Sabah gözlerimi açtığımda saat 06:30 civarıydı. Tavsiye üzerine Lara' da kalmıştım. Artık gece nasıl uyuduysam uyandığımda kendimi berbat bir şekilde bulmuştum. Sanırım bunda yorgunluğunda etkisi fazlaydı. Bu gün bu sezonun ilkini gerçekleştirip denize girecektim. Lara' da 2-3 gün kadar kalmayı planlıyordum. Bu nedenle çadırı sürekli kurup toplamak pek de cazip gelmiyordu. Tura çıkmadan hemen önce vermiş olduğum sırt çantasını da alma fikri çok işime yarayacaktı. Tüm elektronik para edecek önemli eşyalarımı sırt çantama doldurdum. Çadırın içinde giyeceklerim gibi pek önemli olmayan değersiz şeyler bırakmıştım. Bisikletimi de fotografta görülen ağaca kilitleyip plaj' ın yolunu tuttum. Saat henüz erkendi bir kaç turistten başka plaj' da kimse yoktu. Her şey çok güzeldi. Ve deniz' e merhaba
Su çok güzeldi. Ortam sakindi. Kulaklığımı takarak plajda öylece müziğin ritmine bırakmış kendimi dinleniyordum. Sürekli birşeyler yapmaya o kadar alışmıştım ki boş kaldığımda rahatsız oluyordum

böyle yaklaşık 1 saat kadar zaman geçirdikten sonra çadırıma döndüm. Bisikletimi çözerek en yakın marketin yolunu tuttum. Kahvaltılık peynir - salam gibi bir kaç parça yiyecek alıp çadırıma döndüm. Arada bir denize gidiyor bir kaç saat sonra tekrar dönüyordum. Yakınına çadır kurduğum amca nın seslendiğini işittim hava hafif serinlemişti ve birkaç saat sonra güneş batacaktı. Yanına giderek beraberce sohbet ettik. Semaveri görünce çayı sordum

Malzemeleri verdi içmek istersen malzemeler burada dedi. Semaveri yakarak çayı demledim.
Günüm böyle geçti. O günde Lara' da kalmıştım. Ertesi günde aynı şekilde geçince biraz hareketlilik olması için farklı yerlere gitme kararı aldım. Çadırına davet eden amca' ya nereler güzel nereler gezilebilir diye sormuştum. Kaş-Kemer-Çıralı-Olimpos 'tan bahsetti. Kararımı vermiştim yarın buradan ayrılıyordum. Çadırıma geçerek uyumaya başladım.
Dün akşam biraz endişeli geçmişti. Çadırımın yanında sürekli sesler duyuyordum. Hatta bir ara saat 4-5 civarı dayanamayarak çadırdan çıkarak fenerle etrafı kontrol etme gereği bile duydum. Neyse ki sabah olunca Lara' dan ayrılacaktım. Yine saat 06:30 da uyanmıştım. Tura çıkalı 5 gün olmuştu. Genellikle bu saatlerde uyanıyordum. Çadırımı toplayıp heybelerimi yerleştirdikten sonra yola koyuldum. Bugün Kemer' de kalacaktım. Yaklaşık bir 10-15km gittikten sonra bir tabela dikkatimi çekti. Düden şelalesini gösteriyordu. Durakta otobüs bekleyen amcaya yaklaşarak ne kadar uzaklıkta olduğunu sordum 10km civarı diye yanıt alınca gitmeyi çok istedim. Kahvaltımı düden şelasinde yapabilirdim
Hemen tabelanın gösterdiği yere yöneldim. Yollar düzdü ve güzel gidiyordum. Düden şelalesine yaklaştığımda saat 09:00' u gösteriyordu. Şelaleye girmek için önce bilet almalıydım. Peki ya bisikletim? onu nereye bırakacaktım ? Biletçi ye bisikletimi hemen kapının arkasına koyup koyamayacağımı sordum. Olmaz yanıtını alınca biraz sinirlendim. Tüm herşeyim bu bisiklette dedim. Öylece yola bırakıp gidemem dedim. Presodür böyle üzgünüm dedi. Güvenliği çağırdım. Yardım istedim. Ya bisikletimle beraber girecektim ya da geri dönecektim. Güvenlik olan arkadaş müdürüne sorması gerektiğini söyledi ve yanımdan ayrıldı. Biraz bekledikten sonra güvenlik ileriden geliyordu. Yüzüne bakarak sonucu tahmin etmeye çalıştım ama ne fayda hiç belli etmiyordu. Cevabı öğrenmek için yanıma gelmesini bekledim. Müdür izin vermişti. Bisikleti hemen bahçenin köşesine bırakabileceğimi söyledi. Havaya zıplayarak bisikletimle beraber içeri girdim ve gösterilen yere bıraktım. Kahvaltılıklarımı alarak en yakın masaya oturdum ve bir güzel kahvaltımı yaptım. Daha sonra atmosferin keyfini çıkarmaya başladım.
Karnımı doyurup etrafı şöyle güzelce bir gezdikten sonra telefon şarjımın %20 civarında olduğunu gördüm hazır imkanım varken biraz doldurmanın yararıma olduğunu düşünerek Şelalenin içinde bulunan ücretli WC ye yöneldim. Bisikletle uzun yoldan geldiğimi telefonumun şarjının çok az kaldığını ve izin verirse telefonumu şarj etmek istediğimi söyledim. Bayan bir arkadaş vardı. Hemen yanında bulunan prize taktım telefonumu Bir yandan telefonum şarj oluyor bir yandan da sohbet ediyorduk. Çantamda bulunan bisküvide ikram ettim. Oda çay söyledi

