Scudo Sports

Bisiklet yolu isteyenlere akord anahtarı ile ince ayar

@ferhat köse

İstanbuldan Eskişehire selamlar. Geçen yıl Mayıs ayında bisiklet ile Eskişehire geldiğimizde Eskişehirli arkadaşlarımız bizi sağnak yağışa rağmen Bozüyükte karşılamışlar ve bir benzin istasyonunda bir yandan üstümüzü kuruturken bir yandan kendileri ile tanışmıştık. Bu yıl Haziran ayında Eskişehirden yeniden geçeceğim. Umarım sizinle de karşılaşırız.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ferhat Köse
Scudo
@Orhan Kılıç

tarihi ve saati zaman yaklaştığında özel mesaj ile atarsanız emin olun direk tur düzenlerim geldiğiniz istikamette :) bizim için şereftir misafir bisikletseveri karşılamak eşlik etmek ve şehir dışına kadar refakat etmek.
 
  • Beğen
Tepkiler: ErdincAydin78
@ferhat köse

Bundan hiç şüphem yok. Sevgili Selçuk ve Semih bizi Bozüyükte karşılamışlardı ve Bülent, Aytaçi Serpil, Nihan, Emre ve adını saymayı unuttuğum arkadaşlarımız bizi şehirde kaldığımız sürece yalnız bırakmayıp otogara kadar eşlik ederek uğurlamışlardı. Bu karşılamadan o kadar etkilendim ve mutlu oldum ki artık bende elimden geldiğince şehir dışından gelen arkadaşları karşılamaya gayret ediyorum.
 
Gerçekten çok anlamlı ve güzel bi yazı olmuş konyada ikamet ettiğim için burda merkez yollarda ve geniş yeni yapılan hemen her yolda bisiklet yolu var hatta bir yolda 3 tane bisiklet yolu dahi oldu :) yanlışlıkla yapıldı bence :) dersenizki kullanıyormusun ben zaten yolun kenarından gidiyorum hani ister istemez ama bisiklet yolu var diye o çizgilerin üzerinde gitmiyorum ki zaten bazı araç sürücüleri bisiklet yolunu 3. hatta 4. şerit olarak gördüğü için bisiklet yolu biraz lafta kalıyor duba vs. birşey koysalar bile motorsikletler zaten bisiklet yolunu kullanıyor yayalarda öyle kısacası çok haklısınız çünki bisiklet kültürü yok birçok insanımızda araba sürse ordan geçer oraya park eder kaldırımın olduğu tarafa koyulanda yayalar yürür yada motorsiklet karşıdan gelir.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ali AKTAŞ
Ali arkadaşımız kendisinin görüdüğü doğru ve yanlış uygulamalar ile ilgili güzel bir yazı yazmış. Kendisine bu paylaşımından dolayı kutlarım. Ama düşüncelerinin bazılarına katılamayacağım.

Sadece bisiklet yollarını isteyen bir kitle görmedim daha. Bu cümlelerin içinde "bisiklet yolları isteriz" cümlesinin öne çıkartılması yanlış. Bisiklet yollarının yapılmasına kadar gidebilecek uygulamaların hayata geçirilmesini isteyen bir kitle var bence. Okullarda eğitimler, öğrencilerin bilinçli bisiklet sürücüsü olması , şöförlerin bisikletli bir sürücüye olan saygı düzeyinin yükseltilmesi, bisikletin sadece spor değil ulaşım aracı olarak benimsenmesi gibi çalışmaların da yapılmasını isteyen bir camia var. Tabi bunu sadece söyleyip hiç uygulamaya katılmayanlar olduğu gibi, bir de hep konuşan, çalışmalara katılmayan ya da "doğrusu şu olmalıdır" demeyen ama yapılanları da eleştiren kişiler veya gruplar da var.

Örneğin uzun süre Hollanda'da yaşayıp, Türkiye'ye dönen bir abimiz var ve bizi ne zaman bisikletle görse Hollanda'daki bisikletle ilgili uygulamaları ballandıra ballandıra anlatır ama trafiğe güvenemediği için çocuğunun bizimle bisiklete binmesine kesinlikle izin vermez ve yapılan çalışmalara da katılmazdı. Şimdi bu abimizi eleştireyim mi, savunayım mı?

Ya da X belediyesinin ulaşım müdürüne "şehirde bisiklet ile yapılan ulaşım konusunda" neler düşünüyorsunuz diye sorduğumda aldığım cevabın " Bu şehirde ne bisiklet ne de motosiklet görmek istemiyorum" olması durumunda, bu şehre küsüp geri mi durmalıyız.

