Scudo Sports

Corona virüsü (Covid-19)

Baskılarla karşılaşan doktorlar yasal düzenleme istiyor
Koronavirüsle mücadalede yaşanan sıkıntıları dile getiren doktorlar baskılarla karşılaşıyor. Meslek örgütlerinin talebi doktorların yaşadığı sıkıntılara ilişkin acilen bir düzenleme yapılması.

Balıkesir’de aile hekimliği yapan Dr. Fevzi Turgut’un koronavirüsle mücadele kapsamında sağlık personeli için getirilen esnek çalışma sistemini Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğünün uygulamadığını sosyal medya hesabından duyurması ve ardından 2 ay süreyle görevden uzaklaştırılması dikkatleri bir kez daha sağlık personelinin çalışma koşullarına çevirdi.
Dr. Turgut hakkında verilen görevden uzaklaştırma cezasını kınayan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Özlem Sezen, Turgut'un İl Sağlık Müdürlüğünü Cumhurbaşkanlığı genelgesi ve Sağlık Bakanlığı kararlarına uymamakla eleştirdiği için görevden uzaklaştırılmasını “idari mobing” olarak tanımlıyor.

Bunun "yönetimsel bir şiddet" olduğunu söyleyen Sezen, "Koronavirüs ile savaşta tüm sağlık çalışanlarının psikolojik olarak da desteklenmesi, alınan kararların uygulanması açısından çok önemli” diyor.

Sezen, il sağlık müdürlüklerinin denetlenmesi konusunda hükümete çağrı yaparak aile hekimlerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi konusunda hükümetten yeni düzenlemeler beklediklerini de belirtiyor.

"Düşmanca tutumla karşılaşıyorlar”

Ankara Tabip Odası avukatlarından Ender Büyükçulha'ya göre de bu münferit bir vaka değil. Büyükçulha, görev yaptıkları sağlık kuruluşlarındaki eksiklikleri dile getiren, isteklerini bağlı oldukları idari birimlere yazılı olarak sunan ve yasal haklarını korumaya çalışan doktorların "idari mobing"le karşılaştığından yakınıyor.

Bunun bir diğer örneği de Mardin Tabip Odası Eş Başkanı Osman Sağlam'ın basına demeç verdiği için açığa alınması oldu. Sağlam hakkında "Hekimlerin tanı koymaktan korktukları çok sayıda hasta var. Açıkçası özel hastaneler de diğer hastaneler de koronavirüsü tanısı koymamaları için hekimlere baskı yapıyor" açıklamasının ardından "halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek" suçundan soruşturma başlatıldı.

“Doktorlar, eksikleri dile getirdiklerinde, eleştiri yaptıklarında Sağlık Bakanlığı’nı kötüleyen, muhalefet eden, aksaklıkları teşhir eden özneler olarak görülüyor ve düşmanca tutumla karşılaşıyorlar” diyen Büyükçulha, bu doğrultuda yaşanan hukuki mağduriyetlerin giderilmesi için doktorlarla birebir iletişim kurduklarını anlatıyor.
Doktorların yaşam ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkının Anayasa’da güvence altına alındığına dikkat çeken Büyükçulha, doktorların taleplerini karşılayan yeterli düzenlemelerin yapılmaması durumunda doktorlara her türlü hukuki yardımın yapılacağını söylüyor.

"Doğruları söylemekten çekinmeyeceğiz”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Ali Çerkezoğlu da tüm sağlık personelinin salgınla mücadelenin sonuç vermesi için tüm idarecilerle birlikte çalışmak istediğini ancak bu süreçte eksik ve yanlış gördükleri şeyleri de söyleme hakkına sahip olduklarını söylüyor.

Ancak iki üniversite hocası da koronavirüsle ilgili yaşanan sorunları dile getirdiği için eleştirilere maruz kalmıştı. Dokuz Eylül Üniversitesi Pandemi Servis Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Yusuf Savran, "İstatistiklere bakınca hazırlıksız yakalanmış İtalya’ya göre, Türkiye daha ciddi bir sınav veriyor. Vaka sayımız ve ölüm sayımız şu ana kadar İtalyanlardan daha ileridedir. Türkiye hâlâ bu işin ciddiyetinde değildir” demişti. Ancak üniversiteden daha sonra Savran'ın yanlış anlaşıldığı belirtilerek bir açıklama yapıldı.

