Scudo Sports

Günde kaç öğün yemeliyiz?

Anonim

Silinmiş hesap
Kayıt
27 Nisan 2005
Mesaj
467
Tepki
316
Açlık ve spor, açlığın spor performansı üzerine olan etkilerine geçmeden önce kısaca egzersiz sırasındaki enerji metabolizmasının temel noktalarını gözden geçirmekte fayda var. Klasik spor beslenme anlayışına göre ağır antrenman yapacak, koşacak ya da müsabakaya çıkacak sporcular müsabakadan birkaç gün önceden itibaren aşırı miktarda şekerli gıdaları tüketmelidirler(40). Burada amaç karaciğer ve kaslarda bulunan nişasta (glikojen) depolarını doldurmaktır. Buna glikojen yükleme diyorlar. Bu sporcuların beslenmesinde kalori dağılımı yaklaşık olarak şöyledir (Mesela Illinois Üniversitesi’nin önerisi) ; şekerler (karbonhidratlar) %60, yağlar %25-30, proteinler %10-20.

Bizce bu anlayış son derece yanlıştır. Şeker pis bir mazot, yağları ise uçak benzini gibidir. Biliyorsunuz, günde üç öğün yemek yiyoruz. İki öğün arasındaki 7-8 saatlik açlık dönemleri var. Açlık dönemlerinde de enerjiye ihtiyacımız var. Bu enerji ihtiyacımızı daha önce depoladığımız besinleri (yağlar, şekerler) kullanarak karşılıyoruz.

İnsandaki enerji depolarının şu şekilde özetleyebiliriz;
  1. Karaciğer glikojeni: 75-100 gram kadardır; 300-400 kalori sağlar. Bu enerjiyi bütün organlara kullandırır.
  2. Kas glikojeni: 400gramdır 1600 kalori sağlayabilir. Fakat sakladığı bu enerjiyi sadece kendisi kullanır, diğer organlara kullandırmaz.
  3. 70kg’lık şişman olmayan bir kişide yağ deposu 15.000 gramdır; 135.000 kalori sağlar. Bu enerjiyi bütün organlara kullandırır.
  4. Kas proteinlerinden de bir miktar enerji sağlanır. Fakat vücut, yapısal taşı olarak kullandığı proteinleri enerji için fazla pek yıkmak istemez.

Yemek yediğimiz zaman insülin adını verdiğimiz hormonun kandaki düzeyi artar. İnsülinin görevi yiyeceklerden aldığımız yağların, şekerleri ve proteinleri depolamaktır. Bu depolamaktaki amaç, depolanan besinin daha sonra, yani açlık sırasında kullanılmasıdır.
Normalde yemek yedikten sonra yükselen kan şekeri 45-60 dakika içinde en yüksek seviyesine çıkıyor ve daha sonra bir iki saat içinde yavaş yavaş açlık seviyesine doğru iniyor. İşte bu sırada depolar kullanılamaya başlıyor. Çünkü yeni bir öğün için önümüzde saatler vardır ve bu nedenle vücut fonksiyonlarınızın yerine getirilebilmesi için depodaki enerjiyi kullanmanız şart.

Normalde kan şekerinize paralel olarak insülinin de düşmesi gerekiyor. İnsülin düşünce, önce glikojen, daha sonra da proteinler ve yağların yıkılması mümkün oluyor. İşte bu sıradaki enerji ihtiyacımızın %10-15’ini glikojeni ve kas proteini yıkımından alıyoruz. Ama geri kalan büyük bölümü (%80-90) depodaki yağların yakılması ile geliyor. Kaslarımız vücudunun en fazla enerji maddesi (ATP) tüketen organı. Ağır egzersizlerde ise ATP tüketimi çok artıyor.
Egzersizin başlangıçta yağlar hemen hemen hiç kullanılmıyor. Aslında ilk dakikalarında glikojen depoları da fazla kullanılmıyor. İlk birkaç saniye içinde beyaz kas dokusu deposundaki ATP’yi tüketiliyor (41). ATP’nin 1 fosforu enerji için kullanıldığından iki fosforlu düşük enerjili ADP molekülüne dönüşüyor. Bu sırada yine depoda bulunan kreatin-fosfat(KF)’n fosfatı kullanılıyor. KF fosforunu ADP’ye vererek onu yeniliyor. (ADP + Kreatin-Fosfat = ATP+ Kreatin). Bu sırada kreatin-fosfat hızla azalıyor.

