Scudo Sports

İstanbul'da kurye terörü

Kuzey Ege

Forum Bağımlısı
Kayıt
30 Temmuz 2015
Mesaj
3.645
Tepki
10.148
Şehir
İstanbul
İsim
Murat Gökhan
Başlangıç
1980—81
Bisiklet
Trek
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Pandemi ile birlikte online alisverisin artmasi sonrasinda istanbul'da yollar motor ile dolup tasti. Bunlar her delikten gecmeye calisiyor, ters yön, kaldirim, kirmizida gecme vs her turlu ihlali yapiyor, cok hizli kullaniyor ve bizler icin zaten zor olan bisiklet hayatimizda buyuk tehdit olusturuyorlar.
Online alisveris yok iken insanlar acliktan mi ölüyordu, nedir bu online meraki? Zaten yasanilmaz olan istanbul, bunlarla daha da yasanilmaz hale geldi. Buyuk araclardan korkmuyorum bunlardan korktugum kadar.
Bu kuryelerin cogu da egitimsiz, cahil, yapacagi hatanin sonucunu öngöremeyecek kapasitede.
Istanbul eskisine göre daha da güvensizleşti bisikletli için.
 
Scudo
Sadece bisikletli için değil, yayalar için de iyice tehlikeli oldu. Sebebi hem artan moto kuryeler, hem de artan kiralık elektrikli scooter'lar. Arada insan gibi kullananlar da var ama çoğu kımıl zararlısı gibi.
 
Sadece kurye motorları değil İstanbul da diğer bir tehlike elektrikli oldugu için ses çıkarmadan ilerleyen scooterlar. Yürümeyi bilmeyen cehalet ordusunun eline geçince çok tehlikeli bir araç oluyorlar.
 
Güya kapanma kalktı ama getir'ler banabi'ler aynı şekilde devam ediyor. Lokantaya restorana markete bile gitmeye üşenen, her şeyi ayağına isteyen bir insan tipi türedi. Ülkenin ilkelliğine ilkellik kattı bu kuryeler.
 
Aynı şeyi araçlar onlara yaptığında bağırıp duruyorlar. Firmalar sadece ehliyete bakıyor gerisi önemli değil. Cahil sürücü dolu, kurala uymadığında havalı olduğunu falan sanıyor. Araç büyüdükçe trafik onun emrine amade sanıyorlar. Taksi, dolmuş, servis şoförleri, motorcular şehirlerin kanser hücresidir.
 
Pandemiden bu yana 21 nisan 2021 verilerine göre 203 motokurye trafikte canından olmuş . Belki bu sayı daha da artmıştır. Ahval bu şekilde iken bir iki satır karalamak ihtiyacı hissettim kusuruma bakmayın.

Sizler/bizler 30 dk da sipariş ettiğiniz yiyecekle buluşsun diye 203 çalışan bu dünyadan göçüp gitmiş . Allah rahmet eylesin. Gelelim bu dünyadaki asıl meseleye . Bu insanlar patronların kar hırsı yüzünden öldü arkadaşlar. 100/120 tl 'ye günde 100/150 km yol yapıp siparişleri zamanında yetiştirebilmek için ölüme yattılar . Sizden/bizden fırça yememek , iş yerine şikayet edilmemek için motorun gaz koluna abandılar çünkü işsizlikle ölüm arasına tekabül eden bir sıkışma yaşıyorlar. Bu insanlar iktidarın ''çarklar dönsün '' politikalarının sonucunda öldü , bunca insana ; 'hızlı sür'' denilerek bu insanlar iş cinayetlerine kurban edildi. Aslında onlar da hikayenin bizimle olan kısmında yani onlar da yayalar , bisikletliler , çocuklar , kadınlar gibi hikayenin mağdur olan kısmında. Meseleye bu perspektifte bakamadığımız sürece motokuryeler hızlı gidiyorlar yeaa kısmına saplanır kalırız bir arpa boyu da yol gidemeyiz.
 
Bu sorun Ankara'da da var. Hemen hemen her gün Bişkek Caddesi'nden geçiyorum bisikletle, en az 1-2 ters şeritten geçen kuryeye denk geliyorum her seferinde. Çok tehlikeli bir durum yaşamadım henüz, ama sinir bozucu oluyor ters yönden tam gaz üstüne gelen motorcu yüzünden arabalara yaklaşmak zorunda kalmak. En kötüsü de karşılaştığınız zaman sağa mı kayacağım sola mı anlaşamıyor olmak, yürürken de olur ya bazen kafa kafaya çarpışacak gibi olursunuz kaldırımda falan, onun gibi.
 
