Velespitli Seyyah
Keşfetmek Güzeldir...
- Kayıt
- 4 Temmuz 2017
- Mesaj
- 494
- Tepki
- 1.640
- Yaş
- 34
- Şehir
- Çanakkale
- İsim
- Sabri
- Bisiklet
- Carraro
Kapıdağ Yarımadası Kamplı Bikepacking Bisiklet Turu (2. Gün)
Velespitli Seyyah'tan herkese merhaba bisiklet dostları; 4 günlük yıllık iznim de evde oturmak yerine tura çıkayım dedim ve Tur rotası , planları yapıldı. Bikepacking çantalarıma ekipmanlarımı yükledim ve Kapıdağ Yarımadasını ve Avşa Adasını turlayarak yeni güzellikler keşfettim. 4 Bölümlük serinin 2. bölümünde Ballıpınardan'dan yola çıkarak Avşa Adasına 70 km'lik maceralar ve güzelliklerle dolu rotayı tamamlayarak ulaşıyorum. Çayınızı veya kahvenizi hazırlayın macera başlıyor...
---------------------------------------------------- TUR VİDEOSU ----------------------------------------------------
------------------------------------------------- TUR FOTOĞRAFLARI ------------------------------------------------

Bol yıldızlı, Ay Tutulmalı, serin bir geceden sonra denizin dalgalarının sesine kulak verdim ve güneşli bir güne merhaba dedim. Uyku tulumum içerisinde mışıl mışıl uyuyarak çok güzel dinlenmişim. Dün yağmurda ıslanan kıyafetlerimi çadırımın üzerine kuruması için bırakmıştım ve kurumuş olduklarını görünce mutlu oldum. Çadırımı ve ekipmanlarımı toplayarak bisikletimin üzerindeki çantalara yerleştirdim. Artık gitmeye hazırdım ama önce kahvaltı işini halletmem gerekiyordu. Ballınıpar Köy kahvanesine gittim ve sımsıcak muhabbetle güzel insanlar karşıladılar. Hemen çaylar söylendi muhabbet başladı, beni ve bisikletimi gören amcalar nereden geldin, nereye gidiyorsun, şuraları görmeden gitme, bir şeye ihtiyacın var mı gibi sorularla başladılar sorguya
. Çaylar geldi ve ben dün sabahtan kalan simidi mi çıkardım çay ile birlikte kahvaltımı yaparken amcaların sorularını birer birer yanıtladım. Çok iyi insanlardı Allah razı olsun her birinden. Termosuma da kahveci abiden sıcak su rica ettim ve o da termosumu doldurdu. Hesabı ödeyeyim dedim hesap çoktan ödendi dedi. Artık yola çıkma vakti ve önümde göreceğim Ballıpınar Kilisesi, Kirazlı Şelalesi, Kirazlı Manastırı, Ormanlı Şelalesi ve muhteşem koylar şeklinde güzellikler vardı.




1985 yılında yapılmış olan bu kilise tarihin tozlu raflarında yerini almaya başlamış. İlgisizlik ve bakımsızlık onu yemyeşil hale getirmiş. Doğa bizden bir yapıyı daha geri alıyor.. Kiliseyi bulmak dışarıdan gelen biri için oldukça zor. Çünkü kilise o kadar sokak aralarında kalmış ki ben birinin yol göstermesiyle anca buldum.

Ballıpınar da ki tarihi kiliseyi gördükten sonra köy içerisinden yola koyuldum ve muhteşem yeşillikler, akan sular eşlinde pedallamaya devam ettim. Yol o kadar güzel ki sizlere nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Tur videosunu kesinlikle izleyin ve benim gibi olmasa da o anı yaşayın

Yeşilin her tonu bu yarımada içerisinde mevcut ve kuş cıvıltıları eşlinde serin serin yoluma tırmanış şeklinde devam ediyorum.

Yolun eğimini anlayabilmeniz için birde böyle çekeyim dedim.

Kirazlı Manastırı Ballıpınar köyünden 6 km'imiş köy içerisindeki tabelada öyle yazıyordu. Kirazlı Şelalesi ise manastıra gelmeden hemen önce yol üzerinde sol taraftaki çeşmenin hemen aşağısında bulunuyor. Bisikletimin üzerideki suluk ve sırt çantamdaki 2 lt'lik su torbamı bu çeşmeden buz gibi akan su ile dolduruyorum.

