Scudo Sports

konuşma dilinde sık karşılaştığım hatalar

@m6rk

evet arkadaşlar, m6rk arkadaşımızın da belirttiği gibi, yazılanı okuyacak olursak o kutu boş kalır :) .
m6rk izah etmiş zaten, ben üstüne birşeyler ekleyebilirim ancak
1. "ve" bağlacı aynı görev yapısındaki kelimeleri bir birine bağlar.
geliş ve gidiş, gitmek ve gelmek gibi...
yani sıfatla sıfatı, isim ile isim, fiil ile fiili. yukarıdaki cümlede "düşün-teklif et" fiildir. yukarıdaki kuralla bakarsak "yakınma" da fiil olmak zorundadır. yakın eylemini yapma anlamına gelir.
2. "ve" bağlacı , bağladığı kelimeler anlamca ya hep olumlu ya da hep olumsuz olmak zorundadır: güzel ve akıllı, huysuz ve mızmız gibi.
3. "ve" bağlacı bağladığı fiillerde sıralamayı da belirttir:
ali içeri girdi ve kapıyı açtı. ali kapıyı açtı ve içeri girdi.
yukarıdaki iki cümlede de aynı kelimeler kullanılıyor olmasına rağmen yapılanlar farklıdır.

"ve" en çok kullanılan bağlaçlardan birisi olduğu halde iletişim amaçlı türkçe dil eğitimi yapılmadığı için okul müfredatlarında doğru düzgün öğretilmez, son 3-4 yılda müfredat değiştimi bilmem. değişmiş olsa bile değişimin farkedilmesine maalesef daha 10-15 yıl var. eğitimde yapılan işin hasadı 10-15 yıldan önce alınamıyor maalesef. gördüğüm kadarıyla müfredatta olmamasına rağmen sınavlarda sorulduğu için dershanelerde öğretiliyormuş bağlaçlar.

yaşanan bu sıkıntı elbette sadece "ve" için geçerli değildir. mesela "fakat" , "ama" gibi bağlaçlar da zıtlık bildirirler anlamca. isterseniz gerek ntv yi gerekse cnn türkü bir izleyin, fakat veya ama bağlaçlarını kullandıklarında hep zıt anlamda şeyler için mi kullanıyorlar.
şöyle bir cümle çok da alışılmadık değildir: "arkadaş bizdendir, ama iyi arkadaştır". burada söylenen şey sadece arkadaşın iyi olduğu değil , cümleyi söyleyenin ait olduğu guruptaki insanlar iyi değildir.
böyle durumlar çok , lakin hepsini bir anda tüketmeninde anlamı yok....
 
Scudo
@hakano

hakan bey, hatalı kullandığım yapıyı gösterdiğiniz için çok teşekkürler. yazılarımdan da farkedileceği gibi, en iyi olduğum konu maalesef türkçe'nin grameri değil :(
zamanla düzeltirim umarım gösterdiğiniz hatayı.
saygılar
 
