Scudo Sports

İstanbul'da bisiklet kullanmaktan yılmak

Scudo
Bir haftadır eşimle Rize'deyiz. Pazar günü yol yarışına katılmak için gelmiştim. Birkaç gün boyunca birçok yeri gezdik ama bisikletle Çayeli-Çamlıhemşin arasında antrenman yapınca İstanbul gibi bir yerde ömür tükettiğimi anladım.

Baş döndüren oksijen, buz gibi Fırtına deresi, yeşilin her tonu, harika asfalt yollar ve az sayıda araç, anlatması çok zor.

upload_2015-8-7_21-37-11.png

upload_2015-8-7_21-37-49.png

upload_2015-8-7_21-38-29.png

upload_2015-8-7_21-39-44.png
 
Merhaba,

Ben de İstanbul'da oturuyorum ve birkaç yıldır motosiklet, birkaç aydır da bisiklet kullanıyorum. Hafta içinde zaten sürekli arabadayım. Yani trafiği her haliyle gördüğümü söyleyebilirim.

Motosiklet forumları da dahil olmak üzere internette çok kişinin benzer serzenişleri ziyadesiyle var. Evet, burası çok sıkıntılı bir şehir; evet, dediğiniz şeyler yaşanıyor ama bu kadar çok mu? Yanlış anlamayın lütfen ama bence motosiklet ve bisiklet kullanıcıları olarak bu işi biraz dramatize ediyoruz.

Zira ben çok sefer bana yol veren, yardımcı olan, takdir eden, gıpta eden insanlarla karşılaştım. Onlar da çokça var bu şehirde.

Biz bilinçlendikçe ve bilinçlendirdikçe daha da iyi olacak hiç şüphesiz. Yine de o kadar da umutsuz bir halde olmadığımızı düşünüyorum özetle :)
 
Maalesef İstanbul tam bir keşmekeş.

2006'da üniversite ile başlayan İstanbul maceram nihayet 9 yılın sonunda dün itibari ile son buldu. Okul bittikten sonra staj ve 3 yıllık çalışma sonrasında kendi büromu açmak niyetiyle memleketime döndüm. 47 bin nüfuslu bir ilçe ve evimle yeni tuttuğum büromun arası tam tamına 1.5 km mesafede. Şimdi işe ve adliyeye de bisikletle gidip gelmeyi düşünüyorum ki en çok yapmayı istediğim şey de bu.

Evet bana da çok kişi söyledi, İstanbul bırakılır gelinir mi dye ama içimde hep bir soru vardı, acaba bu keşmekeşeten bir gün kurtulabilecek miyim diye. Çünkü sabahları evden hep 6'da çıkıyordum trafiğe kalmamak için. Akşamları ise akşam trafiğini mecbur çekiyordum.

Trafikte bisiklet sürmek ise benim için imkansız gibi birşey, zira yollardaki araç sürücülerinin büyük bir kısmı psikolojik sorunlu. Araç sayısı oldukça fazla ve korkuyordum da. Bu yüzden oturduğum site içindeki 550 m'lik yolda her akşam 15 km tamamlayacak şekilde dönüyordum sürekli.

Şimdi ise ne trafik var, ne yoldaki binlerce araç, ne sürekli çalan siren-korna ne de kaos.

Bisikletimle gece-gündüz yol yapacağım, işe bisikletimle gidip geleceğim güzel havalarda.

Evet İstanbul ayrı bir dünya. Ama ben çekemedim. Bıktım, usandım.

Bu şehirde (özellikle trafikte) pedal çeviren pedaldaşların Allah yardımcısı olsun.
 
Sorun sehirde degil, ulkede.. Istanbul aynasidir Turkiyenin. Egitimsizlik kulturel erozyon..Ya sev ya terket diyolar ya.. Alin sizin olsun.. Ben nufusu 1 milyon olan bir sehre basit yasamayi planliyorum.
 
d.bakırdada aynı durum var fakat ben her akşam tura çıktığımda arabalar nasıl gidiyorsa bende onlarin arasinda arabaymış gibi ilerliyorum hic korkmadım bugüne kadar. ve sizi temin ederim ki sol şerit sağ şeritten daha güvenli. sağdan gittiğimde sürekli frenlemek zorunda kalıyorum ama sol şeritte yarıştaymış gibi basıyorum :) ve çok dikkat ediyorum sağa sola.
 
  • Beğen
Tepkiler: Kuzey Ege ve poet
Antalya'da da durum pek farklı değil maalesef.Pazar günü çıkayım dedim bisiklet yoluna araba park eden mi, at arabası koyup dinlenen mi, motorla karşıdan gelen mi ne ararsanız var.Insan dediğiniz gibi bi yerden sonra mücadele edemiyor ancak şöyle bi olay geldi bir gün başıma.SGK binasının oraya gelmeden tramvay durağının orada trafik ışıkları var.Kırmızı da en önde duruyorum.Birisi jeepiyle habire korna basıyor aralıksız.Geri geri geldim jeepin yanına bi sorun mu var dedim.Kusura bakmayın beyefendi oğlum bisikletinizi çok beğendi de bi arkanıza bakar mısınız diye korna çaldım çok teşekkür ederim dedi.Ha yapılan doğru muydu tabi ki değil ama böyle bir şey ile karşılaşma gerçekten mutlu etti beni.
 