Hafta sonu veya hafta içi bazı günlerin, gruplarca bisiklet sürüş günü yapılmasının ne türlü bir eksi yönü olabilirki? Bu günlerde bisiklet süren kişilerin çoğunun asıl amacı bisiklet binmek değil zaten. Bu tür grupları, sosyal bir etkinlik, yeni arkadaşlar edinebilecekleri bir ortam olarak görüyorlar. Nasıl bir fotoğrafçılık klübüne, bir dans klübüne giderek hem hobisini geliştirmeye çalışan hem de yeni arkadaş çevresi yapmak isteyen kişiler var, bizim gruplar içinde katılım aynı şekilde oluyor. Bisiklet sayesinde tanıştığım o kadar ilginç ve hoş insanlar var ki bilemezsiniz.

Grup içinde bisiklet sürerken bazı kuralların olmasından daha doğal ne olabilirki? Kask,eldiven, gözlük gibi zorunlu uygulamalar tek taraflı olarak görülmemelidir. Bu tür uygulamalar hem sürücünün korunması, hem de bu grubun liderliğini resmi olarak üstlenen kişilerin korunması için yapılır. Ailesinin, bizlere güvenerek gönderdiği bir gencin, kaza yapması durumunda, resmi kanalların bir sorumlu aradığını bilmeyen yoktur sanırım. Bu kaza sonrası olabilecek hasarın en aza indirilmesi bu tip zorlamaların olmasının asıl nedenidir. Yoksa gösteriş ve hava atma aracı değildir. Tabi bunu hava atma şeklinde bir ego tatmini şekline götürenler de yok değil ama bunu genellemek çok yanlış bir davranıştır.

Bisikletiniz ile grupça bir gezi düzenlediğinde bile, "izinsiz gösteri yapma yasasına muhalefetten" durdurulup, grubun lideri olarak öne çıktığınızda emniyet görevlilerince sorgulanan bir ülkede yaşıyoruz. Bu ve buna benzer bir sürü olumsuz engellerin olduğu bir ülkede, gelecek nesillerin bilinçlenmesi için yapılan çalışmalar arasında "bisiklet yollarını istiyoruz" söylemine takılmak bence yanlış olur.

Bu yazdıklarım benim şahsi düşüncelerimdir. Saygılarımla.
 
  • Beğen
Tepkiler: cihan aksoy
@Yunus Emre POLAT

Öncelikle sizi pek tanımıyorum onu belirtmek isterim,

Önce ulaşım aracı sonra spor olmalıdır, zaten birbirini şu şekilde takip eder, önce ulaşım ile bisikletin güzelliği farkedilir sonra spor-performans halini alır. Yerleşmemiş olan spor kültüründe bisikleti önce spor olarak benimsetmek mümkün değildir.

eğer sizi daha iyi hissettirecekse söyleyeyim ben gördüm. İlla da isim verip insanlarla papaz mı olayım :)

Bisiklet yollarının gereklilik durumumun sebebi konunun ilk mesajında mevcut. Diğer mesajlarda da eksik kaldığım yönleri arkadaşlar tamamlamışlar onların da yazılarını okursanız daha tatminkar cevaplar bulacağınızı düşünüyorum . Ülke durumunu gözardı ediyorsunuz. Yazdıklarınızda bi mecburiyetten doğan bir savunma var sanki.

Benden başka yorum yapanlar da var ama onlara neden takılmıyorsunuz sadece benim yazdıklarımdan yola çıkıyorsunuz anlamış değilim.

Facebook mesajımdan sonra bilgilerimden yararlanmanız için bekledim irtibat kurmanızı ama dönüş yapmadınız. Ama yorumunuzda bilgilerinizden yararlanmak isteriz demiştiniz.



@Yunus Emre POLAT


Tabi ki eleştirin.

Ona şunu söyleyin: Bisiklet kültürünün yeni tanınmaya başladığı bir ülkede bu işin öncüleriyiz, biz korkmuyoruz. ve şöyle devam edin, O sevgili abimize şu soruyu yöneltin, Hollanda'da '' Ülkenin halihazırda olan bisiklet kültürünün mevyesini mi yemiş ? Yoksa o meyveyi yetiştirmek için çaba sarfedip, Hollanda'yı o hale gelmesine yardımcı mı olmuş ? Bizim cesur insanlara ihtiyacımız var, oralarda nasıl binildiği nasıl kullanıldığını biliyoruz. Klasik bi ''Almancı''davranışı görüyorum sevgili abimizde.


@Yunus Emre POLAT

Bu rahatsızlığa doktorlar bol bol bisiklet binmeyi öneriyorlar...Yaşantımızda içselleştirerek !

@Yunus Emre POLAT

Bilirim bilirim ben de çok insanla tanıştım.

Eğer gerçekten söylediğiniz gibiyse bisiklet için olan hedef kitlemize onlar girmiyor.Tek eksiğimiz samimiyet.



@Yunus Emre POLAT

Bahsettiğiniz kişileri şehirde-yolda görmeyi umuyorum, Samimiyetlerine inanmam için.


@Yunus Emre POLAT

Çok şükür ki şahsi düşünceleriniz olduğunu öğrendim, doğru şeyler söylediklerimin doğruluğu konusunda farkındalığı yarattınız.

Değerli yorumlarınız teşekkür ederim.
 
