Scudo Sports

Forumda Düzgün Türkçe Kullanımı

Benim için olayı ve ya sorunu anlıyorsam sorun yok. İstediği gibi yazsın. Milleti yargılamak veya sınıflandırmak bizim işimiz değil. Forumun amacı bisiklettir. Yazım kurallarına uygun Türkçe görmek istiyorsanız Türkçe forumlarında zaman geçirin.
 
  • Beğen
Tepkiler: Road_Runner
Scudo
Türkçe'yi Türkiye'de öğrenmemiş kişilerin bu başlıktan alınmasına gerek yok. Türkçe'yi az bildiğinizi söylerseniz hepimiz toleranslı oluruz. Ama Türkiye'de doğmuş, büyümüş, eğitimini Türkiye'de almış kişilerin yazarken itina göstermeden yazmasına tepki göstermek yanlış olmaz.

Birçok forumda imla kurallarına dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekilir. Ancak kuralına göre yazılmış yazılar anlaşılmaktadır. Yanlış anlamaların önüne geçilir. Kuralsız yazılmış yazıların çoğunu okumadan geçiyorum, okusam dahi cevap yazmıyorum.
 
İkibin yuroluk bisikleti 1000 tl'ye acil satmaya çalışan birinin ilanında, kimsenin büyük ünlü uyumu arayacağını veya "senin bisikletini almayacağız, önce tdk'yı yut öyle gel, oh olsun" diyeceğini sanmıyorum.

:islik:
 
@Ahmet SARI


TDK'yı yutacak bir durum yok. İki tane kurala dikkat edilse yeter. Cümlelere başlarken büyük harfle başlamak ve imla işaretlerinden sonra boşluk bırakmak.
 
Ortalığı karıştıran kişi olarak konuyu kapatayım mı? En azından deneyeyim.

Türkçeyi (dil adlarına gelen ekler ayrılmaz) sonradan öğrenmiş de (bağlaç, tabii ki ayrı) olsanız, çocukluğunuzdan beri içinde de olsanız kurallar aynı. Dilekçe yazarken de, internette yazışırken de böyle. Ve benim asıl anlamadığım şey, bu kuralların o kadar da zor olmamasına rağmen uygulanmamasındaki ısrar. Niye güzel kardeşim? Forumlarda yazışacak kadar kelime dağarcığın varsa, o kurallara uyacak kadar da emek ver, değsin çabalarına. Yarın çocuğunuzun ödevini yapacaksınız. Bu Türkçeyle mi yapacaksınız bunu? İki kere ikinin sonucunu beş bulmaktan farkı yok bunun. "Ama anlıyorsak sorun yok!" Var kardeşim. Sorun var.

Neyse, ne desem boş, gecenin kötü adamı benim. Bildiğiniz gibi yapın.

 
@Yusuf Yılmazvural

Yılmaz bey, isterseniz bırakalım da çocuklar kendi ödevlerini kendileri yapsınlar :) Anne-babalar tarafından yapılan ödevlerin çocuklara hiçbir faydası dokunmuyor; belki de o çok yakındığımız imla ve dilbilgisi hatalarının temel sebebi de budur.

Murat bey, "abdal" kelimesi bir hakaret değildir; manası "Allah'tan başka dünyadaki her şeyden vazgeçmiş kişi"dir. Dipnot olarak ekleyeyim dedim :)

Fransız edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Albert Camus, "Fransızca benim kalem ve ben de surlarında bekçisiyim." demiştir. Pek tabii ki her birimizin bir edebiyatçı kadar titiz olması beklenemez, ama en azından temel dilbilgisi kurallarına uyulursa, ortak paydamız olan "dilimize" azami saygıyı göstermiş oluruz.

