Scudo Sports

Kitap Alıntıları

Gjankrow

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Ağustos 2014
Mesaj
1.710
Tepki
3.164
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Salcano
Bu konuyu açmamın sebebi okuduğumuz kitaplardaki alıntıları paylaşmak. Belki diğer arkadaşlar okumadığımız yada hiç bilmediğimiz kitaplardan alıntılar yapar ise okuma için biraz daha heveslenir, yeni ve güzel şeyleri öğrenebiliriz.

Ben Alper Canıgüz ile başlayayım dedim, Tatlı rüyalar kitabından bir alıntıdır .

-bir insan kendini napolyon sanıp bundan da mutluluk duyabiliyorsa, onu sözde tedavi edip mutsuz kılmak doğru mu? sırf çoğunluğun normallik anlayışına ters düşüyor diye birine deli yaftası yapıştırıp onu bir tımarhaneye kilitlemek insanlık dışı değil mi? neden insanları değiştirmektense insanlara dünyayı değiştirecek gücü vermeyi denemiyorsunuz? ya deliler haklıysa?
 
Scudo
Oscar Wilde ; "Dorian Greyin portresi"nin ön sözünden

" Faydalı bir şey yapanı, bu şeye hayranlık duymuyorsa bağışlayabiliriz. Faydasız bir şey yapmanın tek bağışlanacak tarafı ise yapanın ona sınırsız hayranlık duymasıdır.
Tüm sanat baştan aşağı faydasızdır"
 
  • Beğen
Tepkiler: Soner Sarihan
Necip Fazıl'ın ULU HAKAN'ından...

İttihatçıların dahiliye nazırı Talat Paşa, Hakan-ı Sabık'ın huzurunda:

"Acil bir tehlike arzetmemekle beraber vaziyet çok ciddidir. Düşman bahren ve berren Çanakkale'yi zorluyor. Şiddetli müdafaaya rağmen hüdanekerde Boğazı geçecek olursa Padişah, hükümet ve hanedan-ı saltanat esarete düşerek elim bir müsalehaya mecbur olmamak için gerek Zat-ı Şahane ve gerek Meclis ve Hükümet, Anadolu'ya geçip harbe orada devama karar vermiştir. Hatta Zat-ı Şahane için Konya'da Çelebi Efendi konağı tahliye olunmuştur. Korkulan vaziyet maazallah hadis oluverirse Zat-ı Humayunlarının hangi şehirde ikamet buyurmak isteyeceklerini birader-i şahaneleri tarafından öğrenmeye memur edildik. Emir ve iradelerine muntazırız."
Cevap:
"Şevketli biraderimin hakipay-ı şahanelerine arz-ı ubudiyet ederim. Endişeleri tamamiyle gayr-i varittir. Eğer dokunulmamış ise, Çanakkale'yi ben zamanında fevkalade tahkim eylemiştim. Oradan hiçbir donanmanın geçmesi kabil değildir. Boğaziçi de öyle. Amma farz-ı muhal olarak öyle bir felaket başa geldiği takdirde, Hakanın yapacağı şey, tacını, tebaasını terk ile züll-ü firarı irtikap değil, eyvan-ı payitahtının taşları altında terk-i can etmektir. Hazret-i Fatih bu beldeyi küffar elinden fethettiği zaman Bizans İmparatoru Konstantin kaçmayıp, harp ede ede, yıkılan kalelerin altında can vermek celaletini göstermişti. Biz, Fatih'in ahfadı, Konstantin'den aşağı kalamayız. Zat-ı Şahaneye böylece arzedin! Müsterih olsunlar ve irade-i ezeliyeye münkad olsunlar. Şuradan şuraya kımıldamasınlar! Düşman buraya giremez. Bana gelince, ben artık bir yere gitmem. Yegane arzum burada ölmektir. Biraderimden ve hükümet-i seniyyeden bu arzuma mümataat edilmesini istida ederim!"
 
Atilla bey konu paylasiminizdan oturu tebrik ediyorum. Okumak ve okumaya tesvik etmek, guzel meziyetler bunlar. Umarim bol paylasimli bir konu basligi olur.
 