Çeşmenin aşağısın inen ağaçlar ile kaplı bir yoldan buraya zorlu ve dik şekilde iniyorsunuz tabi ki yürüyerek
. Karşınıza iki parçadan oluşan Kirazlı Şelalesi ve muhteşem sesi çıkıyor. Keşke o sesi duya bilseydiniz.

Tabi ki Selfie (öz çekim) yapmadan gitmek olmaz.

Bu fotoğrafta da Kirazlı Şelalesinin devamını görüyorsunuz yani 2. parçası.

Birde beni böyle çek

Kirazlı Şelalesini gördükten sonra tekrar bisikletimin yanına gidiyorum ve yola yani tırmanışa devam ediyorum. Buralar adeta cennetten bir köşe her yerden sular fışkırıyor. Ufaklı büyüklü şelaleler ve nemli bir hava. Kuşların seslerini de unutmamak lazım.










Ve sonunda Youtube sürekli videolarını izlediğim yere geldim Kirazlı Manastırına... Kendimi Google Haritalarda bakarken birden buraya ışınlanmış gibi hissettim. Burada ki tarihi, yaşanmışlıkları ve geçmişi hayal ettim. Doğanın içerisinde sessizce kaybolmaya yüz tutmuş bu yerin her güzelliğini keşfetmeyi ve hafızama yer etmesini istedim. Doğadan aldıklarımızın zamanı gelince bizden tekrar geri alınışını gördüm her duvarda. Bir süre burada vakit geçirdikten sonra Ballıpınar köyüne geri dönüşe geçiyorum. İzleyeceğim rotaya buradan bağlanacak yol yok çünkü.

6 Km'lik güzel bir inişin ardından Ballıpınar Köyüne tekrar geri geldim ve kendimi buz gibi bir dondurma ile ödüllendirdim.

Dondurma molasının ardından artık Ballıpınar Köyünden ayrılma vakti geldi. Tabelaya logomu yapıştırdım ve keşif macerama tekrar devam ettim.


Ballıpınar Köyünün sahili oldukça uzun ve her noktasında sıkıntısızca kamp yapabilirsiniz, denizi de ayrıca güzel

Ballıpınar Köyünden sonra Ormanlı Köyüne pedallamaya başladım. Yollar oldukça tırmanışlı ve inişli şekilde devam ediyor. Sıcaklık kendini iyiden iyiye hissetirmeye başladı. Ama her virajda her inişte ve çıkıştı manzara hep değişti tek bir şey dışında. O da her daim manzarının güzelliğiydi.

Bu yazıları buradan yazarken bile sanki bu fotoğrafların içerisindeki anı yaşıyor gibiyim.

İşte o muhteşem manzaralardan sadece bir tanesi

Karşıdaki dağ üzerinde bulunan yolu görüyorsunuz işte o yola tırmanacağım ama önce 0 metreye inmem lazım

Her bir iniş her bir çıkış beni ne kadar zorlasa da çok keyif alıyordum çünkü hayalimi yaşıyorum, hala nefes alabiliyorken yapmak istediğim şeyi yapıyordum.

Ormanlı Köyüne ulaştım daha köye inmeden bile sahildeki insanların gürültüsünü duyabiliyordum. Ben nedense insan sevmiyorum her halde. Bu gürültü beni sinir ediyor sanki işkence gibi geliyor.

Ormanlı Köyüne geldikten sonra Ormanlı Şelalesine gitmek için yolu arıyorum bir sapağa giriyorum ama o yol yanlış yol çıkıyor ve tekrar geri geliyorum. Sonra ana yol üzerinde pedallarken şelale tabelasını görüyorum ve binaların arasında kalmış yolda pedallamaya başlıyorum.





Ormanlı Şelalesine ulaştığımda buranın oldukça kalabalık olduğunu görünce şaşırdım. Kirazlı Şelalesinde ve Kirazlı Manastırında kimseleri görmeyince buranında öyle olacağını zannetmiştim. Ormanlı Şelalesi oldukça büyük duruyor fotoğraf karesine sığdırmakta zorlandım ama telefon kameramın geniş açılı olmasından dolayı kolayca fotoğrafları çektim. Burada biraz mola verdim ve insanların gitmelerini bekledim. Termosumdaki sıcak suyu bardağıma boşalttım ve kahvemi hazırlayarak bu güzel manzaranın tadını çıkartmaya başladım. Suyun bulanıklığını fark etmişsinizdir bunun sebebi dün yağan yağmur

Ormanlı Köyünden tekrar yola koyularak kendimi tırmanışlara vuruyorum. Bir kaç tırmanış ve inişten sonra gene değişmeyen bir manzaraya bakıyorum. Güzel bir koy ve denize girerek keyif yapan insanlar. Karşıdaki dağda bulunan tırmanışı da unutmamak lazım


Ayrı bir koydan daha merhaba
kaç tane böyle koy gördüm sayısını hatırlamıyorum.

