Pilot ve köpeğini okuyunca aklıma geldi de... Bizim çiftlik yakınlarında ufak bir bakkal vardı. 500 metre falan ötede. Köpeğimi (önceki mesajlarda bahsettiğim değil, başka köpek, bu kış 16 yaşında öldü) bazen salık, bazen zincirle, bazen yaya, bazen bisikletle arada bir götürürdüm. Salıkken pek yanımdan yürümez, 30-40 metre çevremden izlerdi beni. Belki sahiplendiği alanın diğer cins köpeklerden daha geniş olmasından, belki de bağlanmak istemediğinden... Neyse, bir akşam saldım bunu, bisikletle bakkala gittim. O da yola uzak kısımlardan koşarak benle geliyor. Ben bakkala girdiğimde kendisi etrafta geziniyordu. Dışarı çıktım baktım etrafta yok. Herhalde gitti dedim ve bisiklete atlayıp döndüm. Ertesi gün bakkalla konuşuyoruz, dedi "senin köpek dün gece sen gidince geldi buraya saatlerce çıkmanı bekledi. Sevmeye kalkıyoruz, yaklaşınca saldırıyor. Yemek koyuyoruz hiç oralı bile olmuyor. Git bak sahibin gitti diyoruz gitmiyor. Oturdu yolun ortasına, yüzü dükkana dönük şekilde bekledi. Sonra ben dükkanı kapadım, çıktım eve (evi bakkalın üst katıydı), camdan izledim. Biraz daha bekledi, baktı kimse kalmadı, kalktı gitti" dedi. Yani bizimkisi pilotunkinin tersine, benim gittiğimi anlamamış.
Bir de depremi köpekler hisseder diyorlar. Bir kere şansa denk geldi, sallanırken izledim ne yapıyor diye; horul horul uyuyordu kulübesinin içinde, kılını bile kıpırdatmadı. Ama 17 Ağustos'ta her tarafta kıyamet kopuyordu, ilk köpek havlamalarına uyanmıştım. Belki de depremin büyüklüğüyle ilgilidir tepkileri?..
Bir de depremi köpekler hisseder diyorlar. Bir kere şansa denk geldi, sallanırken izledim ne yapıyor diye; horul horul uyuyordu kulübesinin içinde, kılını bile kıpırdatmadı. Ama 17 Ağustos'ta her tarafta kıyamet kopuyordu, ilk köpek havlamalarına uyanmıştım. Belki de depremin büyüklüğüyle ilgilidir tepkileri?..