Çekmecesinden poşet çıkardı. poşette türlü türlü bisküviler ve kuru üzüm vardı. Yaklaşık bir 20 dk bu şekilde geçti. Kalan bisküvileri de poşete koyarak yolluk yapmam konusunda rica etti. Zaten şarj konusunda ve çay konusunda mahçup olmuştum. Israr etmesi üzerine utana sıkıla kabul ettim ve düden şelalesinden ayrıldım.
Kemer' e doğru yola koyuldum. Yaklaşık 40km kalmıştı ki yine hava bozmaya başladı. Bir yandan hafif hafif yağmur damlaları geliyor bir yandan da rüzgar esiyordu. Üşüdüğümü hissettikten sonra içliğimi giydim.
Bu şekilde yaklaşık 3-4 km gitmiştim ki yağmur ciddi anlamda sertliğini arttırdı. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağarken bir yandan da çarpan şimşeklerden ürperiyordum. Az ilerde cami gördüm ve tüm gücümle cami' ye doğru sürmeye başladım. Cami' ye sığındıktan sonra yağmur öyle bir yağıyordu ki 5 metre ilerisi görülmüyordu. Cami' de 1 saat kadar yağmurun dinmesini bekledim. Yağmur bittikten sonra tekrar yola koyuldum. Bir kaç saatlik yoldan sonra Kemer' in tabelasını gördüm. Burada da denize girip bu akşam kalacaktım. Ama düşündüğüm gibi olmadı. Her yer Rus kaynıyordu deli gibi hemde. Soru soracak insan bulmakta güçlük çekiyordum. sokaktakilerin 9/10 Rus' tu. Hiç içime sinmedi kalmak. Çıralı' ya doğru yola koyuldum. Zaten saat erkendi Çıralı' ya yetişebilirdim. Bir taksiciye sormuştum 30km demişti. Yollar düz sanarak tekrar yola çıktım. Fazla geçmeden yanıldığımı farkettim. Yollar yine dağı gösteriyor ve bayırlar beni bekliyordu. Çıralı' ya ilerlerken Phaselis ören yeri dikkatimi çekti. Yolda sorduklarım kiişiler tavsiye etmişti uğramak istedim.
Phaselis gerçekten büyüleyiciydi. Gerçek olup olmadığına bile emin değilim. Cennet' ten dünyamıza armağan edilen bir köşe gibiydi. Farkına vardan defalarca vay canına dediğimi hatırlıyorum. Sanki kitaplarda anlatılan tanrıların yaşadığı yer burası olmalıydı. Tek kelimeyle kendimden geçmiştim.
İstemeyerek te olsa Phaselis' ten ayrıldım. Oranın aura' sı beni o kadar rahatlatmıştı ki anlatamam. Eğer bu mümkün olsa, ölmeden önce fazla değil bir hafta mı orada geçirmek isterdim Bir parçamı bırakarak Çıralı' ya yola koyuldum. Bayırlar canıma okuyordu resmen. Bisikleti iteleyerek ilerlemeye çalışıyordum. Epey bir dağ zirvesine kadar çıkmıştım. Çıralı tabelasını nihayet görmüştüm. Görmemle beynimden vurulmam bir oldu. Saatlerdir bisikleti dağın zirvesine çıkarmıştım. Tabela dik yokuşu gösteriyor ve 7 km yazıyordu.
Daha inmeden nasıl çıkacağım diye endişelendiğimi hatırlıyorum

Freni bolca kullanarak Çıralı' ya kadar indim. Hava kararmak üzereydi ve çadır kurmanın tam vaktiydi. Sahile indim. İlk gördüğüm kişiye kamp kurmam gerektiğini söyledim. Çadır kurmanın yasak olduğunu söyledi. Bu zamanlarda Caretta caretta' lar buraya yumurtlamaya geliyorlarmış. Sahil o kadar güzel görünmüştü ki gözüme ısrar ettim 'bir yolu yok mu? yeni güne burada uyanmak istiyorum' dedim. Eliyle plajın Olympos tarafını işaret ederek ' istersen bir şansını dene ama jandarma her an gelip kaldırabilir haberin olsun ' dedi. Sonucu ne olursa olsun bunu istiyordum.
Çadırımı sahilin en yukarısına bir taşın dibine kurdum. Böylelikle kaplumbağaları da rahatsız etmeyecektim. O gece geç uyudum. Sahilde uzanarak yıldızları seyrettim. Çok yakınlardı ve ilk defa bu kadar fazla yıldız görüyordum. Ölümsüzlük diye bir tabir varsa şuanda bunu yaşıyordum. Sadece ben ve yıldızlar vardı.Sanki dağın tepesine çıksam elimle dokunabilirdim onlara. Onlarca yılımı 4 duvar arasında geçirmenin ne kadar büyük aptallık olduğunu söyledim ve güldüm. İyi ki yola çıkmıştım. Ne de iyi etmiştim