Saygılar
 
  • Beğen
Tepkiler: Abdullah Cimis
@Najaz

Ben sadece apdal kelimesi icin demedim, buna cahil ve kitap okumayan kelimeleri dahil tüm yorumua karsilik söyledim. O benim kitap okumadigimi, cahil oldugumu ve allahdan haric düyandan vaz gectigimi nerden biliyorda böyle seyler yaziyor. Ayrica benim oglum beim esimin yardimlariyla okulunu cok sükür basariyla bitirdi. Peki sonradan ögrenenler de kurallara uyacaksa sizler neden yabanci dile özen göstermiyorsunuz. Gerci bun soruma yusuf bey bir cevap vermedi, demekki ben türkceyi son 3-4 sene de gelistirdim ve gelistirmeye de devam ediyorum ama kendisi bir yabanci dil bile örenememis gibi geliyor bana. Cok kitap okuyan bir kisi, cahil ve apdal olmayan birkisi bence yabanci dili de ögrenmesi gerekiyor. Lafi ortaya atmadan önce insan kendine bakmali. Ben artik yorum yapmak istemiyorum ve konuyu ferhat köse beye havale ediyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: Abdullah Cimis
@Yusuf Yılmazvural

Sizin yanlışınız ilk başta söyleyeceğinizi en sonda söylüyorsunuz.
 
Ben 7 yaşında Almanya'dan Türkiye'ye taşındım. O zamanlar Türkçe konuşamıyordum. 1 sene sokak arasında oynarken Türkçe konuşmaya başladım. Bu süre zarfında da hiç bir ders almadım. Okula başlayınca 1,5 ayda okuma yazma öğrendim. Harçlıklarımı Türkiye Çocuk, Milliyet Kardeş, Ökkeş serileri gibi şeylere yatırırdım. Atatürk İl Halk Kütüphanesine üye olup sürekli oradan kitap olup okurdum. 34 yaşındayım hala kütüphaneden kitap alıp okuyorum. 7 yaşındaken sadece kardeşim ile ben Türkiye'ye geldik. Annem ve babam Almanya da kaldılar. Bu yüzden de sürekli birilerinin yanında veya yatılı olarak kaldık. Haliyle sürekli farklı şiveler duyuyorduk. Bu yüzen konuşurken otobus değil otobüs, yağmur çiliyor değil yağmur çiseliyor diye sürekli muhabbeti bırakıp benim yaptığım hataları takip eden Türkçe Dil hastası bir arkadaşım beni aşırı derece de sinirlendiriyor. Muhabbeti farkettirmeden bırakıyorum. He he diyerek lafları geçiştirmeye başlıyorum. Yoksa kendimi tutamayıp kafasını gözünü yaracak seviyeye geliyorum. (34 yaşındayım hayatımda 4 kere sadece kavga etmek zorunda kaldım. Uysal biriyim ama kavgaya başladım mı elimden zor alıyorlar. Dövdüğüm kişi bir daha göz göze gelmez ve yolunu değiştirir o derece pis dövüyorum.) Sürekli bu şekilde küçük hataları veya şive dillerini düzeltmeye çalışmak bana göre bu büyük bir terbiyesizliktir. Bu ego tatmini budur. Ego da bana göre kendini geliştirememiş cahil kişilerde olur. Benden tavsiye insanların sürekli küçük hatalarını düzletmeye çalışarak insanların kalbini kırmayın.
 
Türkçe dünyanın birçok farklı yerinde kullanınan bir dildir. Konuşma farklılıkları oluşabiliyor. Ağız farklılığından dolayı cümleleri kendi bildiği şekilde yazabilirler. Hiç kimse söylediğiniz kuralları bilmiyor diye yazı yazmaktan korkar hale gelmemeli. Bırakın insanları doğal halleriyle yaşasınlar.
 
  • Beğen
Tepkiler: Emre G.
@murat cömez

Murat bey, o kelimenin doğrusu "aptal"dır; abdal değil. Aptal ile abdal, birbirinden farklı anlamı olan apayrı kelimelerdir; ben o noktaya dikkat çekmek istemiştim.

