Dün gece geçirdiğim talihsiz olaydan dolayı ister istemez tedirgin olmuştum. Sabah ezanı sesiyle gözlerimi açtım. Ezan okunduktan sonra tekrar uykuya dalmışım. Tekrar uyandığımda saat 06:30 civarını gösteriyordu. Çadırımdan bir kare
Çadırımı topladıktan sonra tur boyunca ilk defa büyük tuvaletimi yapma gereği duymuştum. Garip gelebilir ama durum bu şekildeydi. Yola çıktım çıkalı hiç tuvaletimi yapamamıştım. Turda gün boyunca 7-8 litre kadar su tüketiyor hiç açlık duymuyordum. Cami içerisinde olmam büyük avantajdı tabi. İhtiyacımı giderdikten sonra tekrar yola koyuldum. İlk bulduğum çorbacıya girdim. Güzel bir tavuk çorbası içtikten sonra tekrar yola koyuldum. Şehirden ayrılırken saat 09:00 'u gösteriyordu. Dün akşam yaşadığım olay bir yana Ispartayı çok sevmiştim. Yollar çok güzeldi. Şehir derli toplu. Genç nüfus oldukça fazla ve bisikletlilerle dolu bir şehir. Büyük sempati duydum ve bu yüzden ayrılmak biraz güç oldu. Bu günkü rotamız hedefimiz olan Antalya şehriydi. Buda yaklaşık 150km 'lik yol demekti. Antalya' ya doğru rakım düştüğü için bisiklet kullanmak kolaylaşmıştı. Arada gelen rampalara fazla takılmıyordum ama asfalt kalitesi gerçekten vasata yakındı. Her yer çakır çukurdu. Antalya harika manzaralara sahip bir şehirdi. Daha şehir' e varmadan doğa güzelliğiyle selamlıyordu.
Ara ara tünellerden geçiyordum. Tabi korkuyordum da. Ama adrenalin tavan yapıyordu ve buda hoşuma gidiyordu
Antalya' ya yaklaşmam la güneşin insafsızlığını fazlasıyla hisseymeye başladım. Ciddi ciddi zorlanıyordum bisiklet sürerken. Yol kenarında gördüğüm her çeşmede mola yapıyor üstümde bulunan t-shirt ü çıkarıp suya bastırıp tekrar giyiyordum fazla değil 2-3 dk' ya kuruyordu. Normalde kola sevmeyen ben güneş' in etkisiyle tam bir kola müptelasına dönüşmüştüm. Bakkaldan kola almadan çıkmıyordum resmen. Bu arada bugün kendimi ödüllendirerek dondurma ısmarladım
Normalde her şey elinin altında o kadar ulaşılması kolayken elinin tersiyle itip zoru seçmek ve onları basitlikten değerli hale getirmek çok güzel bir duyguydu. Hiç pişmanlık duymadım. Vee Antalya' ya sonunda varmış amacıma ulaşmıştım.
Şimdi pedallara daha bir çoşkuyla asılıyordum. Antalya' ya varmıştım ve çok mutluydum. Ama ne yazık ki mutluluğum pek uzun sürmedi. Şehir merkezine yaklaştıkça içimdeki mutluluk pişmanlığa doğru dönüyordu. Sebebi hiçte küçümsenmeyecek derecede olan trafikti. Allah' ım hemde ne trafik. Hiç abartmıyorum İstanbul' la çok rahat yarışırdı. İnsanlar sabırsız deli gibi kornalara basıyordu. Şok geçiriyordum. Buraların insanları da bir tuhaf gelmişti. Kimse kimsenin umrunda değildi. Bu kaos ortamından kendimi kurtarmam gerekiyordu. İlk gördüğüm petrol istasyonuna girdim elimi yüzümü yıkadıktan sonra kamp kurabileceğim yer sordum. Henüz hava da kararmamıştı. Konuştuğum çocuk ve karşılaştığım herkesin suratı beş karıştı. Sanki şehrin üstünde bir büyü vardı ve lanetlenmiş gibiydi. Lara dedi. Oraya çadır kuruyorlar orası olabilir dedi. Koşarcasına ayrıldım ve Lara' ya doğru pedallamaya devam ettim. Lara' da bir ağaç gölgesine çadırımı kurdum. Telefonumun şarjı bitmek üzereydi. Plaj'a da yakındım. Lavabolardaki prizlerden telefonumu şarj ettim. Bir yandan da sahilde denizi seyrediyordm.
Bu gece Lara' da kalacaktım. Hava hafiften karamaya başlayınca çadırıma geçip inzivaya çekildim. Bu günde böyle geçti...