Egzersizden 2-3 dakika sonra kreatin-fosfat artık ADP’yi yeteri kadar ATP’ye çeviremiyor. Bu sırada oksijenli ortamda glikojen yakılmaya başlıyor (Tablo 1). Kas glikojeni ağır bir faaliyetteki 1 saatlik enerji ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede ama, depo bitmeden yine oksijenli ortamda yağ dokusundaki enerjinin yıkılarak devreye girmesi gerekiyor. Biliyorsunuz arabanıza da benzin alırken, depo bitmeden dolduruyorsunuz. Bu nedenle ilk 15 dakika içinde yavaş yavaş yağ asitleri yakılmaya başlıyor. Gerçi bu sırada adrenalin arttığı için laktat, gliserol ve amino asitlerden glikoz yapılıyor, ama yağın enerjisinin yanında bu büyük bir enerji kaynağı değil.

Tablo 1. Bisiklete binmiş bir kişide kaslarındaki enerji parametreleri (mmol/kg)

İstirahatte ikenEgzersizden
3 dakika sonra
Egzersizden
8 dakika sonra
ATPKreatin-FosfatKreatinLaktat
Glikojen
27
78
37
5
408
26
27
88
8
350
19
7
115
13
282
Karaciğer glikojen deposu çok sınırlı; 75 gram yani en fazla 300 (75×4) kalori verebiliyor. Aslında vücudunuz bunu hepsini de tüketmenize izin vermiyor. Kas depoları ise biraz daha fazla; 400 gram. Tabii bu deponun da tamamının kullanılması söz konusu değil. Aslında egzersizden hemen sonraki saatler dışında depo hemen hemen dolu. Bir atletin kalori ihtiyacı ise yaklaşık günde yaklaşık 4000kalori. Bu nedenle kendisine daha büyük bir enerji deposu bulması gerekiyor. Bu da tabii ki yağlar.

Gelelim glikojen yüklemeye. Ekmek, makarna, pirinç meyve suyu, çeşitli tatlılar, reçel, çay şekeri gibi hızlı emilen şekerlerin hepsi glikoza dönüşerek kana geçiyor. Glikoz insülin aracılığı ile karaciğer ve kas hücrelerine girerek burada glikojen olarak depolanıyor. Kana geçen glikoz ne kadar fazla ise insülin de o kadar fazla salgılanıyor. Eğer hızlı emilen şekerleri fazla alacak olursanız kas ve karaciğerdeki glikojen depolarınız anında doluyor. Depolar dolunca karaciğer ve kas insülin reseptörlerini kapatıyor. Buna insülin direnci deniliyor. Bu durumda direnci yenebilmek için pankreasınız daha fazla insülin salgılanıyor.

‘Peki, glikozun fazlası nereye gidiyor?’ diye sorabilirsiniz. Glikojen olarak depolanamayan glikoz fazlası yağa dönüşerek depolanıyor. ‘Depolansın nasıl olsa açlık sırasında kullanılır’ diye düşünüyorsanız yanlıyorsunuz. Çünkü direnci yenmek için insülin o kadar yükseliyor ki kolay kolay açlıktaki normal seviyesine inemiyor; yüksek kalıyor (Hâlbuki doğal beslenmede insülin açlık sırasında çok düşük oluyor; sıfıra yakın). Bu durumda ne glikojen ne de yağ depolarınızı doğru dürüst kullanabiliyorsunuz. Şekeriniz hızla düşüyor; buna tepkisel hipoglisemi deniyor. Yani tam bir enerji krizine giriyorsunuz.

Bu sırada vücudunuz mevcut durumdan kurtulmak için insülinin etkisini azaltan adrenalin, kortizol, büyüme hormonu gibi hormonları salgılıyor. Bir zaman sonra da kan şekeriniz yükseliyor. Ama bu süre zarfında ani adrenalin artışına bağlı olarak kalp çarpıntısı, solunum sıkıntısı, şiddetli korku ve endişe, baş dönmesi, baş ağrısı, sersemlik hissi, mide bulantısı, titreme ve terleme gibi bulguların ortaya çıkması ile perişan oluyorsunuz. Bazen de bayılıyorsunuz.

Özetle söyleyecek olursak glikojen yüklemesi bir sporcu için hiç de iyi değil. Öte yandan yağdan ve proteinden zengin gıdalarla beslenmenin performans üzerine etkilerine dair birçok kanıtlar var.