Ayrıca Yusuf bey, mesajlarının hiçbir yerinde size doğrudan o sıfatı yakıştırmamış. Bence biraz fazla alıngan davranmışsınız.

Yusuf bey belki cehalet hususunda genelleme yaparak hata yapmış, ama siz de "sizler neden yabanci dile özen göstermiyorsunuz." diye yazarak aynı hatayı tekrar etmişsiniz. Örneğin bendeniz, anadilim gibi İngilizce biliyorum ve Türkçe konuşur ve yazarken gösterdiğim özenin en az iki mislini İngilizce için gösteriyorum. Her ne yaparsanız yapın, yaptığınız şeyin en iyisini yapmaya çalışın. Aksi takdirde Türkçenizi geliştiremezsiniz; ki anladığım kadarıyla sizin istediğiniz şey de Türkçenizi geliştirmek. Bu sözümü naçizane bir dost tavsiyesi olarak kabul edin lütfen.

Saygılar
 
  • Beğen
Tepkiler: MehmetAliB.
@Yusuf Yılmazvural

Kurallar aynı ama bir dili duyarak sokakta öğrendiyseniz yazma kısmını bilmezsiniz.
 
Aşağıdaki Plaza Türkçesi'ni onedio.com'dan aldım. İşim gereği kurumsal müşterilerimizdeki yetkili kişileri düzenli ziyaret edip, verdiğimiz hizmetlerin kalitesini görüşüyorum. Görüştüğüm kişileri bu açıdan değerlendirdiğimde, benim yaşımdakilerde değil ama, daha genç yöneticilerde aşağıdakine yakın bir konuşma tarzıyla karşılaşıyorum. Maalesef firmanın büyüklüğüyle veya kültürüyle de alakalı bir durum değil bu.

12 Örnekle Plaza Türkçesine Giriş

Plazada çalışıyorsanız zaten bu dile hakimsiniz, peki ya ilk defa bir plazadan içeri adım atacaklar?

Onlar tuhaf bir gramerle süslenmiş, acayip okunuşlu, havalı görünen ama altyazı gerektiren bu dille karşılaştıklarında şoka uğrayacaklar ve biz halkımıza bu elit dili yeterince tanıtamadığımız için kendimizi suçlu hissedeceğiz. Sonuçta dil eğitimi anayasal bir hak!

Örneklere geçmeden önce Plaza Türkçesini akıcı bir şekilde konuşmak için 3 ipucu:

- Sözcüklerin Türkçesi mevcut ve daha kısaysa İngilizcesini kullanın
- İngilizce future continuous zamanını iyi öğrenin. Yapacağım yok, yapıyor olacağım var.
- Etmek fiili sizin en iyi arkadaşınız, her sözcüğün sonuna ekleyin.

Artık hazırsınız.

- Overload oldum, down durumdayım
- Bir karamelli macchiato moralimi nasıl da BİR TIK arttırırdı.

- Bu case'i handle edebiliyor olmalıyız arkadaşlar
- HR, IT, CTS, UPS bütün departmanlara brief verelim, onların da bu case'e attach olmalarını sağlayalım. Face to face olabilmek önemli.

- Reportların deadline'ı yarın fyi.
- Ayrıca verileri process, dataları sort edelim!

- Böyle bir durumda nasıl aksiyon alırdınız?
- Ben sütlü alayım.

- Sizinle hemen bir meeting set edelim.
- Önce biraz brainstorming yapıyor OLURUZ, ardından da projeye inhouse go diyor OLURUZ.

- Bu proje bizim için tam bir win win yaniii
- Üstelik kurumsal assetlerimizi maximize edecek

- Push edelim, push edelim, push edelim
- PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH, PUSH!

- İngilizce bizim için nice to have değil must yani
- Speak in english? I live in english.

- Sizi hemen projeye assign ediyorum
- Ayrıca taskleri de schedule ediyorum, mailleri de forward ediyorum, konuyu da finalize ediyorum.

