Scudo Sports

Corona virüsü (Covid-19)

Covid 19 Virüsünün Faydaları Vol 1

Devletleri küçültültelim, devlet ekonomiden elini çeksin, sınırlar kalksın, ordu lazım değil polis bize yeter, küreselleşelim diyenler ortalıktan çekiliverdi.

Ben hala buradayım, fikrim değişmedi. Sokağa çıkma yasağına da karşıyım. Devletin, amacı ne olursa olsun, "sizin iyiliğiniz için" diyerek insanları dört duvar arasına hapsetme hakkı asla ve asla olmamalıdır. Bu tip güçler her zaman için kötüye kullanılma potansiyeli olan güçlerdir. Hatırlarsanız, 15 Temmuzda bunun tam tersi olmuş, insanlar sokaklara davet edilmişti devlet tarafından. Bir çok insanımızı da bu sebeple kaybettik ya da sakat kaldılar. Devletin sivil vatandaşın en temel haklarına müdahale etme hakkı asla ve asla olmamalıdır. Bazı haklarımız evrensel olarak korunmalı ve hiç bir hükümetin kontrolüne bırakılmamalıdır. İster demokratik olarak seçilmiş hükümetler olsun ister darbe ile başa gelmiş bir diktatörlük olsun fark etmez. İnsanoğlu hiç bir zaman en temel özgürlüklerini bir başka insanın kontrolüne vermemelidir.

İşin "küreselleşme karşıtlığı" tarafına gelirsek, şu anda başımıza gelen şey aslında tam da söylediğinizin tersini kanıtlar nitelikte bir olay. Ülkelerin sınırlarının aslında ne kadar anlamsız olduğunu, bizi korumak için ne denli yetersiz olduğunu görüyoruz. Uzaylı istilasını anlatan Holivud filmlerini bilirsiniz. Bu tip filmlerde her zaman ülkeler bir araya gelip düşmanlıklarını bi kenara bırakırlar ve tek vücut olarak uzaylılara karşı savaşırlar. İşte şu anda başımıza gelen de aslında bir uzaylı istilası gibi düşünülebilir. Biz hala sınırlarımızı kapatmak, kendimizi hapsetmek gibi çözümler peşindeyiz. Uzaylılar şu anda her yerdeler, bu tip bir yaklaşım malesef insanın en ilkel beyin cidarlarından çıkan içgüdüsel yaklaşımların dışavurumundan ibaret. Yani "tehlike geçene kadar saklanayım" içgüdüsü. Uzaylılar benim evime girmesin de gerisini boşver. Bu salgın/pandemi, sizin dediğinizin tam tersine, dünyaya aslında devletlerin ve sınırlarının hiç bir anlamı olmadığını, sizi koruyamadığını, her şeyin küresel olduğunu gösteriyor. Ortada tüm insanlığı etkileyen bir düşman varken, hala daha ülke hatta şehir bazlı savunmalar ve savaşlardan bahsediyoruz. Bunun hiç bir işe yaramayacağı bugün ortaya çıktı işte. Virüs, alınan her türlü önleme rağmen neredeyse dünyanın tüm ülkelerine yayıldı. Messi'ye, Ronaldo'ya, Brad Pitt'e ya da Robert Downey Junior'a milyonlarca dolar para akıtan ekonomik sistemlerimiz, laborantlara, biyologlara, salgın hastalıkla mücadele eden bilim insanlarına ve onların çalışmalarını yürüttüğü kurumlara "asgari" miktardaki fonlamayı yeterli gördü. Şimdi bize aşı lazım, hem de acilen. Belki de zamanında bu konulara sağlam yatırım yapılmış olsa idi çoktan aşıyı bulmuş ve seri üretime geçmiştik bile. İşin komik tarafı şu anda Messi'yi ve Ronaldo'yu da hiç bir yerde bulamıyorsunuz, çünkü onlar da evlerine kapanmış haldeler korkudan. Holivud oyuncuları en fazla instagramdan "evdekal" hikayesi paylaşıyorlar. Neden evde kalayım paşam? Çünkü film çekemiyorlar, para muslukları kesildi. Bir an önce şu konu kapansa da sektör açılsa diye bekliyorlar.

