Orkun KnighTR34
Kara atlı prens
- Kayıt
- 14 Ocak 2017
- Mesaj
- 1.012
- Tepki
- 2.038
- Yaş
- 25
- Şehir
- İstanbul
- İsim
- Orkun
- Başlangıç
- 2006—07
- Bisiklet
- Peugeot
Merhaba Arkadaşlar,
Geçen yıl annemle hafif bir çekişmeden sonra şehir içi yollarda bisiklet kullanma iznini alarak mezuna kaldığım dersaneye her gün bisikletle gittim. Her gün gidiş dönüş toplam 9 km yol yapıyordum. 2 ya da 3 haftada 1 kere de haftasonları sahilde 30 km hobi sürüşü yapıyordum. Sınavlara hazırlanan herkes kilo alırken ben dersaneye başlarken 92 kilo, YKS'ye girerken 86 kiloydum. TYT ve AYT sınavlarını iyi kötü atlattım, tercihlerimi de yaptım, Maltepe Üniversitesi tam burslu bilgisayar mühendisliği bölümü nasip oldu.
Ve İngilizce hazırlık sınıfında güz yarıyılı başladı. Ev okul arası 15 km idi ve bunun 5 km'si boyuna yokuş. Başlarda "herhalde bu yolu da bisikletle gitmek için delirmek lazım" diye düşünerek uzunca bir süre metro ve otobüs ikilisiyle okuluma gidip geldim. Yılbaşından önceki son hafta arkadaşlarımla okul çıkışı Molero'da (okulumun içinde yer alan Starbucks benzeri kahve içme yeri) otururken sohbet konusu bir şekilde bisiklete kaydı ve benim bisikletle aram iyi olduğundan arkadaşlarım sürekli bisikletle ilgili sorular soruyor ben cevaplıyordum sonra şeytan dürttü ve arkadaşlarımla ertesi gün okula bisikletle gelebileceğime dair iddiaya girdim. Yılbaşı tatilinden önceki son iş gününün sabahında da terlemeye karşı çantama yedek üstümü de koyup orada antrenman yapan forumdaşların iyi bildiği meşhur Büyükbakkalköy yokuşunu bisikletle 2-2, bazen de 1-2 vitesle aşarak, narcity'den geçerken bisikleti elimle iterek okula vardım ve işin ilginci onca zorluğa rağmen evden okula varma sürem toplu taşıma kullandığım günlerdekiyle neredeyse aynıydı.
Ertesi gün tatil olduğundan eve dönüşü sahil parkında deniz manzarası eşliğinde ağır aksak sürüp keyif yapa yapa gittim bir de yokuş aşağı olduğundan tepeden iniş kolay oldu. Okula bisikletle gitmek beni sarmıştı. Ben de hava şartları el verdikçe haftada 2 veya 3 kere okula bisikletle gitmeye karar verdim. Yılbaşı tatilinden sonraki ilk gün de okuluma bisikletle gittim. Aynı okulun psikoloji bölümünde de bir kuzenim okuyor ve okula bisikletle geldiğimi fark etti. Kendisinden hiç beklemediğim kadar kızdı ve bir takım şeyler anlattı. Büyükbakkalköy yolunun ıssız olmasından, kaza falan olursa kimsenin ulaşamayacağından, kötü niyetli kişilerin para vb. istemek için yol ortasına yattığından falan söz etti. Ben de 1. dönemin sonuna kadar bir daha okula bisikletle gitmedim. 2. dönem başladığında şeytan yine dürtmelere başladı ve Mart ayı içinde çeşitli günlerde 8 kere okula bisikletle gittim. Ve bisikletle gittiğim günlerde ilk derse daha zinde ve motive başlıyordum, güvenlik görevlileri artık beni tanıyordu ve okula girişte bana selam veriyorlar, öğrenci kimliği sormuyorlardı. Günlerden cuma ise eve sahil parkında keyif yapa yapa yolu uzatarak dönüyordum falan yani çok keyifli bir şeydi. Tabi kuzenim yine durumu fark edip el attı, iki kere daha aynı şeyleri anlatıp sözlü darlamalarda bulundu.
Normalde çok iplemezdim ama söz konusu kuzenimin annemle arası çok iyi, yalnızca 1 sokak arkamızda oturuyor ve bizim eve sık sık gelir. Yakın bir zamana kadar da her gelişinde bir darlama seansı oluyordu. Ben de biraz kuzenimin anlattığı olası tehlikelerin korkusuyla biraz da belirttiğim nedenlerden dolayı araya mesafe koyamadığım kuzenime hesap verme durumunda kalmamak adına (son dönemlerde yağan yağmurların da etkisi yok değil) son 3 haftadır hiç bisiklete binmiyorum.
Son zamanlarda hayatımda sağlıklı kiloya sahip olabildiğim 1 yıllık bir dönemi de geride bırakmış durumdayım. Yeniden 90 kiloya dayandım ve eski günlerime geri dönmek istiyorum. Ama kuzene hesap verme korkusu ve anlatılanların gerçekten yaşanma korkusu beni okul yolunda sabah sporu yapıp vücudumu eski günlere döndürmekten alıkoyuyor. Üstelik yokuş zorluğuna rağmen okula bisikletle gitme zevkinden de mahrum kalıyorum. Bir yandan da gerekse bu forumdan gerekse çeşitli bloglardan Aydos gezisi için Büyükbakkalköy yolunu tırmanıp Maltepe Üniversitesi önünden de geçerek Aydos'a giden bisikletçilerin yazılarını okuyarak "demek ki başkaları da yapıyormuş" diyerek kendimi avutuyorum ama o kuzene hesap verme korkusu işte o beni yiyip bitiriyor ne yapsam bilemiyorum şu an resmen forumu ağlama duvarına çevirmiş durumdayım ve forumdaşlarımdan yardım bekliyorum gecenin saat 1'inde
Geçen yıl annemle hafif bir çekişmeden sonra şehir içi yollarda bisiklet kullanma iznini alarak mezuna kaldığım dersaneye her gün bisikletle gittim. Her gün gidiş dönüş toplam 9 km yol yapıyordum. 2 ya da 3 haftada 1 kere de haftasonları sahilde 30 km hobi sürüşü yapıyordum. Sınavlara hazırlanan herkes kilo alırken ben dersaneye başlarken 92 kilo, YKS'ye girerken 86 kiloydum. TYT ve AYT sınavlarını iyi kötü atlattım, tercihlerimi de yaptım, Maltepe Üniversitesi tam burslu bilgisayar mühendisliği bölümü nasip oldu.
