Scudo Sports

Köpek Isırdı :(

@Taygun Kon Teşekkür ederim. Çocukluk travmalarının yeri başkadır. :)

@mehmetsunu Sınıflandırma nefis. Elinize sağlık. :)

@necmeddin Teşekkürler. Sağlık kısmına takılmadım da Ankara'ya zaman ayırmak derken kastettiğim Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi değildi. O biraz hayal kırıklığı yarattı. :)

@hgercek Bisiklet gezilerimde hep taşıyorum. Ama dün güvenlikçi arkadaşlar köpeklerin elektroşok makinesinden daha çok korktuklarını söyledi. Biber gazının ucu bize de dokunuyor hem. Biber yemekte güzel. :) Hocam bir de önemli nokta olayın şehrin ortasında olması. Bisikletli filan da değilim. Parkta yürürken hiç öyle bir tehdit beklemiyordum. Üstelik üzerlerine yürüyüp korkuttum. Alfa erkek bana havlarken ben bir yandan sıcakkanlı bir diğer erkeğin başını okşuyordum. Olay hiç beklenmedik bir şekilde saldırı halini aldı. Ve organizasyonu yapan avuç kadar bir dişi. Galiba fazla öz güvenli davrandım.

@Mehmet Metin Levent Çinli arkadaşlarıma sormuştum köpek eti meselesini. Belli kantonlarda, az sayıda insanın köpek tükettiğini söylemişlerdi. Hatta birisi onlardan biraz küçümseyerek bahsetmişti. Ha Yulin Festivali tam bir felaket, onu tartışmıyorum ama birisi "Ben kültürüm gereği köpek yiyorum." derse ona bir şey diyemem. "Köpek yenmez." diye bir kategorizasyonu etnosentrik buluyorum.

@ulaş depeli "Yüzyıllardır insanlarla arkadaşlık kurmayı başarmış bu sevimli hayvancıklar aslında insan ısırmaktan çok korkarlar biliyor musunuz?" diyorsunuz ama dünkü arkadaşlar hiç korkuyormuş gibi durmuyordu. Hart diye ısırdılar. :) Gürcistan'daki videoda hiçbir saldırganlık eğilim olmayan köpekler vardı. Her durumda işler o kadar kolay yürümez. Bu arada size de geçmiş olsun. O "ufak" arkadaşı yanınızda gezdirseniz hiçbir sokak köpeği size yanaşmaz.. :)

@Mösyö Salyangoz Sağolun.

@can onur Bu ne kadar yukarıdan, ne kadar didaktik bir tavır. Bisikletforumda'mıyım yaşam koçluğu dersinde mi, anlamadım. :) Benim köpek fobim yok. Çok farklı şekillerde karşılaştım köpeklerle. ilk turumda, kondisyonum, tecrübem ve en önemlisi ışıklandırmam yokken Hanlar'dan Kalabak yoluna girdim. Tükenmiş vaziyetteydim. Lastik patlasa değiştirmem imkansız. Zifir karanlıkta birkaç kilometre gittim, yedi sekiz karaltı önümü kesti. Bisikletten indim, çakımı, biber gazımı hazırladım. Hayvanlarla sohbet ede ede yürüdüm. Hayvancıklar beni uğurladılar.

Geçen yaz Yeni Foça'da öğretmenevinden çıktım. Hemen önümdeki dik rampadan çıkmak yerine sağa döndüm. Yüz metre gittim, gitmedim bir anda bir köpek ok gibi üstüme fırladı. Son sürat kaçmaya başladım. İki köpek daha eklendi. Sağımdaki, benim kadar bir kangaldı. Alanlarının dışına çıktığım anda dönüp gittiler.

Eski Foça'da, şimdi Güney Amerika'da tura devam eden Tuğba ve Marcin'le itfaiyenin önündeki parkta çadır kuracağız. Yedi sekiz köpek parkın öbür ucundan havlayarak üstümüze koşmaya başladılar. Kıpırdamayıp köpeklerle konuştuk. Yanımıza gelince zınk diye durup kanka oldular. Ama aynı köpekler o yoldan geçen üç ayrı kişiye saldırdılar. Hele birinde minicik köpeğini gezmeye çıkartmış bir kadına delice saldırdılar. Yanlarına gidip bağırdım, kadını ve köpeği kurtardım. Orada ben olmasam o köpeği parçalayabilirlerdi.

Hepimiz turcuyuz, hepimiz benzer hikâyeler anlatabiliriz. Burada önemli olan, köpeklerin tepkilerinin anlık olarak değişebilmesi. Bu bakımdan köpekler saatli bomba gibi şehrin ortasında dolaşıyor. Yazdıklarımı okuduysanız ben köpeklere gücümü kabul ettirdim, gidiyordum. Alfayı da savuşturmuştum. Minicik bir dişi bir anda saldırdı. Yine de benim taktik, stratejik hatalarım olmuş mudur? Olmuştur muhtemelen. Ama ısrarla ve tekrar, güvenlikçilerin söylediğini aktarıyorum. O parkta köpeklerin insanların ısırdığı birçok olay olmuş. Dahası ısıran hep aynı köpekler, yani iş çetenin tamamının bir organizasyonu değil.

