Scudo Sports

İzmir

bu linklerden aliağa çevresinde ikamet eden bisikletlilere ulaşabilirsiniz sanırım

(link)
(link)
 
Scudo
mehmet bey,
selamlar,
arkadaşlarla mümkün oldukça toplanıyoruz.
face de aliağa bisiklet grubu olarak var. haberleşebilirsek tanışabiliriz.
görüşmek dileğiyle
 
  • Beğen
Tepkiler: mehmet emin tuna
Meles deltasının körfeze döküldüğü yerdeki piknik alanının ucunda bir Yalıçapkını kuşu heykeli var.Altınyol'dan Konak tarafına doğru giderken görmüşsünüzdür.Bu heykele doğru giden yolun ucunda deniz kenarında betondan dümdüz bir zemin var.Bu zemini sola doğru takip ederseniz, yani limana giden beton köprünün ayaklarına doğru, kanalın karşısına geçmek için toprak bir dolgu yapıldığını göreceksiniz.Belki orada belediye bir düzenleme yapar ve o geçişi betonlayarak bisiklet kullanımına açar.Oradan geçerek hiç köprü trafiğine girmeden Alsancak tarafına ulaşmak mümkün.


Güncel bilgi:Toprak dolgunun liman tarafı beton bariyerlerle kapatılmış.Gerçi bisikleti kucaklayıp yine geçiliyor ama belli ki kimse geçmesin diye kapatmışlar.




Bir de şunu düşünüyorum bu aralar; galiba sahildeki alanlara hiç girmemek gerekiyor.

Bisiklet yolunun deniz kenarındaki yeşil alanda olması bizim için bir dezavantaj.Aynı zamanda bisikletin belediye tarafından bir ulaşım aracı değil de zevk sefa, gezme dolaşma aracı olarak görüldüğünün de bir göstergesi aslında.Hani patenciler için yada dansçılar için ayrı pistler var, şehrin göz önünde yerlerinde.Şehrin vitrini gibi bir şeydir onlar.Belediye bunları yaparak vatandaşa reklam yapar, dışarıdan gelene de "aa ne medeni yer" dedirtmek ister.

Körfezin etrafını her hafta sonu turluyorum.İzmir'de bir bisikletçi için en rahatsız edici yerin bisiklet yolları olduğunu düşünmeye başladım. Bir defa bu yol üzerinde sürekli yayalar geziyor bir, ikincisi, yol boş olsa dahi yanda çimlere yayılan ve yegane işi çekirdek çitleyerek gelip geçeni izlemek olan insanlar, bisikletçilere gerek kıyafetleri gerekse oradan geçerken kendi durağan hallerine ters olan hareketleri, hızları yüzünden gıcıklar.Sürekli bir laf atma durumu var.Her biriyle kavga etmeye kalksam bir turda en az 20 kişiyle kavga etmem lazım.Bunların içinde sadece magandalar değil, yaşlı başlı insanlar, kadınlar çocuklar falan da var.Ve onların gözünden bakınca haklılık payları olduğunu da görüyorum.O insanlar rahat bir nefes almak için deniz kenarına gidiyorlar, tam arabalardan trafikten kurtuldum diye sallana sallana yürürken yanlarından hiç ses çıkarmadan gelen bir bisiklet hızlıca geçiyor.Ödleri patlıyor! Elbette biz "bisiklet yolunda ne işleri var o zaman?" diye soruyor ve haklı olarak kızıyoruz.Ama bizim de bence sorgulamamız gereken şu: bisiklet yolunun yaya dolaşma alanı ortasında ne işi var? Mesela Göztepe sahilindeki durum resmen komik.Aslında orada bir bisiklet yolu falan yok.Mevcut olan yaya yürüyüş alanının iç tarafına tabela koyup bisiklet yolu ilan etmişler. Yerde bir ayrım çizgisi bile yok.Pasaport desen öyle, Konak desen öyle.Bisiklet yolu falan yok aslında buralarda.Tabela koymakla bisiklet yolu olmuyor orası.
 