Bunlardan biri şöyle. 1885 yılında iki Norveçli Ağustos ayından bahara kadar bir Kuzey buz denizi adasında kalmışlar. Sadece kuru balık ve kutup ayısı eti yemişler. Uzun kış aylarında çok az hareket etmelerine rağmen hiç hamlamamışlar, performanslarını kaybetmemişler. Bahar gelince sanki aylarca hareket edemeyen onlar değillermiş gibi yükleri ile yürümeye başlamışlar. Norveç’e geldiklerinde yapılan sağlık muayeneleri mükemmelmiş (42). Başka örnekler de var. Mesela Avusturalya’nın yerli hamalları sadece kanguru eti yemelerine rağmen 12 saat dinlenmeden yük taşıyabilirlermiş (43).

Açken spor yapılabilir mi?
Açlığın spor performansı üzerine olan etkileri üzerine yapılan araştırmalar çok fazla değildir. Bu araştırmaların çoğu da oruç tutan Müslümanlar üzerine yapılmıştır. Bu çalışmaların bazılarında ramazanda oruç tutmanın performansı etkilemediğini gözlemlenirken (44,45) birçoğunda tam tersine bir azalma saptanmıştır (46-49). Hiçbir çalışmada ramazanın spor performansını artırdığı görülmemiştir. O zaman açlığın spor üzerine olumlu bir etkisinin olmadığı sonucunu çıkartabilir miyiz? Bu soruya hayır diyoruz. Çünkü ramazanda tutulan oruç birçok bakımlardan intermitan açlık felsefisine uymamaktadır (50).

Çünkü;
  1. Ramazanda tutulan oruç su içilmesine izin vermemektedir. Bu durum da spor performansını negatif yönde etkilemektedir. Hele de ramazan yaz aylarına rastlamışsa.
  2. Sahura kalkma nedeni ile uyku bölünmektedir. Bu durum da spor performansını negatif yönde etkilemektedir.
  3. Bu araştırmaların çoğunda deneklerin çoğu undan şekerden ve rafine gıdalardan fakir bir diyetle beslenmemektedir.
Açlığın efor kabiliyeti üzerine olan etkilerini en iyi avcı-toplayıcı grupları inceleyerek öğrenebiliriz. 30 yılını Paraguaylı kızılderili kabilesi Ache’ler arasında geçiren Dr. Kim Hill, Ache’lerin hiç kahvaltı yapmadan 6-8 saat av peşinde koştuklarını ve buna rağmen hiç yorulmadıklarını gözlemlemiş (51,52). Dr. Hill ise 100 metreyi 10.2 saniyede koşan bir sporcu olmasına rağmen kahvaltı yapmadan onlara katılsadiğer avcılara ayak uyduramıyor, hemen yoruluyormuş. Deyim yerindeyse nal topluyormuş. Demek ki sürekli taş devri diyeti yapan kişilerin yağ asidi oksidasyonları mükemmel oluyor.

Başka bir örnek de Aborijin’ler; av peşinde aç karnına günde 30-35 km zaman zaman koşarak, zaman zaman yürüyerek efor sarfedermiş ama hiç de yorulmazlarmış (43). Onların yedikleri kanguru eti ve böcekler ve yılanlar. Yani unsuz-şekersiz gıdalar; orijinal bir taş devri diyeti.

Kaynak: (link)

oldukça uzun bir yazı,ama önemli...

70kg’lık şişman olmayan bir kişide yağ deposu 15.000 gramdır

ben 65 kiloyum yağ bende az,
yağ yükleneceğiz,hindistan çeviz yağı kahve ile,
 
Scudo
büyük dedem sabah kahvaltıyı kral gibi yapacaksın derdi öğle ikindi atıştırma genelde gunde 2 öğünü geçmezdi. bana sen korkma çok ekmek ye ben gençken ekmek 1000 gramdı sonrada gramını yavaş yavaş düşürdüler gunde 1 tane ekmek yerdik derdi. 80 den sonra artık yıyemıyorum sıskınlık yapıyor derdı

sigara kullanmazdı kendıne bakardı. işe gidip gelirken boğazdan yururdu. 95 yaşında hasta olup hastaneye gittiler oğlu ile tv izlerken gitti aynı gün diğer tarafa. beni 88 yaşında bilek güreşinde yeniyordu eski topraklar işte. ama benim dikkatimi çeken çok fazla yoğurt tüketimiydi. tabi kendine çok iyi bakardı.