Yazdıklarınızdan köpek türünün benzer koşullarda hep aynı tepkiyi vereceği, kurallarına uygun hareket edilirse köpeklerden zarar gelmeyeceği anlamını çıkardım ve size katılmıyorum. Köpeklerde de bireysel farklılıklar var ve ben Ankara'da bir parkta gezintiye çıktığımda köpek türünün bireysel çeşitliliği konusunda bilgi sahibi olmak istemiyorum. İnsanlara fobilerini yenme konusunda akıl vermeyi de doğru bulmuyorum. Toplumsal ortamda yaşıyorsak, burası serbest doğa değil de akılla, kültürel üretimle biçimlendirilmiş yapay bir ortamsa benim de bunun, güvenliğimi sağlayacak bir hâle evrilmesini talep etme hakkım var. Dolayısıyla insanların hoyratlıklarının konuştuğumuz konuyla hiçbir bağını göremiyorum. İnsanları değiştirmeye gücüm yetmiyorsa bu konuda konuşma hakkım kayıp mı oluyor?

Sokak köpeklerini savunmanın ya da köpeklerin sokaklardaki varlıklarına karşı çıkmanın insani değer skalası bakımından kimseyi üste taşıyacağını da düşünmüyorum. Sevimli ve ısırgan dostlarımızın haklarının ne çok savunucusu var.Yarı vejetaryenim. Ben de birilerini mezbahalarda olup biten üstünden et yediği için eleştirebilirim. Mezbahalarda olup bitenler nedense o kadar "popüler" değil. Bir vejetaryen de beni tavuk yediğim için eleştirebilir. Ama bir vegan hepimizi eleştirebilir çünkü süt endüstrisinin reklamlardaki çiftlik manzaralarıyla alakası olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunun sonu yok.

Hayvan itlafı diyorsanız bizim de Hayırsız Ada'mız var. Ama yine de "başarılı" olamamışız. Köpek mevzusu da toplum olarak organizasyon becerimizin düşüklüğünü yüzümüze vuran bir örnek.

Kısacası önemli olan birbirimizi anlamamız.

Sevgiler.
 
Scudo
Bu ne kadar yukarıdan, ne kadar didaktik bir tavır. Bisikletforumda'mıyım yaşam koçluğu dersinde mi, anlamadım. :) Benim köpek fobim yok. Çok farklı şekillerde karşılaştım köpeklerle. ilk turumda, kondisyonum, tecrübem ve en önemlisi ışıklandırmam yokken Hanlar'dan Kalabak yoluna girdim. Tükenmiş vaziyetteydim. Lastik patlasa değiştirmem imkansız. Zifir karanlıkta birkaç kilometre gittim, yedi sekiz karaltı önümü kesti. Bisikletten indim, çakımı, biber gazımı hazırladım. Hayvanlarla sohbet ede ede yürüdüm. Hayvancıklar beni uğurladılar.

Geçen yaz Yeni Foça'da öğretmenevinden çıktım. Hemen önümdeki dik rampadan çıkmak yerine sağa döndüm. Yüz metre gittim, gitmedim bir anda bir köpek ok gibi üstüme fırladı. Son sürat kaçmaya başladım. İki köpek daha eklendi. Sağımdaki, benim kadar bir kangaldı. Alanlarının dışına çıktığım anda dönüp gittiler.

Eski Foça'da, şimdi Güney Amerika'da tura devam eden Tuğba ve Marcin'le itfaiyenin önündeki parkta çadır kuracağız. Yedi sekiz köpek parkın öbür ucundan havlayarak üstümüze koşmaya başladılar. Kıpırdamayıp köpeklerle konuştuk. Yanımıza gelince zınk diye durup kanka oldular. Ama aynı köpekler o yoldan geçen üç ayrı kişiye saldırdılar. Hele birinde minicik köpeğini gezmeye çıkartmış bir kadına delice saldırdılar. Yanlarına gidip bağırdım, kadını ve köpeği kurtardım. Orada ben olmasam o köpeği parçalayabilirlerdi.

Hepimiz turcuyuz, hepimiz benzer hikâyeler anlatabiliriz. Burada önemli olan, köpeklerin tepkilerinin anlık olarak değişebilmesi. Bu bakımdan köpekler saatli bomba gibi şehrin ortasında dolaşıyor. Yazdıklarımı okuduysanız ben köpeklere gücümü kabul ettirdim, gidiyordum. Alfayı da savuşturmuştum. Minicik bir dişi bir anda saldırdı. Yine de benim taktik, stratejik hatalarım olmuş mudur? Olmuştur muhtemelen. Ama ısrarla ve tekrar, güvenlikçilerin söylediğini aktarıyorum. O parkta köpeklerin insanların ısırdığı birçok olay olmuş. Dahası ısıran hep aynı köpekler, yani iş çetenin tamamının bir organizasyonu değil.