Kendi hayatını hiçe sayanlardan başkalarının hayatını düşünmesi beklenemez. İş rekabeti için de başkalarının hayatını hiçe sayanların ekmek kavgaları umurumda olmaz. Şartları kötü mü, örgütlensinler, sendika kursunlar. Paketleri götürecek iş gücü olmadığında söz sahibi olacakları kesin. Kuryeciler iyi alıştı bu düzenle şehirde kuralsızlığa. Trafik şube bir ay bunların peşine düşse, bir genelge ile de ceza motorcuya değil kuryenin çalıştığı firmaya kesilse epey düzene girer.

Madde-3 Bisikletin tanımı: üzerinde bulunan insanın adale gücü ile pedal veya el ile tekerleği döndürülmek suretiyle hareket eden motorsuz taşıtlardır.

Yukarıdaki maddeye göre üzerinde "elektrikli bisiklet" yazan kaldırımlarda ve bisiklet yolunda fink atan araçların düzene sokulması gerekli. Hatta "elektrikli bisiklet" yazanlara plaka ve ehliyet zorunluluğu getirilmesi gerekli bence. Ben kendi adıma kesinlikle kaldırıma çıkmazken bu tip araçlar kaldırımda resmen terör estiriyor.
 
İşini hakkıyla yapanları tenzih ederim ama kuryelerin çoğu o kadar acınacak durumda falan değiller. Fırın teknolojileri baya gelişti, siparişler restoranlardan aşırı hızlı çıkıyor artık. Çok görüyorum ve duyuyorum, restorandan çıktıktan sonra yol üstünde bir yere çekip 10-15 dakika telefonda muhabbet yapan kuryeleri. Öyle sürekli bir hızlı yetiştirmek zorunda durumu yok yani.

Bu olayı kurye özeline indirmek de yanlış bence. Direkt Türkiye genelinde vatandaş terörü var. Ülkenin sağduyulu kesimi genel popülasyona göre %10 falan kalıyor. Gerisi o kadar ben ben ben ve başkasından nefret eder halde ki, tamamıyla hatalı halde olsun ve herhangi bir uyarıda bulunun uyarıyı yapan kişinin ölmesi işten bile sayılmaz.

Son yıllardaki bisikletli ölümlerini gösteren bir poster var, 10-12 kişilikti sanırım. Bulan olursa atsın lütfen. Postere bakarsanız şunu fark edersiniz, vefat eden insanlar ya kasksız ya da giriş seviyesi kafada dursun diye alınan kasklardan takıyorlar. Burdan benim yorumum şu oluyor ki, trafikte deneyimli olmayan bisiklet sürücüsünü araçlar biçiyor. Yol bisikleti kullanırken belli bir deneyim seviyesine geliyoruz diye biz de yırtıyoruz, her an tetikte olarak ki bu kadar tetikte halimizle bile ne kırıklar, ne asfalt yanıkları yani. Ama bu seviyede deneyimi olmayan insanlar trafikle karşılaştığında ölümle sonuçlanabiliyor bu karşılaşmalar.

Bu ülkede polis bile yayvan yayvan trafikte seyrederken kırmızı ışıkta durmuyor. Takriben başkalarının da böyle yapması doğru değil ama neden ve sonuç. Kendinden başka hiçbir şeye bel bağlamamak şu an için doğru yaklaşım gibi geliyor bana bu ülkede.
 
Cok bilinmeyenli denklem bu.
Nasreddin Hoca fıkrasındaki gibi ''herkes haklı''

Trafikteki zaman kaybı, asiri sicakta evinden/ofisinden cikmamak, kışın soguk yagmur kar nedeniyle kapinda hizmet almak istemek gibi kaygilar ile online siparis kulturu yerleşti.

Pandemi nedeniyle bu sisteme uzak olan buyuk bir kitlede hızla adapte oldu.
Pandemide kan kaybeden sektor çalışanları işsiz kalınca, hizla buyuyerek istihdam talep eden kurye sektorunde calismaya gecti.

Her yaştan, egitimli, egitimsiz, bilinçli, bilinçsiz moto kurye sayısı hızla artti. Sayılarının aniden yukselmesi ile ve yasaklardan sonra sokaklarda eski trafik yogunluguda baslayınca sorun kendini gösterdi.

Sorunun diger tarafi para ihtiyaci, işin devamlılığı, müşteri talep ve memnuniyeti:

-Kimi kurye parça başına anlaşıyor. Bu durumda ne kadar fazla teslimat yaparsa o kadar cok kazaniyor ve ekonominin durumu, kurye paylari ortada olunca sonuna kadar zorluyor. Sonuç; aşırı yorgunluk, dikkat dagilmasi ve kural ihlalleri ile zaman kazanma cabasi.