Ankara Ünversitesi'nden Dr. Güle Çınar'ın da Umre'den dönenlerin koronavirüsün yayılmasında etkili olduğunu söylemesi tartışmalara yol açtı. Çınar da söyledikleri nedeniyle daha sonra özür diledi.

Salgınla mücadele sırasında 9 Eylül ve Ankara üniversitelerinden iki hocanın gördükleri eksiklikleri dile getirdiği için baskı gördüklerini belirten Çerkezoğlu, “Hocalarımız görüşlerine ilişkin sosyal medyadan düzeltme yapmak durumunda kaldılar. Çok yakışıksız bir durumdu” diyor. Çerkezoğlu, “Mutlaka önlemler alınmıştır, mutlaka maskeler vardır, koruyucu ekipman vardır ama doktorlarımızın dile getirmek istediği daha ne kadar olacağıdır, gerekli değerlendirmeler yapılmış mıdır? Elbette ki akıllarındaki soruları soracaklar" diye sözlerini sürdürüyor.


Link:
(link)
 
Scudo
Yoldaki denetlemenin bir benzeri de çalıştığım hastanede mevcut. Evet ateş ölçüyorlar ama nasıl ateş ölçüyorlar. Hastanenin sadece zemin kattaki ana girişinde ateş ölçme mevcut. Erişkin, çocuk ve ambulans acilde giriş çıkış normal en azından biz çalışanlar için. Daha sonra atık ve cenaze çıkışının olduğu kapı var yine serbest alan giren çıkan belli değil, birde kemoterapi ve diyaliz tarafının girişi var burada hasta, hasta yakınları ve çalışan dahil kimsenini ateşi ölçülmüyor. Bu kapılardan birisinden giren kişi belki hasta ve tüm hastaneye yayacak kimse farkında değil. Denetleme var mı? Evet var, ama nasıl var. Bir sitem yapıyorlar, yaptıkları sitemin yarısında açıklıklar var ve insanlar bu açıklıkları kullanıyor.

Keza yapı denetimde de durum aynı. İnşaata denetlemeye geliyorlar 3-5 göstermelik bakıp onayı veriyorlar, sonra yıkıldığında bir iş geldiğinde herkes bu noktaya hücum edip bir şeylerin öneminden bahsediyor. 1 ay sonra aynı tas aynı hamam devam ediyorlar.

Ekleme: Çalıştığımız firma 5 seviye üzerinden dördüncüsü ne geçmiş durumda her kişiye test yapacaklar. Akciğer filmi çekilip lezyon olup olmadığına bakılacakmış, eğer lezyon varsa ağızdan salgı alınıp neden olduğuna bakılacamış. Grup grup alıyorlar bakalım bekliyorum şimdiye kadar teste girenler de sıkıntı çıkmadı. İnşallah bizde de herhangi bir olumsuzluk yaşanmaz.

Yine işçiye personele verilen değeri gördük. Ekstra iş çıkıyor diyerek ilk 10 gruptaki godoman kesimin, müdürün testini yapıp, sahada aktif görev yapan personellere testi iptal ettiler. Çünkü görüntüleme, laboratuvar ve fizik tedavi şirketin ve ekstra olarak görüyorlar. Yap işlet devret sisteminin güzellikleri. Şehir hastaneleri yaptık diye şov yapmayı biliyorlar.
Önce maaş zamlarının iptali ve ya gelirsiniz ya gidersiniz demeleri, sonra personele test yapmama. Bakalım bir sonraki aşamada neyi yaşayacağız.
 
20 yaş altı sokağa çıkmak yasak.

31 ilde araçla dahi giriş çıkış yasak.

Sosyal mesafeye uymayanlar cezalandırılacak, 3 adım uzak duracak herkes birbirinden.

Kalabalık yerlerde maske takması zorunlu hale geldi. Maskesiz markete, pazara giremeyecek kimse.

