Bir akşamüstü arkadaşlarla yürüyoruz. Lise yılları, yaş tahminen 16-17. Meslek lisesine geçtiği için görüşemediğimiz bir ortaokul arkadaşımızın sokağından geçiyoruz.
Bir de baktık, Selim yol bisikletiyle tur atıyor. Babası Almanya'da çalışıyordu birkaç yıldır. Oğluna izin için gelirken "yarış bisikleti" almıştı.
Sarılıp kaynaşıp kısa bir sohbet ettikten sonra, illa ki, bir tur istedim bisikleti. Tabi ki buyur dedi ve verdi aleti. Alet maşallah hem gıcır gıcırdı, hem de yağ gibi kayıyordu.
İnce tekerli şehir bisikletleri kullanmıştım ama bu bambaşkaydı gerçekten. O nasıl bir ivmelenme, o nasıl bir hızdı
Sokağın sonundan dönüp yahu Selim, hayırlı uğurlu olsun, harikaymış bu diyerek, sokağın diğer ucuna doğru sprinte başladım. Ne trafik, ne insan vardı. Bomboş ve güvenli bir sokaktı.
Kalabalık sokaklarda yürürken muhtemelen başınıza gelmiştir. Tam karşınıza bir insan denk gelir. İkiniz de durursunuz. Sonra birbirinize yol vermek için ikiniz aynı anda aynı yana adım atarsınız.
Ama yine kafa kafaya gelirsiniz. Sonra bir şekilde ikinci hamlede sorun çözülür.
Ama bende çözülmedi
Yolun kenarında bir kedi vardı ve aşırı ağır adımlarla karşıya geçmeye karar vermişti. O an ben sprintteyim, halen hızlanıyorum.
Beni farkedip ürkerek bana doğru döndü, dört ayak kazık gibi sabit halde, alarm modunda. Tam çizgim üzerinde bana bakıyordu.
Çarpmamak için bir metre kadar sağdan geçmek üzere kıvrak bir hamleyle gidonu kırıp düzledim.
O anda kedimiz de pıt pıt iki adım atarak bir metre sağıma doğru kaçıp aklınca bana yol verdi. Yine kafa kafayaydık.
Artık aramızdaki mesafe iyice daralmıştı, bu kez bir metre sola kırdım, sürmeye devam ediyorum. Hayvan herif ne yaptı? O da bana yol verdi, bir metre soluma kaçtı. Yine kafa kafayaydık
Artık iki üç metre mesafe kalmıştı arada. Başka manevra yapmadım. Madem hayvan bana yol verme telaşında, nasılsa tekrar kaçacaktır diye düşündüm. Ya Allah deyip gitmeyi sürdürdüm.
Bu nasıl bir kediydi bilemiyorum, o da aynı şeyi düşünmüş. Kaçmadı
Hayvanla temas ettiğim an yerle bağlantım kalmadı. Ben bir tarafa uçtum, bisiklet öteki tarafa. Kedi aynı yerde duruyordu. Bana şöyle bir bakıp koştu gitti. Selim'in telaşla koştuğunu hatırlıyorum,
kıymetlimiss diye içinden bağırıyor muydu acaba
Neyse ki bisiklete hiçbir şey olmamıştı. Sağol Selim, al şunu ve git demiştim. Sol ön kolda, dirseğimden beş parmak kadar aşağıda etimin içine gömülü
nohut kadar bir çakıl taşı vardı. Silme girmişti içeriye. Taşı çıkarıp pansumanlar yaptık. Geçen otuz yılda neredeyse izi bile kalmadı şükür
Kafa kafaya gelmekten bahsedince insanların aklına romantik komedi filmlerindeki ilk tanışma sahneleri gelir. Benim aklımaysa hep bu fazla akıllı kedi gelir ?