Scudo Sports

Bisikletle dünyayı gezen ilk kadın

Abdülkadir Ergin

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Ocak 2012
Mesaj
2.373
Tepki
7.335
Yaş
45
Şehir
Manisa
Başlangıç
1984—85
Bisiklet
Bianchi
Bisiklet türü
Yol bisikleti
1800'lerin sonunda dünyanın çevresini bisikletle dolaşmaya girişecek kadar yürekli; giderlerini bisikletine reklam alarak, ufak tefek şeyler satarak karşılayacak kadar "becerikli"; bisikleti rahat kullanabilmek için uzun eteği bırakıp kısa pantolon giyecek, kadın kıyafetlerinde başlayan değişimin öncülerinden olacak kadar özgür ruhlu; yolculuğu ne pahasına olursa olsun tamamlayacak kadar kararlı bir kadının öyküsü...

1.jpg

Takvimler 25 Haziran 1894'ü gösteriyor. 24 yaşındaki Annie, dünyanın çevresini bisikletiyle dolaşacağını ilan ettiğinden beri, kendisini "Londonderry" soyadıyla sunuyor. Asıl soyadı Kopchovsky. Yoksul bir Yahudi aileden geliyor. Kocası Max ve üç çocuğuyla birlikte; ağabeyi, karısı ve onların iki çocuğuyla yaşıyorlar. Kadınların büyük hedeflerle ortaya çıkmasını, toplumun büyük geneline kabul ettirmek zorken, üç çocuğu olan bir anne söz konusuysa, bu bütünüyle imkânsız. Annelik görevlerini bir kenara bırakarak uzun bir maceraya girişmek! Olacak şey değil. Bekâr ve tabii ki çocuksuz olan Annie Londonderry, sert yargıların önünü kesmek için oluşturulmuş kurgusal bir karakter. Ayrıca bu yeni ismi sayesinde Yahudi kimliği ona yollarda engel olmayacaktı elbette...

Eşi Max bir işportacı. Annie parlak bir zekası olmasına rağmen, hiç eğitim almamış. 7 yaşında öksüz kalmış ve 18 yaşında evlenmiş Max ile. Daha sonraları, "Hayatımın geri kalan yıllarını, kucağımda bir bebek ve üstümde bir önlükle geçirmek istemedim" diye yazacaktı. Hayattan çok daha fazlasını istiyordu o.

2.jpg

Annie başlangıç noktasında bekliyor, Ilımlı Hıristiyan Kadınlar Birliği'nin yerel başkanı, kadınların oy hakkı için mücadele edenler de dahil meraklı kalabalığa kadınların erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmaları gerektiğini, Annie’nin kadınların her şeyi yapabileceklerinin bir sembolü olacağını anlatıyordu. Kadınların seçme-seçilme ve yüksek eğitim hakkıyla, evlilikte eşit haklar talep ettikleri o yıllarda, bisiklet özgürlüğün sembolü haline gelmişti. Annie bunu, ün, servet ve özgürlüğünü kazanmak için bir fırsat olarak gördü. Kamuoyunun macera, kadın hakları ve bisiklete olan ilgisini sermayeye çevirerek, ailesi için para kazanmasını sağlayacak bir plan geliştirdi.

Annie, dünya çevresindeki bisiklet turu girişiminin iki varlıklı adam arasında bir bahis olarak düzenlendiğini açıkladı. Eğer 15 ay içinde ve toplam 5000 dolar kazanmış olarak dönerse, 10.000 dolar kazanacaktı. Karşılıksız katkı almasına izin yoktu, sadece hediyelik eşya ve reklam satarak para kazanacaktı.

Lithia Su Şirketi, başlangıç olarak 100 dolar ödenmişti ve oda sırtına bu şirketin reklamını alarak yola koyuldu. Başlangıçta yolda kullanmak için hafif bir elbise diktirdi. Hızlı sürüş sırasında eteği beline tutturulabiliyordu. Yeni bir şapka ve kauçuk tabanlı bir ayakkabı aldı. Kadınların giymesi beklenen korse hareketlerini sınırlıyor ve onu nefessiz bırakıyordu; ondan kurtuldu. Annie büyük uğurlamadan sonra, iki gün fotoğraf çekimlerini bekleyerek, 27 Haziran’da yola çıktı.

3.jpg

24 Eylül'de Chicago'ya girdiğinde, 1500 km’den fazla seyahat etmişti. Amacına ulaşıp ulaşamayacağına dair şüphe duymaya başlamıştı. Başarısı yalnızca onun kişisel meselesi değildi, o tüm kadınların bir sembolüydü. Neyse ki umudunu tümden yitirmeden önce, Şikago Sterling Bisikletleri, ona 26 kiloluk bir erkek bisikleti uyarlamayı ve bir reklam sözleşmesi teklif etti. Sterling bisikletleri için tekerlek üreten bir üretici de, başka bir sözleşme sundu. Şimdi Annie'nin bisikletinde dalganan iki afiş vardı. Geldiği yöne, New York'a geri dönmeye karar verdi, oradan Fransa’ya gidecek bir gemiye binecekti.

