@Taygun Kon Teşekkür ederim. Çocukluk travmalarının yeri başkadır. 
@mehmetsunu Sınıflandırma nefis. Elinize sağlık.
@necmeddin Teşekkürler. Sağlık kısmına takılmadım da Ankara'ya zaman ayırmak derken kastettiğim Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi değildi. O biraz hayal kırıklığı yarattı.
@hgercek Bisiklet gezilerimde hep taşıyorum. Ama dün güvenlikçi arkadaşlar köpeklerin elektroşok makinesinden daha çok korktuklarını söyledi. Biber gazının ucu bize de dokunuyor hem. Biber yemekte güzel.
Hocam bir de önemli nokta olayın şehrin ortasında olması. Bisikletli filan da değilim. Parkta yürürken hiç öyle bir tehdit beklemiyordum. Üstelik üzerlerine yürüyüp korkuttum. Alfa erkek bana havlarken ben bir yandan sıcakkanlı bir diğer erkeğin başını okşuyordum. Olay hiç beklenmedik bir şekilde saldırı halini aldı. Ve organizasyonu yapan avuç kadar bir dişi. Galiba fazla öz güvenli davrandım.
@Mehmet Metin Levent Çinli arkadaşlarıma sormuştum köpek eti meselesini. Belli kantonlarda, az sayıda insanın köpek tükettiğini söylemişlerdi. Hatta birisi onlardan biraz küçümseyerek bahsetmişti. Ha Yulin Festivali tam bir felaket, onu tartışmıyorum ama birisi "Ben kültürüm gereği köpek yiyorum." derse ona bir şey diyemem. "Köpek yenmez." diye bir kategorizasyonu etnosentrik buluyorum.
@ulaş depeli "Yüzyıllardır insanlarla arkadaşlık kurmayı başarmış bu sevimli hayvancıklar aslında insan ısırmaktan çok korkarlar biliyor musunuz?" diyorsunuz ama dünkü arkadaşlar hiç korkuyormuş gibi durmuyordu. Hart diye ısırdılar.
Gürcistan'daki videoda hiçbir saldırganlık eğilim olmayan köpekler vardı. Her durumda işler o kadar kolay yürümez. Bu arada size de geçmiş olsun. O "ufak" arkadaşı yanınızda gezdirseniz hiçbir sokak köpeği size yanaşmaz..
@Mösyö Salyangoz Sağolun.
@can onur Bu ne kadar yukarıdan, ne kadar didaktik bir tavır. Bisikletforumda'mıyım yaşam koçluğu dersinde mi, anlamadım.
Benim köpek fobim yok. Çok farklı şekillerde karşılaştım köpeklerle. ilk turumda, kondisyonum, tecrübem ve en önemlisi ışıklandırmam yokken Hanlar'dan Kalabak yoluna girdim. Tükenmiş vaziyetteydim. Lastik patlasa değiştirmem imkansız. Zifir karanlıkta birkaç kilometre gittim, yedi sekiz karaltı önümü kesti. Bisikletten indim, çakımı, biber gazımı hazırladım. Hayvanlarla sohbet ede ede yürüdüm. Hayvancıklar beni uğurladılar.
Geçen yaz Yeni Foça'da öğretmenevinden çıktım. Hemen önümdeki dik rampadan çıkmak yerine sağa döndüm. Yüz metre gittim, gitmedim bir anda bir köpek ok gibi üstüme fırladı. Son sürat kaçmaya başladım. İki köpek daha eklendi. Sağımdaki, benim kadar bir kangaldı. Alanlarının dışına çıktığım anda dönüp gittiler.
Eski Foça'da, şimdi Güney Amerika'da tura devam eden Tuğba ve Marcin'le itfaiyenin önündeki parkta çadır kuracağız. Yedi sekiz köpek parkın öbür ucundan havlayarak üstümüze koşmaya başladılar. Kıpırdamayıp köpeklerle konuştuk. Yanımıza gelince zınk diye durup kanka oldular. Ama aynı köpekler o yoldan geçen üç ayrı kişiye saldırdılar. Hele birinde minicik köpeğini gezmeye çıkartmış bir kadına delice saldırdılar. Yanlarına gidip bağırdım, kadını ve köpeği kurtardım. Orada ben olmasam o köpeği parçalayabilirlerdi.
