Admin
Yönetim Kurulu
- Kayıt
- 5 Eylül 2004
- Mesaj
- 1.739
- Tepki
- 2.902
"Bisikletime, arkadaşım gibi hitap ederim. Onunla sessiz sohbetler yaparım. Ve tabii ki, ona özel ilgi gösteririm. Yani ne zaman eve dönsem, bisikletimi ters çeviririm, temiz bir bez parçası bulurum ve göbekler ile jant tellerini parlatırım. Ardından zinciri temizlerim ve yeniden greslerim. Bu operasyon taş zemin üzerinde çirkin lekeler bırakır. Annem şikayetçidir, temizliğe başlamadan önce tekerleğin altına gazete sermem için bana yalvarır. Bazen o kadar çileden çıkar ki, bana küçümseme dolu tavrıyla şöyle der, 'O nesneyi beraberinde yatağına götürmediğine hayret ediyorum!' Ve ben karşılık veririm - 'makul bir odam ve yeterince büyük bir yatağım olsaydı, götürürdüm.'" 'Oğlak Dönencesi' romanının ünlü yazarı Henry Miller, 'Bisikletim ve Diğer Arkadaşlar" adlı kitabında, ilk aşkından böyle bahsediyor...
Bisiklet için söylenmiş pek çok söz var. Kimi gülünç, kimi yüceltici, kimi ise saçma. Bicycling dergisi editörlerinden Bill Strickland, şöhretli ve eksantrik karakterlerin nükteli sözlerini, 'The Quotable Cyclist' adlı kitabında bir araya toplamış. Tahmin bile edemeyeceğim şahsiyetlerin söyledikleri laflar bana enteresan geldi ve sizinle paylaşmak istedim. Hevesli bir bisiklet sürücüsü olan H.G. Wells, 'Zaman Makinesi', 'Doktor Moreau'nun Adası', 'Görünmez Adam' ve bir bisiklet romanı niteliğindeki 'Şans Tekerlekleri' gibi eserlerinde hep ileriye dönük fantastik kurgularını yansıtmıştır. Ünlü yazarın bisikletli yaşam için söyledikleri, yine yarınlara yönelik inançlar taşıyor; "Bisiklet üzerinde bir yetişkin gördüğüm zaman, insan ırkının geleceği için umutsuzluğa kapılmıyorum."
Dedektif Sherlock Holmes'un yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle, bisiklete olan tutkusunu Scientific American için 1896'da yazdığı makalede şöyle aktarmış; "Heyecanların azaldığı, günün karanlık gibi göründüğü, çalışmanın monoton hale geldiği, umut etmenin çaresiz kaldığı anlarda, bisikletine bin ve yollarda gezintiye çık, yaptığın sürüş dışında hiçbir şey düşünmeksizin..." Efsane Beatles grubunun üyesi John Lennon, çoğumuzu çocukluk dönemi anılarına döndüren ilk bisikletini anlatıyor; "Çocukken bir düşüm vardı-kendi bisikletime sahip olmak istiyordum. Bisikletimi aldığımda Liverpool'daki, belki de dünyadaki en mutlu çocuktum. O bisiklet için yaşadım. Çoğu çocuk geceleri bisikletlerini dışarıda bırakıyordu. Ben bırakmıyordum. Benimkini her gece evin içine almakta ısrarlıydım ve hatta ilk gece bisikletimi yatağımda sakladım."
İlk sürüş deneyiminizi hatırlayın. Denge sağlamaya çalışırken bacaklarınızın titreyişini, gözünüzü bisikletin ön tekerleğinden ayıramayışınızı ve düşme korkularınızı... Unutulmaz kahramanlar Tom Sawyer ve Huckleberry Finn'in babası Mark Twain'in bir öğüdü var; "Bir bisiklet alın. Hayatta kalabilirseniz, pişman olmazsınız." Yeni Dünyada bisiklet sevgisinin hızla yayılması, belki de liderlerinin tutkuları ile bağlantılı. "Bisiklet sürüşünün verdiği sade zevk hiçbir şey ile kıyaslanamaz." deyişi, 1961-1963 yılları arasında Amerika Birleşik Devleti başkanlığını yapan John F. Kennedy'e, "İki kişi için yapılmış bisikleti kendi başıma sürmekten hoşlanıyorum" sözü ise 1945-1953 arasındaki başkan Harry S. Truman'a ait.