İnsanoğlu olarak olaylara bakış açımız hala en ilkel içgüdülerimizin dışavurumu şeklinde devam ediyor. Akıllı olduğumuzu, çok zeki olduğumuzu iddia ediyoruz, hatta başka gezegenlerdeki hayatlarla iletişim kurmak için onlara radyo dalgaları gönderiyoruz. Ama hala daha önceden uyarıldığımız, olacaklarını bildiğimiz felaketler için önlem almak yerine, paramızı eğlence sektörüne akıtıyoruz. Bilim insanları senelerdir Çin'deki hayvan pazarları ve hayvan hastalıklarının pandemiye dönüşebileceği konularında bizi uyarmışlar. Biz ne yapmışız? Netflix'i icat etmişiz. Evde oturup camdan bir ekrana bakmak bizi mutlu ediyor. Bi de üstüne sokağa çıkmak yasak olsun istiyoruz.
 
Scudo
Gençleri de etkilemeye başladıysa vay halimize o zaman. (link)
 
  • Üzgün
Tepkiler: seko35.50
Savaş ve hastalıklarla dünya nüfusu dengelendiği sanılır ama kesinlikle dengelenmez.İnsan psikolojisi olan iç güdüleri olan bir canlıdır.
Özellikle savaşlarda ve büyük bunalım dönemlerinde çocuk sayısında her zaman artış olur.İnsanların bilinçaltları ''hayatta kal ve üre'' der.İnsanlar bunu zor şartlarda içgüdüsel yapar.Çünkü insanlar yaşadıkları korkudan ötürü ölüme yaklaştıklarını düşünüp üreyince ölmeyeceklerini sanırlar.Bu bilinçli olmasa bile iç güdülerimizi tetikler sonucunda da insanlar daha fazla ürerler.
Bu güdü, bana, hayatta veda etmeden önce insanoğlunun dürtülerini maksimize etmekle karıştırılıyor olmasıymış gibi geliyor; üreme kısmı işin falsosu sanki :D
 
Çok değerli bir Profesör, Bilim insanı : Bingür Sönmez Hocanın, dün gece Haber Türkte yaptığı açıklamaların bir kısmı,

(link)
 

Söylem sorunlu, ortada bir sıkıntı var, var evet ama doğru dil bu değil. Ne zaman ki biz “insandan, insan olmaktan” vazgeçeriz o zaman kendi sonumuzu getiririz zaten, doğaya, virüse falan gerek kalmaz kıyamet senaryoları için. Sistemin kendisi sorgulanmadan kişiler bazında bir eleştiri biraz pragmatik ve işin kolayına kaçmak sanki!
 
İyileşen hastalardan alınan antikorla koronavirüs tedavisi ...

Prof.Dr. Ercüment OVALI'nın projesi onay almıştı. Gelişmeyi Ovalı, sosyal medya hesabından "6 nisanda ilk covid-19 spesifik immun plazma, 12 hastanın tedavisi için, bir klinik çalışma kapsamında kullanılmaya başlıyor. Bakanlık projemize onay verdi. Üretim başladı. Kahramanlarımı öpüyorum" diyerek duyurmuştu.
Ancak 4 saat kadar önce bir düzeltme yapıp;"Projede bir düzeltme istendi...Düzeltme yapıldı.Halen onay süreci devam ediyor. P.tesi günü belli olacak "diye bildirdi.