Şahsım adına en çok alıntı yapmak isteyeceğim kitap Üstad Oğuz Atay'ın
Tutunamayanlar'ı olur. Fakat kitabın tamamını satır satır buraya yazsam dahi
verdiğim kıymeti anlatmış olamayacağım için,
kendi bisiklet tur kitaplarımızdan alıntılar ile katkıda bulunmak istedim.

"Pedalımda 5 Ülke" ;

"Taç Mahal de, fotoğraf çekmek için İnci'den ayrılıyorum. İnci'de muazzam bahçenin bir köşesinde, kubbenin tam karşısında, kalabalık içinde yalnız başına hayallere dalıyor. Çevresini dolaştığım yapının başka bir köşesinde, mahşeri kalabalık içinde ben de inzivaya çekiliyorum. Önümde nehir var. Arkamda Taç Mahal. Nehrin karşısındaki boşluğa bakıyorum. Arada bir arkama dönüp, burada mıyız gerçekten, diye kontrol ediyorum. Evet buradayız. Arkamı yüzlerce yıllık bu yapıya yaslamış, insan kardeşlerimin ne kadar güzel eserler ortaya koyduğunu düşünmeye başlıyorum. Bisikletle kat ettiğimiz 2600 kilometreyi tekrar sürüyorum hayalimde. Sonra yüzümü dönüp bağdaş kurarak oturuyorum Taç Mahal’e karşı. Birkaç damla gözyaşı ile ıslattığım beyaz mermere, beklide buraya gelen tüm çiftlerin yazdığı gibi isimlerimizi yazıyorum parmağımla. İnci ve Soner. Bisikletlerimiz; Forklift ve Kurşuni, Mümtaz ve Cihan. "

pedalımda 5 ülke bitiş.jpg


"Minik Gezgin Yolda Büyümek" ;

" "Green ways" adı üzerinde gerçekten yemyeşil bir yol. Etrafımızda hafif bir sis, sessizliğin tam ortasında arkamdaki çam ağaçlarının rüzgarda sallanırken çıkarttığı gıcırtıları bile duyarken , etrafımdaki temiz havayı içime çektim. benim yaşımda bir bebeğin bunları fark etmemiş olacağını sanabilirsiniz. Aslında insan doğasına uygun olarak tamda ancak benim yaşımdaki bir bebek bunları hissedebilir. Büyüdükçe, şehirler, evler, televizyon, kalabalık, trafik bizi doğamızdan uzaklaştırmıyor mu sizce de ? "

Minik gezgin kapaklar_resize.jpg
 
“Hazine odasındaki paraları yağma eden şu zavallılara bak. Eğer kitaplardaki ciltler dolusu bilgiyi kullanabilecek durumda olsalar, talan ettikleri paranın on katını, belki yüz katını elde edebileceklerini bilmiyorlar. teşkilattaki altın ve gümüşten yapılma her şeyi yağmaladıktan sonra burayı ateşe vereceklerini de biliyorum. koskoca bir beyin böylece yok olacak.”

Puslu Kıtalar Atlası - İhsan Oktay ANAR

İki kere okudum, üçüncüye okumak için zaman geçmesini bekliyorum :)
 
Atilla bey hiç beklemeyin derim ben dördüncüye okudum, yine de okurum.
 
https://41.media.tumblr.com/4b1cb85abfda0f4ce76e6329b8549f78/tumblr_n5dfjgOopM1r1nd2yo1_540.jpg
 
Kişi başına düşen günlük okuma suresi sadece ve sadece 3 sn. olan bu Ükede lütfen bu konu başlığı hep gündemde kalsın. Paylaşimda bulunan herkese teşekkürler.
 
