Scudo Sports

Kanal İstanbul

@Edip Dinçer bölgesel trafikten bahsedşyorsunuz , Esenler otogarındaki otobüs firmalarıyla ve nakliye şirketlerinin yetkilileriyle konuşun birde isterseniz 3. Köprünün ulaşıma verdiği katkı hakkında.
 
  • Beğen
Tepkiler: özgürakt
Scudo
@ygt bike Sizin dediğiniz sektöre verdiği katkı. Ulaşım ile sektör kazançları ayrı şeyler. 3. köprü aynı zamanda inşaat sektörüne de çok katkıda bulundu. Bunun yanında emlak sektörüne de çok katkıda bulundu. Bankacılık sektörüne bile inanılmaz katkılarda bulundu ama bu ulaşım açısından hiçbir şeyi çözmediği gerçeğini değiştirmiyor maalesef. Trafik eskiden de vardı, hala var. Fazladan getirdiği şey şu oldu, Kuzey Ormanlarına ilk tecavüzü gerçekleştirdik. Artık önü açık...

Ulaşımı ne çözer biliyor musunuz? Bundan yaklaşık 3-4 ay önce İstinye'den Beykoz'a bir arabalı vapur koydular. İlk başta 30dk'da bir vardı o vapur. Şu anda doldukça kalkıyor. Bu tip şeyler ulaşım sorununu çözebilir.
Metrobüs örneğin. Çok doğru bir karar ve güzergah ama yanlış bir uygulama. Neyse, bu konu uzar, gider.

Dediğim gibi, şehircilikte ulaşım açısından öğretilen ilk şey şudur: "Hiçbir yol trafiği çözmez. Her kavşak kendi trafiğini yaratır".
 
@haldun31 Sevgili kardeşim (müsadenizle böyle yazıyorum) burada dediğiniz çok doğru; sadece İstanbul özelinde değil tüm Türkiye'ye baktığınızda akıl almaz iler yapılıyor. A partisi B partisi değil olay gerçekten. Süzme salak falan değilsek şunu anlamamız lazım; bir zamanlar tarım ülkesi olan koskoca Türkiye eğer Kanda gibi ülkelerden bakliyat alıyorsa, İsrailden tohum ve saman ithal ediyorsa, büyükbaş canlı hayvanı Hollanda'dan, lop et denen kemiksiz eti Kore gibi ülkelerden ithal ediyorsak; fabrika kurmak yerine satıyorsak ve her ağzını açan "yerli ve milli"den bahsediyorsa bunda bir sorun yol mu?
 
@Edip Dinçer hocam müsadenizle bir eklemede ben yapayım.trafiği tarımı-hayvancılığı bitirmeyerek,taşradaki üretim sahalarını çoğaltarak çözersiniz.yoksa her sırtına yatağını alan 'seni yeneceğim istanbul' diye gelir ve trafiğinizi felc eder.
 
Uzmanlar köprülerin transit trafiğe etkisini %25 olarak (hatırladığım kadarı ile) hesaplamışlardı. Yol, köprü yaptım diye övünen hükümet özel sektöre yaptırdığı ve devlet bankalarından finansmanını sağladığı köprü ve yollarla övünüyor. Bu köprü ve yollardan geçmesi garanti edilen araç sayıları 500.000 civarlarında olmasına rağmen 300.000 lerde kaldığı için 80.000.000 kullanmadığı bu köprü ve yollar için yapan özel şirketlere para ödüyor. atnı şekilde şehir hastahanelerini yapan şirketlere mevcut hükümet "hasta garantisi" vermedi mi?
 
@ErHan72 tabiki hitabınızdan mutlu olurum :)hocam sadece evlerede mübarek yiyecek sayılan aşurenin paket arkalarını okusak sizi doğruladığını görürüz.hani dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olmakla övünen ülkeydik.neyseki zararın neresinden dönsek kardır.bu gemi batarsa hepimiz batacağız.ben hep şu örneği veriyorum.elinizde bir tornavida var ve bir gemidesiniz.okyanusun ortasında size gemiden ne sökerseniz sizin olacak deniyor ve siz hoyratça içinde bulunduğunuz gemiyi sökmeye başlıyorsunuz.sonucu söylemeye gerek yok herhalde
 
@Edip Dinçer Ben de buradaki 40.000 ağacı kesip nereye koydular veya taşıdılarını çok merak ediyorum Allah rızası için biri açıklayabilir mi ?
(Muğla’daki Okluk Koyu’nda inşa edilen 300 kişilik devlet konukevi(saray) için 40 bine yakın sığla ve çam ağacı kesildi. Yaşanan ‘doğa katliamı’nı protesto etmek isteyen Marmaris Kent Konseyi öncülüğündeki STK’lara jandarma izin vermedi)

(link)
marmaris-saray1.jpg
 
Alttaki şeye ağaçlandırma diyorlar. İnsanlar da inanıyor.