(link)

(link)
 
  • Beğen
Tepkiler: MAERKEK
Yaşlı amca tamamen haksız sayılmaz. Yaşım 80 olmuş beni hapsediyorsunuz diyor. Bırakın evime gideyim zaten kendi evimde hapisim, gelenim gidenim yok diyor. Onun için bu son demlerinde böyle alıkonmak, hapsedilmek, hem de hiç suçu yokken ona anlamsız geliyor. Bu yaştaki birine virüsten, hastalıktan filan da bahsedemezsiniz, çünkü anlamaz. Gençler anlamıyor, o nasıl anlasın. Yaşlı insanlar çocuktan farksızdırlar. 65 yaş üstündekilere sokağa çıkmayı yasakladırlar. Ama aynı evde birlikte yaşadıkları gençler her gün işlerine gidip gelmek zorunda, hem de toplu taşımayı kullanarak. Yani yine bulaşacak, yine bulaşacak. Getirilen tüm yasaklar sadece göz boyamak amaçlı. O beklenen sokağa çıkma yasağı asla gelmeyecek, ben size söyleyeyim. En fazla "mesai saatleri haricinde market ve eczane alışverişi haricinde çıkmak yasaktır" derler. E kim bilecek sizin hangi mesaide olduğunuzu, ya da nereye gittiğinizi? Polis sizi mi takip edecek gerçekten markete gidiyor mu diye? Toplu taşımayı zaten durduramazlar, insanlar işlerine gidecekler, mecbur. Bu şekilde sadece göz boyamak amaçlı "spor yapmak, bisiklete binmek yasak" tarzı önlemlerle hastalığın önüne geçilebileceğine inanıyor musunuz gerçekten?
 
Bilmediğimden soruyorum; Hastalığı geçirmiş halkın kanından alınan antikorlarla yapılacak bu tedavi önceliği kimlere verilecek?
 
O beklenen sokağa çıkma yasağı asla gelmeyecek, ben size söyleyeyim. En fazla "mesai saatleri haricinde market ve eczane alışverişi haricinde çıkmak yasaktır" derler. E kim bilecek sizin hangi mesaide olduğunuzu, ya da nereye gittiğinizi? Polis sizi mi takip edecek gerçekten markete gidiyor mu diye? Toplu taşımayı zaten durduramazlar, insanlar işlerine gidecekler, mecbur. Bu şekilde sadece göz boyamak amaçlı "spor yapmak, bisiklete binmek yasak" tarzı önlemlerle hastalığın önüne geçilebileceğine inanıyor musunuz gerçekten?


En doğrusu sokağa çıkma yasağı getirilmesi; ancak yine de ''Her zaman bir, sıfırdan büyüktür''
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: MakRo ve MAERKEK
Arkadaşlar "şovmenleri" dinlemeyin sakın ha. Zamanında konuştular, "grip bile daha öldürücü yea" diyerek küçümsediler ellerinde hiçbir bilgi yokken. Bunlar önlem alacak insanları bile zamanında engellemişlerdir ona eminim. Dikkatli olalım, dinlediğiniz doktoru iyi seçin.

Bu arada cumhurbaşkanının geçenki konuşmasının hepsini dinledim, hem işsizlik çok olacağından hem de ekonomi kötü olduğundan ülkeyi karantinaya alamıyorlar. "Bizi karantinaya zorlamayın" diye uyarıda bulunuyor şimdi. Karantinaya alındığında işsizliğin ne kadar çok olacağını, devletin gücünün yetmeyeceğini düşünüyor muhtemelen, sarayın ışıklarını kapatmak zor zira, yahut 5 yıldır surilere bakmaktan daha zor 1 ay insanımıza bakmak.

Neyse geçmiş olsun hepimize, arkadaşın annesinde de coronavirüs çıktı, durum çok kötü. Yakında yakınlarımızda da çıkmaya başlayacak, kendini izole edebilen etsin arkadaşlar. Kendinize dikkat edin, "bazıları" gibi evinizde koronavirüs testi yapamayacaksınız, ne paranız ne gücünüz var buna. Hayata tutunmasını bilenler hayatta kalıyor bizim sınıfta. Kendinize iyi bakın.
 
Bizim hükümet diyor ki evde kalın ama işe de gidin.
Batı toplumu da diyor ki evde kalın işe de gitmeyin.Maaşını ben öderim,borçlarını da ödettirmem hatta cebinize harçlık bile koyarım,yeter ki evde kalın diyor.Bizim Avrupadaki Türk kardeşimiz ne yapıyor yerinde duramıyor bisiklete biniyor ,onu yapıyor bunu yapıyor yerinde duramıyor.:tskler:
Buradan şunu mu çıkaralım ''Türkler ve tedbir almak'' bir oksimoron örneği midir?
 