" Velosipedin ayağı yapıldığı için arkadaşımın mutluluğu sonsuzdu.Bir buçuk saat kadar vakit geçirdiğimiz şu yerden hareket etmek için hazırlanıyorduk.Yöremizdeki köylülerden bazıları, "Ayağınız tamir edildi,şimdi gidiyorsunuz.Buradan çabucak uzaklaşırsınız.Biz sizi seyredemeyiz.Biriniz arabaya binmeli,şurada dolaşmalı,biz de seyrederek,çok zaman önce görmüş olduğumuz bir şeyi tekrar görmekten mutlu olmalıyız." diyerek,rica değil,belki hatırlarını hoş etmek zorunda olduğumuzu ima ettiler.
Velosipede bindim.Demirci dükkanından hemen yirmi adım ötede bulunan düzensiz bir çayırlıkta üç dört kez dolaşarak,velosipedin hareketlerine sevgi ile bakmakta olan köylülere bir "Allahaısmarladık ağalar!" diyerek,onların alkışları arasında şoseye çıkan yola girdim. "

Velosipet ile Bir Cevelan - 1900'e Doğru İstanbul'dan Bursa'ya Bisikletli Bir Gezi
İbnülcemal Ahmet Tevfik
 
Üç yıl önce Tanrılar Okulu'nu okurken ilk kez karşılaştığım aşağıdaki ifadeler beni birçok şeyi sorgulamaya itmişti. Daha sonra benzeri düşünceleri çok daha metodolojik ele alan kitaplar da okumuştum (örneğin Covey'in Etkiliği İnsanların 7 Alışkanlığı), ama bu kitap sizi sarsmak için yazılmış.

..."Bağımlı olmak, istem dışı bile olsa, her zaman kişisel bir seçimdir. Hiç kimse veya hiçbir şey, seni bağımlı olmaya zorlayamaz; bunu ancak sen yaparsın."...

..."Bağımlı olmak, bir sözleşmenin sonucu değildir. Bir rolle ilişkili olmadığı gibi, bir sosyal sınıfa ait olmakla da oluşmaz... Bağımlılık, bir kişinin saygınlığının düşmesi sonucunda oluşur. İçte yaşanan bir dağılmanın sonucudur. Bu içsel durum, bu çürüme hali, bir iş sorumluluğu biçimini alır ve işyerinde ast konumundaki bir görev kimliğine bürünür. Bağımlı olmak, kendi korkularına ve hayali kuruntularına esir düşmüş hasta bir aklın eseridir... Bağımlılık hali, 'düş' ün terk edilmesinin görünür sonucudur."...

"Bağımlılık, varlığın bir hastalığıdır!..."
"Kişinin bütünlüğe erişememesinden kaynaklanır. Bağımlı olmak, kişinin kendisine inanmayı bıraktığının ve düşlemekten vazgeçtiğinin bir göstergesidir."

Sorsalar, hayatın sorumluluğunu doğal olarak üstlendiğimizi, hatta bütün yükü taşıdığımızı kolaylıkla söyleriz. Ama üstlendiğimiz hep görünen şeylerdir. Aslında tüm başımıza gelenlerin, bilinçli veya bilinçsiz tüm seçim ve davranışlarımızın sorumluluğunu gerçekten üstleniyor muyuz?
 
  • Beğen
Tepkiler: Dide
"Belki yarın öleceğim!
Dünyada beni tam tamına anlamış hiçbir yaratık kalmayacak. Bazıları beni olduğumdan kötü, bazıları olduğumdan iyi sanırlar. Bazıları iyi bir adamdı, öbürleri rezilin tekiydi diyecekler. İkisi de yanlış olacak. Böyleyken, yaşamaya değer mi zaten?
Yine de yaşıyor insan, merak yüzünden. Yeni bir şeyler bekleyip duruyor..."

Çağımızın Bir Kahramanı
Mikhail Yurievich Lermontov
 
  • Beğen
Tepkiler: ahmet21 ve Dide
otlansın bişeyler yazıcam
 
" Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire: "Buraya kadar!" dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin. Üstelik, "daha önce haber vermiştik" derler. "Her şeyin bir sonu olduğunu genel olarak belirtmiştik. Yaşarken eskidiğini ve eskittiğini söylemiştik." "

(link) (link)
 
Geri