  • Beğen
Tepkiler: hakano
@Tarık Kalkan

merhaba tarık bey,
sözlükler, doğruyu değil var olanı göstermekle yükümlüdür- doğrudan kasıt , adamın mesleği hırsızlıktır, hırsızlık doğru değildir ama adamın yaptığı iş o-en azından sözlükçülük etiği açısından . bir kelime dile girer uzun yıllar halkın geniş kesimi tarafından kullanılır ondan sonra kurul o kelimeyi kullanıldığı bütün anlamlarıyla, en çok kullanılanı 1. anlam olacak şekilde sözlüğe ekler.
normalde yapılan uygulama budur.
sözlük deyince, sadece 1 tane sözlük çeşidi olmaz. misal ilk okullarda kullanılan sözlük vardır kelime sayısı büyük türkçe sözlüğe göre kısıtlıdır, kelimelerin anlam çeşitliliği de sınırlıdır. söz gelimi aynı kelimenin büyük türkçe sözlükte 10 tane anlamı varsa ilk okul sözlüğünde 5 tanedir.
birde şöyle bir sözlük vardırki, o dilin kelime varlığının 10-15 yıllık fotoğrafını çeker. o zaman diliminde kullanılan kelimelerin anlamlarınıda yine o zaman dilimi içerisinde geçecek şekilde belirtir. mesela oxford sözlüğünde "doğa kanunları" kavramının karşılığı olarak, doğadaki nesnelerin bir biriyle olan ilişkisini belirleyen kanunlar ( kabaca böyle der, tam tercüme için açıp bakmak lazım)
bu sözlüğe çağdaş sözlük veya oxfordun adlandırdığı gibi "advanced learners dicitionary" denir.
birde milletlerin söz varlığında taaa o millet ilk yazılı kültüre geçip kendi sözlüğünü yazdığından beri yeni çıkan kelmeleri çıktığı zamanki anlamıyla yazıp ondan sonra yeni anlamların veya kelimelerin eklendiği sözlükler vardır. bunlara kısaltılmamış sözlükler denir. yukarda bahsettiğim "doğa kanunları" kavramı mesela 1940 lı yıllarda aynı oxford sözlüğünde "tanrının doğadaki şeyler arasındaki ilişkileri düzenlemek için yarattığı kuralların bütünü" diye geçer (yine kabaca bir tercüme oldu)
şimdi çağdaş sözlükte "tanrının yarattığı kanun" ifadeleri geçmez ama kısaltılmamış sözlükte o kelimeler silinmez.
neden bunları yazdım derseniz kabaca sözlüğün ve sözlükçülüğün ne olduğunu açıklamak için elbet. bir başka probleme de işaret etmek için tabiki. bizde maalesef kısaltılmamış sözlük yoktur. daha çok 10-15 yıllık fotoğrafın çekildiği çağdaş sözlük vardır. tdk nın sözlüğü şuanda çağdaş sözlük kıvamında.
"her halde" kelimesi ile "heralde" kelimesi arasındaki farka gelecek olursak...
bahsedilen farklılık 1988 yılında basılmış büyük türkçe sözlükte yok mesela. 1988 yılında basılan türkçe sözlükte "kesinlikle, mutlaka" anlamında,
hatta ben bu saçmalığı ilk farkettiğimde ki 4-5 yıl önceydi, o zamanda yoktu aradaki fark. ama internetten yaptığım aramada birde baktım ki yeni bir kelime eklenmiş dilimize. şimdi sözlükçüleri bu konuda eleştirir mi eleştirmez miyiz bu yazının konusu değil (hakkımı saklı tutuyorum) ama eleştirmekte haklı olduğumu düşündüğüm bir kesim varki o da türkçe öğretimiyle kimler uğraşıyorsa - yazarından, şairine, öğretmenine, gazetecisine- daha eklenebilir- onlara.
yazı bulunalı kaç bin yıl oldu bir kafamızdan geçirelim. hadi yeni kanıt bulunmuştur falan diye 10 bin yıl diyelim. yazı 10 bin yıl önce bulundu ama beşeriyet var olduğundan beri konuşuyor. yazı kelimenin grafiksel halidir basitçe. kelimede anlamın ses etiketi.
şimdi yeniden yazıyorum, sadece okuyun:
her halde suçludur.
herhalde suçludur.
ağızdan çıkan cümlede bahsi geçen kavram aynı ses etiketine sahip. kelime yargı bildiren zarf ama birbirine zıt anlama sahip 2 anlam var( kesinlikle-belki). bu saçmalık olarak adlandırılmasa bile cehaletdir.

ha burada sözlükçülere tekrardan dönecek olursak, bizim sözlükçüler toplumu şekillendirmek adına sözlükten kelime atma hakkını bulur kendilerinde. misal tdk da bir çok kelime atılmıştır öyle zamanınca. gerekçe artık o kelimeler kullanılmıyor olması, hatta daha bir kaç yıl önce bazı atasözlerinin sözlükten çıkarılması gündeme gelmişti: "kadının belinden sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin", " eksik etek", "saçı uzun aklı kısa" gibi ifadeler. amaç kadının yüceltilmesi aşağılanmaması falan ama aklı başındaki bütün düşünürlerin tüylerini diken diken edecek bir uygulama o ayrı.
birisinin 50 yıl önce yazılmış bir metni okuyup anlamaya çalışmasının hiç gereği yoktur o zaman "artık kullanılmıyor" mantığıyla bakınca.
konuyu fazla uzattım gibi ama bunları yazmadan konu başka nasıl açıklanırdı bilemedim.
 
  • Beğen
Tepkiler: çirkin
aşağıdaki cümlelerin sizce hangisi doğrudur?

a) "ne gömlek ne de pantolon aldım"

b) "ne gömlek ne de pantolon almadım."
 