(link)
 
Abdülkadir Ergin
daha başındayız dedi sağlık bakanı! şimdiden 245kayıp! demekki günde 60 70 kişi hayatını kaybederse,ay sonunda 2binleri geçmiş olucaz.tabi günlük kayıp sayısı katlanarak artmazsa🙁
 
20 yaş altı sokağa çıkmak yasak.

20 yaş altı yasak 65 yaş üstü yasak.
''Ölüm grubu'' na düşmüşüm beya:ssrtcbya:

Bize ölmek yasak,çalışmak mecburi:booo:Cepheye gönderilen piyade gibiyiz.Eli ekmek tutan herkes cepheye gönderilmiş gibi.Allah hepimizin yardımcısı olsun.
 
Sehrimizde 4 vaka olduğu açıklandığından beri daha rahat hale geldim. Üzerimde ister istemez oluşan baskı kalkmış durumda. Fakat bir yandan da rehavete de kapılmamak elde değil.
 
  • Beğen
Tepkiler: Tutmosis89
Sehrimizde 4 vaka olduğu açıklandığından beri daha rahat hale geldim. Üzerimde ister istemez oluşan baskı kalkmış durumda. Fakat bir yandan da rehavete de kapılmamak elde değil.
Hocam o 4 vaka test yapılıp, pozitif olduğu ortaya çıkanlar. Test yapılmamış veya yapılıp şimdilik negatif olan pozitife dönüşecek olan nice vaka vardır kimbilir. Düşük sayılara kanıp rahatlamayın. İki gündür buyuksehirlerden inanılmaz bir kaçış var, küçük şehirlere hastalık geliyor hızlı bir şekilde.
 
Maske takmayı zorunlu hale getirdiysen ya maskeleri ücretsiz dağıtacaksın ya da en azından maliyetine sattıracaksın. Birkaç kuruşa mal olan tek kullanımlık maskelerin tanesi 5 TL'ye satılıyor. Vurgunculuğa göz yumuluyor.
 
Virüsün enfekte ettiği sadece insanlar değil, ekonomiye de virüs bulaşmak üzere
Dr. Yavuz Dizdar şöyle anlatmış;
 
  • Beğen
Tepkiler: mariokaldato
Bu maske işi çok saçma bir hal aldı. Madem zorunlu hale gelecekti. Baştan zorunlu yapsalardı. Virüs yükü düşükken, infekte insan sayısı azken. Bahane şu idi: insanlar maskeyi doğru kullanamaz, maskeye güvenip sosyal izolasyonu korumaz ve bulaşır. Şu an ne değişti ya da ne beklenildi de zorunlu hale geldi. Aksine toplumdaki infekte insan arttı. Yani olası bir hatalı maske uygulamasında infeksiyon riski daha da arttı. Akıl alır gibi değil.
 
Şirkete 100 lu maskeyi 5 liraya alıyorduk. Şu anda 50 li paket 100 lira. İşyerinde yemek dağıtırken bile takmaya korkar olduk. Çünkü gelmiyor. Fiyat 40 ye katladı ama ürün de gelmiyor. Maskesiz çıkmak yasak. Maske yok ki nasıl takalım.
 
Şimdi maske takmak zorunlu oldu tamam da bunu temin etmiyorken devlet, fahiş fiyattan maske almaya itekliyor halkı resmen.

Yani parası olmayan adam gider 1 tane tek kullanımlık maskeye 5 lira verir, onu 2 ay kullanır, bu adam corona olmasa da başka bir hastalığa yakanır.

Fiyatlarına bakıyorum maskelerin, 120 liradan başlıyor gördüğüm. Yıkanabilir maske olayı güvenilir midir, ne yapmalı en uygun yollu şu dönemde fikri olan var mı?

Hem şirket ücretsiz izin veriyor, hem devlet 3 yıl prim ödenmedi diye destek vermiyor, sonra maske alın maske takın.... T.şak geçiyorlar insanla resmen.
 
@Ahmet Bilge Kaan AKIN buf olur. Gazlı bezi dört beş kat edip kendin dikebilirsin. Ben her ikisini de kullanıyorum. Güzel olan tarafı şu aklına geldi kirlendi dedin yıka kurula utule tekrar kullan... Illahi maskeyle gerek yok. Hanımın anamızın yazması bile olur
 

Peçeteyle yapılanda vardı da bulamadım.
 
Geri