Merhabalar ,

Ali Bey , önceden yazılmış bir yazı fakat ben dün farkedip okuma fırsatı elde ettim . Ellerinize ve yüreğinize sağlık . Tabirinizle güzelde bir ayar çekmişsiniz . :)

İnsanların bisiklete bakış açılarına göre aktiviteleri şekilleniyor . Bisiklete binecek olan her koşulda biner . Göstermelik İstanbul Anadolu Yakası kaldırımında bisiklet yolu yaptılar . Soda ve bira şişe kırıkları eksik olmaz yazın ise mangalcıların istilası sebebiyle orda yürüyemezsiniz bile . :)

Bisiklete binmeyi sosyal çevre edinmek adına yapanları kınamak elbette mümkün değil sadece arkadaş bulmak adına salsa kursuna katılmak gibi bir şey olsa gerek . :)

Şu bir gerçek ki bisiklete ucundan kıyısından bulaşan çoğu insan hava şartlarının olgunlaşmasını bekleyip binmek için ise 23 C , % 65 nem değerlerinin oluşarak yağmursuz ve rüzgar hızının ise 7-10 km / saat ' i geçmediği günleri seçmekte .

Bir anket yapsak yaz kış işe yada okula bisikletle giden kişi sayısı ne kadar çıkar ?

15 milyondan fazla kişinin yaşadığı bu mega köyde kaç kişi her gün bisiklete biniyor ? 15- 20 - 50 ????

Bu sonuçlarla bisiklet yolu yapmak mantıklı değil . Motorlu taşıtların gittiği yolları düzgün yapsınlar bizlerde lastiklerimiz yarmayalım .

Sevgi ve Muhabbetle ,
Tolga Gürgün

Tek Tabanca Bisiklet ile Türkiye Mesafe / Gün Rekoru İçin Tıklayınız
 
Tekrar merhaba Ali Bey. Öncelikle sizin tarafınızdan bu kadar tepki çekeceğimi bilmiyordum. Her paragrafıma bir cevap yazma ihtiyacı duymanız, sizinle aynı görüşte olmayan yazılara karşı olan düşüncenizi ortaya çıkarıyor. Ben de sizin üslubunuz ile cevap vereyim.

Öncelikle sizi pek tanımıyorum onu belirtmek isterim,

Beni tanımadığınızı söylüyorsunuz ama size yazdığım bir soruyu unutmuyor ve size bu soruyla ilgili dönüş yapmamam konusunu buraya kadar taşıyorsunuz. Kaldı ki burası bir forum sitesi, bir tartışma konusu açmışsınız ve bu konuda bizlerden yorum istediğinizi yazınızın en altında belirtmişsiniz. "Sadece beni tanıyanlar ve benimle aynı görüşte olanlar yorum yapsın" diye yazsaydınız, inanın sizi rahatsız etmezdim.

Önce ulaşım aracı sonra spor olmalıdır, zaten birbirini şu şekilde takip eder, önce ulaşım ile bisikletin güzelliği farkedilir sonra spor-performans halini alır. Yerleşmemiş olan spor kültüründe bisikleti önce spor olarak benimsetmek mümkün değildir.

Bu klasik cümleleri hep duyuyorum. "Ülkemizde bisiklet kültürü yokdur", "ülkenin durumu buna elverişli değildir" gibi gereksiz cümlelerin arkasına saklanarak, elini kolunu bağlayan kişiler var malesef. Ama ülke geçmişine bir dönersek, bisiklet küçüklüğümüzden beri bizimle. Hangimizin dayısının, amcasının, abisinin, komşusunun bisikleti yoktu ki? Herkes işine bisiklet ile gelir gider, pazar alışverişi sonrası yükünü bisikletle getirirdi. Bisikletin önüne bir yastık koyarak bizi gezdirmesini istediğimiz kaç insan geçti hayatımızdan.? Halen kırsal kesimde kullanılmaya devam edilen çift kadrolu bisan marka bisikletleri ne çabuk unuttuk. Sabahları okul yolunu tuttuğumuzda uzak mesafelerdeki arkadaşlarımızın babasının beline sarılarak bisikletinin arka selesinden bize el salladığını, sanayideki işine , çalıştığı inşaata bisikletiyle giden abilerimizi ne çabuk unuttuk. Aslında bunların hepsi günümüzde de var ama bir fon müziği gibi arka planda kayboluyorlar. Etrafınıza bir bakın, her yerde bisikletli insanlarımız var. Büyük şehirlerde trafiğin bol olduğu şehir merkezlerinde bunları görmüyor olabilirsiniz ama fazla değil 3-4 km şehir dışındaki yerleşim mahallerine gidin, bir sürü bisikletli göreceksiniz. Kısacası "bisiklet kültürümüz yoktur" yerine "yanlış politakalar sonucunda motorlu araç sayısı artırılmış ve onlara ayrılan yollarda bisikletliler unutulmuştur demek daha doğru olur.