17 aylık kız babası olarak benim de düşüncem arabanın arkasına atıp sakin yerlerde sürmek ailemle. izmirde bile zor iken hele istanbulda düşünemiyorum bile.

tamamen aynı fikirdeyim amaç önce vücut bütünlüğünü korumak olmalı.
 
@Kuzey Ege Sizi çok iyi anlıyorum. İzmir'de doğup büyüyen biri olarak, İstanbul artık benim 10 yıl önce geldiğim İstanbul değil. Ben sizin tersinize , artık hem insanlarından hem de yekpare bloklaşan yapısından nefret eder hale geldim. Sabahın köründe sürmek için , uykumdan feragat edip sürüşe çıksam bile dönüşünde o trafiğe istemeden dahil olmak , gereksiz insanlarla gereksiz diyaloglara girip sinirlenmek, kavga etmek bütün sinir sistemimi altüst ediyor. Üstelik hepimizin aileleri, sevdikleri de endişeli. Neden severek yaptığım ve yapacağım bir şey için , tüm çevrem de tedirgin hale geliyor? Bu ne saçmalık! Dergilerin, videoların ve ya gittiğimiz yabancı şehirlerin düzenlerine , insana,spora emeğe verdikleri değerlere bakıp kendimi sorgulamaktan sıkıldım ben artık. Eskiden çok ikilemdeydim bu ülkeden ayrılma konusunda, ama son iki senedir neredeyse her gün düşündüğüm tek şey, çok geç olmadan buraları terk etmek yönünde. Doğru bir düşünce olduğunu savunmuyorum ama kişisel tecrübe ile çok fazla değişecek bir karar olduğu için de yadırganabilir tarafı kalmıyor. Sözün kısası, yalnız değilsiniz ama bu duruma gelmemiz gerçekten çok üzücü...
 
Okul bitsin kaciyorum istanbuldan hic dusunmeden . arkadaslarim tutturmus istanbul diye anlamiyorum onlari hic
 
Istanbulda ya geceleri ya cumartesi-pazar sabahlari oglene kadar. Yada hic. En guzeli de haftada bir gun yukleyip arabaya bisikleti yada otobuse, istanbula 1 2 saat uzaklikta dogaya birak kendini bombos yollarin tadini cikar.
 
  • Beğen
Tepkiler: Kuzey Ege
Samsun un en büyük ve belki de en çirkin ve çarpık ilçesinde 2006 dan bu yana ikamet ediyorum, merkez nüfusu 90 bin olan bu ilçedeki çarpıklıklar ve saçmalıklar bile sinirlerimi alt üst etmeye yetiyor , zaten şehir içinde asla araba kullanmıyorum çünkü bu lanet ilçede araba kullanmak beni yürümekten veya bisikletten daha fazla yoruyor, üstelik benim gibi mizantropiden de muzdaripseniz insanların en küçük hataları bile sizi çileden çıkarabilir.
İstanbul da okudum üniversiteyi fakat bugün nefretle karışık bir tiksinti hissediyorum bu şehre karşı.Şu an yaşamımı idame ettirdiğim şehir çarpık ve çirkin olabilir fakat sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi birkaç km pedalladıktan sonra o gürültü ve şamatayı arkamda bırakınca ülkemizde bisiklet sporunu keyifle icra edebilecek en güzel lokasyonlardan birinde , Kızılırmak deltasında buluyorum kendimi, şanslıyım , kaçınız bisiklet turunda yabani tavşan ya da bir ağaçkakanın peşinde seğirtecek kadar şanslı ya da ayaklarını şu ağustos sıcağında ırmağın serin sularında yıkayacak kadar?
Ha bu arada söylemeye gerek var mı bilmem profilimdeki fotonun arka planındaki ırmak da kızılırmaktır.
 