Son düzenleme:
Bugün 7641 test yapılmış. 1704 yeni vaka; toplam 7402 vaka oldu.16 kişi daha hayatını kaybetti.Toplamda 108 kişi hayatını kaybetti.445 kişi yoğun bakımda...Maalesef durum gittikçe kötüleşiyor.
 
Son düzenleme:
Siyasi polemik yaratmamak adına düzenledim. Durumlar hiç iç açıcı gözükmüyor. Kendinize çok dikkat edin.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ali Kılıç 35.5
yahut 5 yıldır surilere bakmaktan daha zor 1 ay insanımıza bakmak.

Kusura bakmazsanız bu "bir ay" dediğiniz süreye nasıl karar verdiğinizi sorabilir miyim? Bir ay sonra ne olacak mesela, virüs bitecek mi? Hastalığı yenmiş mi olacağız? Eğer tarihteki benzer pandemilere bakarsanız (ben baktım), bir ay içerisinde değil bitirmek, virüsün daha "peak" bile yapmamış olacağını söylemek gayet mümkün. Daha bu erken dönemde bile binlerce insanımız işsizler kervanına katılmış durumda, turizm sektöründe çalışanlar, bar/kafe/restoran/berber/kuaför, tüm bu sektörler şu anda kepenk indirmiş durumda. Oteller, ve onlara bağlı spalar, hamamlar, eğlence yerleri, sinemalar, tiyatrolar, ve bunlarla ortak iş yapan bir sürü sektör, işsiz sayısı katlanarak artacak. Daha her şey yeni başlıyor.

Devlet babamız "faturalarınızı ben ödeyeceğim, banka borçlarınızı ben kapatacağım, sigortanızı ben karşılayacağım" diyor mu? Demiyor. Çünkü diyemez. Şu anda ülkeyi iç ve dış talebi karşılayan fabrikalar ayakta tutuyor. Çoktan cepten yemeye başladık. Ülkeye zaten döviz girmiyor/girmeyecek. İthalatı ayakta tutun tutabilirseniz. İnşaat sektörü de yavaş yavaş bataklığa doğru giriyor, hani o çok güvendiğimiz, kar yağmaz dediğimiz dağlar var ya, işte onlar. Kısaca bu kriz daha yeni başlıyor. Bir çok insanımız bu hastalıktan malesef ölecek. Bu da bir gerçek. Resmi kurumlarının elinde eminim tahmini bir rakam bile vardır. Şu anda yapılmaya çalışılan şey halkın galeyana gelmesini ve telaşa kapılmasını geciktirmek. Dikkatinizi çekerim "geciktirmek" diyorum, çünkü o günler de gelecek. İşte sokağa çıkma yasağı da o zaman ilan edilecek. Hastalık yayılmasın diye değil, "korku" yayılmasın diye.

Ek olarak, virüsün yaz aylarında yayılım hızının azalacağını farz edersek eğer (bunun olmama ihtimali de var), sonbahar aylarında başlayacak olan ikinci dalgayı nasıl karşılayacağız? Tekrar bir sokağa çıkma yasağı mı ilan edeceğiz? Gönül ister ki bu tarihlere kadar hastalığı en azından hafif bir biçimde atlatabilmeyi sağlayan bir ilaç bulunsun. Malesef şimdiye kadar ortaya atılan tüm iddialar, iddia olarak kaldı. Aşı henüz yok, 12 ila 18 ay en iyimser tahmin. İlaç şirketleri şu anda ellerindeki tüm ilaçları bu virüse karşı denemekle meşguller. Resmen virüsün üzerine ilaç atıyorlar bakalım hangisi tutacak diye. Bir ihtimal birisi tutarsa şanslıyız. HİV'e karşı geliştirilen retroviral ilaçları bile deniyorlar. Ama bu virüs masalı bir ayda bitmeyecek, bunu artık anlamamız lazım. Bu uzun ve sancılı bir süreç olacak.
 
Son düzenleme:
Geri