Ve İngilizce hazırlık sınıfında güz yarıyılı başladı. Ev okul arası 15 km idi ve bunun 5 km'si boyuna yokuş. Başlarda "herhalde bu yolu da bisikletle gitmek için delirmek lazım" diye düşünerek uzunca bir süre metro ve otobüs ikilisiyle okuluma gidip geldim. Yılbaşından önceki son hafta arkadaşlarımla okul çıkışı Molero'da (okulumun içinde yer alan Starbucks benzeri kahve içme yeri) otururken sohbet konusu bir şekilde bisiklete kaydı ve benim bisikletle aram iyi olduğundan arkadaşlarım sürekli bisikletle ilgili sorular soruyor ben cevaplıyordum sonra şeytan dürttü ve arkadaşlarımla ertesi gün okula bisikletle gelebileceğime dair iddiaya girdim. Yılbaşı tatilinden önceki son iş gününün sabahında da terlemeye karşı çantama yedek üstümü de koyup orada antrenman yapan forumdaşların iyi bildiği meşhur Büyükbakkalköy yokuşunu bisikletle 2-2, bazen de 1-2 vitesle aşarak, narcity'den geçerken bisikleti elimle iterek okula vardım ve işin ilginci onca zorluğa rağmen evden okula varma sürem toplu taşıma kullandığım günlerdekiyle neredeyse aynıydı.
Ertesi gün tatil olduğundan eve dönüşü sahil parkında deniz manzarası eşliğinde ağır aksak sürüp keyif yapa yapa gittim bir de yokuş aşağı olduğundan tepeden iniş kolay oldu. Okula bisikletle gitmek beni sarmıştı. Ben de hava şartları el verdikçe haftada 2 veya 3 kere okula bisikletle gitmeye karar verdim. Yılbaşı tatilinden sonraki ilk gün de okuluma bisikletle gittim. Aynı okulun psikoloji bölümünde de bir kuzenim okuyor ve okula bisikletle geldiğimi fark etti. Kendisinden hiç beklemediğim kadar kızdı ve bir takım şeyler anlattı. Büyükbakkalköy yolunun ıssız olmasından, kaza falan olursa kimsenin ulaşamayacağından, kötü niyetli kişilerin para vb. istemek için yol ortasına yattığından falan söz etti. Ben de 1. dönemin sonuna kadar bir daha okula bisikletle gitmedim. 2. dönem başladığında şeytan yine dürtmelere başladı ve Mart ayı içinde çeşitli günlerde 8 kere okula bisikletle gittim. Ve bisikletle gittiğim günlerde ilk derse daha zinde ve motive başlıyordum, güvenlik görevlileri artık beni tanıyordu ve okula girişte bana selam veriyorlar, öğrenci kimliği sormuyorlardı. Günlerden cuma ise eve sahil parkında keyif yapa yapa yolu uzatarak dönüyordum falan yani çok keyifli bir şeydi. Tabi kuzenim yine durumu fark edip el attı, iki kere daha aynı şeyleri anlatıp sözlü darlamalarda bulundu.
Normalde çok iplemezdim ama söz konusu kuzenimin annemle arası çok iyi, yalnızca 1 sokak arkamızda oturuyor ve bizim eve sık sık gelir. Yakın bir zamana kadar da her gelişinde bir darlama seansı oluyordu. Ben de biraz kuzenimin anlattığı olası tehlikelerin korkusuyla biraz da belirttiğim nedenlerden dolayı araya mesafe koyamadığım kuzenime hesap verme durumunda kalmamak adına (son dönemlerde yağan yağmurların da etkisi yok değil) son 3 haftadır hiç bisiklete binmiyorum.
Son zamanlarda hayatımda sağlıklı kiloya sahip olabildiğim 1 yıllık bir dönemi de geride bırakmış durumdayım. Yeniden 90 kiloya dayandım ve eski günlerime geri dönmek istiyorum. Ama kuzene hesap verme korkusu ve anlatılanların gerçekten yaşanma korkusu beni okul yolunda sabah sporu yapıp vücudumu eski günlere döndürmekten alıkoyuyor. Üstelik yokuş zorluğuna rağmen okula bisikletle gitme zevkinden de mahrum kalıyorum. Bir yandan da gerekse bu forumdan gerekse çeşitli bloglardan Aydos gezisi için Büyükbakkalköy yolunu tırmanıp Maltepe Üniversitesi önünden de geçerek Aydos'a giden bisikletçilerin yazılarını okuyarak "demek ki başkaları da yapıyormuş" diyerek kendimi avutuyorum ama o kuzene hesap verme korkusu işte o beni yiyip bitiriyor ne yapsam bilemiyorum şu an resmen forumu ağlama duvarına çevirmiş durumdayım ve forumdaşlarımdan yardım bekliyorum gecenin saat 1'inde