Milbert Hofen
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 14 Eylül 2013
- Mesaj
- 847
- Tepki
- 1.623
- Şehir
- Münih
- Bisiklet
- Canyon
Ne zamandır aklımdaydı bu tur. Gelecek yaz kamplı uzun bir tur planlıyorum ve o tura hazırlanabilmek adına hep adım adım ilerliyorum. Önce günlük mesafelerimi arttırdım,sonra da yüklü olarak rampaları yenmeye başladım. Kendimi alıştırmak zorundayım çünkü uzun tura römork ile çıkmayı planlıyorum.Eşimin ve kendi yüklerimin neredeyse tamamını kendim çekmeliyim.
Neyse dönelim turumuza.Gözüme kestirdiğim dağlar Almanya ile Avusturya arasında sınır oluşturuyor ve en yüksek noktası Zugspitze yaklaşık 3000 metre.Mesela bu noktada bulunan bir restorant 2 ye ayrılmış durumda.Bir tarafı Avusturya'da bir taraf Almanya'da. Dağ boyunca böyle ilginç bir sınır var.Dağın eteğinde yaklaşık 1000 metrede de Eibsee adlı bir göl var.Yazın çekilmiş fotoğraflarını görmüştüm daha önce ve çok hoşuma gitmişti.O zamandan beri aklımdadır ama fırsatını ancak bulabildim
Evet eşimi de ikna ettikten sonra geceden herşeyi hazırlayıp 2 gibi uykuya daldım ama sabah 6 gibi de kalkıp birkaç işimi hallettim.3 gündür uykusuz ve yorgun olmama rağmen hiçbir şey beni yolumdan çeviremezdi artık.Sabahleyin gitmem gereken yerlere de bisikletimle gidip 20 kmlik bir ön antreman da yapmış oldum.
Sonunda tren garından biletlerimizi alıp bisikletlerimizi trene koyduk ve Wetterstein dağlarına doğru yolculuğumuza başladık.Yol ilerledikçe şaşkınlığım daha da arttı.Kış meysimi olmasına rağmen doğa insanı içine çekiyordu resmen.Sabırsız yolculuğumuz sonunda bitiyordu.Tura güzel bir manzarayla başladık.
İlk kare trenden indiğimiz noktadan,hava açık ve mevsim şartlarına göre sıcak.Yaklaşık 5 derece.
(link)
Son hazırlıkları ve su takviyesi yapıyorum
(link)
Burada yoldan ayrılıp ormana dalıyoruz. Orman yolları tırmanış için epey yorucu, taşlı yollar yüklü bisikletimi biraz zorluyor ama tırmanış heyecanım herşeyi bastırıyor.
(link)
Küçük bir dere yatağında mola veriyoruz.Ben fotoğraf çekme derdindeyim eşim ise yorgunluktan bayılmak üzere.Allahtan hava soğuk ve bütün yükler bende. Tabi onun için de zor bir tur. İlk defa böyle bir eğimde bisiklet sürüyor.
(link)
2.molayı trekking yapanlar için düşünülmüş bankta dinlenerek geçiriyoruz.
(link)
Eğim gitgide artıyor fakat manzara şevkimizi artırıyor. Eşim bile alıştı hatta biraz hızlandı bile.
(link)
Bu noktadan sonra bir tabelede hedefimiz olan Eibsee'ye 2 km kaldığı yazıyordu ama yol resmen bitmek bilmedi.Eğim iyice arttı,gözler karardı derken buz tutmuş gölün ucu göründü. Saat de epey ilerlemiş olduğu için yerleşmek için uygun bir yer bulup birkaç fotoğraf çektik.
Burası kısa kamp alanımız
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Evet dostlar,Doğadan uzaklaşmış bir toplumuz maalesef. Hep bir üşengeçlik var,doğaya yabancıyız ,uzağız peki ama neden ?Bizi çeken ,mutlı kılan o kadar şey var ki aslında doğada. En ufak toprak parçasında oturup muhabbet etmek bile insanı rahatlabiliyor. İstanbulda fırsat buldukça kamp yapardık ama maalesef çoğunlukla araba kullanarak ulaşım sağlıyorduk.Ne benzine ne de başka bir şeye ihtiyaç duymadan her şeyimi kendim taşıyorum ve bunun verdiği huzur bambaşka.Bisiklet gerçekten bir huzur kaynağı. 5 ay ağır bir tedavi gördümve resmen bisiklet ile ruhumu temizledim. Kendimi rüzgara bıraktıkça yüzüme çarpan rüzgar kendimi hep daha sağlıklı hissetmemi sağladı. Evet konuyu çok dağıtmadan devam edelim.
Bu noktada yanımızdaki kampocağı ile güzel bir yemek yaptık.Açıkçası yemek fotoğrafları paylaşmak çok hoşuma gitmiyor.Güzel bir mantarlı soslu tavuk sote diyelim yeter.
(link)
Lezzetli yemeğimizi kaynar bir durumda kaşıkladıktan sonra hava kararmadan dönüş yoluna geçtik.son pozlar dönüş yolundan.