Yazdıklarınızdan köpek türünün benzer koşullarda hep aynı tepkiyi vereceği, kurallarına uygun hareket edilirse köpeklerden zarar gelmeyeceği anlamını çıkardım ve size katılmıyorum. Köpeklerde de bireysel farklılıklar var ve ben Ankara'da bir parkta gezintiye çıktığımda köpek türünün bireysel çeşitliliği konusunda bilgi sahibi olmak istemiyorum. İnsanlara fobilerini yenme konusunda akıl vermeyi de doğru bulmuyorum. Toplumsal ortamda yaşıyorsak, burası serbest doğa değil de akılla, kültürel üretimle biçimlendirilmiş yapay bir ortamsa benim de bunun, güvenliğimi sağlayacak bir hâle evrilmesini talep etme hakkım var. Dolayısıyla insanların hoyratlıklarının konuştuğumuz konuyla hiçbir bağını göremiyorum. İnsanları değiştirmeye gücüm yetmiyorsa bu konuda konuşma hakkım kayıp mı oluyor?

Sokak köpeklerini savunmanın ya da köpeklerin sokaklardaki varlıklarına karşı çıkmanın insani değer skalası bakımından kimseyi üste taşıyacağını da düşünmüyorum. Sevimli ve ısırgan dostlarımızın haklarının ne çok savunucusu var.Yarı vejetaryenim. Ben de birilerini mezbahalarda olup biten üstünden et yediği için eleştirebilirim. Mezbahalarda olup bitenler nedense o kadar "popüler" değil. Bir vejetaryen de beni tavuk yediğim için eleştirebilir. Ama bir vegan hepimizi eleştirebilir çünkü süt endüstrisinin reklamlardaki çiftlik manzaralarıyla alakası olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunun sonu yok.

Hayvan itlafı diyorsanız bizim de Hayırsız Ada'mız var. Ama yine de "başarılı" olamamışız. Köpek mevzusu da toplum olarak organizasyon becerimizin düşüklüğünü yüzümüze vuran bir örnek.

Kısacası önemli olan birbirimizi anlamamız.

Sevgiler.
[/QUOTE]

Merhabalar,

Her zaman saygı çerçevesinde yazarım. Bunu "yukarıdan" bir tavır olarak algılamanız şaşırttı beni. Bütün köpek türleri demedim. Özellikle kurt, tilki, çakal, sırtlan ve dingo haricindeki köpeklerden bahsettim. Bu arada köpek ailesinden diye bildiğim sırtlan, meğerse kediyle akrabaymış... Vahşi doğada yaşamayan, şehirlerde yaşayan sokak köpeklerini kastettim. İnsanlara fobilerini yenmeleri konusunda akıl vermiyorum, doğru ve geçerli bir tavsiyede bulunuyorum. Bizler bu hayvanlarla beraber yaşayarak bu hale geldik. İhtiyacımız olduğu için önce evcilleştirdik, şimdi de doğanın içine ederek, iklimleri değiştirerek, sözüm ona akılla, kültürle biçimlendirdiğimiz saçma sapan şehir ortamlarından bu hayvanlara defolun gidin diyoruz. Bu hayvanlar dünyanın en vahşi canlılarının dilini ve yaşamlarını öğrendiler. Kırmızı ışıkta duran, yeşil ışıkta geçen, ölen sahibinin arkasından ağlayan, yas tutan, engelliye yardım eden, narkotik için uyuşturucu bulan, komplekslerimiz, zayıflıklarımız yüzünden başka insanlara dalaşan, kendi türünden canlılarla bile kavga eden, sürülerimizi güden, evimizi koruyan, her başımız sıkıştığında yanımızda olan canlılardır sokak köpekleri. Bu hayvanların doğası, maalesef bu gürültülü motorlu taşıtların olduğu, gri beton binalarla dolu, karbon salınımı yüksek, sağlıksız, çirkin şehirlerdir. Doğaya bırakıldıklarında aç kalmamak için başka hayvanlara saldırıyorlar, onların popülasyonunu tehlikeye sokuyorlar. Bu arada, şehirlerden toplanıp araziye, ormana bırakılan köpekler türlü işkencelere maruz kalıyorlar, tecavüze uğruyorlar, silahla ya da dövülerek öldürülüyorlar. Bizler bu köpeklerle şehirlerimizde düzgünce yaşamayı öğrenmek zorundayız. Onlar insanı tanıyorlar ama nedense insanlar onların yaptığı inceliği göstermek istemiyorlar ve bunun adına akıl diyorlar, medeniyet diyorlar. Bana yazdığın cevabı okumadan birkaç saat önce eve gelirken bir köpek önümü kesti. Normalde hareket halindeyken köpeği kendime yaklaştırmam ama bu oldukça inatçıydı, durdurabildi beni. Durdum, kuyruk sallamaya başladı, o sırada yanımdan motorlu kurye geçiyordu, gitti onu da durdurdu. O da durdu, adamla selamlaştık, köpeği sevdik biraz; bitti, gitti. Hayvan bunu istiyormuş meğerse. Evet, ısrarla şunu söylüyorum: Öncelikle köpekleri tanımak zorundayız. Hayvanın dişini göstermesinden, kulaklarının dikleşmesinden vs mesajı almak durumundayız. Köpek fobiniz varsa ya bu yeneceksiniz ya da köpeklerden uzak duracaksınız. Fobiden kurtulmazsak stres anında adrenalin ve noradrenalin hormonları salgılarız. İstemeden nabzımız, tansiyonumuz ve vücut ısımız yükselir, göz bebeklerimiz büyür. Köpek de bunu hemen algılar ve bizi düşman olarak görebilir. Bu yüzden de köpek fobiniz varsa, lütfen bundan kurtulun ya da kendinizi tehlikeye atmayın. Biber gazı bittiğinde ne yapacaksınız?
 