Ve karşınızda Turan, burası adanın oldukça kalabalık yerlerinden biri. Burada dinleme kararı alıyorum ve köy içerisinde bulunan marketlerden su ve gıda takviyesi yapıyorum. Eğer kısa yoldan Erdek merkeze gitmek istiyorsanız köy içerisinden adayı ortadan böle yolu kullanarak kolayca gidebilirsiniz. Ben zoru ve güzellikleri seçiyorum ve uzun yoldan bol tırmanışlı yollara kendimi vuruyorum.

Turan'dan sonra çok uzun ve dik bir tırmanışlar silsilesi sizleri bekliyor. Havanında etkisiyle sıcaklık oldukça yükseliyor, aynı eğimin yükseldiği gibi
yer yer yol oldukça daralıyor. Dikkat etmekte fayda var.

Büyük çıkışın elbette büyük bir inişi olacak dedim ve öylede oldu. En sert inişlerden birini gerçekleştirdim ve adrenalin seviyem artarak kendime gelmemi sağladı.

İlhan Köye doğru son bir kaç tırmanış kaldı ve bende saatime bakıyorum 19:00 gemisine yetişebilirsem Avşa Adasına geçmeyi düşünüyorum. Yetişemezsem ertesi gün saat 11:00 gemisini beklemek zorunda kalacağım. Biraz pedallara asılma vakti

İlhan köye kolayca varıyorum, sanırım bayırları çıka ini çıka ine alıştık
Meşhur rüzgar gülleri (Rüzgar Santrali) karşımda. Bu manzara da ayrı güzel. Narlı Köyüne yola devam ediyorum.

Narlı Köyüne ulaştığımda karşımda deniz üzerinde böyle tanımlayamadığım şeyler görüyorum. Sonradan bunların midye çiftlikleri olduğunu öğreniyorum.

Saatim 18:40'ı gösterdiğinde kendimi Erdek merkezde buluyorum. İskeleyi bulmam biraz zaman alıyor, çünkü ben Erdek'e hiç gelmedim
. Yolda bir teyzeye soruyorum teyze ben bilmiyorum yavrum başka birine sor dedi ve ben kısa süreli hay şansıma dedim.
Sonunda iskeleyi buldum ve biletimi aldım. Bilet kişi başı 12 TL'idi ve bisiklet için ekstra bir ücret almamaları beni acayip sevindirdi. Sonuçta bisiklet turu dediğin az bütçe ile çok gezerek yapılmalıydı. Bu işin raconu bu
. Gemi daha gelmemişti iskelede biraz bekledim ve gemi geldiğinde kendime güzel bir yer buldum.

Bugün güneşi gemiden batıracağım. Gemiden denizin dalgalarını dinleyerek ve güneşin hareketlerini izliyerek vakit geçiriyordum. Gemi Avşa Adasına direk gitmiyordu, ilk olarak Paşalimanı Adasına sonra Marmara Adasına en son da Avşa Adasına gidecekti.