Benden başka yorum yapanlar da var ama onlara neden takılmıyorsunuz sadece benim yazdıklarımdan yola çıkıyorsunuz anlamış değilim.

Yine aynı üslubunuz burada da devam ediyor. Size takıldığımı düşünüyorsunuz. Başlık açarak yorum isteyen sizsiniz. Konuyla ilgili her yorum yapan kişiye cevap yazma gibi bir uslüp bana göre değil. Sizin bazı düşüncelerinize katılmadığımı belirtiyorum o kadar. Aynı yönde düşündüğüm konuları zaten yazdığınız için burada tekrar yazmadım.

Bu rahatsızlığa doktorlar bol bol bisiklet binmeyi öneriyorlar...Yaşantımızda içselleştirerek !


Bu rahatsızlığa karşı doktorlardan medet umarsak vay halimize. Herşeyde olduğu gibi, sorumluluk almaktan kaçarak, yine birilerine görevimizi yükledik. Sokağa çöp atan birisine tepki gösterdiğimizde, bu kişinin "çöpçüler niye maaş alıyor? İşleri ne? Onlar toplasın çöpümü" diye cevap veren bir kişinin görüş açısıyla cevap vermenizi onaylamıyorum.

Bilirim bilirim ben de çok insanla tanıştım.

Eğer gerçekten söylediğiniz gibiyse bisiklet için olan hedef kitlemize onlar girmiyor.Tek eksiğimiz samimiyet.


Bu görüşünüz de çok tehlikeli. Bisiklet için hedef kitlemiz kimdir? Onlar, bunlar, şunlar diyerek hedef kitlesi ayrımı yapılması ne kadar doğrudur? Her insanın sizin yanınızda olmasını beklemek zaten bir farklılaştırmadır. Bu kutuplaşmaya gider ki, günümüzde bunun birçok örneğini bisiklet grupları arasında yaşanan anlaşmazlıklardan görmekteyiz. Mevlana'nın "Her kim olursan ol, yine gel" söylemini unutmamalıyız.

Bahsettiğiniz kişileri şehirde-yolda görmeyi umuyorum, Samimiyetlerine inanmam için.

Bahsettiğim kişilerin çoğu inanın yaşamlarında bisikleti bol bol kullanıyor. "Ali arkadaşımız sizin samimiyetinize inanmıyor, lütfen yollara inin, o da sizi görsün" gibi bir istekte bulunsam, inanın size karşı bir tepki oluşur.

Çok şükür ki şahsi düşünceleriniz olduğunu öğrendim, doğru şeyler söylediklerimin doğruluğu konusunda farkındalığı yarattınız.

Doğru söylediğiniz şeyleri değil sizinle aynı düşüncede olmadığım şeyleri yazdım. Bu da sizin farkındalığınızı farklı bir yönde gösterir.

Yazıma son verirken sizden birkaç ricam olacak. Başkalarının bisiklet ile ilgili düşüncelerine bence fazla takılmayın. Nasıl sürdüğü, ne giydiği, neler söylediği, nasıl hava attığı, marka ve para gücünü kullanarak egolarını nasıl tatmin etdiği gibi şeyleri paylaşmak, insanın kendi bastırılmış egolarının da bir dışa vurumu olarak gözülür.

Bence olmadığını söylediğiniz bisiklet kültürü için neler yapabilirim? Belediye, valilik, spor müdürlükleri, karayolları vs. yerel yönetimlerden bu konu ile ilgili nasıl yardım isterim veya onlara nasıl yardım ederim. Yeni neslin bisiklete olan sevgisini artırmak için okullarda eğitici bilgiler verebilirmiyim? Şöförlerin bisiklet kullanıcılarını olan hoşgörüsüzlüğünü nasıl hoşgörüye çevirebilirim. Bisiklet sporununun gelişimi için neler yapabilirim. Bunların hepsini yaptım diyorsanız ve halen bir yol alamadıysanız, ben nerede hata yaptım diye kendinizi sorgulamanızı rica ederim.

Sizinle aynı görüşte olmayanlara daha saygılı cevaplar vermeniz dileğiyle, yolunuz açık olsun.

Saygılarımla.
 
Yunus Emre bey

İsminizi bilmem tanıdğım anlamına mı gelir ? Artı, ''pek tanımıyorum'' dedim.

Yaa önceki yazdıklarımı hiç okumadınız yada anlamamak için özellikle çaba harcıyorsunuz.

Doktor meselesini de düz mantıkla düşündünüz ya :)


Sizinle aynı pencereden (farklı açılardan bisiklete bakabilme durumu) bisiklete bakabileceğimizi sanmıyorum. Bu yüzden bu konuda(!) muhatabım olamayacağınızı düşünüyorum.

Bisiklete sokaktaki insan gibi de bakabilmeniz dileğiyle.
 