"Bırakın kişi bulsun kendini, diğerlerinden farklılaşarak, zinciri olan iki tekerleğin üzerinde-en azından Rusya gibi yoksul bir ülkede-ve azameti şişmeye başlasın lastikleri gibi." diyen Leon Troçki, bisiklet sevgisinin herhangi bir siyasi görüşün tekelinde olamayacağını gösteriyor bence. Dünya bisiklet tarihi, efsaneler, mitler ve şampiyonlarla dolu. İtalyan Spor Bakanı General Antonelli, bisikletçi Gino Bartali'nin 1937'deki Fransa Turunu kazanmasından sonra oluşan kalabalığı dağıtmaya çalışırken şöyle haykırmış; "Dokunmayın-o bir tanrıdır!" Antrenman amacıyla kullandığı bisiklete sevgiyle bağlanan NBA yıldızı Shaquille O'Neal, dev cüssesine uyabilecek ilk bisikletinin siparişini verdikten sonra konuya anlamsız aşırılıkta ilgi gösteren gazetecilere şöyle bir yorum yapmış; "Fransa Bisiklet Turuna katıldığım veya dağ bisikleti pistlerine gideceğim falan yok!"
Gösteri dünyasının ilkeli aktristlerinden Michelle Pfeiffer, ruh dinginliğini sağlamak için ilginç bir yöntem seçmiş; "Bisikletimi parçalara ayırıp, tekrar bir araya getirerek rahatlıyor ve yorgunluğumu atıyorum" Yazar William Saroyan, bisikletli yaşamın kazandırdığı gözlenebilir faydaların dışında, kişinin içsel dünyasına yönelik katkılarını şöyle ifade etmiş; "Bisiklete zevk için binmiyorum. Bir yere ulaşmak için sürüyorum, ama evime ulaşmak anlamında söylemiyorum. Demek istediğim, kendimi bir yere ulaştırmak için sürüyorum."
'Sineklerin Tanrısı' kitabının yazarı William Golding'in, yaşam felsefesini bisiklet sürüşü ile özdeşleştiren ifadesini 'Hareketli Hedef' romanının sayfalarında bulmak mümkün; "Bisiklete binen bir adamı gözünüzün önüne getirin. Her kim olursa olsun, onun hakkında üç şey söyleyebiliriz. Bisiklete binip, hareket edeceğini biliyoruz. Biliyoruz ki bir noktada durup, bisikletinden inecek. Hepsinden önemlisi, herhangi bir noktada hareketsiz kalıp bisikletten inemezse, düşeceğini de biliyoruz. Her canlının hayat içindeki yolculuğunda karşılaştığı metafor da budur zaten." Ernest Hemingway keşif gezilerini motorlu araçlar yerine, bisikletle gerçekleştirirmiş. 'By-Line' adlı eserinde, bu tercihinin nedenini şöyle dile getirmekte; "Bir ülkenin hatlarını, tepeleri tırmanırken ter döktüğünüz ve buralardan yokuş aşağı indiğiniz için, en iyi bisiklet sürerek öğrenebilirsiniz. Böylece onları gerçekte oldukları gibi hatırlarsınız, ama motorlu taşıtların içindeyken sadece yüksek tepeler sizi etkiler, ve arabayla geçtiğiniz ülke ile ilgili anımsayışlar bisiklet sürüşü ile kazandıklarınız kadar kalıcı olamaz."
Varoluşçuluk akımının duayeni Jean-Paul Sartre, parasızlık yüzünden bisiklet alamamaktan yakınırmış hep. 'Varoluş ve Hiçlik' adlı kitabında, bisiklet sahibi olmanın ayrıcalıklarına değiniyor; "Bisiklet sahibi olmak, ona önce bakabilmek, ardından ona dokunabilmektir. Ancak dokunmak yetersiz kalabilir; gerekli olan bisiklete binmek ve sürüş yapmaktır. Ama bu karşılıksız sürüş, benzer şekilde yetersizdir; gereken şey bisikleti bir yerlere gitmek için kullanmaktır. Ve bu bizi daha uzun kullanımlara yönlendirir." Einstein, İzafiyet Teorisinin nasıl kurguladığını anlatırken bisiklete de gönderme yapmış; "O konuyu bisikletimi sürerken düşündüm." Bir de bisikletten nefret eden kesim var. Oyun yazarı George Bernard Shaw, alaycı bir ifadeyle bisiklet sürücülerini tarifle etmiş; "Sanıyorum dünyadaki en saçma manzara, bisiklet üzerinde bacaklarını var gücüyle çalıştıran ve atın kendisini taşıdığına inanan, halbuki, herkesin görebileceği gibi, atı kendisi taşıyan kişidir."
