Soner bey, merhabalar...
Bu konu hakkında görüşlerimi yazmak istemiyordum ama, iğneleyici, biraz da hakaret eder vari yorumunuzu görünce birkaç şey eklemek istedim. Öncelikle, "Kask meselesi ile ilgili olarak bakış açımızı yansıtan bir sloganımız var; Ya kaz kafalısınızdır, ya kask kafalı" derken, benim gibi kask kullanmayan insanlara hakaret etmiş oluyorsunuz. Bir öğretmenden, daha kibar, daha kırıcı olmayan bir ifade kullanmasını beklerdim.
Evet, kask bir önlemdir ama, sadece kask takmakla bütün risklerden kurtulunmuş olunmuyor. Kendiniz söylemişsiniz; 2005 senesinden beri defalarca kask kırmışsınız. 21 senesi uzun yolda olmak üzere, 30 yıla yakın bir süredir bisiklete biniyorum, kask kıracak bir tane bile kazam olmadı. Kendi hatalarımdan kaynaklanan, sadece 2 tane önemsiz kazam oldu. Kazaları yaptıktan sonra, hatalarımı anladım, dersimi aldım, pansumanlarımı yaptım ve seyahatlerime aynı hızla devam ettim. Bisiklet giysileri, ayna ve kask kullanmadan, yılda 8000-10000 km yol yapan, Ankara gibi iğrenç bir trafiği olan, çukurlarla dolu bir şehirde fixed kullanan birisi için 2 tane kaza, devede kulak bile sayılmaz. Kask ve önlem almaya yönelik herhangi bir şeyi tavsiye edebilirsiniz ama umuma açık bir alanda, kimseye hakaret edemezsiniz. Bu arada, kadın olmasına rağmen, kask ve bisiklet giysileri kullanmadan, en ufak bir kaza yapmadan muhteşem bir Avrupa seyahati gerçekleştirmiş bir arkadaşım var. Yollarda tanıştığım, uluslararası yol yapan, kasksız birçok bisikletçiyi de örneklere ekleyebilirim.
Kasktan önce öğrenilmesi gereken, hatta zaman içerisinde öğrenilerek ezberlenmesi gereken şeyler var ki, bunlar kask takmaktan çok daha önemli bence. Kaza nasıl geliyorum der ve bu olası kazalardan nasıl kendimizi koruruzu bilmeliyiz. Kaska gelene kadar o kadar çok parametre var ki... Stresli, gergin, sinirli bir halde bisiklete binmek, kişiye kaza yaptırır. Parçaları düzgün çalışmayan bisikletle yola çıkmak, kaza yaptırır. Havası doğru ayarlanmamış, eski, esnekliğini yitirmiş lastiklerle yola çıkmak kaza yaptırır. Uykusuz seyahate çıkmak, kaza yaptırır. İyi beslenmemiş bünyeyle seyahat etmek kaza yaptırır. Bisikletle gezilen bölgedeki toplumu, o bölgenin coğrafyasını, iklimini tanımamak, kaza yaptırır. Seyahat esnasında, dikkat dağıtacak öğeler, davranışlar vs kaza yaptırır. Korkular, anksiyeteler, agresif hareketler ve diğer tüm psikolojik rahatsızlıklar kaza yaptırır. Yol zemininin durumuna hakim olamamak, kaza yaptırır. Bunların yanı sıra, kask takmanın ekstra önlem olduğunu düşünenler, kask takınca kendini güvende hissedenler de kasklarını takacaklar elbette... Yalnız, şu biline ki; saatte 80 kilometre hızla giderken düştüğünüzde, kafanızda değil kask, miğfer bile olsa, boynunuzun kırılmasına engel olamaz.
Bu arada, internette paylaşılan, Gopro ile çekilmiş bisikletçi videolarını görüyorum. Etraf magandalarla, dikkatsiz sürücülerle, kaba saba insanlarla dolu. Kafamıza kask taktığımız zaman Hollanda'ya ya da İsviçre'ye ışınlanmıyoruz; o magandalar değişmiyorlar. Taksicinin ya da dolmuş şoförünün yanlış bir dönüş yapacağını, kapısını aniden açıp yola fırlayacağını önceden bilmek, daha sonra da bu magandalarla da dalaşmamak yine bizim lehimizde olacaktır.
Bütün önlemleri aldığımı, bu şekilde de daha rahat hareket ettiğimi düşündüğüm için kask kullanmıyorum ama yine de kask konusunda, birilerini olumsuz etkilemek istemiyorum ve asla kask takmayın demiyorum. Sadece, kullandığınız "kaz kafalı" ifadesine çok kızdığım için bunları yazdım. Umarım diğer yazdıklarımın da bir faydası olmuştur.
Web sayfamda da anlattıklarımla ilgili de şöyle bir yazı yazmıştım. İlgilenenlere...
(link)