-Kurye ne kadar hızlı servis verirse o kadar çok işe gidiyor. Zamanında teslimatlar ile musteri şikayeti almazsa, tek başına 2 kişilik çalışırsa patronun işine geliyor. 2 kişi, 2 motor, 2 SGK yerine iki kişilik çalışan 1 kurye ve motor tercih edildigi icin kurye limitleri zorluyor. Sonuç; aşırı yorgunluk, dikkat dagilmasi ve kural ihlalleri ile zaman kazanma cabasi.

-Musteri memnuniyeti. Ozellikle yiyecek siparislerinde telefonu kapatip 30 dakika sonra kapısında olmazsa arıza cikaran cok insan var. Geciktigi icin ödeme yapmak istemeyen, kuryeyi şikayet eden, kapıdaki kuryeye hakaret eden cabası. Koltuktan kalkayım 2 yumurta kırıp yiyeyim desem en az 10 dakika suruyor tabaga koyup masaya oturmam. Ve trafikte yol alıp bilmem kacinci kata cikacak pizzayi, kebabi 30 dakikada bekliyoruz. Hele ki ozellikle oglen ve akşam yogun yemek sipariş saatlerinde. Kuryede şikayet almamak, ödenmeyen yemeğin parasini maaşından kestirmemek, işinden olmamak ve tum siparişlere yetişmek adina limitleri zorluyor.
Sonuç; aşırı yorgunluk, dikkat dagilmasi ve kural ihlalleri ile zaman kazanma cabasi.

55 yaşında sıcakta canını dişine takmış kuryede var, 18 yaşında macera olsun diye parasıyla alamayacaği motora binip apaçilik yapmak için çalışanda.
Kısacasi karmaşık bir durum ve acil duzenleme gerekiyor.
İşveren, çalışan ve muşteri hakları/haksızlıkları konusunda.
Sonucta işin 3 tarafında bulunan herkeste sorun ve sorumluluk var.
 
Hayat şartları ne kadar zor olursa olsun, bizi yıldırmak isteyen ve/veya yıldırınca zevkten dört köşe olacak olan olgular (rakipler, çalıştığımız şirketin patronu, devlet, sistem ,adını ne koyarsanız koyun,) hiçbiri bizim trafik kurallarına uymamamıza neden değil. Sadece bahane. Kaldırımdan gitmek, bisiklet yolundan gitmek, normal yoldan ters şeritten gitmek kimsenin zorunda olacağı bir şey değil bence. Müşterinin siparişinin zamanında ulaşması sadece minarenin kılıfı. Her iki tarafında haklı/haksız olduğu konular var evet ama bunlardan da daha önemli olan şey bizim seçtiğimiz kararlar. Kaldırımdan gidersen bir canı bu dünyadan götürebilirsin, gitmen gereken yerden gidersen ekmeğinden olabilirsin. (Hayat bir tanedir, ama ekmek çoktur , kişisel fikrim). Seçim gene bizlere kalıyor bu durumda.

(link)
 
- Kurye motorları
- Taksiler
- Minibüsler
- Dolmuşlar
- Servisler
Ya tümden kaldırılmalı ya da tamamı özel halk otobüsleri ve adalardaki faytonlar gibi İETT tarafından satın alınarak kontrollü bir şekilde çalıştırılmalı.

Bir de kiralık martı sürenler aşırı gevşek sürüyorlar. Bisiklet yolunda kontrolsüzce salınarak sollayacaklara veya karşı yönden gelenlere sıkıntı çıkarmak bunlarda, yolun solunu kapatarak ya da ters yönden gitmek bunlarda, kaldırımda yayaların arasında makas atmak bunlarda. Martı tarzı acil durumlarda taksiye kullanışlı bir alternatif olabilecek girişimleri destekliyorum ama kullananların alayı mı aptal olur arkadaş? Bir de bu martıları kiralayıp drift benzeri saçma sapan hareketler yapan bir tayfa var, tam bir Arap kültürü öğesi (tıpkı otomobil kiralayıp otobanda kontrolsüzce kayan Suudi Arabistan gençleri gibi, YouTube'da "tafheet" diye aratabilirsiniz.)
 
@Orkun KnighTR34 Her şeyin çözümü idareyi merkezi ya da yerel yönetime bırakarak olmaz. Kamunun organizasyonu imkansızlaşır o durumda. Bu durumun çözümü zaten kuralları olan sistemin işleyişini sağlamak ve denetlemek. Onun da neden olmadığına dair çok şey yazarım da, tiranlar tepemizde.
 
Böyle durumlarda maalesef çözüm "şiddet" oluyor...
 