Yunus Emre Polat bey cok samimi olarak farklı düşünceleri temsil ettiğinizi söylüyorsunuz ama sizin neyi ve kimi temsil ettiğinizi anlamak ve görmek için sadece facebookda dernek isminizi yazıp bakmak yeterli.Bunu gördükten sonrada Ali nin en son yazdığına da katılmamak elde değil.Daha önce bu konuda yazdığım bir mesajda bahsetmiştim Ali Aktaşı değerlendirirken lütfen ülkemizi milli platformda temsil etmiş ve Türkiyede bu sporu yapan hemen hemen herkesin tanıdığı ve saygı duyduğu birisi olarak değerlendirin tıpkı sizin dernek başkanınız Murat Suyabatmaz gibi.Ve sebebini bilemediğim bir şekilde Ali Aktaş'a derneğiniz tarafından direk olmasada üyeleri tarafından sürekli bir saldırı görüyorum aynı zamanda kim bisiklet yolu gereksizdir derse onada hemen bir üyeniz karşılık veriyor.Bende imzamdaki şiiri facebookda yazdım diye eskişehir temsilcinizden aynı saldırının daha fütursuzcasını facebookdaki profil duvarıma haddi olmayarak cevap vermesiyle yaşadım.Tüm sanal ortamlarda bisiklet yolu muhabbeti açılınca niye sadece sizin derneğiniz karşılık veriyor hiç anlamış değilim.İsteyin durun bana hiç bir zararınız yok.Nasıl siz derneğinizdeki gençlere bisiklet yolu istiyoruz diye direk olmasada dolaylı yoldan empoze edebiliyorsanız; istemeyenlerde istediği yerde istemiyoruz isteyenlerı de anlamıyoruz diyebilir.Ali istemiyoruz da demiyor üstelik şu an için gerekli değil diyor.Bisiklet kullanımı artarsa tabiki olabilir ama Türkiyedeki örneklere bakarsak cam kırıkları ve başkaları tarafından işgal gibi örnek verilen ülkelerdeki gibi kullanamıyacağımız kesindir.
 
@ferhat köse

Sayın Ferhat Bey, ilk yazımı okursanız, Ali arkadaşımıza bir saldırı veya tepki veren bir cümle yok. Onunla aynı düşüncede olmadığım noktaları paylaştım kendisiyle. Açmış olduğu başlığa olumlu olumsuz yorumlar yapmamızı istemiş. Ben de bu anlamda kendi düşüncelerimi paylaştım. Kendisiyle aynı noktayı paylaşmıyor olabiliriz, o halde olumsuz görüş istemiyoruz desin, ben de görüşlerimi yazmayayım. Bu hakkı bize tanımış, o halde yorumlarımıza saygılı olsun. Alaycı tavırlarla bir yere gelinmeyeceğini siz de bilirsiniz.

Benim düşüncelerim şahsıma aittir. Dernek adına bir yorum yapmadım şimdiye kadar. Üye olduğum derneğin konumuzla bir ilgisinin olduğunu sanmıyorum. Kaldı ki derneğimiz ile aynı görüşte olmadığım noktalar da var. Bu şekilde ilişkilendirmeniz bence yanlış olmuş.

Yazımda bisiklet yolu istiyoruz şeklinde bir cümlemde yok. Bisiklet yollarına şu an ihtiyaç vardır veya yoktur gibi bir tartışmaya da girmedim dikkat ederseniz. Bisiklet yolu zurnanın son deliğidir ülkemiz koşullarında. Ama bunun oluşmasına zemin hazırlamamız için yapılması gereken eylemlerin gerekliliğini paylaştım.

Ali arkadaşımız zaten kendi içinde bisikletçileri farklı gruplara ayırmış. Benim karşı olduğum konu buydu. Kendisi de saolsun, bizi muhattab olarak görmüyor artık. Bu da başka görüşlere olan saygı seviyesini gösteriyor zaten.

Bir de sokaktaki insan gözüyle bakma konusu var. Bu tür politik sözler, kaçamak sözlerdir. Alişan vari cümleler havada kalan cümlelerdir. Ben bisikletin kitabını yazdım, acıların çocuğuyum, halk çocuğuyum, sokaktaki insanım. Bunların sadece gülmek için taklidi yapılıyor artık.

Benim asıl anlatmak istediğim, şu-bu-o bisikletçiler, marka havası atan bisikletçiler, şekilci bisikletçiler, yapmacık bisikletçiler, bisikletini öven bisikletçiler, bisikleti kötü olan bisikletçiler, yarışlardaki başarıları ile kendini öven bisikletçiler, kas gücünü öven bisikletçiler, zengin bisikletçiler, fakir bisikletçiler, sokak bisikletçileri, burjuva bisikletçileri gibi saçma sapan ayrımlar yapmanın gereksizliğidir. Bırakın insanlar ne yaparsa yapsın. Herkes istediği şekilde sürsün, grup kursun, bireysel takılsın, son model arabasının üzerine bisikletini takıp otobanda hız yapsın, perşembe günü bisiklet sürsün. Bize ne! Önemli olan kişinin kendisi değil mi? Ona buna çamur atmanın neresi doğru bir yaklaşım. Biz işimize bakalım. Bisikleti yeni nesle nasıl aşılarız onu düşünelim, sağlıklı kentleşme için bisikleti anlatalım, sağlığımıza faydalarını gösterelim vs. bir sürü sayabileceğim olumlu işleri yapalım, Yapmıyorsak yapanlara destek verelim. Bırakalım artık bu çekişmeleri.