Washington Post dergisi yazarı Richard Cohen daha saldırgan ve vahşi bir tutum sergilemiş; "Bir bisikletli öldürmek istiyorum. Herhangi bir tanesine arabamla çarpmak, yolun dışına savurmak, kaldırımın üzerinden atmak, kontrolsüzce yuvarlamasını görmek istiyorum. O bisikleti uçarken görmek istiyorum ve ardından-bu benim fantezim-arabamı durduruyorum, dışarı çıkıyorum ve diğer bütün sürücüler de çıkıyor. Beni alkışlıyorlar. "Hurra!" diye haykırıyorlar ve beni kaldırarak omuzlarında taşıyorlar." Bisiklet tutkunlarına saatler sürecek okuma keyfini tattıracak bu güzel yapıtın, bisikletli yaşama geçiş için bir ilham kaynağı olabileceğini düşünüyorum. Internet üzerindeki sanal kitapçılarda bulabileceğiniz bu eseri, imkanınız varsa mutlaka alın.
Selim ATAZ nethaber.com
Bisiklet için söylenmiş pek çok söz var. Kimi gülünç, kimi yüceltici, kimi ise saçma. Bicycling dergisi editörlerinden Bill Strickland, şöhretli ve eksantrik karakterlerin nükteli sözlerini, 'The Quotable Cyclist' adlı kitabında bir araya toplamış. Tahmin bile edemeyeceğim şahsiyetlerin söyledikleri laflar bana enteresan geldi ve sizinle paylaşmak istedim. Hevesli bir bisiklet sürücüsü olan H.G. Wells, 'Zaman Makinesi', 'Doktor Moreau'nun Adası', 'Görünmez Adam' ve bir bisiklet romanı niteliğindeki 'Şans Tekerlekleri' gibi eserlerinde hep ileriye dönük fantastik kurgularını yansıtmıştır. Ünlü yazarın bisikletli yaşam için söyledikleri, yine yarınlara yönelik inançlar taşıyor; "Bisiklet üzerinde bir yetişkin gördüğüm zaman, insan ırkının geleceği için umutsuzluğa kapılmıyorum."
Dedektif Sherlock Holmes'un yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle, bisiklete olan tutkusunu Scientific American için 1896'da yazdığı makalede şöyle aktarmış; "Heyecanların azaldığı, günün karanlık gibi göründüğü, çalışmanın monoton hale geldiği, umut etmenin çaresiz kaldığı anlarda, bisikletine bin ve yollarda gezintiye çık, yaptığın sürüş dışında hiçbir şey düşünmeksizin..." Efsane Beatles grubunun üyesi John Lennon, çoğumuzu çocukluk dönemi anılarına döndüren ilk bisikletini anlatıyor; "Çocukken bir düşüm vardı-kendi bisikletime sahip olmak istiyordum. Bisikletimi aldığımda Liverpool'daki, belki de dünyadaki en mutlu çocuktum. O bisiklet için yaşadım. Çoğu çocuk geceleri bisikletlerini dışarıda bırakıyordu. Ben bırakmıyordum. Benimkini her gece evin içine almakta ısrarlıydım ve hatta ilk gece bisikletimi yatağımda sakladım."
İlk sürüş deneyiminizi hatırlayın. Denge sağlamaya çalışırken bacaklarınızın titreyişini, gözünüzü bisikletin ön tekerleğinden ayıramayışınızı ve düşme korkularınızı... Unutulmaz kahramanlar Tom Sawyer ve Huckleberry Finn'in babası Mark Twain'in bir öğüdü var; "Bir bisiklet alın. Hayatta kalabilirseniz, pişman olmazsınız." Yeni Dünyada bisiklet sevgisinin hızla yayılması, belki de liderlerinin tutkuları ile bağlantılı. "Bisiklet sürüşünün verdiği sade zevk hiçbir şey ile kıyaslanamaz." deyişi, 1961-1963 yılları arasında Amerika Birleşik Devleti başkanlığını yapan John F. Kennedy'e, "İki kişi için yapılmış bisikleti kendi başıma sürmekten hoşlanıyorum" sözü ise 1945-1953 arasındaki başkan Harry S. Truman'a ait.
"Bırakın kişi bulsun kendini, diğerlerinden farklılaşarak, zinciri olan iki tekerleğin üzerinde-en azından Rusya gibi yoksul bir ülkede-ve azameti şişmeye başlasın lastikleri gibi." diyen Leon Troçki, bisiklet sevgisinin herhangi bir siyasi görüşün tekelinde olamayacağını gösteriyor bence. Dünya bisiklet tarihi, efsaneler, mitler ve şampiyonlarla dolu. İtalyan Spor Bakanı General Antonelli, bisikletçi Gino Bartali'nin 1937'deki Fransa Turunu kazanmasından sonra oluşan kalabalığı dağıtmaya çalışırken şöyle haykırmış; "Dokunmayın-o bir tanrıdır!" Antrenman amacıyla kullandığı bisiklete sevgiyle bağlanan NBA yıldızı Shaquille O'Neal, dev cüssesine uyabilecek ilk bisikletinin siparişini verdikten sonra konuya anlamsız aşırılıkta ilgi gösteren gazetecilere şöyle bir yorum yapmış; "Fransa Bisiklet Turuna katıldığım veya dağ bisikleti pistlerine gideceğim falan yok!"