Uzun bir yolculuktan sonra (2,5 saat) Avşa adası karşımdaydı ve ben heyecan içerisindeydim. Çünkü bu yeni bir yer, yeni rota, yeni heyecanlar demekti. Avşa Adasında kamp yapmayacaktım çünkü akrabalarım orada yaşıyordu ve beni bekliyorlardı. Bugünü de yollarda bitirdim ve hayatımda göremeyeceği güzellikleri görerek hem sizler hemde kendim için anılar biriktirdim. Yazımı burada sonlandırmadan Kapıdağ Yarımadası için ufak notlarımı paylaşayım.
Kapıdağ Yarımadası oldukaç dik yokuşları olan bir yer arkadaşlar bu unutulmamalı. Yarımadaya gittiğinizde ya bisikletten soğursunuz yada bisikletinize benim gibi bir daha aşık olursunuz. Bunu unutmayın. Yarımadada su derdiniz olmasın neredeyse her yerde içilebilir su kaynakları var. Kamp olayı ise Erdek Merkezde, Turan'da ve Ormanlı da ücretli kamp yerleri mevcut. Ha ben kamp yerine para vermem diyorsanız benim gibi manzarayı güzel gördüğünüz yere kamp kurabilirsiniz. Yarımada da bulunan yollar stabilize olarak geçiyor bunu göz önünde bulundurun, bazen yol çok daralıyor ve araçlar ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Şimdilik aklıma gelenler bunlar, sormak istediklerini aşağıya yazarsanız cevaplamaya çalışırım.
Yazımı buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim, umarım yaşadıklarımı sizlere bir nebzede olsa aktara bilmişimdir.
Turun 1. Bölümü Okumak için : Kapıdağ yarımadası kamplı bikepacking bisiklet turu (1. gün)
Bana destek olmak isterseniz; videoyu beğenmeyi, videoyu arkadaşlarınızla paylaşmayı ve yorum yazmayı unutmayınız. Hepinize iyi seyirler dilerim..
Sosyal Medya Hesaplarımı Takip Etmeyi Unutmayın
YouTube: (link)
Facebook:(link)
Twitter: (link)
Instagram:(link)
Strava : (link)
Velespitli Seyyah'tan herkese merhaba bisiklet dostları; 4 günlük yıllık iznim de evde oturmak yerine tura çıkayım dedim ve Tur rotası , planları yapıldı. Bikepacking çantalarıma ekipmanlarımı yükledim ve Kapıdağ Yarımadasını ve Avşa Adasını turlayarak yeni güzellikler keşfettim. 4 Bölümlük serinin 2. bölümünde Ballıpınardan'dan yola çıkarak Avşa Adasına 70 km'lik maceralar ve güzelliklerle dolu rotayı tamamlayarak ulaşıyorum. Çayınızı veya kahvenizi hazırlayın macera başlıyor...
---------------------------------------------------- TUR VİDEOSU ----------------------------------------------------
------------------------------------------------- TUR FOTOĞRAFLARI ------------------------------------------------

Bol yıldızlı, Ay Tutulmalı, serin bir geceden sonra denizin dalgalarının sesine kulak verdim ve güneşli bir güne merhaba dedim. Uyku tulumum içerisinde mışıl mışıl uyuyarak çok güzel dinlenmişim. Dün yağmurda ıslanan kıyafetlerimi çadırımın üzerine kuruması için bırakmıştım ve kurumuş olduklarını görünce mutlu oldum. Çadırımı ve ekipmanlarımı toplayarak bisikletimin üzerindeki çantalara yerleştirdim. Artık gitmeye hazırdım ama önce kahvaltı işini halletmem gerekiyordu. Ballınıpar Köy kahvanesine gittim ve sımsıcak muhabbetle güzel insanlar karşıladılar. Hemen çaylar söylendi muhabbet başladı, beni ve bisikletimi gören amcalar nereden geldin, nereye gidiyorsun, şuraları görmeden gitme, bir şeye ihtiyacın var mı gibi sorularla başladılar sorguya




1985 yılında yapılmış olan bu kilise tarihin tozlu raflarında yerini almaya başlamış. İlgisizlik ve bakımsızlık onu yemyeşil hale getirmiş. Doğa bizden bir yapıyı daha geri alıyor.. Kiliseyi bulmak dışarıdan gelen biri için oldukça zor. Çünkü kilise o kadar sokak aralarında kalmış ki ben birinin yol göstermesiyle anca buldum.

Ballıpınar da ki tarihi kiliseyi gördükten sonra köy içerisinden yola koyuldum ve muhteşem yeşillikler, akan sular eşlinde pedallamaya devam ettim. Yol o kadar güzel ki sizlere nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Tur videosunu kesinlikle izleyin ve benim gibi olmasa da o anı yaşayın

Yeşilin her tonu bu yarımada içerisinde mevcut ve kuş cıvıltıları eşlinde serin serin yoluma tırmanış şeklinde devam ediyorum.

Yolun eğimini anlayabilmeniz için birde böyle çekeyim dedim.

Kirazlı Manastırı Ballıpınar köyünden 6 km'imiş köy içerisindeki tabelada öyle yazıyordu. Kirazlı Şelalesi ise manastıra gelmeden hemen önce yol üzerinde sol taraftaki çeşmenin hemen aşağısında bulunuyor. Bisikletimin üzerideki suluk ve sırt çantamdaki 2 lt'lik su torbamı bu çeşmeden buz gibi akan su ile dolduruyorum.