Kısacası Ferhat Bey, sizin görüşleriniz benim için önemlidir. Siz nasıl saygı çerçevesinde benim düşüncelerime yorum yaptıysanız, ben de size aynı şekilde düşüncelerimi söyledim. Sadece, bunu, birilerine saldırı veya tepki çerçevesine almanız beni üzdü. Ali arkadaşımızın da önemliydi ama beni muhattabı olarak görmediği için yapacak birşeyim yok artık.

Saygılarımla.
 
Yorumları ve cevapları okuyorum ;

Tartışmanın - Fikir alışverişinin seviyeli bir şekilde gitmesini arzu ediyorum ,

Bende birkaç şey eklemek istiyorum.

Bu konuda fikir sahibi olmak ve tabloyu net görebilmek uzun süre şehirde bisiklet kullanmak , ve bunu ulaşım aracı olarak kullanmaktan geçiyor.

30 Yaşındayım , 13 yıldır aktif biniyorum ve bu sürenin tamamı şehir içinde geçmiştir ( Katıldığım yarışlar , uzun turlar , orman sürüşlerini saymazsak )

Şuanki iş yerim evimden 16 Km uzakta , Hergün 32 km bisiklete biniyorum ( İş çıkışı farklı yerlere gidersem bu 40 - 45 Km oluyor yaklaşık )

4 Mevsim biniyorum ( Havalar çıldırmadığı sürece :) )

Genel olarak - Kadıköy - Maltepe - Kartal güzergahını kullanıyorum.

Bisiklet yolu olmadığı dönemleri biliyorum , Olduktan sonraki dönemlere beraber geçtik zaten.

Sabah 07:30'da evden çıkıyorum ve aktif bir trafikte işe gidiyorum ;
Gördüğüm bisikletçi sayısı : SIFIR ( Rakam ile 0 )

Akşam 19:00 gibi işten çıkıp eve dönüyorum , Gördüğüm bisikletçi sayısı SIFIR.

Eğer sahil yoluna inersem 2 - 3 hadi bilemedin 4.

Bu gördüğüm kullanıcılarda zaten spor amaçlı binen kişiler , Dalyan - Bostancı güzergahında gidip geliyorlar.

Şimdi bazı arkadaşlar diyebilirki : O kadar'da değil bir sürü kişi var.

Yok. Çünkü bahsettiğim kullanıcı profili Ulaşım amaçlı kullanım.

Kullanıcılar tayt olmadan , ayakkabı olmadan , forma olmadan bisiklete binemeyeceklerini düşünüyorlar.

Lafı fazla uzatmak istemiyorum ,

İstanbul için konuşursam eğer , Bisikleti ulaşım aracı olarak kullanan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor , zaten bu kişilerde birbirlerini tanıyorlar.

Bu sayının artmasını diliyorum ancak biliyorumki benim göremeyeceğim dönemlerde olacak bir artış...
 
Yunus bey içlerini incelersek son yazınızda aşağı yukarı aynı düşünceleri paylaşıyorsunuz Ali ile.O da sadece bisiklete binilsin başka şey istemiyor.benimde şahsi düşncem budur sadece binilsin.gerisi zaten gelecektir.Kimsenin bisikletçileri bölmeye çalışacağını zannetmiyorum:Şimdi o ilk mesajda ve akord anahtarı duvarında yazılanlardan bir çoğu banada uyuyor eğer kötü niyetli bakarsak.benimde facebook da gurubum var bende şehir dışına çıkıp mangal yapıyorum benim bisikletim de halk bisikleti seviyesinden çok yukarıda ama bu yazıları okuyunca hey Ali sen ne diyorsun bana mı söylüyorsun demek aklımın ucundan bile geçmedi Ali'yi tanıdığım için neye kime içerlediğini cok iyi anladım.Bisiklete binenler vardır mecburiyetten binenler vardır spor olsun diye binenler vardır sosyal etkinlik için binenler vardır profosyonelce ben hiç biri değilim çünkü bisiklet için yaşıyorum hayatımın hemen hemen her saniyesinde aklımda bisikletim bisiklet arkadaşlarım gurubum ve bu forum var.profosyonel miyim hayır değilim çok mu sağlam basıyorum kimilerine göre öyle kimilerine göre vasat ben sadece kendimi bilirim ben bisikletimi ve onunla ilgili herşeyi herkesi seviyorum.Size biraz sert yazmamın sebebi birazda Eskişehir temsilciniz yüzünden ve mesajımda da yazdım Murat Suyabatmaz saygın bir insandır ve çalışmaları taktir edilecek çalışmalardır.Sizde Ali yi biraz daha iyi anlarsanız ve tanımaya çalışırsanız eminim daha orta yolda buluşursunuz.Ayrıca yol bisikletçilerinin karekteri böyledir yoksa yolcu olamazlar ve yol bisikletçilerinin biraz yukarıdan bakması gayet normaldir.neden derseniz ben 200 km bisiklete bindiğim ilk gün (mtb ile) yol bisikletçiliğinin ne olduğunu anladım.Eğer sizde bende her gün 150-300 km arası bisiklete binsek emin olun bazı şeylere cok farklı yorum yapardık.Güzel cevabınız için teşekkür ediyorum.umarım herşey daha tatlıya bağlanır.Bence fazlada uzatmayalım derim.En azından ikili olaylara girmeyelim. saygılar.......