@Nuri Kongur

Burada "ne..., ne..." bağlacı aynı zamanda cümleye olumsuz anlam da kattığından A şıkkı doğru kullanımdır.

Başlığı yeni gördüm, çok yararlı bir başlık. Özellikle bağlaçların ve soru eklerinin yazım kuralları, anlatım bozuklukları ile üç nokta veya nokta yerine iki nokta (yan yana) kullanımı (bkz. Hıncal Uluç) en sık düşülen hatalar...

Her fırsatta verdiğim bir linki tekrar vereyim:

(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: Nuri Kongur
@Nuri Kongur

Ikisi de dogru, Nuri bey. Cunku ikisi de yaygin olarak kullaniliyor. Ismini hatirlamadigim bir dilbilgisi kitabi (Tahsin Banguoglu'nun kitabi idi sanirim) niye boyle oldugunu aciklarken, her iki cumle yapisinin taninmis yazarlar tarafindan kullaniliyor olmasini gerekce gosteriyordu. (Bir de "c" secenegi var tabii: "Ne gomlek aldim ne de pantolon." Ama bunun alternatifi yok, yani "ne gomlek almadim ne de pantolon" diyemezsiniz.)
 
  • Beğen
Tepkiler: Nuri Kongur
Bende çok karşılaştığım bir hatadan bahsetmek istiyorum. "ya da" her zaman ayrı yazılır.forumda sıkça görüyorum bitişik yazıldığını ama doğrusu ayrı yazmak..
 
@hakano

hakan bey , doğrusunu söylemek gerekirse hatanın farkındaydım ama çözümü dün akşama kadar net olarak bilmiyordum. sonra (link) gazeteye göre türk dil kurumu a şıkkını onaylıyor.
haber aşağıda:
"10 Kasım nedeniyle İş Bankası'nın hazırladığı ve kamuoyunun büyük beğenisini kazanan reklam filminde, Atatürk’ün bir cümlesi, "dil kurallarına aykırı" olduğu için sessiz sedasız değiştirildi.

Reklam filminde Atatürk'ün yanlış bir cümle kurduğunu fark eden avukat Yaşar Akşin, bir dilekçe ile Türk Dil Kurumu'na başvurdu. Haluk Bilginer'in canlandırdığı Atatürk, evlatlığı rolündeki küçük çocuğa tavsiyede bulunurken, "Eğer çok istiyorsan ne eline batan diken ne de söylenenler umurunda OLMAYACAK" diyor.

Türkçede, "ne... ne de" cümlesinin sonundaki yüklemin olumlu bitmesi kuralının çiğnendiği uyarısını dikkate alan İş Bankası yönetimi de dublaj yoluyla bu cümleyi değiştirdi. Yeni reklamda Atatürk, "umurunda olmayacak" yerine "umurunda olacak" diyor. Reklam, 15 Kasım'dan itibaren İş Bankası'nın internet sitesinde de yeni haliyle yayınlanıyor. Youtube sitesinde ise reklamın eski hali bulunuyor."
 
@Nuri Kongur

Bence A şıkkı.
''ne'' kelimeleriyle olumsuzluk kurulmuş ve bir daha da yükleme olumsuzluk yüklemek yanlışlık olur herhal :D
 
  • Beğen
Tepkiler: Nuri Kongur
Peki doğrumu cevabım Nuri Abi ?
 
@Nuri Kongur

Bu biraz "gormezden gelmek" - "gormemezden gelmek" meselesine benziyor. Dille ilgilenen bircok kisi dogrusunun "gormezden gelmek" oldugunu, "gormemezlik" kelimesinin cifte olumsuzluk ifadesiyle malul oldugunu soyleyecektir. Ancak, ikincinin dogru oldugunu iddia edenler daha ikna edici bir bicimde, "gormemezden gelmek" in "gormemekten gelmek" ifadesinin yillar icinde bozulmus hali oldugunu, cifte olumsuzluk durumunun soz konusu olmadigini soyluyorlar. Bu durumda hangisi dogru? Benzerlikten kastim da bu: ikisi de dogru cunku ikisi de yaygin bicimde kullaniliyor, aynen "asci," "ahci" gibi. TDK'nin vermesi gereken cevap bence bu olmaliydi.
 
  • Beğen
Tepkiler: Nuri Kongur
Bu basligi devam ettirme adina ben de birsey sormus olayim. Nobel edebiyat odullu bir yazarimiza ait asagidaki iki cumleden birisinde ciddi bir sorun var. Sizce nedir? (Kitabin baslangic cumleleri)
"Hayatimin en mutlu aniymis, bilmiyordum. Bilseydim bu mutlulugu koruyabilir, hersey de bambaska gelisebilir miydi?"
 