Son düzenleme:
Gelişmiş ülkelerde hayvanları itlaf ettikleri için o gelişmiş ülkelerin sokaklarında, caddelerinde kedi, köpek göremeyiz. Dediğiniz gibi, gelişmiş ülkeler hayvanlardan insani şekillerde (öldürerek yani) kurtulmuşlardır. Aynı şekilde Avustralya'nın binlerce deveyi kurşuna dizmesi örneğinde olduğu gibi. Böyle bir çözüm kesinlikle kabul edilemez. O gelişmiş dediğiniz ülkelerin çoğunda ve gelişmemiş bazı ülkelerde bulundum; gelişmişlik kavramını sorgulayacak kadar gezme fırsatım ve zamanım yeterince oldu. Bizler her ne kadar onlar kadar gelişmemiş gibi görünsek de -ki bu son derece yanlış bir düşüncedir- Avrupalı'dan çok daha fazla hayvanları seven bir toplumuz. Sokak hayvanlarına olan düşkünlüğümüz, belgesellere bile konu olmuştur. Köpekler saldırabilirler, doğrudur ama insanlar kadar saldırgan ve zarar veren canlılar değillerdir. Trafikteki magandaları nasıl itlaf etmiyorsak ya da kısırlaştırmıyorsak bu köpeklere düzgün davranmak zorundayız. Ayıyı öp tarzı romantik, barışçıl insanlardan değilim. Yıllardır Türkiye ve birçok ülkede tur yaptım, köylerde, dağ köylerinde kaldım, konakladım, defalarca köpekler beni kovaladı ama bir kere bile başıma olumsuz bir olay gelmedi. En saldırganı bile, durduğum anda kaçtı benden. Ostim'den dönüyordum bir akşam. Yolda birkaç köpek kovaladı beni. Caddenin ortasına doğru geçtim, aniden bi' fren yaptım, hayvanlar da benimle beraber durur gibi yaptılar. Sonra arkadan arabalar gelince yolun ortasında kalakaldılar, panik oldular, ne yapacaklarını şaşırdılar. Bunlara alışın. Korkunuzu yenin ya da bisikletle köpeklerin olduğu yerlerde gezinmeyin arkadaşlar. Bunu anlatmak için Ankara'daki köpekten korkan bisikletçi arkadaşlarımı toplayıp bir barınağa götüreceğim. Buradan da duyurusunu yapacağım. Köpeklerin nasıl canlılar olduklarını gördüğünüz zaman bana inanacaksınız. Tabii gelirseniz.
Sevgili arkadaşım bu forumda takip ettiğim birkaç kişiden birisiniz. Yurt içi ve yurt dışı turlar yaptığınızı çok iyi biliyorum. İnsani çözüm derken kesinlikle itlaf edilmesini kastetmedim. Benim çözümden kastettiğim kısırlaştırıp, saldırgan olanlarını barınağa almaktır. Sizin başınıza bir olay gelmemiş olması, başkalarının başına gelmeyeceği anlamını taşımaz. Ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğim yaklaşık sekiz yıl köpek besledim. Köpeklerin nasıl hayvanlar olduğunu iyi bilirim. İyi bir hayvan sever olduğuma inanıyorum. İşim nedeniyle her gün onlarca sokak köpeğine rastlıyorum. Küçüklüğü hem yurt içinde hem de yurt dışında kırsal yerlerde geçmiş biri olarak köpekten de pek korkmam. Buna rağmen özellikle son birkaç yılda birçok kez köpek saldırısına uğradım. Çok şükür ki ısırılmadan kimini kendi çabamla, kimini de etraftan yardıma gelenler sayesinde atlattım. Bununla beraber iyi huylu olanlarıyla da beraber oynadık. Problem Saldırgan mizaçlı olanlarınla ilgili ne yapacağımız?
 
Sevgili arkadaşım bu forumda takip ettiğim birkaç kişiden birisiniz. Yurt içi ve yurt dışı turlar yaptığınızı çok iyi biliyorum. İnsani çözüm derken kesinlikle itlaf edilmesini kastetmedim. Benim çözümden kastettiğim kısırlaştırıp, saldırgan olanlarını barınağa almaktır. Sizin başınıza bir olay gelmemiş olması, başkalarının başına gelmeyeceği anlamını taşımaz. Ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğim yaklaşık sekiz yıl köpek besledim. Köpeklerin nasıl hayvanlar olduğunu iyi bilirim. İyi bir hayvan sever olduğuma inanıyorum. İşim nedeniyle her gün onlarca sokak köpeğine rastlıyorum. Küçüklüğü hem yurt içinde hem de yurt dışında kırsal yerlerde geçmiş biri olarak köpekten de pek korkmam. Buna rağmen özellikle son birkaç yılda birçok kez köpek saldırısına uğradım. Çok şükür ki ısırılmadan kimini kendi çabamla, kimini de etraftan yardıma gelenler sayesinde atlattım. Bununla beraber iyi huylu olanlarıyla da beraber oynadık. Problem Saldırgan mizaçlı olanlarınla ilgili ne yapacağımız?