@volkert


Amsterdama gittiğimde bende bisiklet yoluna girmiştim bir bisiklet bana neredeyse çarpıyordu, alışık değiliz tabi turistiz ilk kez anlamadığım dilden küfür yemiştim onlarda haklı, bıkmışlar. Her neyse İzmir ki en medeni şehir diyoruz arkamdan küfür ediyorlar diyorsunuz, aynen benimde başıma geliyor sürekli, Amsterdamın tam tersi yani, medeniyet de her türlü sınıfta kalıyoruz. Ne yayaya ne bisiklete saygı var araba kullanırken küçük araban varsa yine saygı yok jeepin varsa herkez yol verir böyle bir ülke burası.
Körfezi turlamak güzel fikir bende deneyeceğim en kısa zamanda.
 
@volkert

O kadar güzel anlatmışsınızki resmen yaşadım tüm güzergahı.
İnciraltına gidip oradan tekrar üçkuyulara geçip vapurla Karşıyakamıza geçmek çok zevkli olacak.
Teşekkürler
 
İzmirin modern(!) olduğu konusundaki görüşler çok üzülerek ben de katılamıyorum... Artık iki kişinin bile karşı karşıya geldiğinde köprü üstündeki iki inatçı keçinin hikayesindeki gibi birbirlerine yol bile vermeye tenezzül etmeyen, çarpışınca özür dilemekten bile aciz, işi tartışma hatta kavgaya kadar götürebilecek çok karışık insan profilleriyle dolup taşmış bir şehir oldu İzmir...
Neyse bunlar ayrı bir tartışma konusu...
Gelelim asıl meseleye... İki gündür İzmir Metrosu ile olan yazışmalarımı burada sizinle paylaşıyorum.
İlk yazıma gelen cevaba yazdığım karşılık sonrasında ne olacak bekliyorum... Ya talebiniz yetkilere iletilecektir ya da olmaz öyle şey diyecekler ya da en kötüsü hiç cevap gelmeyecek.. her türlü hiçbir umudum yok ama hiç birşey yapmamaktan iyidir diyip yazdım işte... Buyrun...


İlk Yazım :

From: h........@........com
Sent: Thursday, September 06, 2012 6:00 PM
To: info@izmirmetro.com.tr
Subject: Metro araçlarına bisiklet ile binilmesi

Adı Soyadı: Hakan Şahinoğlu
Konu: Metro araçlarına bisiklet ile binilmesi
Mesajı:
Sayın Yetkililer; İzmir'de metro araçlarına bisiklet ile binilemiyor olmasını bu kadar özenle işletilen bir kuruma yakıştıramıyor, konu ile ilgili gerekli düzenlemelerin yapılarak mümkün olan en kısa zamanda bu konunun serbest hale getirilmesini rica ediyorum. Saygılarımla.



Gelen Cevap :

Sayın Şahinoğlu, Kent içi toplu ulaşım hizmeti veren metrolar, yoğun yolcu taşımacılığı yapar. İstasyonlara girişten itibaren peronlar yoğun bir insan kalabalığı ile doludur ve seferler araç içlerinde metrekareye 4 kişi düşecek şekilde (dünya standardı metrekareye 6 yolcudur) yolcu taşır. bu koşullarda yolcuların konforlu seyahat etmesi herhangi bir risk ve istenmeyen durumla karşılaşmaması çok önemlidir. Metro araçlarında taşınabilecek eşyanın, diğer
yolculara değmeyecek, emniyet ve güvenlik açısından sorun yaratmayacak bagajlar olması gerekir. bunlar yolculuk kurallarında tanımlanmıştır. bu koşullarda işletim ve yolcu taşımacılığı yapan hiç bir metro sisteminde araç
içlerine bisiklet alınmaz. Bisiklet kullanıcıları için istasyon girişlerinde bisiklet parkları bulunmaktadır. İyi günler



Son Yanıtım :

