Çok haklısınız.
"Eşyayı bile incitme" denilen bir nesilden, bir şekilde ağaca ihtiyaç varsa, önce devrilmiş olanı bulan, kesmek zorundaysa ormana baltalarını sarıp sarmalayıp görünmeyecek şekle sokarak giren, "genç ağaçlar korkmasın, üzülmesin" diyen, nesilden, tüm doğaya ve canlılara hatta cansız varlıklara bile saygı duyan bir nesilden, nerelere geldik :_(.
2 Kızım var ve henüz 6 ve 8 yaşlarının içindeler. Her ikisine de canlıların her birinin ne kadar özel olduklarını öğretmek için uğraşıyorum. Her ikisi de bu konuda oldukça duygusallar.
Daha çok ufakken küçük kızım bir çiçek kopardığında, "o çiçeği neden ailesinin içinden koparıp aldın. Şimdi çok üzülecek. Bak orada annesi babası ve kardeşleri ile birlikte daha mutlu ve renkli yaşıyordu. Hiç bir çiçeği incitmeyelim kızım." demiştim. Hemen kopardığı yere geri koyup, "baba şimdi mutlu mudur?" demişti.
Şu an üzerlerinde bunun çok büyük etkisini görüyorum.
Hepimiz önce kendi çevremizden sorumluyuz. Yaşadığı yerin değerini bilmeli, öğretmeli, bunu nesilden nesile kalabalıklaşarak yaymalıyız. Bizlerin aslında doğadan ve diğer canlılardan üstün olmadığımızı, onlarla birlikte ve onların bir parçası olduğumuzu öğretmeliyiz. Yavrularımızın, onların yavrularının tüm dünyanın güzel yaşaması için var gücümüzle bıkmadan kendi soyumuza doğruları saygı ve sevgiyi öğretmek aşılamak zorundayız.