vücüduna iyi bak emanet etmiştir hak, emaneti hor gören kendine eder ancak. diye bir kaç sözü vardı da aklıma gelirse yazarım.

vefat etmeden önce ki son fotosu biraz yaşlılık tabi 94 yaşındayken ama 90 yaşına kadar dimdikdi http://3.bp.blogspot.com/-MCzREYA82aI/TxwAm766lvI/AAAAAAAAAZo/5z3_-5xUdsY/s1600/DSC07963.JPG
 
Açlığın efor kabiliyeti üzerine olan etkilerini en iyi avcı-toplayıcı grupları inceleyerek öğrenebiliriz.
30 yılını Paraguaylı kızılderili kabilesi Ache’ler arasında geçiren Dr. Kim Hill, Ache’lerin hiç kahvaltı yapmadan 6-8 saat av peşinde koştuklarını ve buna rağmen hiç yorulmadıklarını gözlemlemiş (51,52). Dr. Hill ise 100 metreyi 10.2 saniyede koşan bir sporcu olmasına rağmen kahvaltı yapmadan onlara katılsadiğer avcılara ayak uyduramıyor, hemen yoruluyormuş. Deyim yerindeyse nal topluyormuş. Demek ki sürekli taş devri diyeti yapan kişilerin yağ asidi oksidasyonları mükemmel oluyor.
Başka bir örnek de Aborijin’ler; av peşinde aç karnına günde 30-35 km zaman zaman koşarak, zaman zaman yürüyerek efor sarfedermiş ama hiç de yorulmazlarmış (43). Onların yedikleri kanguru eti ve böcekler ve yılanlar. Yani unsuz-şekersiz gıdalar; orijinal bir taş devri diyeti.

katılıyorum,kendimde denedim ,aç karnına başıbüyük eğimlerini aldım ,ordan aydosa eğimlerine 10 km dayanabildim,gayet iyi performansla eğimleri çıktım,sonra midem kazındı,kuru üzüm yedim ve fındık.

unsuz- şekersiz beslenme uyaroğlu. şeker her şeyde var ,kuzu eti yenecek ıspanaklı yumurta ,ekmek yok ,en fazla 1 haftada tüketilecek o da organik buğday ekmeği ondada gluten var
 
kahvaltı olayını denedım performans ınanılmaz artıyor evden sabah çıkım aç karnına tuzlaya roket gibi uçtum ama tuzlada baygınlık geldı kendımı yere attım bıseyler atıstırdım ekmeği beyaz ekmek hiç yemem genelde köy ekmeği yada buğday ekmeği tuketırı 1 hafta yemedım ekmek kepeklı denedım gerçekten ekmeksiz yapamadım buğday da olsa ekmek tuketmeden olmuyor özellikle benım gıbı 32 yaşındayken. kahvaltıyıda artık yapmadan çıkmıyorum yoksa tansiyon düşüyor 20. kmden sonra bende
 
@Cem Ç.
doğru yaşamış ama ilahi son hepimizi bekliyor,
her an ölecekmiş gibi ama hiç ölmeyecekmiş gibi yaşa
,ikisini barıştıracan kafada.

@Cem Ç.

kuru üzüm fındık al cem yanına ,ekmek afyon gibidir, bağımlılık yaratır ,çünki aynen malboro sigarası gibi ,insanın bağışıklık sistemini bozan her şeyden uzak durmalı.
 
yer fıstığı ve ceviz alıyorum hep yanıma geçen kuru üzüm de, siyah buyuk olanlardan aldım bir amca da aynen kuru üzüm en iyisi demişti.

ÇEKİRDEKLİ SİYAH KURU ÜZÜM


Günümüzde Otoimmün rahatsızlıklar ve alerjik rahatsızlıklar her geçen gün katlanarak artmaktadır. Özellikle çocuklarda alerji alerjik astım oldukça artmış bulunmaktadır. Havayı, suyu ve toprağı kirleten kimyasal atıklar. Bu kimyasal atıklar vücudumuzun her hücresini etkilemektedir. Vücudumuz doğal olan zehirleri tanıyıp yüzde doksan dokuzunu yakınını etkisiz hale getirebilmektedir. Fakat sentetik kimyasalları tanımadığı için kendini koruyamamaktadır. Özellikle ağır metaller havayla, suyla ve deriden vücuda girerler. Karaciğer ve böbrekler bu ağır metalleri yok etmeye çalışırken büyük zarar görürler. Sindirim sistemine de zarar verir. Genelde ciltte sorunlar olarak ortaya çıkar (link), (link) ve (link) sindirim sisteminin düzeninin bozulması ile meydana çıkar.