Sizin başınıza daha kötü bir şey gelmemesinin en büyük sebebi köpekleri tanıyor olmanızdır. Benim söylemek istediğim de insanların köpekleri, sizin gibi tanıyor olmalarıdır. Eğer köpekleri tanımamış olsaydınız, sakin davranmasaydınız kendinizi koruyamayabilirdiniz. Biber gazı kullanın önerisini iki taraf için de uygun görmüyorum. O gaz bittiğinde ya da gazı sıkarken ters bir rüzgâr estiğinde köpeği daha da çok sinirlendirebiliriz. Köpekleri tanımak bu yüzden önemlidir işte. Evet, gerçekten de saldırgan olanları var. Bana da iki kere denk geldi. Zaten hayvanın suratına baktığınızda bunu anlıyorsunuz. Böylelerinden uzak duracağız, başka çözüm yok. Siz bulaşmayacaksınız ona. O size saldırırsa da kendinizi korursunuz bir şekilde. En kötü ihtimal rüzgârı arkanıza alarak kaçmak, yokuş çıkıyorsanız bisikletin yönünü değiştirip aşağı doğru hızlanarak kaçmak işe yarayacaktır. Ama saldırgan bir köpekle kavga etmeyi istemem. Benim asıl kızdığım, bütün köpeklerin saldırgan ve kuduz olduklarını düşünüp onlardan kurtulmak için vahşi çözüm önerileri sunulmasıdır. Özellikle size yazmadım, yanlış anlamayın lütfen. Biber gazı ifadesini görünce, kişiye bakmadan genele yazdım.
 
  • Beğen
Tepkiler: slckats
@can onur

Dediğiniz doğru: Herkesin köpek fobisini yenmesi şart. Özellikle turcuların. Biber gazı, elektroşok ya da diğer araçlar ancak son raddede kullanılacak tedbirler. Büyük tehditlerde biber gazı filan sizi kurtarmaz. Yunanistan’da Makri’den Dikela’ya gittim. Saat yedi filan. Ne akla hizmetse Maroneia’ya gitmeyi kafaya koydum. Türkçe konuşan bir Yunan amca “Köpekler var. Gitme.” diye âdeta yalvardı. Gideceğim diye ısrar ettim. Sonra, tam yola çıkacakken bir his geldi orada kaldım.

Ertesi gün o yolu geçerken amcanın sözünü dinlemekle ne kadar doğru yaptığımı fark ettim. Yol tamamen taşlıktı ve sürat yapmak mümkün değildi. Neredeyse otuz kilometre boyunca iki araba ve dört beş inek dışında hiçbir şey görmedim. Karanlıkta ormanın ortasında kalacaktım. Geldikten epey sonra aşağıdaki haberi okudum.

(link)

Bir İngiliz kadını orada köpekler ya da kurtlar parçalamış. O dağın başında köpek fobisi olan bir insanın hayatta kalma şansı olmaz. Muhtemelen o kadıncağızın da fobisi vardı.

Ama öte yandan herkesin sigarayı kökten bırakması da şart. İçkiyi azaltması da. Eti, süt ürünlerini ölçülü tüketmesi de şart… Liste uzar gider. Bunları söylemekle herhangi bir sorunun çözüldüğünü görmedim bugüne kadar. Söylediğiniz doğru ve ideal çözüm ama bununla köpeklerin artık şehirlerde yeri olmadığı gerçeği arasında bir bağlantı yok.

****

Ben köpek türü derken sizin kadar geniş düşünmemiştim. Onları da işin içine katınca köpek dediğimiz hayvanın nerelerden geldiğini daha iyi fark ettim. Bu hayvanların bazıları “yumuşuyor” bazıları yumuşamıyor. (Bir kediden örnek vereyim. Mahallenin her tarafı mama doluyken, diğer kediler pineklerken fotoğraftaki kedi serçe, sığırcık, kumru, güvercin ve sıkı durun martı avlayıp bizim evin yanında yiyordu. Şimdi kardeşimin evinde. National Geographic’teki aslan belgesellerini çok seviyor. Bir gün aslanların antilop avında gaza gelmiş kanepeden bir buçuk metre ötedeki antiloba, pardon televizyona uçmuş. :))
img-20200121-wa0012-jpg.217604


Sonuçta köpek niçin üretildi? İnsanı koruması, hayvanlara ve mekânlara bekçilik yapması vb. için. Bugün sokak köpekleri bu işlevlerin hangisini yerine getiriyor? Hiçbirini. O zaman artık köpeklerin sokaklarda yeri yok. Sokak köpeklerinin varlığını savunmakla kağnı romantizmi yapmak arasında fark göremiyorum. Sonuçta ikisi de doğaya insan eliyle müdahalenin, yani kültürün ürünü. Köpek zaten özü itibariyle insanın doğayı araçsallaştırmasının sonucu. İşlevini yitirmiş araç yenilenmeli.