Hepimiz turcuyuz, hepimiz benzer hikâyeler anlatabiliriz. Burada önemli olan, köpeklerin tepkilerinin anlık olarak değişebilmesi. Bu bakımdan köpekler saatli bomba gibi şehrin ortasında dolaşıyor. Yazdıklarımı okuduysanız ben köpeklere gücümü kabul ettirdim, gidiyordum. Alfayı da savuşturmuştum. Minicik bir dişi bir anda saldırdı. Yine de benim taktik, stratejik hatalarım olmuş mudur? Olmuştur muhtemelen. Ama ısrarla ve tekrar, güvenlikçilerin söylediğini aktarıyorum. O parkta köpeklerin insanların ısırdığı birçok olay olmuş. Dahası ısıran hep aynı köpekler, yani iş çetenin tamamının bir organizasyonu değil.
Yazdıklarınızdan köpek türünün benzer koşullarda hep aynı tepkiyi vereceği, kurallarına uygun hareket edilirse köpeklerden zarar gelmeyeceği anlamını çıkardım ve size katılmıyorum. Köpeklerde de bireysel farklılıklar var ve ben Ankara'da bir parkta gezintiye çıktığımda köpek türünün bireysel çeşitliliği konusunda bilgi sahibi olmak istemiyorum. İnsanlara fobilerini yenme konusunda akıl vermeyi de doğru bulmuyorum. Toplumsal ortamda yaşıyorsak, burası serbest doğa değil de akılla, kültürel üretimle biçimlendirilmiş yapay bir ortamsa benim de bunun, güvenliğimi sağlayacak bir hâle evrilmesini talep etme hakkım var. Dolayısıyla insanların hoyratlıklarının konuştuğumuz konuyla hiçbir bağını göremiyorum. İnsanları değiştirmeye gücüm yetmiyorsa bu konuda konuşma hakkım kayıp mı oluyor?
Sokak köpeklerini savunmanın ya da köpeklerin sokaklardaki varlıklarına karşı çıkmanın insani değer skalası bakımından kimseyi üste taşıyacağını da düşünmüyorum. Sevimli ve ısırgan dostlarımızın haklarının ne çok savunucusu var.Yarı vejetaryenim. Ben de birilerini mezbahalarda olup biten üstünden et yediği için eleştirebilirim. Mezbahalarda olup bitenler nedense o kadar "popüler" değil. Bir vejetaryen de beni tavuk yediğim için eleştirebilir. Ama bir vegan hepimizi eleştirebilir çünkü süt endüstrisinin reklamlardaki çiftlik manzaralarıyla alakası olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunun sonu yok.
Hayvan itlafı diyorsanız bizim de Hayırsız Ada'mız var. Ama yine de "başarılı" olamamışız. Köpek mevzusu da toplum olarak organizasyon becerimizin düşüklüğünü yüzümüze vuran bir örnek.
Kısacası önemli olan birbirimizi anlamamız.
Sevgiler.
@mehmetsunu Sınıflandırma nefis. Elinize sağlık.
@necmeddin Teşekkürler. Sağlık kısmına takılmadım da Ankara'ya zaman ayırmak derken kastettiğim Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi değildi. O biraz hayal kırıklığı yarattı.
@hgercek Bisiklet gezilerimde hep taşıyorum. Ama dün güvenlikçi arkadaşlar köpeklerin elektroşok makinesinden daha çok korktuklarını söyledi. Biber gazının ucu bize de dokunuyor hem. Biber yemekte güzel.
@Mehmet Metin Levent Çinli arkadaşlarıma sormuştum köpek eti meselesini. Belli kantonlarda, az sayıda insanın köpek tükettiğini söylemişlerdi. Hatta birisi onlardan biraz küçümseyerek bahsetmişti. Ha Yulin Festivali tam bir felaket, onu tartışmıyorum ama birisi "Ben kültürüm gereği köpek yiyorum." derse ona bir şey diyemem. "Köpek yenmez." diye bir kategorizasyonu etnosentrik buluyorum.
@ulaş depeli "Yüzyıllardır insanlarla arkadaşlık kurmayı başarmış bu sevimli hayvancıklar aslında insan ısırmaktan çok korkarlar biliyor musunuz?" diyorsunuz ama dünkü arkadaşlar hiç korkuyormuş gibi durmuyordu. Hart diye ısırdılar.