Çeşmenin aşağısın inen ağaçlar ile kaplı bir yoldan buraya zorlu ve dik şekilde iniyorsunuz tabi ki yürüyerek

Tabi ki Selfie (öz çekim) yapmadan gitmek olmaz.

Bu fotoğrafta da Kirazlı Şelalesinin devamını görüyorsunuz yani 2. parçası.

Birde beni böyle çek

Kirazlı Şelalesini gördükten sonra tekrar bisikletimin yanına gidiyorum ve yola yani tırmanışa devam ediyorum. Buralar adeta cennetten bir köşe her yerden sular fışkırıyor. Ufaklı büyüklü şelaleler ve nemli bir hava. Kuşların seslerini de unutmamak lazım.










Ve sonunda Youtube sürekli videolarını izlediğim yere geldim Kirazlı Manastırına... Kendimi Google Haritalarda bakarken birden buraya ışınlanmış gibi hissettim. Burada ki tarihi, yaşanmışlıkları ve geçmişi hayal ettim. Doğanın içerisinde sessizce kaybolmaya yüz tutmuş bu yerin her güzelliğini keşfetmeyi ve hafızama yer etmesini istedim. Doğadan aldıklarımızın zamanı gelince bizden tekrar geri alınışını gördüm her duvarda. Bir süre burada vakit geçirdikten sonra Ballıpınar köyüne geri dönüşe geçiyorum. İzleyeceğim rotaya buradan bağlanacak yol yok çünkü.

6 Km'lik güzel bir inişin ardından Ballıpınar Köyüne tekrar geri geldim ve kendimi buz gibi bir dondurma ile ödüllendirdim.

Dondurma molasının ardından artık Ballıpınar Köyünden ayrılma vakti geldi. Tabelaya logomu yapıştırdım ve keşif macerama tekrar devam ettim.


Ballıpınar Köyünün sahili oldukça uzun ve her noktasında sıkıntısızca kamp yapabilirsiniz, denizi de ayrıca güzel

Ballıpınar Köyünden sonra Ormanlı Köyüne pedallamaya başladım. Yollar oldukça tırmanışlı ve inişli şekilde devam ediyor. Sıcaklık kendini iyiden iyiye hissetirmeye başladı. Ama her virajda her inişte ve çıkıştı manzara hep değişti tek bir şey dışında. O da her daim manzarının güzelliğiydi.

Bu yazıları buradan yazarken bile sanki bu fotoğrafların içerisindeki anı yaşıyor gibiyim.

İşte o muhteşem manzaralardan sadece bir tanesi

Karşıdaki dağ üzerinde bulunan yolu görüyorsunuz işte o yola tırmanacağım ama önce 0 metreye inmem lazım

Her bir iniş her bir çıkış beni ne kadar zorlasa da çok keyif alıyordum çünkü hayalimi yaşıyorum, hala nefes alabiliyorken yapmak istediğim şeyi yapıyordum.

Ormanlı Köyüne ulaştım daha köye inmeden bile sahildeki insanların gürültüsünü duyabiliyordum. Ben nedense insan sevmiyorum her halde. Bu gürültü beni sinir ediyor sanki işkence gibi geliyor.

Ormanlı Köyüne geldikten sonra Ormanlı Şelalesine gitmek için yolu arıyorum bir sapağa giriyorum ama o yol yanlış yol çıkıyor ve tekrar geri geliyorum. Sonra ana yol üzerinde pedallarken şelale tabelasını görüyorum ve binaların arasında kalmış yolda pedallamaya başlıyorum.





Ormanlı Şelalesine ulaştığımda buranın oldukça kalabalık olduğunu görünce şaşırdım. Kirazlı Şelalesinde ve Kirazlı Manastırında kimseleri görmeyince buranında öyle olacağını zannetmiştim. Ormanlı Şelalesi oldukça büyük duruyor fotoğraf karesine sığdırmakta zorlandım ama telefon kameramın geniş açılı olmasından dolayı kolayca fotoğrafları çektim. Burada biraz mola verdim ve insanların gitmelerini bekledim. Termosumdaki sıcak suyu bardağıma boşalttım ve kahvemi hazırlayarak bu güzel manzaranın tadını çıkartmaya başladım. Suyun bulanıklığını fark etmişsinizdir bunun sebebi dün yağan yağmur

Ormanlı Köyünden tekrar yola koyularak kendimi tırmanışlara vuruyorum. Bir kaç tırmanış ve inişten sonra gene değişmeyen bir manzaraya bakıyorum. Güzel bir koy ve denize girerek keyif yapan insanlar. Karşıdaki dağda bulunan tırmanışı da unutmamak lazım