  • Beğen
Tepkiler: firestone
Şuraya yazılan tüm yorumları okudum. Hemen hemen her yazılanın doğruluk payı var. Hepimiz hemfikiriz ki, bir şeyler ters gidiyor. Bu insanların gelişmesi ve ileri gitmesi için tekrar bir itici güç gerekiyor. Bu da yakın zamanda çok zor. Umarım Türk insanı daha hızlı akıllanma yoluna girer.
 
Bisiklet kullanmayı zorlaştırıcı gerçekler listemize 1 madde daha ekleriz, büyütülecek bir şey değil bence :snzdglsn:

- Toplumun bisiklete ve bisiklet sürene olumsuz bakış açısı
- Bisiklet ve ekipmanlardaki pahalılık
- Trafikte bisikletlinin yok sayılması ve yok edilmesi
- "Git bisiklet yolunda sür"izm fikir akımı
- Kurallara uymayan sürücüler
- Her daim acelesi olan sürücüler
- "Koca koca adamlar bisiklete biniyorlar"izm fikir akımı :D (favorim)
- Bu fikir akımında uzmanlaşıp doktora yapmaya karar verenlerin tez çalışması: "Erkek adam tayt mı giyer!?"
- Bisiklet sürenlerin genelde turist sanılması sorunsalı
- Kask takarak bisiklet sürenlerin uzaylı sanılması :ssrtcbya:
- Trafikte araçlardan bisikletlilere birşeyler fırlatma ve bununla eğlenme ata sporu (terlik ve kola kutusu benim başıma gelenler :naslyany:)
- Bisikletlinin yanından geçerken bağırarak korkutmaya çalışan yurdum insanı
- "İşiniz gücünüz yok mu sizin?" ahiret sorusu
- Bisiklet sürmenin maske takmaktan muaf tutulmaması
- Son zamanlarda kiralık elektrikli scooterların (martı dedim bildiniz bile :ssrtcbya:) serseri mayınsal faaliyetleri
- Bitmek tükenmek bilmeyen inşaat çalışmalarının hafriyat kamyonları
- Toplu taşımada bisiklete uygulanmak zorunda kalınan saat ambargosu
- Para kazanma sebebi olan bisiklet sporcusunu yolmaya and içmiş pisikletçi tükkanları
- Katlanmak zorunda kaldığımız ve satış sonrası desteğin sıfır olduğu yurdum markaları
- Asfaltı babası dökmüşçesine yolları sahiplenen taksiciler
- Hareketleri önceden kestirilemez, her an her şeyi yapabilecek potansiyeldeki minibüsçüler
- Durağa kafasına eserse giren, yol ortasında yolcu indiren, dikiz aynaya alerjisi olan otobüs şoförleri
- 34 plaka dışındaki tüm plaka araçların öküzleme seyir halinde olma sorunu (sebebini anlayamadığım madde, bunu detaylı konuşabiliriz)
- Her an her yerde yola atlayabilen yayalar
- Ev ahalisinin "Bisikleti nereye koyacaz! Bi bisiklet eksikti evde!" felsefesi
- Tam anlamıyla antrenman yapmayı mümkün kılacak güvenli bir yolun bulunmayışı (yok gerçekten, her yolun kendine göre riski var)
- Ülkedeki tek veledromun veledlere terkedilmesi :ssrtcbya:
- Avrupa ve ameriha satıcılarının Türk müşterilere olan garezi (kim bilir neden)
- Bazı markaların yurt dışı alışverişine uyguladığı tekel politikası (baş harfi specialized)
- Sürekli yükselme trendinde olan döviz kuru
...

Tamam işte bunlara bir de pandemi döneminde patlayan online alışverişin getirdiği yoğun motorlu kurye istilasını eklersek sanırım durum çok da değişmeyecek :snzdglsn:
Bir ara forumca şurayı 1001 maddeye tamamlayıp bir kitap yayımlayabiliriz. (Tanıdıklarım var :ssrtcbya::D)
 
Direkt Türkiye genelinde vatandaş terörü var.
Bu cümleye katılıyorum.
Ben 10 yıldır Türkiye yollarında, otomobil tepesinde, toplamda yaklaşık 500.000 km yapmış bir çalışan olarak; şoförleri, yayaları, bisiklet sürücülerini, yoldaki herkesi sinirli, aceleci ve kavga etmeye meyilli görüyorum. Herkes mümkün olduğunda kuralları hiçe sayıyor.
Trafikte nasıl hayatta kalıyorum derseniz, Allah koruyor sanırım...
 
  • Beğen
Tepkiler: teyteydragon
Şu son dönemde en çok gözüme çarpan yemeksepetinin motorları. Her türlü rezilliği yapıyorlar.
 
Geri