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
Elbette konunun rakamlardan oluşan teknik yanlarını sizler kadar iyi bilmek mümkün değil ancak yine de size katılmadığımı belirtmem gerek.
Dünyaca kabul görmüş her standart her şeyden önce insan sağlığını, rahatını ve elbette güvenliği öncelik olarak kabul eder. Buna katılmamak elde değil. Zaman zaman operatör çalışacak alanlar tasarlayan bir mühendis olarak metrekare başına 4 kişi kulağıma gayet makul gelirken 6 kişi maalesef çok da iyi bir rakam gibi gelmemekte.
Hele ki bizler gibi çoğunluğunu eğitimsiz ve önüne sürülen her şeye tepkisiz kalabilen bireylerin oluşturduğu toplumlarda bu sayı daha da yukarı çıkmakta. Buna her gün işe gidiş ve işden dönüş saatlerinde otobüslerde, metroda, İzban'da rahatlıkla şahit olabiliyoruz.
Cevabınızda belirtiğiniz istasyon giriş çıkışlarındaki park yerlerini ise en göze çarpar şekilde Stadyum istasyonunda görebiliyoruz. Bunun dışında başka bir istasyonda var ise maalesef ben görmedim. Ayrıca takdir edersiniz ki insanların çok özenerek ve bir çok maddi külfete girerek edindikleri bisikletlerini bu kadar korumasız bir park yerine park edip çalınma ve daha bir çok riske açık şekilde bırakabilecekleri düşünmek biraz anlamsız olmaz mı? Üstelik bu şekilde bir talebi olan insanların bisikletlerine varış istasyonundan sonra da ihtiyaçlarının olabileceği aklınıza hiç mi gelmiyor?
Bahsettiğimiz şeyin bir kitle imha silahı değil bir bisiklet olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. İşletme olarak gerekli yatırımları yapabilecek kapasitede olduğunuzu tüm İzmir halkı bilmekte. Ayrıca yine işletme olarak uyguladığınız güvenlik önlemleri yine diğer bir çok şehrimize örnek olmakta. Bisiklet konusunda da gerekli tedbirleri alabileceğinize olan inancım tamdır.
"Yolcu taşımacılığı yapan hiçbir sistemde araçlara bisiklet alınmaz" cümlenize de yine üzülerek katılamıyorum. Bu konudaki yorumu ise ekte dikkatinize sunduğum fotoğraflara bırakıyorum.
Konuyu bir kez daha incelemeye almanızı ve gerekiyor ise bu yazımı ekteki fotoğraflar ile birlikte daha üst makamlara iletmenizi önemle rica ediyorum.
Saygılarımla.
 
İzmirin modern(!) olduğu konusundaki görüşler çok üzülerek ben de katılamıyorum... Artık iki kişinin bile karşı karşıya geldiğinde köprü üstündeki iki inatçı keçinin hikayesindeki gibi birbirlerine yol bile vermeye tenezzül etmeyen, çarpışınca özür dilemekten bile aciz, işi tartışma hatta kavgaya kadar götürebilecek çok karışık insan profilleriyle dolup taşmış bir şehir oldu İzmir...
Neyse bunlar ayrı bir tartışma konusu...
Gelelim asıl meseleye... İki gündür İzmir Metrosu ile olan yazışmalarımı burada sizinle paylaşıyorum.
İlk yazıma gelen cevaba yazdığım karşılık sonrasında ne olacak bekliyorum... Ya talebiniz yetkilere iletilecektir ya da olmaz öyle şey diyecekler ya da en kötüsü hiç cevap gelmeyecek.. her türlü hiçbir umudum yok ama hiç birşey yapmamaktan iyidir diyip yazdım işte... Buyrun...


İlk Yazım :

From: h........@........com
Sent: Thursday, September 06, 2012 6:00 PM
To: info@izmirmetro.com.tr
Subject: Metro araçlarına bisiklet ile binilmesi

Adı Soyadı: Hakan Şahinoğlu
Konu: Metro araçlarına bisiklet ile binilmesi
Mesajı:
Sayın Yetkililer; İzmir'de metro araçlarına bisiklet ile binilemiyor olmasını bu kadar özenle işletilen bir kuruma yakıştıramıyor, konu ile ilgili gerekli düzenlemelerin yapılarak mümkün olan en kısa zamanda bu konunun serbest hale getirilmesini rica ediyorum. Saygılarımla.