0
 
Kısacası eskiden İstanbul'un bir çok yerinde olan ormanlar artık yok ve yok olmaya da devam edecek :snzdglsn:


Şöyle bir örnek daha vereyim eskiden çocukluğumun geçtiği yerin adı elma bahçesi olarak geçiyordu ve gerçekten kocaman bir orman bir sürü meyve ağaçları vardı şimdiler de ise bu ormandan eser kalmadı ve hatta şuan bu ormanın olduğu yerde metro çalışması var :(
 
hiç şaşırmadım@haldun31

Arkadaşlar politikadan nefret ediyorum hiç bir parti benim oyumu alamaz ancak şu ağaçlardan doğadan ne isterler anlamış değilim :(
 
Bir ara hükümet 1 milyar küsür ağç diktik demişti. Çevreci uzmanlarda Türkiye gibi 2-3 ülke ağaçlandrırılır diyerek durumu özetlemişlerdi. Anlaşılan kesilen ağaçlar yerine yol kenarlarına diktikleri ve ömürleri anca 2-3 ay olan çiçeklerden bahsediyorlar

@murat serbet yaramı sızlattınız. Kaç senedir Taksime "çıkmıyorum". Sonradan büyünce vakit geçirmek için çok gittik elbet. Şu anki halini görmek dahi istemiyorum içim acıyor. Baksanıza Maçka Parkı'nda bile ağaçlar kesiliyor. Az kalsın Gezi Parkı'ndan da olacaktık. Bir de çımış camii yapmaya kalkmışlar sanki mevcut camiiler öğlen ve ikindi de dolarmış gibi
 
Sadece yeşil erozyon değil esas problem kültürel erozyondan kaynaklı duyarsızlık , yeşile kıymak malesef zorunluluksa yeni ormanlar oluşturmak zorunluluğuyla yapılmalı ama şehir içi parkları yok etmek nedir arkadaş..
 
  • Beğen
Tepkiler: Velosucht
@Ozan k. Kendi kendine sebebini açıklamış zaten dağılın beyler. :):)
 
WWF'den bir açıklama;

"Bundan 12 bin yıl önce bir tatlı su gölü olan Karadeniz, zamanla suların yükselmesi sonucu taşarak, Boğaz üzerinden Marmara’ya akmaya başlamıştır. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışı Marmara çıkışından 30 santimetre daha yüksektir ve her gün yaklaşık 600 milyon metreküp su üst akıntılarla Marmara’ya doğu akarken, ters yönde ilerleyen alt akıntılar bunu dengelemektedir. Uzmanların dev bir havuza benzettiği Karadeniz’in tuzluluk oranı düşüktür. Tuna, Dinyeper, Dinyester nehirleri bu havuzu tatlı suyla dolduran, İstanbul Boğazı ise boşaltan musluklardır. Akdeniz, yazın sıcağı ve kışın rüzgarları ile sürekli su kaybeden Karadeniz'in fazla suyu boğazlardan geçerek bu su eksikliğini tamamlar. Karadeniz'i besleyen kaynakların tatlı su olmasına karşın suyundaki tuzluluk, boğazların altından ilerleyen ters yöndeki akıntılardan kaynaklanmaktadır. Böyle bir durumda İstanbul Boğazı’na paralel 25 metre derinliğinde yeni bir kanal açmak, havuza giren suyu arttırmadan ikinci bir musluk açmak anlamına gelir. Uzmanlara göre, boyutları itibariyle Boğaz’da olduğu gibi Kanal içerisinde iki yönlü bir akıntı sistemi geliştirilemeyecek ve Karadeniz’in kirli suları Marmara’ya dolacaktır. Marmara Denizi’nde bol besinli üst tabaka can çekişen alt tabakaya baskı yapacak ve oksijen hızla azalacaktır. Oksijen bitince, Kanal kapatılsa bile bir daha geri dönüş olmayacak ve oksijensizlik kimyasal dengeleri alt üst ederek, alt tabakadaki hidrojen sülfür yoğunluğunu hızla arttıracak ve sonuç olarak İstanbul lodos estiğinde dayanılmaz bir şekilde çürük yumurta kokusuna maruz kalacaktır. Zamanla Karadeniz’in de ekolojik yapısı bozulacaktır. Tuna Nehri’nin Karadeniz’i kirlettiğinden şikâyetçi olan Türkiye kendi eliyle yaptığı ikinci bir boğaz ile bu kirliliği kendi evinin içerisine, yani Marmara’ya taşınmış olacaktır. Bu durum Marmara’nın ölü bir denize dönüşmesi ile sonuçlanabilecektir"
 
Geri