Gösteri dünyasının ilkeli aktristlerinden Michelle Pfeiffer, ruh dinginliğini sağlamak için ilginç bir yöntem seçmiş; "Bisikletimi parçalara ayırıp, tekrar bir araya getirerek rahatlıyor ve yorgunluğumu atıyorum" Yazar William Saroyan, bisikletli yaşamın kazandırdığı gözlenebilir faydaların dışında, kişinin içsel dünyasına yönelik katkılarını şöyle ifade etmiş; "Bisiklete zevk için binmiyorum. Bir yere ulaşmak için sürüyorum, ama evime ulaşmak anlamında söylemiyorum. Demek istediğim, kendimi bir yere ulaştırmak için sürüyorum."
'Sineklerin Tanrısı' kitabının yazarı William Golding'in, yaşam felsefesini bisiklet sürüşü ile özdeşleştiren ifadesini 'Hareketli Hedef' romanının sayfalarında bulmak mümkün; "Bisiklete binen bir adamı gözünüzün önüne getirin. Her kim olursa olsun, onun hakkında üç şey söyleyebiliriz. Bisiklete binip, hareket edeceğini biliyoruz. Biliyoruz ki bir noktada durup, bisikletinden inecek. Hepsinden önemlisi, herhangi bir noktada hareketsiz kalıp bisikletten inemezse, düşeceğini de biliyoruz. Her canlının hayat içindeki yolculuğunda karşılaştığı metafor da budur zaten." Ernest Hemingway keşif gezilerini motorlu araçlar yerine, bisikletle gerçekleştirirmiş. 'By-Line' adlı eserinde, bu tercihinin nedenini şöyle dile getirmekte; "Bir ülkenin hatlarını, tepeleri tırmanırken ter döktüğünüz ve buralardan yokuş aşağı indiğiniz için, en iyi bisiklet sürerek öğrenebilirsiniz. Böylece onları gerçekte oldukları gibi hatırlarsınız, ama motorlu taşıtların içindeyken sadece yüksek tepeler sizi etkiler, ve arabayla geçtiğiniz ülke ile ilgili anımsayışlar bisiklet sürüşü ile kazandıklarınız kadar kalıcı olamaz."
Varoluşçuluk akımının duayeni Jean-Paul Sartre, parasızlık yüzünden bisiklet alamamaktan yakınırmış hep. 'Varoluş ve Hiçlik' adlı kitabında, bisiklet sahibi olmanın ayrıcalıklarına değiniyor; "Bisiklet sahibi olmak, ona önce bakabilmek, ardından ona dokunabilmektir. Ancak dokunmak yetersiz kalabilir; gerekli olan bisiklete binmek ve sürüş yapmaktır. Ama bu karşılıksız sürüş, benzer şekilde yetersizdir; gereken şey bisikleti bir yerlere gitmek için kullanmaktır. Ve bu bizi daha uzun kullanımlara yönlendirir." Einstein, İzafiyet Teorisinin nasıl kurguladığını anlatırken bisiklete de gönderme yapmış; "O konuyu bisikletimi sürerken düşündüm." Bir de bisikletten nefret eden kesim var. Oyun yazarı George Bernard Shaw, alaycı bir ifadeyle bisiklet sürücülerini tarifle etmiş; "Sanıyorum dünyadaki en saçma manzara, bisiklet üzerinde bacaklarını var gücüyle çalıştıran ve atın kendisini taşıdığına inanan, halbuki, herkesin görebileceği gibi, atı kendisi taşıyan kişidir."
Washington Post dergisi yazarı Richard Cohen daha saldırgan ve vahşi bir tutum sergilemiş; "Bir bisikletli öldürmek istiyorum. Herhangi bir tanesine arabamla çarpmak, yolun dışına savurmak, kaldırımın üzerinden atmak, kontrolsüzce yuvarlamasını görmek istiyorum. O bisikleti uçarken görmek istiyorum ve ardından-bu benim fantezim-arabamı durduruyorum, dışarı çıkıyorum ve diğer bütün sürücüler de çıkıyor. Beni alkışlıyorlar. "Hurra!" diye haykırıyorlar ve beni kaldırarak omuzlarında taşıyorlar." Bisiklet tutkunlarına saatler sürecek okuma keyfini tattıracak bu güzel yapıtın, bisikletli yaşama geçiş için bir ilham kaynağı olabileceğini düşünüyorum. Internet üzerindeki sanal kitapçılarda bulabileceğiniz bu eseri, imkanınız varsa mutlaka alın.
Selim ATAZ nethaber.com