Bu dediğim itlaf anlamına gelmiyor. Büyük bir kısırlaştırma hareketi, hayvanların mutlu yaşayabilecekleri barınaklar, evcil hayvan satışının yasaklanması ve barınaklardan sahiplenmenin teşvik edilmesi bu işi on on beş yıl içinde kökünden çözer. Yani köpekler hayatımızdan çıksın filan demiyorum.

*****

Kuzey Otoyolu’nun ortadan ikiye böldüğü ormanlar yüz binlerce hayvanın yuvasıydı. Burada hayvan geçiş noktaları yapılacağı söylenmiş ama yapıldı mı bilmiyorum.

(link)

(link)

Yapılmadıysa tam bir felaket. Bence önceliğimiz bu olmalı. Zaten inşaat sürecinde dünyaları başlarına yıkılan, korkudan Beşiktaş'a kadar yüzen yaban domuzları, ayılar, kurtlar dururken benden serseri köpeklere acımamı beklemeyin. :) (“Serseri”yi İngilizce “stray dog”dan aktarıyorum ve o sürüdeki çok tatlı diğer köpeklerin arasından gelip beni ısıran iki köpeği bence çok iyi tanımlıyor.)

Saka gibi özgürce uçacak bir hayvanın ticareti açıktan yapılıyor. Bunu herkes kanıksamış. Biz sokak köpeklerini tartışıyoruz. Bana doğru gelmiyor bu.

(link)

******

Lütfen mesajımı kişisel algılamayın. Bu manzara dururken köpeklerin kendilerini tanımayan insanları ısırma özgürlüğüne gerçekten saygı duyamıyorum. :)

Neyse lafı çok uzattım. Güvenli yolculuklar dilerim. :):harika:
@Mad Buddha

O başlığı takip ediyorum. Tartışmaları ilgiyle okudum ve eskiden iki tarafın da argümanlarında haklı yanlar buluyordum. O iki köpek beni öyle bir ısırdı ki yeni bir bilinç kazandım. :) O tartışmalarda mahallemizin dünya tatlısı köpeği Ayşe’yi hatırladım hep. Öldüğünde bütün mahalle yas tutmuştuk. Birçok aile çocuğuna Ayşe’nin öldüğünü söyleyememişti. O soğuk kış günü duyduğum acıyı hiç unutamam. Ama bizim tatlı ve aslında tırsağın önde gideni Ayşe’miz sırf bize yaranmak için bazen yoldan geçenlere saldırırdı. Bir şey yapacağından filan değil ha. Ben o anlarda kaç kişiye büyük bir öz güvenle “Korkmayın, bir şey yapmaz.” dediğimi hatırlıyorum. Şimdiyse tavrımın ne kadar itici ve benmerkezci olduğunu fark ediyorum. Sokak köpekleri toplansın başlığındaki yazıları okurken hep aklıma Ayşe’nin alınıp götürülmesi ihtimali geliyordu. (Yine benmerkezcilik. :kötü: ) Bunu o zaman kesinlikle kabul edemezdim. Bugün rasyonel düşündüğümde yapılması gerekenin o olduğu görüşündeyim.
 

Dosyalar

  • IMG-20200121-WA0012.jpg
    IMG-20200121-WA0012.jpg
    14,9 KB · Okunma: 488
.
@Serbun
Yazdığınız birçok cümleye ve özellikle de son paragrafınıza katılıyorum. Sokak hayvanları ile ilgili uzun uzun konuşulur, projeler üretilir, eminim olumlu bir yere de varılacaktır.
Beni asıl kızdıran ve bisikletlileri ilgilendiren konu, bazı insanların şiddet içeren mesajlar yaymalarıdır. Sokak köpekleri şu anda hayatımızda var mı? Var... Onlara mutlu bir yaşam alanı sağladı mı insanoğlu? Sağlamadı. Bizler bu hayvanlara mutlu yaşam alanları sağlayana kadar bu köpeklerle yaşamaya devam edecek miyiz? Edeceğiz. Karşınıza köpek çıkınca hayvana biber gazı sıkın, onu elekroşok cihazı ile korkutun, köpek kaçıran ses cihazı kullanın gibi yorumlara kızıyorum. Ben de diyorum ki ya tura çıkmayın ya da çıkacaksanız bunun doğru yöntemini öğrenin. Şart mı tura çıkmak? Spor salonları var, pikniğe gidin, seyahat etkinliklerine katılın, bungee jumping yapın ama bisikletle tura çıkmayın. Ya da ille de tura çıkacaksanız şiddeti aklınızdan uzaklaştırın ve öğrenmeniz gerekenleri öğrenin. Biber gazının ağzı tıkandığında, ters rüzgâr estiğinde, şok cihazının pili bittiğinde o hayvanlar sizi yerler. Net konuşuyorum. Bu hayvanlar uzun süre yüksek hızlarda koşabilen hayvanlardır. Çok şaşırtıcı örnekler verebilirim. Köpeklerden kaçıp kurtulmayı aklınızdan çıkarın bir kere. Çocukluğumdan beri bisiklete binerim. Her yolu denedim. kurtulduğunuzu sanırsınız. O hayvan size izin verdiği için kurtulmuşsunuzdur; bunu unutmayın. İstese sizi paramparça eder o köpekler. İstemiyorlar işte; işin güzel tarafı da burada. İmkanı var ama yapmıyor. Bu inceliğe de ben şiddetle karşılık veremem. Bunu önereni de uyarırım. Mehmet Akçay adında çok sevdiğim hayvansever bir amcamız var Ankara'da. Kendi imkanlarıyla bir köpek yaşam alanı yaptı. Havalar düzeldiğinde Mehmet amcanın mekanına bir bisiklet gezisi düzenleyeceğim. O bize köpeklerle ilgili çok detaylı bilgiler verecektir. Ankara'ya gelirseniz siz de katılın. Daha çok konuşuruz.
Sevgiler.
 