- Third partyler call back edildi mi?
- Peki ya shareholderlar? Clientlar assemble edildi mi? Peki emailing yapıldı mı, yapılıyor oldu mu HI?

- Bir üst levela atlama processinde, schedule'un çok gerisinde kaldık.
- Bağa mı dedin?

- Bu konudaki major concernümüzü clarify ettiğimizi sanıyordum?
- What can I do sometimes...
 
@Bahadır Gürel

Bu plaza nerede abi :) böyle bir konuşma şekline insan kaç dakika dayanır bilemiyorum cümlelerin büyük kısmını hiç anlamadım sanırım ingilizcem yok ondan :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Ömer KARAN
bahadır bey, güzel yerden dem vurmuşsunuz. bu arada "ben sütlü alayım." cümlesinde abes ne var?
 
@Ferhat Köse

Sizin understand olmamanız sizin eksikliğiniz Ferhat bey :D ( Plazaca )
 
@halil ibrahim duran

Orasını ben de anlamadım ama, yazıyı olduğu gibi aldım.
 
İş şirazesinden kaymış :)
Anlatılmak istenen gayet basit. Temel imla hatalarının yapılması rahatsızlık verici. Bu duruma özellikle benim ve benden önceki kuşakların hassasiyet göstermesinin nedeni, temel eğitim aldığımız dönemde bu hususların tavize mahal vermeden ciddiyetle ele alınmasıdır. Daha genç kuşak hem medya hem de konu hakkında çok da ehil olmayan ellerden öğrendiği için zaafiyet normaldir. Ancak hakikaten rahatsızlık vericidir şahsım adına da. Bunun yanında gramerin ötesinde, kişinin kitap okuma konusunda ne kadar acz içinde olduğunu ortaya çıkaran kelime hataları da can sıkıcı. Ancak sanırım yine aynı kuşak için. Örneğin, şamyel (şambrel), amortisör (amössör), apelye (hoparlör) gibi. Tabii bu kelimeler anadilimizden değil elbet. Bu yüzden telafuzu da ortak olmayabilir. Ama yine de yazılı eserlerde mutlaka doğru yazılışına rastlarsınız. Sonra da düzeltirsiniz. Elbet okuma alışkanlığınız var ise...
Ayrıca, uzun yıllar anavatandan uzakta yaşayan ya da yaşamış kimselerin bu konuda tolere edilecekleri de aşikâr. Alınganlık göstermemeleri gerek. Doğrudan itham edilmedikleri sürece elbette.
 
Sadece forumda değil heryerde düzgün bir türkçe konuşulması en büyük dileğimizdir ancak insanımızın kimi eğitimli kimi de eğitimsiz o nedenle bu konudaki uyarılarımızı bize yakışacak bir üslup kullanarak yapmalıyız ki kişiler hatalarını görebilsin ancak rencide edilmesin
 
Bu Plaza Türkçesi aslında plazalardan önce de vardı. Bu tip konuşmalar ingilizce eğitim veren bir üniversiteden mezun herkes tarafından yapılırdı. Son yıllarda ingilizce eğitim veren üniversite sayısı artınca bu tip konuşanların sayısı arttı. O yüzden hep şunu savunurum: eğitim Türkçe olmalı ama çok iyi yabancı dil öğretilmeli. İnsanlar mesleklerini ingilizce öğrenince haliyle mesleki konularda konuşurken araya ingilizce kelime serpiştiriyor.

Ben Fransızca eğitim veren bir liseden mezun oldum. Matematik, fen, biyoloji, kimya derslerini hep Fransız hocalardan, Fransızca kitaplardan Fransızca öğrendim. Sonra İTÜ mühendisliği kazandım. Okulun ilk haftası şok yaşadım. Hiçbir şeyi anlamıyordum. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Üç ayda yavaş yavaş her ifadenin Türkçesini ancak öğendim. Travma geçirdim diyebilirim.

Kısacası insanların suçu değil sistemin suçu.
 
Geri