  • Beğen
Tepkiler: Nuri Kongur
Bilseydim bu mutlulugu koruyabilir, hersey de bambaska gelisebilir miydi?"

İlk cümlenin yüklemide kişi eki kullanılmadığı için ikinci cümleye aynı özneyle devam edilip son yüklemde birinci tekil kişi eki eklenmesi gerekirdi ancak farklı özneye ("herşey") geçilmiş. Doğrusu şöyle olabilirdi:

"Bilseydim bu mutluluğu koruyabilir miydim ve herşey de bambaşka gelişebilir miydi?"
 
"ve" bağlacıyla oldukça fazla sıkıntı var . bağlaçlarla ilgili ilk akademik çalışmam sırasında okullarda türkçe eğitimi sırasında bağlaçların işlenmediğini öğrenince çok şaşırmıştım. bağlaçlar cümlenin öğesi sayılmıyormuş. daha sonra daha nelerin işlenmediğini gördükçe şu anda yaşadıklarımıza şaşırmayı bıraktım.
 
  • Beğen
Tepkiler: hakano
@hysteresis

Aynen. Isin ilginci, Orhan Pamuk'un bu hatayi kitabin daha ikinci cumlesinde yapiyor olmasi. Affedilir tarafi yok. (Pamuk'un baska hatalarina ulasmak icin Google'a Ilber Ortayli, Orhan Pamuk, cami, serefe ve balkon kelimelerini yazip tiklayin.)

Yine konuyu devam ettirme adina, forumda ozellikle bisiklet fotograflari bolumunde gordugum bir hatadan bahsedeyim. "Cok muhtesem," "cok super," "cok harika," cok mukemmel" gibi ifadeler goruyorum. Guclu sifatlarin basina "cok" zarfi gelmez. Ille daha da guclendirmek istiyorsaniz, soz gelimi "kesinlikle muhtesem" diyebilirsiniz.

Bir de "oldukca" ve "adeta" meselesi var. Bazi sorumsuz haber kanallari ne yazik ki "oldukca" kelimesini son yillarda hep "cok" anlaminda kullanarak kelimeyi buyuk tahribata ugrattilar. Eger cok mutlu iseniz "oldukca mutluyum" demezsiniz. Ya da cenaze torenine katilan bir kisi icin "oldukca uzuntulu idi" demezsiniz. Ancak sozu edilen kanallar oldukca kelimesini hep "cok" anlaminda kullanip "cok" kelimesini adeta afaroz ettiler. Halbuki "oldukca," "eh" e yakin "olabildigince" anlaminda bir kelime.

"Adeta" kelimesine gelince. Yukaridaki kullanimi dogru kullanima bir ornek. Yanlis kullanima ornek 09/09/2009 tarihli Bugun gazetesinden. Marmara'daki sel felaketinde tamamen ezilip ters donmus bir arabanin fotografi altindaki haberde su cumle kullanilmis: "Selle birlikte suruklenen onlarca arac adeta hurdaya dondu." "Hurdaya dondu" zaten adeta fikrini barindiriyor. (Gercekten donduyse, adeta'ya yine gerek yok.) Haber programlarindan hatirladigim baska bir ornek: "Adeta igne atsaniz yere dusmeyecek kadar kalabalik ..." "Adeta" kelimesini okuyucu veya dinleyicinin "neredeyse" fikrini baska turlu anlayamayacagi durumlara saklamak gerekir. Neyse ki forumda yanlis kullanimina cok rastlamadim.
 
@Nuri Kongur

A şıkkı demek istiyorum çünkü "ne .. ne .." ekleri cümleye zaten bir olumsuzluk katıyor bu yüzden tekrar olumsuz -me, -ma eki kullanmaya gerek görmüyorum:eek:. Doğrusunu merak ediyorum ?
 
  • Beğen
Tepkiler: Nuri Kongur
@Zeki.Alper

zeki bey, doğru bildiniz.:)
 
Vapur ve Deniz Otobusu iskelelerindeki anons dikkatinizi cekti mi?

"...hareket saati dolmustur, yolcularin..."

Saat doluyor. Akvaryum mu bu?
 
  • Beğen
Tepkiler: Nuri Kongur
Geri