@Mösyö Salyangoz Sağolun.
@can onur Bu ne kadar yukarıdan, ne kadar didaktik bir tavır. Bisikletforumda'mıyım yaşam koçluğu dersinde mi, anlamadım.
Geçen yaz Yeni Foça'da öğretmenevinden çıktım. Hemen önümdeki dik rampadan çıkmak yerine sağa döndüm. Yüz metre gittim, gitmedim bir anda bir köpek ok gibi üstüme fırladı. Son sürat kaçmaya başladım. İki köpek daha eklendi. Sağımdaki, benim kadar bir kangaldı. Alanlarının dışına çıktığım anda dönüp gittiler.
Eski Foça'da, şimdi Güney Amerika'da tura devam eden Tuğba ve Marcin'le itfaiyenin önündeki parkta çadır kuracağız. Yedi sekiz köpek parkın öbür ucundan havlayarak üstümüze koşmaya başladılar. Kıpırdamayıp köpeklerle konuştuk. Yanımıza gelince zınk diye durup kanka oldular. Ama aynı köpekler o yoldan geçen üç ayrı kişiye saldırdılar. Hele birinde minicik köpeğini gezmeye çıkartmış bir kadına delice saldırdılar. Yanlarına gidip bağırdım, kadını ve köpeği kurtardım. Orada ben olmasam o köpeği parçalayabilirlerdi.
Hepimiz turcuyuz, hepimiz benzer hikâyeler anlatabiliriz. Burada önemli olan, köpeklerin tepkilerinin anlık olarak değişebilmesi. Bu bakımdan köpekler saatli bomba gibi şehrin ortasında dolaşıyor. Yazdıklarımı okuduysanız ben köpeklere gücümü kabul ettirdim, gidiyordum. Alfayı da savuşturmuştum. Minicik bir dişi bir anda saldırdı. Yine de benim taktik, stratejik hatalarım olmuş mudur? Olmuştur muhtemelen. Ama ısrarla ve tekrar, güvenlikçilerin söylediğini aktarıyorum. O parkta köpeklerin insanların ısırdığı birçok olay olmuş. Dahası ısıran hep aynı köpekler, yani iş çetenin tamamının bir organizasyonu değil.
Yazdıklarınızdan köpek türünün benzer koşullarda hep aynı tepkiyi vereceği, kurallarına uygun hareket edilirse köpeklerden zarar gelmeyeceği anlamını çıkardım ve size katılmıyorum. Köpeklerde de bireysel farklılıklar var ve ben Ankara'da bir parkta gezintiye çıktığımda köpek türünün bireysel çeşitliliği konusunda bilgi sahibi olmak istemiyorum. İnsanlara fobilerini yenme konusunda akıl vermeyi de doğru bulmuyorum. Toplumsal ortamda yaşıyorsak, burası serbest doğa değil de akılla, kültürel üretimle biçimlendirilmiş yapay bir ortamsa benim de bunun, güvenliğimi sağlayacak bir hâle evrilmesini talep etme hakkım var. Dolayısıyla insanların hoyratlıklarının konuştuğumuz konuyla hiçbir bağını göremiyorum. İnsanları değiştirmeye gücüm yetmiyorsa bu konuda konuşma hakkım kayıp mı oluyor?
Sokak köpeklerini savunmanın ya da köpeklerin sokaklardaki varlıklarına karşı çıkmanın insani değer skalası bakımından kimseyi üste taşıyacağını da düşünmüyorum. Sevimli ve ısırgan dostlarımızın haklarının ne çok savunucusu var.Yarı vejetaryenim. Ben de birilerini mezbahalarda olup biten üstünden et yediği için eleştirebilirim. Mezbahalarda olup bitenler nedense o kadar "popüler" değil. Bir vejetaryen de beni tavuk yediğim için eleştirebilir. Ama bir vegan hepimizi eleştirebilir çünkü süt endüstrisinin reklamlardaki çiftlik manzaralarıyla alakası olmadığını hepimiz biliyoruz. Bunun sonu yok.
Hayvan itlafı diyorsanız bizim de Hayırsız Ada'mız var. Ama yine de "başarılı" olamamışız. Köpek mevzusu da toplum olarak organizasyon becerimizin düşüklüğünü yüzümüze vuran bir örnek.
Kısacası önemli olan birbirimizi anlamamız.
Sevgiler.