14 Ekim'de, Chicago'dan pedal çevirmeye başladığında bol kesimli, bilekte dar manşeti olan bir pantolon giymişti. Bu kıyafet erkek bisikletine binen bir kadın için konforlu bir seçenekti. Oysa yolculuğunun başlangıcında bir gazeteci ona neden bol pantolon giymediğini sorduğunda, Annie şöyle yanıtlamıştı:

"Dünyanın çevresini dolaşmaya girişecek kadar cüretkâr olmama rağmen, pantolon giymeye yetecek cüretim yok."

4.jpg

New York Buffalo'ya ulaştıktan sonra, daha da ileri gitti; bir çocuk pantolonu alarak, dizaltında kısa pantolon gibi giymeye başladı. Siyah çoraplar, bir tozluk, bir tüvit yelek, bir ceket ile mavi bir gemici şapkası da giyiyordu. Onu görenler şaşırıp kalıyordu, yaklaşmakta olanın bir kadın mı erkek mi olduğunu anlayamıyorlardı. New York'tan bindiği gemide ilgi odağı oldu. Maceralarını masal gibi anlatıyordu, güvertede bisikletle tur atıyor ve para topluyordu.
Paris'te, Sterling bisiklet acentası tarafından konuk edildi. Bisiklet Fransa'da çok popülerdi, basından büyük ilgi gördü. Annie'nin minyonluğuna rağmen, sadece kas ve enerjiden ibaretmiş gibi göründüğü yazıldı.

Yolculuğuna başlamasından bu yana altı ay geçmişti, zaman azalıyordu. Marsilya'ya gitmek için güneye doğru sürdü. İnsanlara yolu göstermelerini rica eden Fransızca bir mesajı bir bez parçasına yazarak ceketine iliştirmişti. Yol boyunca bisikletliler ona kısa sürelerle eşlik etti. Hava soğuk ve karlı, yollar çamurluydu; ama Annie yılmadı. Marsilya'ya vardığında kendini çok yorgun hissediyordu; ama neşesi hemen yerine geldi, ona sponsor olmaya istekli tüccarlar tarafından karşılanmıştı.

20 Ocak 1895'te, Mısır'dan Sidney'e gitmek üzere ayrıldı. Artık bisikletinin üzerinde değil, daha çok onunla birlikte geziyordu. SriLanka’da yerel bisiklet kulübünün üyeleriyle birlikte, şehrin etrafında 50 km'lik bir tur attı. Şubat’ın yarısında, gemisi Singapur limanına girdiği sıralarda, yerel bir gazete tarafından sahtekârlıkla suçlandı: Fransa ile Singapur arasında gemiyle yapılan yolculuk, onun bisikletle dolaşma iddiasına şüphe getiriyor.

5.jpg

Mart 1895'te San Francisco'ya ulaşmasından hemen sonra, yolculuğunun final ayağına başladı. Bir bisikletli eşlikçiyle Los Angeles'e gitti. Artık bisikletinin ve giysilerinin arkasında dalgalanan 50’ye yakın bayrak vardı. Şehirden şehre geçerken, kasasına hediyelik eşyalar ve yerel tüccarların promosyonlarını da ekliyordu. Annie, Omaha World Herald gazetesine verdiği söyleşide "İnanıyorum ki, yakın gelecekte her sınıftan kadınlar, uzun etekli ve dar görüşlü olanlar dışında, bir bisiklete bacaklarını açarak oturacak" diyordu.

Tam olarak 15 ay sonra, uzun yolculuğuna başladığı yere, Boston'a dönebildi. Beklendiği kadar pedal çevirememiş olsa da, gene de yolculuğu büyük bir başarıydı. Sunumları sırasında dramlar ve detaylarla dolu bir hikâye dokudu; izleyiciler bunu yutar gibi dinlediler. Uzun süre gündemde kaldı; zeki ve becerikli bir girişimci, eğlenceli bir konuşmacı olarak onaylandı.
Adı geçen parayı aldı mı sorusuna gelince, elbetteki hayır çünkü aslında ortada böyle bir iddia ve para yoktu. Bunların hepsi onun kamuoyunun dikkatini üzerine çekmek için yaptığı kurgulardı. Aslında kendisi ve yolculuğu hakkında anlattığı pek çok şeydi yalandı ama ne fark ederki...

Önemli olan başarılı bir reklam kampanyası ile bir ev kadının kendi hayatını baştan kurgulaması ve onu istediği gibi şekillendirmesiydi. Yolculuğunda sonra kendisi ve ailesi New York'a taşındı. Ve burada gazetecilik yaparak hayatına devam etti.