(link)
(link)
Eve döndüğümüzde kendimizi resmen arınmış hissediyorduk.Tadı damağımızda kalan bir turdu.1000 Metrede sıcaklık 0 dereceye düşmüştü ama sıcacık yemeğimiz ve güzel manzaramız bizi ısıtmaya yetmişti. O akşam oradan ayrılmak istemedim resmen. Umarım turlarımı devam ettirebilirim.
Hep doğada kalmak ümidi ile,
Sağlıcakla kalın.
Neyse dönelim turumuza.Gözüme kestirdiğim dağlar Almanya ile Avusturya arasında sınır oluşturuyor ve en yüksek noktası Zugspitze yaklaşık 3000 metre.Mesela bu noktada bulunan bir restorant 2 ye ayrılmış durumda.Bir tarafı Avusturya'da bir taraf Almanya'da. Dağ boyunca böyle ilginç bir sınır var.Dağın eteğinde yaklaşık 1000 metrede de Eibsee adlı bir göl var.Yazın çekilmiş fotoğraflarını görmüştüm daha önce ve çok hoşuma gitmişti.O zamandan beri aklımdadır ama fırsatını ancak bulabildim
Evet eşimi de ikna ettikten sonra geceden herşeyi hazırlayıp 2 gibi uykuya daldım ama sabah 6 gibi de kalkıp birkaç işimi hallettim.3 gündür uykusuz ve yorgun olmama rağmen hiçbir şey beni yolumdan çeviremezdi artık.Sabahleyin gitmem gereken yerlere de bisikletimle gidip 20 kmlik bir ön antreman da yapmış oldum.
Sonunda tren garından biletlerimizi alıp bisikletlerimizi trene koyduk ve Wetterstein dağlarına doğru yolculuğumuza başladık.Yol ilerledikçe şaşkınlığım daha da arttı.Kış meysimi olmasına rağmen doğa insanı içine çekiyordu resmen.Sabırsız yolculuğumuz sonunda bitiyordu.Tura güzel bir manzarayla başladık.
İlk kare trenden indiğimiz noktadan,hava açık ve mevsim şartlarına göre sıcak.Yaklaşık 5 derece.
(link)
Son hazırlıkları ve su takviyesi yapıyorum
(link)
Burada yoldan ayrılıp ormana dalıyoruz. Orman yolları tırmanış için epey yorucu, taşlı yollar yüklü bisikletimi biraz zorluyor ama tırmanış heyecanım herşeyi bastırıyor.
(link)
Küçük bir dere yatağında mola veriyoruz.Ben fotoğraf çekme derdindeyim eşim ise yorgunluktan bayılmak üzere.Allahtan hava soğuk ve bütün yükler bende. Tabi onun için de zor bir tur. İlk defa böyle bir eğimde bisiklet sürüyor.
(link)
2.molayı trekking yapanlar için düşünülmüş bankta dinlenerek geçiriyoruz.
(link)
Eğim gitgide artıyor fakat manzara şevkimizi artırıyor. Eşim bile alıştı hatta biraz hızlandı bile.
(link)
Bu noktadan sonra bir tabelede hedefimiz olan Eibsee'ye 2 km kaldığı yazıyordu ama yol resmen bitmek bilmedi.Eğim iyice arttı,gözler karardı derken buz tutmuş gölün ucu göründü. Saat de epey ilerlemiş olduğu için yerleşmek için uygun bir yer bulup birkaç fotoğraf çektik.
Burası kısa kamp alanımız
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
Evet dostlar,Doğadan uzaklaşmış bir toplumuz maalesef. Hep bir üşengeçlik var,doğaya yabancıyız ,uzağız peki ama neden ?Bizi çeken ,mutlı kılan o kadar şey var ki aslında doğada. En ufak toprak parçasında oturup muhabbet etmek bile insanı rahatlabiliyor. İstanbulda fırsat buldukça kamp yapardık ama maalesef çoğunlukla araba kullanarak ulaşım sağlıyorduk.Ne benzine ne de başka bir şeye ihtiyaç duymadan her şeyimi kendim taşıyorum ve bunun verdiği huzur bambaşka.Bisiklet gerçekten bir huzur kaynağı. 5 ay ağır bir tedavi gördümve resmen bisiklet ile ruhumu temizledim. Kendimi rüzgara bıraktıkça yüzüme çarpan rüzgar kendimi hep daha sağlıklı hissetmemi sağladı. Evet konuyu çok dağıtmadan devam edelim.
Bu noktada yanımızdaki kampocağı ile güzel bir yemek yaptık.Açıkçası yemek fotoğrafları paylaşmak çok hoşuma gitmiyor.Güzel bir mantarlı soslu tavuk sote diyelim yeter.
(link)
Lezzetli yemeğimizi kaynar bir durumda kaşıkladıktan sonra hava kararmadan dönüş yoluna geçtik.son pozlar dönüş yolundan.
(link)
(link)
Eve döndüğümüzde kendimizi resmen arınmış hissediyorduk.Tadı damağımızda kalan bir turdu.1000 Metrede sıcaklık 0 dereceye düşmüştü ama sıcacık yemeğimiz ve güzel manzaramız bizi ısıtmaya yetmişti. O akşam oradan ayrılmak istemedim resmen. Umarım turlarımı devam ettirebilirim.
Hep doğada kalmak ümidi ile,
Sağlıcakla kalın.