Bugun iranda, birlesik arap emirliklerinde, hindistanda bile bisiklet kullananlara karsi daha buyuk bir saygi var. Ozellikle begenmedigimiz iranda bisiklet kullanimi o kadar yaygin ve ortam bisiklet kullanimina o kadar elverisli ki...
Biz neden boyleyiz, neden boyle olduk? Nicin saygisisiz, nicin benciliz? Neden empati kuramiyoruz? Neden kendimiz gibi olmayanlari dışlıyoruz? Bir anda nasil degistik biz boyle?
Birak bisikleti, otobus beklerken, ustgecitten gecerken, kaldirimda yururken bile risk altindayiz ve bu ulkede 2 dakika sonramiz bile garanti degil. Bir de uzerine teror orgutlerinin canli bomba eylemleri cikti. Nereye gidiyoruz? Bu halk ne zaman farkindaliga ulasacak?
Kafamda deli sorular. Eşim de isyanda. Her an kirip kafayi gidebiliriz uzaklara.
Disarida herkesin yuzunde bir karis ifade, kimsenin beklentisi umudu kalmamis, milyonlarca issiz, onmilyonlarca asgari ucretli, bircok insan kredi borcu bataginda, nereye gidiyor bu ulke?
Olayi kesinlikle siyasete getirmek istemiyorum neticede herkesin bir gorusu var ve kimseyi rencide etmek istemem ancak bu ulkeye egitimden bilime, insana, her alanda her seye bir el atmanin zamani geldi de geciyor. Tahammulsuzluk had safhada.
Konu bisikletten nerelere geldi. Cunku aslinda bence dogru bir yere geldi. Cunku INSANLARIN BISIKLET KULLANDIGI BIR ULKE, MUTLU BIR ULKEDIR.
 
Allah yardımcınız olsun. Toplumda saygı, anlayış kalmadı malesef.
 
@BF Okuru
Bu hafta oynadığım (Yılda bir oynarım) Süper Loto nun bana çıkma ihtimali kadar bahsettiğiniz gelişme. Ben Zonguldak da yaşıyorum. Burada otomobiller çok daha az. Ama ona oranla kendini insan sanan öküzlerin sayısı da hafife alınacak kadar değil. Burada da genelde ya arabayı yolun karşısında iken durdurup ana avrat sovdukten sonra (Nedensizce) arabasına tekrsr binip devam eden mi dersiniz. Yoksa arabanın camından bilimum sebze meyve çeşitlerini kafamıza atan mı dersiniz. Bilinçli bir şekilde dibinden geçerken deli gibi korna çalan mi dersiniz. Ne türde ararsanız var. Yapabileceğimiz tek şey sakin ve soğuk kanlı olmak. 3 gün önce karşı şeritten geçen adam yolun boşluğunda istifade benim seride girip üzerime araba sürdü. Yapacak bir şey yok. Loto olayina geri döndük yani. :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Kuzey Ege
@Kuzey Ege Maalesef haklısınız. İstanbul'a arabayla gittiğimde bile çok tedirgin oluyorum. Hemen kendinizi hızla akan trafiğin olduğu ana bir arterde buluyorsunuz. Bir de kentliliği ve nezaketi özümseyememiş iki ayaklıların otomobillerle dolaştığını düşününce...
Bence İstanbul'da ana artere çıkmadan gitmeye çalışmak lazım. İstanbul kadar olmasa da Bursa'da da benzer durum var ama en azından ana artere (Ankara-İzmir yolu) girmeden bisikletle ulaşım mümkün. Ya da bir katlanır bisiklet alarak toplu taşımayı da belli oranda kullanabilirsiniz. Gerçi artık toplu taşıma da çekilmez bir hale geldi. Ter kokusu katlanılmaz seviyede.
 
Dünyada herşey; Beylikdüzü'ne metrobüs ile gitmekten iyidir.Metrobüs yıldıramıyorsa kimseye karada ölüm yok.Bisiklet hiç yıldıramaz.
İstanbul başlı başına meydan okuma.
 
Önceden avrupa yakasında Arnavutköy Karaburun,kısırkaya vs gibi güzergahlarda Azda olsa nefes alma şansımız vardı artık oralara gitmekten tiksiniyirum daha doğrusu gitmiyorum... sonra bosver diyorum malûm İstanbul trafiği sebebten Tuyap'a kadar metrobüs ile ordan kafama göre Tekirdag vs giderim diyorum bu seferde kınalıya kadar D100 ün yol kalitesi can sıkıyor,bu sefer yasak ve tehlikeli olduğunu bile bile otobandan gitmek zorunda kalıyorum (D100 yeri geliyor kilometrelerce köstebek yuvası gibi),sonra Çatalca güzergahı(Kestanelik-ormanlı-karamandere-yalıkôy) diyorum kendimce evet orası hoş güzel ama oraya gidene kadar Yenibosna da oturan biri için yine işkence(akan trafikten iki ayaklı sürücülerden dolayı) ...bir sahil yolu kaldı o da artık git gel bir süre sonra sıkıyor.(sadece antrenman için ideal orası ayrı). sonuç kendimi alternatif günü birlik gidip dönülecek yollara(Çerkezköy-saray-luleburgaz-tekirdag-ucmakdere-yada feribot ile Mudanya üzerinden Uludağ) atıyorum, sonuç haftada bir izin günü dinlenmek yerine yine yorulma pahasına İstanbul'dan kacmayı göze alıyorum,ertesi günde çalışma var tâbi
 
Geri