Geçmiş olsun arkadaşlar
 
@can onur Aslında büyük ölçüde hemfikiriz zaten. Özellikle de köpeğin istese zarar verebileceği kısmında. Bire birde hatta ikiye birde sokak köpeği insana zarar verir ama gözünü karartmış bir insan da onları öldürebilir bile. Ama üç dört köpek karşısında insanın şansı neredeyse sıfır. Ya da kangal, pitbull vb. bir köpek karşısında da insan bir şey yapamaz. O bakımdan evet, köpekler çoğu zaman zarar verme niyetiyle hareket etmiyorlar.

Zaten biber gazı, elektroşok vb. yöntemler artık çarenin kalmadığı durumlarda kullanmak üzere önerilmeli.

Ankara garip bir şekilde kendimi yakın hissettiğim bir şehir. Sanırım Behzat Ç.'nin bunda büyük etkisi var. Mutlaka yolumu düşürürüm. O durumda bu konuları yüz yüze konuşmayı ben de isterim. Mehmet amcanın mekanını da merak ettim.

Görüşmek dileğiyle
Sevgiler

@sebidos

Teşekkürler.

'84 filandı Seydişehir'e babamın fabrikada çalışan bir arkadaşını ve ailesini ziyaret için gitmiş, lojmanlarda kalmıştık. O zamandan aklımda kalan ıssız sokaklar ve çok sakin bir kasabaydı. Muhtemelen şimdi nüfus çok artmış ,yaşam hızlanmıştır.

Hem dernek kurmanız hem bisiklet festivali düzenlemeniz takdire şayan. Sizi ve emeği geçen herkesi tebrik ederim. Orta Anadolu'nun kültür dünyasının üstüne serilmiş ölü toprağını kaldırmada sizinki gibi adımların büyük önemi var.

Sevgiler
 
@can onur hocam tecrübelerinize saygım sonsuz ama kaçırdığınız nokta şu, bu arkadaşı ısırmış köpek, ve hatta arkadaş demişki "yanında çocuğuyla bir anne değildim iyiki".@mehmetsunu arkadaşın mesajı cidden başarılı. yıllardır köpek, kedi, kuşlarla haşır neşir olmuş çiftlik kurarak hayvancılık yapmış, 3 kangalla 125 koyun gütmüş biri olarak "insan mı hayvan mı" sorusuna hiç düşünmeden insan derim. bir köpek çocuğa herneşekilde olursa olsun saldırıp ısırırsa elime sopayı alır çocuğu kurtarırım, çocuk oraya giderek ısırılmayı haketti mi muhasebesi yapmaksızın. çocuğu (ya da insanı) kurtarmak için köpeği öldürmem gerekirse gözümü kırpmam. hayvanseverliğin sınırlarını biz belirlemeliyiz, hayvanlar değil.
 
@can onur Aslında büyük ölçüde hemfikiriz zaten. Özellikle de köpeğin istese zarar verebileceği kısmında. Bire birde hatta ikiye birde sokak köpeği insana zarar verir ama gözünü karartmış bir insan da onları öldürebilir bile. Ama üç dört köpek karşısında insanın şansı neredeyse sıfır. Ya da kangal, pitbull vb. bir köpek karşısında da insan bir şey yapamaz. O bakımdan evet, köpekler çoğu zaman zarar verme niyetiyle hareket etmiyorlar.

Zaten biber gazı, elektroşok vb. yöntemler artık çarenin kalmadığı durumlarda kullanmak üzere önerilmeli.

Ankara garip bir şekilde kendimi yakın hissettiğim bir şehir. Sanırım Behzat Ç.'nin bunda büyük etkisi var. Mutlaka yolumu düşürürüm. O durumda bu konuları yüz yüze konuşmayı ben de isterim. Mehmet amcanın mekanını da merak ettim.

Görüşmek dileğiyle
Sevgiler

@sebidos

Teşekkürler.

'84 filandı Seydişehir'e babamın fabrikada çalışan bir arkadaşını ve ailesini ziyaret için gitmiş, lojmanlarda kalmıştık. O zamandan aklımda kalan ıssız sokaklar ve çok sakin bir kasabaydı. Muhtemelen şimdi nüfus çok artmış ,yaşam hızlanmıştır.