Gelen Cevap :

Sayın Şahinoğlu, Kent içi toplu ulaşım hizmeti veren metrolar, yoğun yolcu taşımacılığı yapar. İstasyonlara girişten itibaren peronlar yoğun bir insan kalabalığı ile doludur ve seferler araç içlerinde metrekareye 4 kişi düşecek şekilde (dünya standardı metrekareye 6 yolcudur) yolcu taşır. bu koşullarda yolcuların konforlu seyahat etmesi herhangi bir risk ve istenmeyen durumla karşılaşmaması çok önemlidir. Metro araçlarında taşınabilecek eşyanın, diğer
yolculara değmeyecek, emniyet ve güvenlik açısından sorun yaratmayacak bagajlar olması gerekir. bunlar yolculuk kurallarında tanımlanmıştır. bu koşullarda işletim ve yolcu taşımacılığı yapan hiç bir metro sisteminde araç
içlerine bisiklet alınmaz. Bisiklet kullanıcıları için istasyon girişlerinde bisiklet parkları bulunmaktadır. İyi günler



Son Yanıtım :

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
Elbette konunun rakamlardan oluşan teknik yanlarını sizler kadar iyi bilmek mümkün değil ancak yine de size katılmadığımı belirtmem gerek.
Dünyaca kabul görmüş her standart her şeyden önce insan sağlığını, rahatını ve elbette güvenliği öncelik olarak kabul eder. Buna katılmamak elde değil. Zaman zaman operatör çalışacak alanlar tasarlayan bir mühendis olarak metrekare başına 4 kişi kulağıma gayet makul gelirken 6 kişi maalesef çok da iyi bir rakam gibi gelmemekte.
Hele ki bizler gibi çoğunluğunu eğitimsiz ve önüne sürülen her şeye tepkisiz kalabilen bireylerin oluşturduğu toplumlarda bu sayı daha da yukarı çıkmakta. Buna her gün işe gidiş ve işden dönüş saatlerinde otobüslerde, metroda, İzban'da rahatlıkla şahit olabiliyoruz.
Cevabınızda belirtiğiniz istasyon giriş çıkışlarındaki park yerlerini ise en göze çarpar şekilde Stadyum istasyonunda görebiliyoruz. Bunun dışında başka bir istasyonda var ise maalesef ben görmedim. Ayrıca takdir edersiniz ki insanların çok özenerek ve bir çok maddi külfete girerek edindikleri bisikletlerini bu kadar korumasız bir park yerine park edip çalınma ve daha bir çok riske açık şekilde bırakabilecekleri düşünmek biraz anlamsız olmaz mı? Üstelik bu şekilde bir talebi olan insanların bisikletlerine varış istasyonundan sonra da ihtiyaçlarının olabileceği aklınıza hiç mi gelmiyor?
Bahsettiğimiz şeyin bir kitle imha silahı değil bir bisiklet olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. İşletme olarak gerekli yatırımları yapabilecek kapasitede olduğunuzu tüm İzmir halkı bilmekte. Ayrıca yine işletme olarak uyguladığınız güvenlik önlemleri yine diğer bir çok şehrimize örnek olmakta. Bisiklet konusunda da gerekli tedbirleri alabileceğinize olan inancım tamdır.
"Yolcu taşımacılığı yapan hiçbir sistemde araçlara bisiklet alınmaz" cümlenize de yine üzülerek katılamıyorum. Bu konudaki yorumu ise ekte dikkatinize sunduğum fotoğraflara bırakıyorum.
Konuyu bir kez daha incelemeye almanızı ve gerekiyor ise bu yazımı ekteki fotoğraflar ile birlikte daha üst makamlara iletmenizi önemle rica ediyorum.
Saygılarımla.
 