(link)
 
Scudo
Kadınımız nerdeyse bisikleti 8.15 vapuruna yükleyip öyle gezmiş. Turistik evrope ziyaretinin ardından fransandan gemiye binip fışfışt hemen hindistanın en ucuna (seylanda çay içecek vay) topuklamış. Tabi ta o yıllardan pibba paccanın ruhu kahin kadın vanga gibi malum olmuştur bisocu teyzemize. Efendime söyleyim sonrasında bir kaç turistik güney doğu asya sömürgesi gezisinin ardından los angeles a glam rock dinlemeye gitmiş. öyleki bu teyzenin amerigayı boydan boya geçmeyi bile gözü kesmemiş. Hani yolda önüme bilidi kid çıkar mevzuları filan.
 
1894 yılında bir kadının dünyayı bisikletle dolaşacağını söylemesi bile cesaret işi. 1887 yılında Thomas Stevens bu işe kalkıştığında yanına kocaman bir tabanca alarak yola çıkıyor. Bugün bile dünyanın pek çok yerinden değil kadınlar erkekler bile bisikletle tek başlarına yolculuk ederken korkuyor. Her şeye rağmen bence büyük iş yaptığı.
 
Bugün yerel haber sitelerinden birine göz atarken ,10 yılı aşkın bir süredir yaşamakta olduğum yerleşim biriminde 36 yaşında bisikletli Fransız bayan turistin 2 maganda tarafından gasp edildiğini öğreniyorum ve lanet ediyorum lanet...Kadıncağız , gaspçıların elinden kurtulmak için yakındaki bir eve sığınmış.Eğer ıssız bir alanda konaklamak hatasını yapsaydı belki de ikinci Pipa Bacca vakası yaşanabilirdi.
Bu arada yaşanan bu utanç verici olaydan ,her gün yerel basını takip eden biri olarak ancak suçluları yakalamayı başaran kolluk kuvvetlerinin kaymakam tarafından ödüllendirildiği haberiyle haberdar olabiliyoruz.Çünkü ülkesinden yola çıkıp bisiklet üstünde güvenle binlerce km kat ettikten sonra burada, bu coğrafyada gasp edilmenin haber değeri yok fakat bu ödüllendirmenin var.
Diyeceğim şu ki bu bisiklet turlarının riskleri üzerinde yeterince durulmuyor, bütün seyahat boyunca her şey güllük gülistanlık, insanlar size yardım etmek için birbiriyle yarışıyor, bir tebessüm bütün kapıları açıyor...Yok aga öyle bir dünya yok! Ben şahsen böyle uzun soluklu bir tura çıkacak olsam yanımda kesinlikle bir ateşli silah bulundururdum nitekim tarihte ilk bisikletle dünya turunu gerçekleştiren Amerikalı Stevens amcamız yanına rovelverini almayı ihmal etmemiştir.
 
@emir yakup bulut bu haberi okuyunca içimi bir pişmanlık duygusu kapladı. Niye mi? Daha 3 gün önce İspanya'dan bisikletiyle dünya turuna çıkan bir gezgine güvenlik nedeniyle güzergahında olan Güneydoğu Anadolu bölgesini çıkarıp Karadeniz' üzerinden devam etmesini önermiştik. O da benzer tavsiyelerin daha önce de olduğunu bunu dinleyeceğini söylemişti. Şu an tek temennim saldırı haberinin bir istisnadan ibaret olması.

Peki tehlikeli diye tabir ettiğimiz Güneydoğu Anadolu'da herhangi bir gezgine bu tip bir saldırı haberi okuyan duyan oldu mu? Acaba bu duygularımız yalnızca bir önyargıdan mı ibaret? Diye de düşünmeye başladım.

(link)
 
bu gün yine atm'den para çekmek için bisikletle gidiyordum ve yolda öndeki sürücünün yatay, arkadakinin geleneksel şekilde pedalladığı bir tandem bisikletli Avrupalı çift gördüm, bir süre takip ettim, konuşmayı düşündüm fakat vazgeçtim, umarım Bafra da çadır kurmak gibi bir hata yapmamışlardır.
 
Türkiye ye gelmemiştir. Gelseydi başlık şöyle olurdu: bisikletle dünyayı gezerken tecavüze uğrayıp öldürülen kadın.

Hatta sonrasında da çöpe atılarak çevreci bi "insanlık" ironisine malzeme olurdu.
 
Yorumlardan milletin eğitim seviyesi, kültürü belli oluyor. Yorum yazanları kastetmedim, yorumları kastettim. Şimdi bu yazılardaki anlatılan tip insanlara da yarın oy kullandırıp ülkenin geleceğine karar vereceğiz. Vah Vah Vah.
Arkadaşlar kendi ülkemizdeki insanlar için biz "bile" bu kadar iğrenç, kötümser ve karamsar şeyler düşünüyorsak, dünyadaki görüntümüz nasıldır diye sormamalı mıyız kendimize?
Akşam- gece saatlerinde bir kadın tek başına rahatça dolaşamazken, insani olarak başkalarını geçtim kendi kendisine bile ikinci sınıf muamelesi yaparken, toplumsal baskı-şiddet üzerlerindeyken, erkekten daha zeki, daha farklı düşünen, olaylara farklı açıdan bakma yeteneğine sahip kadınlarımızın potansiyellerini nasıl açığa çıkarabiliriz?
 
Geri