Merhaba dostlar,
2 Eylül çarşamba sabahı hem bisikletteki bazı sorunları halletmek hem de daha önce hiç görmediğim İzmir'i görmek maksadıyla otobüsle İzmir'e gittim. Sağolsun siteden Serkan Doğan beni karşılayacağını söyledi. Karşıyaka'da indim, Serkan geldi, bisikletçiye gittik, sorunu hallettik sayılır...
Lafı fazla uzatmak istemiyorum; ertesi gün de yine İzmirli bisiklet dostu Murat (daniska) beni aradı, onunla da tanıştık ve İzmir'i biraz turladık. Ardından bir perşembe akşamları klasiği olan tura katıldık. Daha önce hiç bu kadar kalabalık bir bisiklet grubuyla turlamamıştım; gerçekten büyük keyif aldım.
4 Eylül sabahı artık dönüş vaktim gelmişti fakat bisikletle mi yoksa yine gelidiğim gibi otobüsle mi döneceğime bir türlü karar veremedim. Aradaki 220 km.lik mesafe de beni engelliyordu çünkü ortalama bir hızla hava kararana dek ancak eve varacaktım. Hal böyle olunca otobüse attım bisikleti dönüyordum.. Bir yandan da yarı yolda inip bisikletle mi devam etsem diye düşünüyordum. Bu kararsızlıklar içinde Dikili dolaylarına kadar geldim...
Dikili civarında otobüsten inip bisikletle devam etmeye karar verdim çünkü yolun yarısı arkada kalmıştı. Kalan mesafe beni fazla zorlamayacaktı. Otobüsten indiğimde saat 13.30'du. Yine karanlığa kalırım endişesiyle Dikili'ye girmedim. Keşke girseymişim...
Şimdi yolda çektiğim naçizane birkaç fotoğrafı paylaşmak istiyorum;
(link)
Birkaç km. sonra Ayvalık tabelası göründü.
(link)
Yola henüz çıkmamın vermiş olduğu gazla Balıkesir il sınırına giriyorum hemen. :rolleyes:
(link)
(link)
Bundan sonra epeyce bir süre durmuyorum. Otobüsten yol oldukça güzel görünüyordu fakat inip de biraz yol aldıktan sonra yolun zımpara asfalt olduğunu anladım.
Ayvalık'a az bir mesafe kala Tuzla... Suyun rengi neden böyle kırmızıydı anlamadım; ilaçlanmış olsa gerek.
(link) (link)
Tuzla'yı da geçtikten sonra Ayvalık'a ayrılan bir yol vardı (Ayvalık'a giren birkaç tane yol var). O yol ayrımında durdum, düşündüm; öğlen sıcağı iyice çöktü ve karnım da acıktı. Fakat fotoğraftan pek fazla anlaşılmamasına rağmen yol epey uzun ve dik... Açlığa rağmen Ayvalık'ı pas geçip yola devam etmekle girip bir Ayvalık tostu yemek arasında epey düşündüm. Sonunda açlığıma yenik düşüp başladım tırmanmaya...
(link)
Yokuşun sonunda Çamlık mevkiine vardım. Sol tarafta bir mezarlık dikkatimi çekti. Dikkatimi çekti çünkü adeta bir park havasında düzenlenmiş ve hemen girişe bir sebil konmuş!! Hal böyle olunca girip biraz soluklandım. Mataramı buz gibi suyla doldurdum. Az ileride büyükçe bir tabelada " Her canlı ölümü tadacaktır " yazıyordu...
Epey oyalandım burda, sonra Ayvalık merkeze saldım kendimi. Çıktığım o yokuşun adeta telafisiydi bu iniş.
Kordon boyundaki çay bahçelerinden birine oturup bu güzelliği mideme indirdim;
(link)
Sonra oturup kendi kendime "Bir tanecik tost için mi 10 km. uzattım yolumu!!" dedim. Haydi gelsin ikincisi!! :lick3:
İki tost, limonata ve bir şişe soğuk suyu mideye indirdikten sonraki halim; :rolleyes:
(link)
Biraz daha oyalandıktan sonra çıkıyorum yine yola... 60 km. kadar yolum kaldı.
İyice sıcak çöktüğü için kendimi fazla yormak istemediğimden gördüğüm her ağaç altında, çeşme başında durdum.
(link) (link)
Gömeç'e yaklaşırken yol fena halde bozuldu. Buradaki çalışmalar 2-3 yıldır sürüyor!! Ne yolu yapıyorlarsa anlamış değilim!
Yolda karşıdan gelen genç bir turist gördüm. Bisikleti gerçekten ama gerçekten oldukça yüklüydü!
Ben tam gaz -pardon tam pedal- inerken o da o yükle, o sıcakta, o yokuşu tırmanmaya uğraşıyordu:boese157: Durdurmak istemedim..
Az ileride bir başka çift gördüm. Tandem bisikletleri ile ağır ağır ilerliyorlardı. Birbirimize el salladık, onlar da geçtiii gittiii...
Daha fazla oyalanmamak için bu son fotoğraftan başka fotoğraf çekmedim;
(link)
Saat 19.00'da Akçay'a varmış, hemen duşa girmiştim bile...
^^^^^^^^^^^^
Toplam yol : 98 km.
Ortalama hız : Bakmadım.
Maksimum hız : 56.5 km.
^^^^^^^^^^^^
Herkese teşekkürler, selamlar, sevgiler...