Alerjiye karşı direnç kazandırır. Damar sertliğini önler, kalp krizini önleyici, göz sağlığını koruyucudur. Protein ve karbonhidrat kaynağıdır A, B1 ,B2, B6, C vitaminleri ile fosfat, kalsiyum, demir, fosforik asit, organik asitler, formik asit içermektedir. Antialerjen olduğu için çocuklara mutlaka çekirdekli siyah kuru üzüm yedirmeliyiz. Tabi şeker hastaları mesafeli durmalıdırlar çekirdekli siyah kuru üzümden.
 
@Cem Ç.

bunlar önemli,

yapılan araştırmalara göre gluten ,dünya insanlarının yüzde yetmişine dokunur,çünkü genlerimizin oluştuğu zamanlarda (2 milyon yıl önceden başlayarak )
gluten yoktu ,10.000 sene öncesine kadar tahıl (gluten içeren )yenmiyordu,
Aslında glutene alışınca bunun zararlarını anlamıyoruz.. Çoğu derdin kaynağı glutendir. (Eklem ağrıları sivilceler, midede, barsaklarda gaz, şişkinlik, bazı alerjiler).. Bunu ancak gluteni tamamen kesip bir süre sonra (deneme amaçlı) tekrar aldığınızda anlarız.
cem ekmek yok bende, acıkmıyorum,

tahıllara bağlı hastalıkların var olduğuda bi gerçek ,açıkça tahılı kestim ,süt ürünleri dahil ,karbonhidrat yüzde 20 ye indi ve yüzde 10 protein ve yüzde 70 yağ ,uygulamasını yapıyorum ,ahmet aydının haklı olduğu yer ise aç karnına bisiklet sporcuların randımanlı sürdükleri ki bu kesin olarak doğru ,tabi 10 uncu km 'de acıktım ,eskiden tok karnına eğimlerde sıkıntı çekiyor idim ama ac karnına durum gerçekten farklı oldu .

süt içince kemiklerdeki kalsiyum idrar ile dışarı atılır .çünkü sütteki kalsiyum /fosfor oranı bozuktur-, bu konuda -paleo diet for athletes -dr. loren cordain 'in kitabını kaynak olarak gösterebilirim ,yalnız kitap ingilizcedir ,türkçe çevirisi yoktur.kitaptan örnek veriyorum sütteki kalsiyum 351 ünite olup ,buna karşın ıspanakta 581 ,brokolide 386 ünite kalsiyum vardır ,ayrıca rokada süttekinin on katı kalsiyum vardır.sütün kemikler için iyi olduğu tezine pek sıcak bakmıyorum

(link)
 
Efendimiz (s.a.v) 1 gün sabah akşam ertesi gün sadece öğle yemek yerdi.
İbn-i Sina "İki öğün sağlıktır üç öğün hastalıktır" demiştir.
Tabi bu durum çalışılan iş ve harcanan efora göre değişiklik gösterebilir.
 
saat 12.00 'de kahvaltı akşam 18.00 ,bunu tutturan yaşadı,bağımlılık yaratıyor ise herhangi bir yiyecek açıkça şüphelenirim,
malum festfood firma patateslere morfin ekliyordu,morfin bağımlılık yaratır ,ekmeğe ,unlu keklere konmadığını kim garanti edebilir.
 
Naçizane fikirlerim şunlardır.

Öncelikle, öğün sayısı, kişiden kişiye, yapılan spordan spora, yapılan efordan efora değişmektedir.
Kilo ve öğütmenin birçok faktörü vardır ama en önemlisi hormonlarımızdır. Bunların dağılımı da kişiden kişiye değişiklik gösterir. Yaşanılan olaylar ya da genetik faktörler bunda etkendir.

upload_2016-7-14_10-36-56.png

Bu arkadaş vizyona girecek olan Tarzan filminin baş aktörüdür.
" “I spent six months eating high protein meals five times a day and suffering through hefty regular workouts to prepare for this Instagram. Unclear what the other guy did.”
“For the first three months we tried to bulk up, and I ate about 7,000 calories a day,” Skarsgård recalls, incredulously. “He gave me these Tupperware boxes of food with cold steak or chicken and potatoes. I was constantly eating, constantly full. It was tough. I would get up in the middle of the night and have some protein and potatoes.”
“It was insane,” Lygdback says. “What I eat in one day, he would eat in a single meal.”


