ı olarak nitelenen Roberto Benigni, Kar ve Kaplan'da Jean Reno'yu da yanına alarak, gerçek hayatta da eşi olan Nicoletta Braschi ile fona Amerika-Irak Savaşı'nı yerleştirerek duygusal bir aşk hikayesi anlatıyor... 20 Şubat 2006'da gösterimde...
 
  • Beğen
Tepkiler: huseyinsak

Ergün Gündoğar

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Eylül 2004
Mesaj
675
Tepki
206
Şehir
Tuzla - İstanbul
Narnia günlükleri hiçte kitabı kadar etkliyeyici bir film değil, olamaz da zaten.. Tamamen çocuklar için yapılmış çok basit film olmuş çünkü, LOTR'dan alıntı onlarca benzetme içermesine rağmen asla bir LOTR olamaz. Filmi 3 yaşında bir çocukmuş gibi izlerseniz eh işte dersiniz ama bir sinemasever olarak LOTR gibi kaliteli bir fantastik öykü beklerseniz paranızın boşa gideceği kesin.. Filmden sonra benim tek dediğim senaryonun, kurgunun, oyunculuğun, yani herşeyin harcanmış olduğuydu..
 

huseyinsak

Aktif Üye
Kayıt
5 Aralık 2005
Mesaj
177
Tepki
54
Şehir
Zeytinburnu, İstanbul
Kar ve Kaplan filmine mutlaka gideceğim.Roberto Benigni oyunculuğuna hayranım bide yanında Jean Reno olması filmi iki kat güzel yapmış gözüküyor.

Sevgili Süleyman abi sana bişey sormak istiyorum?

Yanılmıyorsam gene Roberto Benigne nin film olması gerek. Filmin konusu ikinci dünya savaşı sırasında geçiyor. Almanlar esir aldığı yahudilerin içinde bir baba ve oğlu var. Baba oğlunu bir oyun oynadıklarını her işten sonra puan alacaklarını ve kim daha çok puan alırsa tank kazanacaklarını söylüyordu.

Almanlar savaşı kaybettiklerini anladığında esir olan insanları öldürüyor, baba oğlunu bir sobaya saklıyordu. Amerikan askerleri esir alınan insanların olduğu yere geldiklerinde bir tek ufak çocuğu buluyordu, tabiki tankla geldiği için çocuk oyunu kazandıklarını zannediyordu.

Abi bu filmin adı neydi acaba?
 

Barbaros

Forum Demirbaşı
Kayıt
16 Eylül 2004
Mesaj
593
Tepki
193
Şehir
İstanbul
Narnia süper ben gittim cok begendım tavsiye ederım. Masal gibi...
 

fangornents

Aktif Üye
Kayıt
13 Temmuz 2005
Mesaj
126
Tepki
84
Şehir
gültepe / istanbul
Roberto Benigni' nin bahsettiğin filmi ; Life is Beautiful (La Vita è Bella). Sanırım "Hayat Güzeldir" diye çevrilmişti. (Süleyman abi dayanamayıp senden önce cevap verdim sorry:) ) Ve barbaros' a aynen katılıyorum "Narnia Günlükleri" tam bir masal tadında.
 

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul


Narnia Günlükleri bir roman uyarlaması... C.S. Lewis'in, The Chronicles of Narnia adını verdiği yedi kitaplık serinin ilk bölümü ilk olarak 1950 yılında yayınlandı. Yani Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter serilerinin yazılmasından önce... Dolayısıyla onlara da ilham kaynağı oldu...

Geniş ekran sinemaskop çekilen Narnia Günlükleri'nin görüntüleri, efektleri, müzikleri mükemmel... Konu da sürükleyici... Kazanamadı ama, film 'en iyi özgün müzik' ve 'en iyi özgün şarkı' dallarında Altın Küre'ye aday gösterildi... Ama, zevkler tartışılmaz... Ben de sinema klasikleri arasında yer alan Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin ikinci bölümündeki acayip yaratık Gollum’a tahammül edememiştim...
 

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul


Evet Life is Beautiful sinemalarımızda Hayat Güzel'dir adıyla gösterilmiş, film üç dalda Oscar ödülü almıştı...