Hem dernek kurmanız hem bisiklet festivali düzenlemeniz takdire şayan. Sizi ve emeği geçen herkesi tebrik ederim. Orta Anadolu'nun kültür dünyasının üstüne serilmiş ölü toprağını kaldırmada sizinki gibi adımların büyük önemi var.

Sevgiler
Çok teşekkürler. Festivalimize bekleriz. Eğer programınız uymazsa festival haricinde de sizi ağırlamak birlikte pedallamak isteriz. Doğayla iç içe harika parkurlarımız var... Seydişehir'den selamlar sevgiler ve saygılar...
 
  • Beğen
Tepkiler: HakanAydn
@can onur hocam tecrübelerinize saygım sonsuz ama kaçırdığınız nokta şu, bu arkadaşı ısırmış köpek, ve hatta arkadaş demişki "yanında çocuğuyla bir anne değildim iyiki".@mehmetsunu arkadaşın mesajı cidden başarılı. yıllardır köpek, kedi, kuşlarla haşır neşir olmuş çiftlik kurarak hayvancılık yapmış, 3 kangalla 125 koyun gütmüş biri olarak "insan mı hayvan mı" sorusuna hiç düşünmeden insan derim. bir köpek çocuğa herneşekilde olursa olsun saldırıp ısırırsa elime sopayı alır çocuğu kurtarırım, çocuk oraya giderek ısırılmayı haketti mi muhasebesi yapmaksızın. çocuğu (ya da insanı) kurtarmak için köpeği öldürmem gerekirse gözümü kırpmam. hayvanseverliğin sınırlarını biz belirlemeliyiz, hayvanlar değil.
[/QUOTE

Muhtemelen kaçırdığım bir yorum oldu. Çocuk ayrı; tehlikede bir çocuk görsem yangına da girerim, köpeğe de atlarım, gökdelene de çıkarım. Bütün yorumları okuyamıyorum. Daha önce de belirttiğim gibi, şiddet içeren mesajlara tepki gösterdim sadece.
Sevgiler.
 
@can onur bknz topik başlığı..😉..hocam aslında bazen insan kararsız kalıyor yalan yok. son anadolu kaplanını tüfekle vurdular hatırlarsanız 5-6 yıl önce. keşke adamı parçalayıp yeseydi diye düşünen çok olmuştu, ben dahil.
 
  • Beğen
Tepkiler: can onur
  • Beğen
Tepkiler: HakanAydn
Arkadaşlar bugün öğleden sonra kız kardeşim annem ile dışarıda iken (İstanbul - Yedikule) hayvanlar ile arası ve iletişim benden çok daha iyi olan kardeşimi yerde yatan bir köpek birden kalkıp ısırdı, daha sonra ani bir bayılma o sırada çevredekilerin ve oradan tesadüf geçen hemşire bir hanımım müdahalesi (Allah yardım eden herkes den razı olsun) ile ambulans gelene kadar bilincini kaybetmedi ve Haseki Hastanesi acil de (neyse ki yakın bir hastane de varmış, bir çok hastane de kuduz aşısı yok) müdahale edilip iğne yapıldı.

Çok şükür sağlık durumu şu an iyi. İlerleyen günlerde 3 iğne daha olacak.

Yok efendim hiç bir köpek durduk yere saldırmaz bir şey yapmaz, kimse kusura bakmasın bu koskoca bir palavra.
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: monder33
İnternette bisikletciler için yapılmış köpek düdüğü gördüm. Kullanmadığınız zaman gidonun bir tarafına koyuyorsunuz (gidon sargı tıpası gibi), ihtiyaç anında çıkartıp kullanıyorsunuz. Bunu kullanıp da memnun kalan var mı?
 
mynet.com/kendisine-saldiran-kopekle-bogusan-genc-yaralandi-11010644542
Maalesef bir köpek saldırısı daha bende çok fena köpek fobisi vardı hatta sesini duymam bile yolumu degistirmeme yeterdi araba ile giderken köpek görünce camı kapatirdim o derece bisiklet ile o korkuumu yavaş yavaş yeniyorum ama bu ve buna benzer haberleri okudukça tekrar korkmaya başlıyorum tamam hayvanları seviyoruz ama bunun bir yaptırımı olmadı sokak köpeği bile değil bu haberdeki bildiğin sahipli köpek
 
  • Beğen
Tepkiler: monder33
Bu konuda lüzumsuz duyar kasan arkadaşlar olabilir ancak büyük yanılgı içindeler. Sonuçta her hayvan ve hayvan grubu kontrol altına alınmalıdır zira , kontrolsüz biçimde üreyip resmen çete oluyorlar bizim yaşadığımız yerlerde. Her şeyde Avrupa 'yı örnek alıyoruz ya hani güya ? Bu konuda da örnek alalım . Üzgünüm sokak hayvanı diye bir tabir ancak bizim gibi geri kalmış toplumlarda kabul edilir . Sokak hayvanı nedir yahu ? İtlafdan başka yol varsa yapılsın eyvallah ama sanmıyorum . Öncelikle kısırlaştırılmaları gerekir ve kontrol altına alınmaları.

Ben gidip durduk yere bir köpeği ısırıyormuyum benim sokağımdan geçiyor diye ?
 
Geri