İstemeden ikinci kez göndermişim ve silemedim. tekrar gelen ileti için özür dilerim...
 
her sabah metroyla işimize giderken balık istifi yolculuk ettiğimizi düşününce biraz hakvermiyor değilim bu tavıra hadi istasyon görevlileri izin verdi diyelim bir bisikletli bisikletiyle metroya daldı ya sonra ? mızmızlanan kendi aralarında şansal ve erman gibi yorumlarda bulunan biz zor sığıyoruz adam bisikletiyle gelmiş diye arkadan konuşanlar orada bulunanları gaza getirenler bir sürü dert yaşanır gidene kadar hele birde son durağa kadar gitmek zorundaysanız vah helinize her durakta ayrı bir kavga ayrı bir cins bakışlar ile ilerlemek ne derece sağlıklıdır aceba ?
bunun birtek çözümü var trenin son vagonu yük vagonu olarak kullanılır tüm yolcular kaba eşyalarını oraya bırakır ve inerken içeride bulunacak görevliden teslim alır ( garajlardaki kupon sistemi gibi düşünün ) içeride bisiklet askıları bulunur bisikletler düzgünce asılır indiğiniz durağı önceden söylemiş olursunuz fazla zaman kaybı olmaması için görevli o bisikleti sizin alacağınız biçimde hazır eder diyelimki konakta indiniz kapı açıldı bisikletinizi teslim aldınız ve gittiniz
şimdilik pek mümkün görünmesede böyle bir sistem uygulanabilir bu arada kaba eşyası olanlarda yük vagonunun bir önündeki vagonda bulunurlarki tren istasyonda zaten sınırlı sürede bulunmakta olduğu için zaman kaybı olmasın
şimdilik bir hayal bu izmir için kaldı ki büyük bir kısım bisikletsever zaten metroya teknik aksaklıklar dışında ihtiyaç duymaz
 
Söylediklerinize tamamen katılıyorum... Özellikle kalabalık saatlarde dediğiniz gibi çok problem olur şu anki mevcut haliyle...
Ancak ılımlı ve çözüm odaklı yetkililer ile çözülmeyecek bir sorun değil bence.. yeterki istensin...
metro istasyonları izmirde 5 vagonluk tren için tasarlandı, biliyorsunuz uzun süre 3 vagon olarak çalıştıktan sonra şimdi de 4 vagon çalışıyor...
Yüklü yolcu sayısı oran olarak tüm yolcuların çok az bir kısmı olacaktır... yani dediğiniz gibi son bir vagon ilavesi ile bu iş çözülür... hatta belki mevcut vagonların yarısı kadar bile bir vagon bu işi görür... Bu vagonun bir tarafını bisiklet askılarıyla, bir tarafınıda valiz vs konulacak şekilde düzenleyip, yüklü yolcuları da bu vagonda taşırsanız, ek bir görevliye ve istasyonda bekleme yapmaya gerek kalmadan herkes durağında eşyasıyla/bisikleti ile biner... istasyondaki anonslarla son vagonun bisiklet ve valiz gibi yükü olan yolculara ait olduğunu duyurur, peronlardaki görevlilerin yüksüz yolcuların bu vagona binişine müsade etmemesini sağlar, ve bir şekilde birisi bindi ise ve bir tartışma olduysa da işletme olarak bisikletli/yüklü yolcunun haklarını savunursanız... kim bilir zamanla bu kültür de oturur ve bir süre sonra herkes mutlu mesut yoluna gider...
Bir çok bisiklet sever teknik aksaklık dışında metroya gerek duymaz demişsiniz... size bir tek bu konuda katılamıyorum...
Mesala kendimden bir örnek vereyim...
Eşimle bisikletlerimizi edinmeden önce benim çok heveslendiğim şöyle bir planım var(dı)...
Hatay tarafında oturuyoruz... Arabamız olmadığı için Meto-İzban hattını kullanarak Hatundere'de inip oradan Eskifoça'ya bisikletle gidip güzel bir tur yapıp biraz orada oturup dinlenip aynı şekilde dönmek istiyordum... güzel olmaz mıydı? Bence olurdu.. tabi metro/izban buna müsaade etseydi...
Belki siz Hatay-Eski Foça arasını bisiklet ile katedebilecek hem zamana hem de performansa sahip olabilirsiniz ama biz maalesef ne o kadar geniş zamana sahibiz ne de o kadar idmanlıyız...
Bu sadece kendim için verdiğim basit bir örnek... Düşününce benzer ya da farklı bir çok örnek üretilebilir...
Ve hiç belli olmaz belki bir gün dediğiniz o teknik aksaklık gelir sizi bulur...
Ben hala bu konuştukarımızın çözümsüz olmadığı ve ilk adımın hem vatandaşlar hem de yetkililer olarak "çözüm üretmeyi istemek" olduğunu düşünüyorum...
 
