Uzun süredir forumda gözlemlediğim bir ayrışma var. Genç yaşta, büyükşehirde şöförlük tecrübesi olmayan, bisiklet sürücüsü arkadaşlarımız seleye oturunca afedersiniz ama ipe sapa gelmez bir şekilde pedal basıyor. Kimseyi hedef almak istemiyorum ve de polemiğe girmeyeceğim. Lakin forumdaki arkadaşlara bakınca İstanbul trafiğinde uzun süre direksiyon sallamış olan arkadaşların yaklaşımı ile genç arkadaşların yaklaşımı arasında belirgin bir farklılık söz konusu.
- Arkadaşlar trafikte çoğu insan sabah ve akşam saatlerinde yoğunluktan ötürü sinirli bir şekilde araç kullanıyor. Kimsenin size veya bisikletinize bir kastı yok.
- Minibüs, dolmuş, İETT, taksi gibi araçlar sadece bisikletlileri değil trafikteki her aracı sıkıştırıyor ve şerit ihlali yapıyor. Normalde İstanbul trafiğinde direksiyon sallayan herkes yan tarafından yanaşıp burnunu sokan bu tip bir araç görünce kendini kollar. Bir zahmet siz de kendinizi kollayın.
- Bisiklete biniyor olmak trafikte herkesin size yol vermek zorunda olduğu manasına gelmez. Yol veren sürücüler zaten güzel insanlardır kendilerine yakışanı yaparlar.
- Özellikle yol bisikleti ile trafiğe çıkan genç arkadaşlar, kusura bakmayın ama siz ortalamayı düşürmeyeceksiniz diye her kavşağa hız kesmeden girerseniz eninde sonunda birine toslarsınız. 4 tekerde giderken bile her kavşakta hız kesip yol kontrolü yapmak deneyimli şoförler için artık refleks haline gelmiştir. Artık bunu alışkanlık haline getirmeyi öğrenmelisiniz.
- Bir sürücünün dalgınlıkla yapmış olduğu bir hata size ağzınıza geleni söyleme yetkisini vermez. Şayet edepli bir şekilde "pardon" diyorsa, horozlanmak terbiyesizliktir.
-Ben bisiklete biniyorum, ben aydınlanmış, seçkin bir insanım, ben, ben, ben .... İşte bu ben trafikteki çomarlar kadar tehlikeli bir unsurdur.
Herkese kazasız belasız, keyifli sürüşler.