2 Eylül çarşamba sabahı hem bisikletteki bazı sorunları halletmek hem de daha önce hiç görmediğim İzmir'i görmek maksadıyla otobüsle İzmir'e gittim. Sağolsun siteden Serkan Doğan beni karşılayacağını söyledi. Karşıyaka'da indim, Serkan geldi, bisikletçiye gittik, sorunu hallettik sayılır...
Lafı fazla uzatmak istemiyorum; ertesi gün de yine İzmirli bisiklet dostu Murat (daniska) beni aradı, onunla da tanıştık ve İzmir'i biraz turladık. Ardından bir perşembe akşamları klasiği olan tura katıldık. Daha önce hiç bu kadar kalabalık bir bisiklet grubuyla turlamamıştım; gerçekten büyük keyif aldım.
4 Eylül sabahı artık dönüş vaktim gelmişti fakat bisikletle mi yoksa yine gelidiğim gibi otobüsle mi döneceğime bir türlü karar veremedim. Aradaki 220 km.lik mesafe de beni engelliyordu çünkü ortalama bir hızla hava kararana dek ancak eve varacaktım. Hal böyle olunca otobüse attım bisikleti dönüyordum.. Bir yandan da yarı yolda inip bisikletle mi devam etsem diye düşünüyordum. Bu kararsızlıklar içinde Dikili dolaylarına kadar geldim...
Dikili civarında otobüsten inip bisikletle devam etmeye karar verdim çünkü yolun yarısı arkada kalmıştı. Kalan mesafe beni fazla zorlamayacaktı. Otobüsten indiğimde saat 13.30'du. Yine karanlığa kalırım endişesiyle Dikili'ye girmedim. Keşke girseymişim...
Şimdi yolda çektiğim naçizane birkaç fotoğrafı paylaşmak istiyorum;
(link)
Birkaç km. sonra Ayvalık tabelası göründü.
(link)
Yola henüz çıkmamın vermiş olduğu gazla Balıkesir il sınırına giriyorum hemen. :rolleyes:
(link)
(link)
Bundan sonra epeyce bir süre durmuyorum. Otobüsten yol oldukça güzel görünüyordu fakat inip de biraz yol aldıktan sonra yolun zımpara asfalt olduğunu anladım.
Ayvalık'a az bir mesafe kala Tuzla... Suyun rengi neden böyle kırmızıydı anlamadım; ilaçlanmış olsa gerek.
(link) (link)
Tuzla'yı da geçtikten sonra Ayvalık'a ayrılan bir yol vardı (Ayvalık'a giren birkaç tane yol var). O yol ayrımında durdum, düşündüm; öğlen sıcağı iyice çöktü ve karnım da acıktı. Fakat fotoğraftan pek fazla anlaşılmamasına rağmen yol epey uzun ve dik... Açlığa rağmen Ayvalık'ı pas geçip yola devam etmekle girip bir Ayvalık tostu yemek arasında epey düşündüm. Sonunda açlığıma yenik düşüp başladım tırmanmaya...
(link)
Yokuşun sonunda Çamlık mevkiine vardım. Sol tarafta bir mezarlık dikkatimi çekti. Dikkatimi çekti çünkü adeta bir park havasında düzenlenmiş ve hemen girişe bir sebil konmuş!! Hal böyle olunca girip biraz soluklandım. Mataramı buz gibi suyla doldurdum. Az ileride büyükçe bir tabelada " Her canlı ölümü tadacaktır " yazıyordu...
Epey oyalandım burda, sonra Ayvalık merkeze saldım kendimi. Çıktığım o yokuşun adeta telafisiydi bu iniş.
Kordon boyundaki çay bahçelerinden birine oturup bu güzelliği mideme indirdim;
(link)
Sonra oturup kendi kendime "Bir tanecik tost için mi 10 km. uzattım yolumu!!" dedim. Haydi gelsin ikincisi!! :lick3:
İki tost, limonata ve bir şişe soğuk suyu mideye indirdikten sonraki halim; :rolleyes:
(link)
Biraz daha oyalandıktan sonra çıkıyorum yine yola... 60 km. kadar yolum kaldı.
İyice sıcak çöktüğü için kendimi fazla yormak istemediğimden gördüğüm her ağaç altında, çeşme başında durdum.
(link) (link)
Gömeç'e yaklaşırken yol fena halde bozuldu. Buradaki çalışmalar 2-3 yıldır sürüyor!! Ne yolu yapıyorlarsa anlamış değilim!
Yolda karşıdan gelen genç bir turist gördüm. Bisikleti gerçekten ama gerçekten oldukça yüklüydü!
Ben tam gaz -pardon tam pedal- inerken o da o yükle, o sıcakta, o yokuşu tırmanmaya uğraşıyordu:boese157: Durdurmak istemedim..
Az ileride bir başka çift gördüm. Tandem bisikletleri ile ağır ağır ilerliyorlardı. Birbirimize el salladık, onlar da geçtiii gittiii...
Daha fazla oyalanmamak için bu son fotoğraftan başka fotoğraf çekmedim;
(link)
Saat 19.00'da Akçay'a varmış, hemen duşa girmiştim bile...
^^^^^^^^^^^^
Toplam yol : 98 km.
Ortalama hız : Bakmadım.
Maksimum hız : 56.5 km.
^^^^^^^^^^^^
Herkese teşekkürler, selamlar, sevgiler...