Not:benimle aynı anda Halil dostum da yazmış bana bu forumu en cok sevdiren insandır kendisi haberi bile yok büyük ihtimal :) (hala onun verdiği gözlüğü seve seve kullanıyorum :)) söylediklerine aynen katılıyorum bende iş yerimin servisi olduğu halde bisiklet ile gidiyorum ve cok da memnunum. Eskişehir bu konuda şanslı şehrin düz ve ufak olması yüzlerce hatta binlerce insanın işine evine çarşıya bisiklet ile kot pantolun ile gidip gelmesini sağlıyor gördükçe çok mutlu oluyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ali AKTAŞ
Ferhat Bey , Ali Bey bisiklet yolu konusundaki fikirlerini bizlerle paylaştı ve bunuda takdir edilmek veya onay almak için yaptığını sanmıyorum.Farklı deneyimleri olan farklı insanların bulunduğu bir ortamda farklı fikirlerin çıkması normaldir.Siz sanırım Ali Bey'i tanıdığınız için ve yanlış anlaşılmasını istemediğiniz için onu anlatma ihtiyacı hissediyorsunuz.
 
@CEM KILINÇ

Aynen öyle dostum şükür beni tam anlayan birini buldum :) teşekkürler.
 
yazı için teşekkürler bir gerçek dile getirilmiş ancak türkiye'de bütünü genel alıp bisiklet yolunu haketmek için ilk önce insanlarımızın bilinçlenmesi ve ciddi bisiklet sever kitlenin oluşması düşüncesi bir yana bu ülkede bazı şehirlerin bu yolu haketiğini düşünüyorum. çünkü ülkemizdeki bazı kentlerde bilinçli bir şekilde bisiklete binen kitle var yaz-kış binen yabancılar var en azından bunlar için yapılabilir. çünkü onlar hakediyor. diğer bütün görüşlere katılıyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ali AKTAŞ
yazınızı okudum yani konunun başındaki uzun yazıyı çok beğenerek okuduğumu söylemek isterim. daha sonra yorumları okudum.

sanki bundan sonra yorum yapacak herkez bir taraf seçip öyle yorum yapmalıymış gibi bi hava oluşmuş

size katılıyorum. fakat elbetteki her bisiklete binen bisikleti sever diye birşey yok.

yani bu alet sihirli falan değil hele bide akordu bozuksa veya frenleri iyi tutmuyorsa of of of... :)

yani siparişi götürmek için bisiklet kullanan bir çalışana son model pahalı bisiklet verirseniz onu satıp kendine cep telefonu aldığında şaşıra bilirsiniz

yada bisikletle kapkaç yapan bir hırsızı görünce.. ben gördüm ama pekte şaşırmadım. sonuçta 2 tekeri var ve dönüyor ulaşım aracı diyebiliriz bu mantığı 4 yaşından itibaren herkez kurabildiğine göre belli bir yaşa ve olgunluğa gelmiş insanlar spor olarak yapmayı tercih edebilir hatta güvenliğini ve rahatlığını düşünerek tayt, forma, kask ve eldiven alabilir.

bende almayı düşünüyorum bu arada.:rolleyes:



ama doğru yoldasınız. çoğunluğa hitap eden bir yazınız var. güzelde bence .

ayrıca bu yazıları okursunuz veya okumassınız lütfen yanlış anlamayın bunlar yorumdur.
 
Beyler...durun bir nefes alın rahatlayın.

Bisikleti herkes kendi yaşamında istediği yere koymakta özgür mü?

Kimisi dediğiniz gibi mahallesinde bisikletle sipariş dağıtır...

Kimisi maltepeden kadıköydeki işine bisikletle gelir...

Kimisi mecideköydeki işinden kartala arabayla döner, bisikletini alır akşam
sporuna çıkar...haftasonu turlarına katılır...

Kimisi bisikleti yükler arabasına, belgrada gider, krosunu yapar çamura
doyar, bisikleti geri yükler, arabasında üstünü değiştirir geri döner...

Kimisi performansını arttırmak için tempodan taviz vermez, kimisi durur
fotoraf çeker, kimisi mangal yapar...