16 Eylül pazar günü ulaştırmayla ilgili bir yerde yada Konak saat kulesinin orada bir eylem yapmaya ne dersiniz? Tam bir haftamız var. Bir hafta zarfında pankartlarimizi hazırlarız ve pazar günü orada bisikletlerimizle toplanırız. İyi bir konuşmacı da eline bir megafon alıp muhabirlerin ve fotoğrafçıların önünde konuşursa bu iş olur derim.
 
iyi diyorsun da şöyle bir sorun var... Bu şekilde bir eylemi eline megafon, pankart alıp yapamazsın.. onun içinde gidip izin alman gerekir diye biliyorum...
Zaten şahsi fikrimce böyle bir eylemin etkili olabilmesi için daha kurumsal ve organize bir şekilde ayarlanıp yönetilmesi (mesala bisiklet dernekleri öncülüğünde) ve geniş katılımlı olması lazım ki dikkat çeksin.. yoksa hiç kimsenin küçük grupları dikkate alacağını zannetmiyorum...
Eğer böyle bir organizasyon olsa seve seve giderdim zaten...
Onun dışında da bireysel olarak yapabileceğimiz Dilek&Şikayet kanallarını kullanmak...
 
Galiba haklısın biz en iyisi evimizden hatta küçücük odamızdan (içinde bisiklet, yatak ve bilgisayarımızın olduğu) çıkmadan mailimizi gönderelim. Hiç keyfimizi bozmaya gerek yok. Belki bir bisiklet derneği bizim gibi düşünüp durumu organize eder diye bekleyebiliriz. Neyse ben ebit'le bu konuda bi konuşuyum.
 
Ben en az ayda bir metroların girişlerinde bulunan ''öneri,şikayet'' kağıtlarından doldurup kutuya atıyorum. Fakat bu işin çözümü böyle olmayacak gibi.
Bisiklet derneklerinden birisi buna öncülük edip ciddi bir sesimizi duyurma eylemi denemeliyiz.
Gerçi arkadaşlarımızdan birisi belediye ile alakalı değil ulaştırma bakanlığı ile alakalı demiş ama ...

Arkadaşlar metroya ben daha önce bisiklet soktum. Ama ön arka tekeri söküp büyükçe bir siyah çöp torbasına koydum. Kadronunda önünden ve arkasından birer adet çöp torbası taktım bantladım. Aliağadan karşıyaka'ya getirdim bu şekilde. Bir allahın kuluda bu elindeki ne diye sormadı. ( heralde bisiklete benzemediği için =) )
 
Merhaba, Ben Halil,
Karşıyaka, Soyak Siesta'da oturuyorum... Seneler sonra bisiklet almaya karar verdim. scott scale 29 team almaya karar verip XL kadrosunun Türkiye'ye hiç gelmediğini öğrenince aranıza katılamadım... 2013 için sipariş verip umarım Nisan gibi bisiklet binmeye başlayabileceğim...
 
ısımden sabah cıktıgım ıcın eve gelısım saat 8ı buluyor.
dınlenıp evden cıkmam 10:30 buluyor bu yuzden menemene gıdıp gelmem 12:10 oluyor.
 
Merhaba ben Rıza,
şu an Üçyol'da oturuyorum ama iki hafta sonra Poligon'da Hale pastanesinin iki sokak arkasında oturacağım. Çiğli Organize'de çalışıyorum. Cumartesi günleri servis olmadığı için işe bisikletimle gidip geliyorum. :D
 
Geri