6 ay boyunca, 5 öğün yemiş ve günlük 7.000 kalori aldığını ifade etmektedir. Gece bile yemiş :)

Merak edenlere kaynak: (link)
 
@Kudret Kurtcebe
Kudret Abi, paylaştığın yazının tam hali de mevcut, belki de okumuşsundur. Okumadıysan istersen paylaşabilirim. Yazının en nihayetinde dayandığı nokta, insanlığın tarihsel sürecinde işlenmiş gıdalara alışık olmadığı ve kahvaltı kültürünün modern çağla birlikte ortaya çıktığı. Tabii yazının en temel düşüncesi ise, vücudu açlığa alıştırarak yağ yakımını arttırmak ve işlenmiş gıdalar, karbonhidratlardan uzak bir hayat.

Süt konusunda da sana katılıyorum. Kolumu kırdığımda, kemiğin daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde kaynaması için doktor, süt değil, brokoli, ıspanak, roka ve benzeri sebzeleri bol bol tüket. Hem kalsiyum değerleri yüksek hem de hücre yenilemeye yardımcı besinler olduğunu söylemişti. Sütün aslında insan gelişimi için çok da yararlı olmadığını anlatan bir belgesel vardı, bir bakınayım. Bulunca yazarım.
 
  • Beğen
Tepkiler: Groims
https://www.bisikletforum.com/dosyalar/upload_2016-7-14_10-36-56-png.78354/

vücut sporu başka tabi,yüklenecek ,ve üst taraf aynen kaslanacak altta amaaaaaa
bisiklete bu tarzanı bindirelim froome 'u asla eğimde yakalayamaz
neden çünki,m-48 tankı bu adam....nasıl çekecek kendini.
 
@eren cerciz Süt konusunda şu sıra çok değişik bilgiler ediniyorum. Sizin dediğinizi destekler nitelikte bilgilere ulaşıyorum. Hatta sütün kemiklerin kalsiyum emilmesini engellediğini okudum bir yerde ama detaylı araştırmadım.

@Kudret Kurtcebe Hocam paylaşımınız için teşekkürler. Bu arada ben artık ciddi ciddi Vejeteryanlığı düşünüyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: eren cerciz
@Groims

vejetaryan değilim kendi namıma, hafta 1 kere kuzu eti alırım önemli benim için.

@bforummurat

kasaptan alırım ,koyun kemiklerini kırdırtırım.az mercimek koyar tereyağ katarım ve bol suda pişiririm ,kemiğin içindeki iliği emerim,epey zamandır yapıyorum,performansta acaip faydası oldu,hafta içi yüklenirim,ayrıca her ay devit-3 alırım d vitamini acaip bir gelişim söz konusu ,sabahları çok dinç kalkıyorum.50 kişi dövmüş gibi asla uyanmam
 
tşk ederim :) bende deniycem

şuan sabah kahvaltı yapıyom peynir yumurta bal vs
2 saat sonra simit yiyom
oglen saglam bi yemek
aksam hafif yemek
yatarken süt polen yogurt yulaf ezmesi
bazen meyve
 
@Groims
Süt ile ilgili olarak belgeseli bulunca paylaşacağım. Çok oldu izleyeli, araştırıyorum şimdi. Tabii ona bakarken yiyeceklerle ilgili bir sürü başka belgesel de çıkıyor karşıma :)
Vejeteryanlık konusunda diyecek bir şey yok tabii, tercih meselesi. İhtiyaç duyulan besinler başka gıdalardan karşılandığı sürece sağlık olarak bir sorun oluşturmuyor. Ancak öyle bir düzende yaşıyoruz ki, tüketeceğiniz herhangi bir gıdanın temiz yoldan (hijyenik olmasından öte, yasal, etik, sürdürülebilir vb açıdan) üretilmiş olması çok zor.
 
@bforummurat

ekmeğiiiiiii unut ....yalnış, seni acıktıran ekmektir. ekmek perfomansımı resmen etkiliyor idi bıçak gibi kesip attım tahıllarıda en fazla mercimek yerim...bal fazla alma özelden yazdım ne yapacağını sonuçları buraya bence yaz.bakalım senin metabolizma ne tepki verecek. 2 öğüne düş ...
 
Geri