Kimisi evde duş var ne uraşıcam der tişörtle çıkar, kimisi benim kafam
değerli der kaskını takar, kimisi terli kalmak istemez gider formasını giyer...

Kimisi diğer harcamalardan kısar bisiklete yatırır, kimisi bisikletten kısar
göt-göbek eriten Iphone uygulamalarının çıkacağı günü bekler...

Biri direkt sizi eleştiriyorsa basın cevabı, kendi hakkınızı koruyun,
ama bilin ki karşınızdakine kendinizden birşey katma olasılığınız yok gibi.
Ondan yorulmayın, bırakın herkes nasıl işine geliyorsa o şekilde işini halletsin.
Bisikleti spor mu, eğlence mi, ulaşım aracı mı görüyor kendisi karar versin.
Herkes kendine yakın düşünen, hareket eden gruplara takılsın...
Şu tek tip üniforma merakını bisiklet aleminden uzak tutalım.
 
Çinlilerin bir çok yönünü tenkit etsek de Halil beyin amaçladığını çinliler yapıyor.
Ulaşımda bisiklet etkin bir şekilde kullanılıyor.Bisikletin markası modeli ne olursa olsun ona bir dost gibi bakmalı ve onu sanki haftasonu gezintisinden başka dışarıya çıkmayıp evi koruyan -affedersiniz- köpek gibi davranmamalıyız.Bol sürüşler.
 
Benim de söyleyeceklerim var :) (bknz: umut sarıkaya)

Biraz geç gördüm yazılanları ama çocukluğumdan beri bisiklete binen biri olarak ben de görüş bildirmek istedim.

Adımdan da anlaşılacağı üzere kadınım. Doğu illerimizde, batıda kenar mahalle tabir edilen yerlerde ikamet etmişliğim var; ergen bir kızın bisiklete binmesinin şaşkınlığın ötesinde ayıplanarak karşılandığı yerlerde... Babamın desteğiyle hiç çekinmeden her yerde bindim. Başkalarının da binmesi için her zaman elimden geleni yaptım. Dini inançlarına göre giyinmek zorunda olanların bile o kıyafetlerle bisiklete binmesini sağladım.

Babamı kaybettikten sonra 2 sene bisiklete binmedim. 1 yıldır yine yollardayım. Hafta içi eski bisikletim ve iş kıyafetlerimle -evime yakın da olsa- iş yerime gidiyorum. Hafta sonları ise daha iyi bir bisiklet (37 yaşındayım ve hak ettiğime kanaat getirdim:))ve bisiklet kıyafetlerimle bisiklet yollarını tercih ederek biniyorum. İzmir gibi nispeten aşina gözlerin yaşadığı bir ilde bile her iki durumda da hala rahatsız edildiğim oluyor, aldırmıyorum.

Son bir yıldır gözlemlediğim kadarıyla Ali Bey'in söylediklerine büyük oranda katılıyorum. Birkaç defa gruplarla gezmem aslında yetti anlamaya.

Sokaktaki adam değildir bu davranışı sergileyen. O bisiklete bir ulaşım aracı olarak bakar. Ofislere tıkılıp yalnızlaşan ya da emekli olup canı sıkılan yani eğitimli varsayılan kişilerin edimleridir bunlar. Çoğunlukla aidiyet ve statü meselesidir dans kurslarına, fotoğraf kulüplerine, yürüyüş gruplarına, bisiklet turlarına katılma nedeni. Ve elbette sosyalleşmenin başladığı andan itibaren egolar devreye girer. Gidilecek güzergahtan, alışveriş edilecek dükkana, bisikletle ilgili bin bir detaya kadar her şey bir tartışma konusu olur. Herkes her şeyi çok bilir. Çok bilen herkes diğerlerinden farklı olduğunu sanır. Kaskı gözlüğü takan sınıf atlar, le tour de france 'e katılıyormuş gibi hallere girer. Bu yüzdendir paslı zinciriyle kasklı adamın ardında gidenin daha samimi görünmesi.

Arabadan "tekerlekler dönüyor baaağyan" diyene de " üzerindeki komponentleri değiştirmeniz lazım"cıya da, " o paraya araba alınır yeaaa" deyip arama ve mesaj özelliği dışında hiçbir şeyden faydalanmadan binlerce liralık telefon kullananlara da aldırmıyorum. Bisikleti bazen ulaşım bazen de eğlence aracı olarak seviyorum. İletişim kurduğum herkese tavsiye ediyor, boğmadan ısrarcı dahi oluyorum. Bisiklet yolunda arkasında çocuğuyla güvenle gideni gördüğüm zaman daha çok bisiklet yolu istiyorum.

Ne kadar çok bisiklet o kadar güzel, gürültüsüz ve gazsız/tozsuz bir hayat.... Niteliklerinin, size sirayet etmesine izin vermediğiniz sürece anlamı yok ama varlıklarının, aşina gözlerin artmasına faydası var. O nedenle bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler. :)
 
Geri