Ayrı bir koydan daha merhaba

Ve karşınızda Turan, burası adanın oldukça kalabalık yerlerinden biri. Burada dinleme kararı alıyorum ve köy içerisinde bulunan marketlerden su ve gıda takviyesi yapıyorum. Eğer kısa yoldan Erdek merkeze gitmek istiyorsanız köy içerisinden adayı ortadan böle yolu kullanarak kolayca gidebilirsiniz. Ben zoru ve güzellikleri seçiyorum ve uzun yoldan bol tırmanışlı yollara kendimi vuruyorum.

Turan'dan sonra çok uzun ve dik bir tırmanışlar silsilesi sizleri bekliyor. Havanında etkisiyle sıcaklık oldukça yükseliyor, aynı eğimin yükseldiği gibi

Büyük çıkışın elbette büyük bir inişi olacak dedim ve öylede oldu. En sert inişlerden birini gerçekleştirdim ve adrenalin seviyem artarak kendime gelmemi sağladı.

İlhan Köye doğru son bir kaç tırmanış kaldı ve bende saatime bakıyorum 19:00 gemisine yetişebilirsem Avşa Adasına geçmeyi düşünüyorum. Yetişemezsem ertesi gün saat 11:00 gemisini beklemek zorunda kalacağım. Biraz pedallara asılma vakti

İlhan köye kolayca varıyorum, sanırım bayırları çıka ini çıka ine alıştık

Narlı Köyüne ulaştığımda karşımda deniz üzerinde böyle tanımlayamadığım şeyler görüyorum. Sonradan bunların midye çiftlikleri olduğunu öğreniyorum.

Saatim 18:40'ı gösterdiğinde kendimi Erdek merkezde buluyorum. İskeleyi bulmam biraz zaman alıyor, çünkü ben Erdek'e hiç gelmedim

Bugün güneşi gemiden batıracağım. Gemiden denizin dalgalarını dinleyerek ve güneşin hareketlerini izliyerek vakit geçiriyordum. Gemi Avşa Adasına direk gitmiyordu, ilk olarak Paşalimanı Adasına sonra Marmara Adasına en son da Avşa Adasına gidecekti.

Uzun bir yolculuktan sonra (2,5 saat) Avşa adası karşımdaydı ve ben heyecan içerisindeydim. Çünkü bu yeni bir yer, yeni rota, yeni heyecanlar demekti. Avşa Adasında kamp yapmayacaktım çünkü akrabalarım orada yaşıyordu ve beni bekliyorlardı. Bugünü de yollarda bitirdim ve hayatımda göremeyeceği güzellikleri görerek hem sizler hemde kendim için anılar biriktirdim. Yazımı burada sonlandırmadan Kapıdağ Yarımadası için ufak notlarımı paylaşayım.
Kapıdağ Yarımadası oldukaç dik yokuşları olan bir yer arkadaşlar bu unutulmamalı. Yarımadaya gittiğinizde ya bisikletten soğursunuz yada bisikletinize benim gibi bir daha aşık olursunuz. Bunu unutmayın. Yarımadada su derdiniz olmasın neredeyse her yerde içilebilir su kaynakları var. Kamp olayı ise Erdek Merkezde, Turan'da ve Ormanlı da ücretli kamp yerleri mevcut. Ha ben kamp yerine para vermem diyorsanız benim gibi manzarayı güzel gördüğünüz yere kamp kurabilirsiniz. Yarımada da bulunan yollar stabilize olarak geçiyor bunu göz önünde bulundurun, bazen yol çok daralıyor ve araçlar ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Şimdilik aklıma gelenler bunlar, sormak istediklerini aşağıya yazarsanız cevaplamaya çalışırım.
Yazımı buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim, umarım yaşadıklarımı sizlere bir nebzede olsa aktara bilmişimdir.
Turun 1. Bölümü Okumak için : Kapıdağ yarımadası kamplı bikepacking bisiklet turu (1. gün)
Bana destek olmak isterseniz; videoyu beğenmeyi, videoyu arkadaşlarınızla paylaşmayı ve yorum yazmayı unutmayınız. Hepinize iyi seyirler dilerim..
Sosyal Medya Hesaplarımı Takip Etmeyi Unutmayın
YouTube: (link)
Facebook:(link)
Twitter: (link)
Instagram:(link)
Strava : (link)


