@Kudret Kurtcebe
Abi bizdeki eksiklik şu. Bisiklet yolu dediğimiz olay, veya bisiklete spor amaçlı binmek İstanbul'un sahilleri ile sınırlı. Avrupa yakasını çok iyi bilmem. Anadolu yakası için konuşayım. Bu şehirde uzaylı veya ecnebi muamelesi görmeden ancak Bağdat caddesinde sürersin, caddebostan sahilinde, Fenerbahçe'de, Bostancı'da veya Boğaz sahillerinde sürersin. E-5 in üst tarafına geçtiğin anda resim birdenbire değişiveriyor. Sen Yakacık'a, Kurtköy'e, Samandıra'ya, Sultanbeyli'ye, Sarıgazi, Alemdağ'a, Başıbüyük'e, Kayışdağı'na, Dudullu'ya, Ümraniye'ye getireceksin bisiklet yolunu, ve bunu kaldırıma yalapşap bir kırmızı şerit çekip, "yaptım, oldu" mantığıyla değil, ne bileyim, refüjle veya başka engellerle ayırıp, ARABALARIN BURUN SOKARAK, PARK EDEREK TECAVÜZ ETMESİNE ENGEL OLACAK ŞEKİLDE tasarlayacaksın. Ne bileyim, tel örgüyle falan çevireceksin, koruyacaksın yani. Ve bu güzergahlarda oturan yüzlerce bisikletli (ben dahil) yavaş yavaş o yollara akacak. Etraftaki uzaylı görmüş bakışları yavaş yavaş bunlara alışacak, gençler, çocuklar ve yetişkinler "vay be bisiklet de varmış" diyecekler.
Hollanda'da bütün şehirler birbirine bisiklet yolu ile bağlı deniyor. Burada da deneyemez miyiz bunu abi? Evet zemin yapımız kırık arazi oluşundan dolayı in-çık larla dolu olabilir, ne var yani? 13 bin km bölünmüş yol yapmaktan daha mı zordur İstanbul'u İzmit'e, Sapanca'ya, Tekirdağ'a kesintisiz bağlamak (örnek olarak)?
Metroyu getireceksin, treni özendireceksin (tabi çağımızın trenlerini kullanarak), minibüs, otobüs gibi çağdışı şeylerden kurtulacaksın, bisiklet yollarını kuzey-güney doğu-batı yönlerinde ağ gibi öreceksin. İnsanlar bunu bekliyor, istiyor.
Bunları yap, varsın köprü eksik kalıversin. :crazy292: