Bisiklet üstünde 1000 KM

erkantuc

Daimi Üye
Kayıt
15 Mayıs 2015
Mesaj
218
Tepki
1.083
Yaş
35
Şehir
İstanbul/Göztepe
İsim
Erkan
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Yol bisikleti
''Bisikletimle Antalya' ya gitmek''
İşte benim hayallerimden en çok gerçekleştirmek istediklerimin arasında ilk 3 e girecek bir eylem...

İşe başlayalı yaklaşık 3 yıl olmuştu. İlk başlarda işimden çok memnundum. Daha sonra sıkılmaya başladım. Tüm günüm bilgisayar başında ve standart işleri yapmakla geçiyordu. Resmen bilgisayara bağımlı yaşıyordum. İş yoğunluğu stres artık belimi bükmeye başlamıştı. Hayatımın gözlerimin önünde mahvoluşunu ve yok yere gittiğini her düşündüğümde sigaramı alarak dışarı çıkıp hayata ve var olan bu sisteme küfür ederek rahatlamaya çalışıyordum. Önüme ne gelse okumuştum. Dile kolay 15 yıl. Peki ne için? Mutsuz' dum. Pek keyifli bir hayat yaşadığım söylenemezdi. Artık resmen sistemin kölesi olmuştum. Belirli ücret karşılığında hayatımı pazarlıyor ve satıyor olmam beni korkutuyordu.
İşim de gayet başarılıydım. Hafta sonları pazar araştırmaları yapar sektörümün (sigorta) durumunu analiz eder ve sunumlar hazırlardım. Eksik kaldığımız ve düzeltmemiz gereken yerleri belirler ve amirlerimle paylaşırdım. Genel müdür ve Grup başkanlarıyla ortak toplantılara girer sürekli takdir edilirdim. Bu tür işlerle uğraşmak hoşuma gider ve beni motive ederdi. Tabi yetki ve maaş zamları vakti geldiğinde yalakalık yapanlar daha iyi faydalanırdı bu durumdan. Yapım gereği sürekli bu duruma itiraz ediyordum. Ortada bir haksızlık yapılıyordu ama herkes susuyordu. Herkes bu duruma itiraz ediyor ama kimse sesini yükseltemiyordu. Bir tek ben dikkatlerini yaptıklarımla çekiyordum. Bana göre en büyük problem buydu. İnsanların yanlış yaptıklarını bile bile arkalarından konuşup yüzlerine hiç bir şey yokmuş gibi gülümsemek. İnsan kaynaklarına düşündüklerim hepsini açık açık söylediğimde bu durumun politik davranmak olduğunu öğrenmiştim. Çocukluğumuzdan bu yana bildiğimiz ve ailemizin bize öğrettiği tüm doğrular bir anda dezavantaja dönüşmüştü. İnsanların arkasından iş çevirip yüzüne gülmenin bir marifet olduğunu öğrenmiştim ve bu bana çok ağır gelmişti. Bu şekilde devam etmeyeceğini anladığımda bu iş benim için bitmişti. İnsan kaynaklarına paraya ihtiyacım olduğunu ve beni işten çıkartmalarını söyledim. Beni 2 defa reddettiler. İşten çıkartmak istemiyorlardı ama bende artık bu kurumda çalışmak istemiyordum. İş performansıma bakılınca 'kaybedilmemesi gereken personel' statüsünde değerlendiriliyordum. İstemeyerek işe gitmek diye bir eylemin varoluşunu yeni yeni öğreniyordum. Kısaca size bahsedeyim. Artık iş ortamına girmek istemiyorsunuz. Sabah uyanınca üzerinizdeki yorgan 1 ton geliyor. Ne yaparsanız yapın sürekli uyumak istiyorsunuz ve iş kelimesini duyduğunuzda başınıza ağrılar giriyor. Biran önce bundan kurtulmalıydım. Tüm cesaretim toplayarak ve her şeyi göze alarak geçtiğimiz bir yılın tüm matematiksel verilerini hazırladım. Tarafıma atılan takdir ve tebrik maillerini biriktirmiştim. Onları da mailime ekledim. Terfi alan arkadaşlarla karşılaştırdığımda tablo hep benim lehime çıkıyordu. Her şey tüm çıplaklığıyla ortadaydı. Müdürüme, Grup başkanımıza ve İK müdürünü de CC 'ye koyarak ''Emeklerim ve sonuçları için teşekkür ederim'' başlığında bir mail attım. Ertesi gün İK toplantıya çağırdı. Evet haklısın diyordu ama yapacak bir şey olmadığını da söylüyorlardı. Bense sadece gülüyordum. Klasik gaz verme cümleleri kuruyordu. Fazla değil 1 hafta sonra pes etmişlerdi. Mesaimiz saat 17:00' de sona eriyordu. 16:45 'te İK tarafından toplantıya çağırıldım ve istediğimi yapacaklarını söylediler. Bir kağıt imzalayarak iş' ten ayrılmıştım.
Artık özgür sayılırdım. Biraz paramda vardı üstelik. Tam zamanıydı bisiklet le şehir şehir dolaşmak için. Ailemle bisikletle Antalya' ya gitmeyi düşündüğümü söylediğimde hiç bir tepki vermediler. Bu durum beni şaşırtmıştı. Normalde bu şekilde tepkisiz kalmaz hemen söylenmeye başlarlardı. O hafta gidip bir bisiklet aldım. Sonraki hafta internetten siparişlerim gelmeye başlayınca işin ciddiyetinin farkına vardılar ve itirazlar başladı. Başıma bir iş gelir diye endişeleniyorlardı. Haksız da sayılmazlardı. Dışarıda hiç bilmediğim bir hayat vardı. Bense kapıları hep açık olan o kafesten imkanım olmasına rağmen hiç uçamamıştım. Artık bu hapishane' den kurtulmak yeni yerler görmek ve yeni insanlarla tanışmak istiyordum. Kararlıydım yapacaktım ve kafamda bir tarih belirledim. Önümüzdeki pazar günü yola çıkacaktım.
 
Scudo

erkantuc

Daimi Üye
Kayıt
15 Mayıs 2015
Mesaj
218
Tepki
1.083
Yaş
35
Şehir
İstanbul/Göztepe
İsim
Erkan
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Günlerden Cumartesi' ydi. Yarın yola çıkacaktım. İlk defa böyle bir şey yapacağım için heyecanlıydım. Uyumakta zorluk çekiyordum. Bu akşam diğerlerinden biraz farklıydı. Ev' de hiç kimse konuşmuyordu. Evde bulunan ortam çok gergindi ve bunu fazlasıyla hissettiriyordu. Yarın sabah 7 de yola çıkacağımı söylemiştim. Saat 22:00 gibi uyuyacağımı söyleyerek odama çekildim. Telefonumun alarm sesine uyandığımda saat 6:30' u gösteriyordu. Üstümü giydikten sonra elimi yüzümü yıkamak için lavabo' ya gittim. Annem ve küçük kardeşim uyanış beni bekliyorlardı. Gülümseyerek 'Günaydın dedim' lavabodan çıktığımda ise tüm ev halkı uyanmış kahvaltı başında beni bekliyorlardı. Beraberce kahvaltımızı ettik saat 7 olunca artık gitmem gerek diyerek masadan kalktım. Bisikletim hazırdı. Kask ve güneş gözlüğümü alarak bisikletime bindim. Annemin arkasından bir şey çıkarttığını gördüm. Sade lokum almıştı. Sade lokum u çok severdim. Sarılarak teşekkür ettim. Herkesle kucaklaşıp öpüştükten sonra yola koyuldum. İlk gün hedefim Sakarya' ydı. Burada ilk günümü geçirip Bilecik' e doğru yola koyulacaktım.
Yollar güzel gidiyordu. Fazla yokuş yoktu. İyi gidiyordum.
IMG_1217.JPG
'' Kocaeli-Kartepe / Cengiz Topel Hava limanı ''


Saat çok erkendi ve bir karar aldım bu gece Bilecik' te yatacaktım. Daha ilk günden rotadan sapmayı başarmıştım. Yollar bu şekilde giderse problem değildi. Sapanca gölüne varmıştım. Muhteşem bir güzellikle karşı karşıyaydım. Oldum olası Mavi ve yeşile bayılıyordum. 1-2 km kadar yol sapanca göülünün etrafından devam ediyordu. Daha ilk günden 'iyi ki' dediğimi hatırlıyorum iyi ki bu kararı almış yola çıkmıştım.
IMG_1230.JPG
'' Kocaeli-Sakarya / Sapanca Gölü ''

Sapanca Gölünden sonra nihayet Sakarya il sınırı' na gelmiştim. Daha şimdiden bisiklet sürme keyfinin doruklarına ulaşmıtım. Acaba ilerleyen günlerde beni neler bekliyordu.
IMG_1235.JPG

Şimdiye kadar her şey çok güzel gidiyordu. Hatta yol kenarında meyve satan bir amca ikramda bile bulunmuştu. Biraz daha ilerledikten sonra lastiğim den gelen bir ses dikkatimi çekti lastiğim hava kaçırıyordu. Ön tekerim patlamıştı ve havası hızla iniyordu. Hemen gölgelik bir yer bularak bisikletimi oraya yanaştırdım. Geldiği yer bir garaj dır. Burası hem gölgelik hemde çeşmesi bulunan bir yerdi. Ön ekeri çıkartarak yama yaptım. Çeşmeden de faydalandım tabi :) Lastiğimi onarmak yarım saat kadar vaktimi almıştı. Hemen yola koyuldum. Bilecik' e doğru ilerlemeye başladım. Yavaş yavaş yorulduğumu hissediyordum. Sabah yaptığım kahvaltıdan başka birşey yememiştim. İşin garip tarafı hiç bir açlık ta hissetmiyordum. Sadece deli gibi su içiyordum. Bu durumda beni çok şaşırtıyordu. Uzun yolculuk sonrasında Bilecik tabelasını gördüğümde çok sevinmiştim. Artık dinlenebilirdim ve güneşin batmasına daha saatler vardı.
IMG_1247.JPG

Bilecik' e doğru devam ediyordum Yol buradan Bilecik' e ayrılıyordu. Mola versem iyi olur diye düşündüm. Yol ayrımına girdikten sonra yol kenarına oturdum. Annemin çantama koyduğu lokumlar gelmişti aklıma. hemen çıkartarak son suyumla birlikte 3-4 tane yedim. Çok güzellerdi. Lokumları afiyetle yedikten sonra biraz ilerledim. Allah' ım gözlerime inanmıyordum. Yol dağ' a doğru ilerliyordu. Korktuğum başıma gelmişti. Bilecik' e varmak için yollarda gördüğüm koca dağların tepesine çıkmam gerekiyormuş meğer. Zaten yolda yorulmuştum. Burayı bisikleti sürerek çıkmam imkansızdı. O yüzden bisikletten inerek itelemeye başladım. Neredeyse 2 saat olmuştu. Bayır ı çıkmakla cebelleşiyordum. Son suyumu da lokumlarla bitirmiştim ve şuan susuzluktan ölebilirdim. Biraz ilerde bir yapı dikkatimi çekti. Su bulabilirdim hemen son gücümle iteleyerek bisikleti yol kenarına bırakarak ev den içeri girdim. İçeride kimseler yoktu. Burasını ofis olarak kullanıyorlardı. Masalar vardı ve masaların üzerinde laptop, cep telefonları ve cüzdan vardı. Korktum tabi hemen dışarı çıktım. sağa sola yüksek sesle 'kolay gelsin- merhaba' diye sesleniyordum ama kimsecikler ses vermiyordu. Hayatta yapmam ama mecbur dum. Su içmem gerekiyordu. Hemen içeri doğru koştum. çayocağını gördüm ve mataramı doldurmaya başladım. Mataram dolduktan sonra dışardıda yine bağırdım baktım kimselerden ses gelmiyor. Bisikletime doğru yöneldim. ohhh! su gibisi yoktu. İlk defa suya bu kadar hasret kalmıştım :) Biraz ilerledim hala birisi arkamdan iş yerinden birisi gelecek diye bekliyordum ama korkutuğum olmadı.
IMG_1250.JPG

Sonunda Bilecik' e varmıştım. Yorgunluktan ölüyordum resmen. Şehir merkezine vardığımda saat 20:00' i gösteriyordu. Hemen çadır kurmalıydım. Yarım saat kadar sonra hava kararmaya başlayacaktı. Gün boyunca hiç bir şey yememiştim ama açlıkta hissetmiyordum. Bir markete giderek çikolata ve içecek bir şeyler aldım. Çadırı kurduktan sonra bunları tüketebilirdim. En azından enerji verirlerdi. Merkeze geldiğimde bir arkadaşa yaklaşarak çadır kurmaya müsait bir yer sordum. Kent ormanı 'nı tarif etti. Yakındı bisikletimle oraya doğru yöneldim ve çadırımı kuytu bir köşeye kurdum. Bu benim en çok korktuğum kısımdı. En çok çadır kurmaktan korkuyordum. Bisikletimin heybelerini ve ön tekeri sökerek çadırıma aldım. Ve bugünü bu şekilde sonlandırmış oldum.
 

eness

//**
Kayıt
18 Ekim 2013
Mesaj
189
Tepki
228
Şehir
Ankara
İsim
Enes
Başlangıç
2012—13
Bisiklet
Salcano
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Devamını bekliyoruz.
 
  • Beğen
Tepkiler: erkantuc

erkantuc

Daimi Üye
Kayıt
15 Mayıs 2015
Mesaj
218
Tepki
1.083
Yaş
35
Şehir
İstanbul/Göztepe
İsim
Erkan
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Çadırda ilk günümü geçirmiştim. Biraz korku biraz tedirgin en korktuğum olayın üstesinden gelmiştim. Saat 06:30 da uyandım. Dün 170km ye yakın pedal çevirmiştim ve aman aman bir ağrı hissetmiyordum. Her ne kadar Bilecik rampası canımı alsa da iyi sayılırdım. Bölük pörçük uykuyla ikinci günüme merhaba demiştim. Tedirgin olduğum için rahatça uyuyamıyordum. En ufak tıkırtıda gözlerimi açıyor ve 1-2 dk kadar bekliyordum. Gece 03:00 ve 05.30 civarında cadırımın içi bir anda ışıkla aydınlanmıştı. Sonradan gece devriyesi atan güvenlik görevlisi olduğunu anlamıştım. Sağolsun hiç rahatsız etmedi de. Garipti hâlâ açlık hissine dair en ufak bir belirti yoktu. Bu durumdan biraz ürktüm ve aç olmasam dahi an azından bir çorba içme kararı aldım. çadırımı topladım ve merkeze doğru ilerleyerek çorba salonu aramaya koyuldum. Lezzetli bir mercimek çorbası içtikten sonra tabi ki çay söyledim :) Arkadaşlar çay ı çok seviyorum :) Her fırsatta içmekten büyük zevk alıyordum :) Lokantadaki çocuğa çeşme sordum. Dünkü yolda terlemiştim. Üstümü değiştirmiştim ama dünküleri tekrar giyebilmem için temizlemem gerekiyordu. bir alt sokakta cami olduğunu söylemesi üzerine dün terleyen elbiselerimi sadece su ile bir güzel yıkadım. Kuruması için bisikletimin arkasına astım ve Kütahya yoluna doğru yola koyuldum.
IMG_1255.JPG

Daha önce de bahsettiğim gibi Bilecik rampasını kara harflerle aklıma kazımıştım. 2 saate yakın bisikletimi iteleyerek çıkmıştım. Şimdi ise inişe geçmiştim. o dağı şimdi iniyordum. Fakat mutluluğum fazla sürmedi. Yaklaşık 50-60km kadar bisiklet sürmüştüm. Mataramdaki su tükenmek üzereydi ve susuzluğu artık çok iyi biliyordum. İlk fırsatta mataramı doldurmam gerektiğinin farkındaydım. Yol üstünde ev ler yoktu. biraz daha ilerleme kararı aldım ve yolu takip ettim. Biraz ileride Bozüyük çıkışına doğru kapanmış bir fabrika duruyordu. Bekçi kulübesine doğru ilerledim. Kimsenin olmadığını düşünüyordum ki içeriden 50-60 yaşlarında bir amca çıkıverdi. Mataramdaki suyun bitmek üzere olduğunu mümkünse su doldurup dolduramayacağımı sordum. 'Tabi oğlum gel içeri' dedi. İçeride yine aynı yaşlarda bir amca daha oturuyordu. İçerisi akvaryum doluydu. Zamanında bende 4-5 sene kadar balık bakmıştım. İçeride oturan amcaya da selam verdikten sonra elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. İçeri döndüğümde bardağımda çayım ve yanında amcaların hanımlarının yaptığı anlaşılan ıspanaklı börekler duruyordu. Çok teşekkür edip çektikleri sandalye' ye oturdum. Herkes aynı soruları soruyordu. ' Niye yollara düşüyorsunbisikletle zor olmuyor mu?-yorulmuyor musun? köpekler saldırmıyor mu gibi sorular. Bir yandan karnımı doyuruyor bir yandan da bu soruları cevaplamaya çalışıyordum. Bu arada hiç şeker kullanmayan ben enerji olsun diye en az 2 şekerli çay içiyordum. Yarım saat kadar sonra kalkmam gerektiğini söyledim. Hedefim vardı ve yola çıkmalıydım. Müsaade isteyerek kalkmak istediğimi söyledim. Yollardaki yılanlara ve köpeklere karşı dikkatli olmam konusunda beni uyardılar. Bununla da yetinmeyerek kendi erzaklarını bana verdiler. Bir tane büyük ekmek 2 tane domates 2 tane salata ve 1 tane de biber. Her ne kadar istemediğimi söylesem de kabul etmeden gitmeme izin vermeyeceklerini anlayarak ve teşekkür ederek kabul ettim. İkisinin de ellerinden öperek haklarını helal etmesini istedim ve yola koyuldum :) İnönü' ye kadar gelmiştim. Bu 50-60km 'nin en fazla 1 km' sini pedal çevirmeden ilerlemiştim. Yollarla mücadele ediyordum resmen. Yolda karşılaştığım insanlara bayırı soruyordum daha var diyorlardı. Ben ise 'en kötüsü Bilecik' ten iyidir ' diye kendimi teselli ediyordum. Dayanamadım onu da sordum. Bilecik rampasından kötü değildir herhalde dedim. Adam önce gülümsedi ve onun gibi 3 tane daha var dedi. Evet kanım donmuştu. Ama yapacak başka bir şey yoktu. O yol gidilecekti. Bayırda tabi pedal çevirmek zorluyordu. İnip bisikleti itelemeye başladım. Arkamdan bir aracın bana korna çaldığını farkettim. Arkamı döndüğümde büyük bir süprizle karşılaşmıştım. Büyük süpriz :D Aman Allah' ım büyük bir kepçe' ydi bu. Bisikleti park edip yanına gittim. 'Efendim amca' dedim. Oğlum bu yoldan daha çok var istersen bir kısmına kadar seni bırakabilirim dedi. Dururmuyum hiç. 'çok sevinirim dedim' Kepçeye bisikletimle beraber bindik ve yelkenler fooraaa :D
IMG_1278.JPG

Bayırın bir kısmını kepçeci amcayla aşmıştım ama bayır hala tam gerçekliğiyle önümde duruyordu. Kaplumbağa misali ilerlemeye devam ediyordum. Gerçekten bugün yorucu geçeceğe benziyordu. Yılmamalıydım. Yarım saat bu şekilde bayırla cebelleştikten sonra arkamdan bir korna sesi duydum. Genelde destek amaçlı şoförler korna ile selam veriyorlardı. Bende elimi kaldırarak teşekkür ediyordum. Fakat bu seferki biraz farklıydı. Korna ısrarla çalmaya devam ediyordu. Arkamı döndüğümde gelenin kocaman bir tır olduğunu gördüm ve direk önümde durdu. Bisikleti bırakarak yanına gittim. 'Efendim abi' dedim. 'Yorulduldun mu' dedi. Yorulmak mı ölüyordum yorgunluktan :D Evet dedim. Bisikleti bagaja yüklememi istedi yolun bir kısmına kadar beni götürebileceğini söyledi. Hemen olur dedim. Bisikleti bagaja yükledikten sonra ilerlemeye başladık. Yasin abi ile bu şekilde tanışmıştık.
IMG_1284.JPG
IMG_1283.JPG


Yasin abi' de bisiklet sevdalısıymış. Yolda her gördüğü bisikletliye yardım edermiş böyle. Bir yandan bisikletler üzerine sohbet ediyor bir yandan da ilerliyorduk. Yasin abi Afyon Karahisar' da oturuyormuş. İstersem oraya kadar beni götürebileceğini söylemişti.Yolların genelde yokuş olduğunu duymuştum. Büyük bir memnuniyetle kabul ettim. Afyon da bir bisiklet gruplarının olduğunu söylemişti. Bir telefon görüşmesi yaptı. Görüştüğü kişinin benimle tanışmak istediğini söyledi bende memnuniyetle kabul ettim. Bisiklet örgütü gibi bir şeydi bu. Karşındakini hiç tanımasan da sanki yıllardır tanıyormuşsun gibi güveniyorsun insanlara :) Afyon' a varmıştık. Yasin abi Tır' la merkez' e giremediğini söylemiş ve merkez' e giden en yakın yolda beni indirmişti. Yolu tarif etmişti ve Özen abi' nin beni beklediğini söyledi. Biraz bisikletle yol aldıktan sonra özen abi' nin dükkanının önünde durdum. Sıcak bir karşılamadan sonra hemen içeri davet etti. Bisikletimle alakalı tavsiyelerde bulundu ve gevşeyen vidalarımı sıktı. Bir an olsun kendimi evimde hissetmiştim. Çok mutlu oluyordum. Hava kararmadan kalacak yer ayarlamam gerektiğini söyledim. Acele etmemem gerektiğini söylediler. Abartmıyorum Özen abi belki 20 kişiyle telefonla görüştü. Benden bahsediyor en azından bir gece misafir etmeleri için ricalarda bulunuyordu. Çok mahcup oluyordum tabi. Telefonların çoğu olumsuz kapanıyordu. Diğer görüşmeler ise haber vereceklerini söylüyordu. En sonunda bir Petrol ofisi sahibi olan arkadaşı ile görüştü. Çok rica etti ve bahçesinde kalabileceğimi iletti. Bu Günde petrol istasyonun da kalacaktım :) Büyük bir memnuniyetle özen abinin yanından ayrılarak petrol ofisine doğru yol aldım.
IMG_1290.JPG



Yasin abi ile birlikte petrol ofisine kadar ilerdim. Petrol ofisi sahibi ile tanıştık. Beni Seve seve misafir edeceğini söyledi yalnız çadırımı kurabilemem için saat 23:00 civarını beklemem gerektiğini söyledi seve seve kabul ettim. Bisikletimi benzin istasyonuna bırakarak etrafı dolaşmaya başladım. Hâlâ aç değildim ama bir şeyler yesem hiçte fena olmazdı. Zaten 2 saatten fazla zaman vardı. Bir lokantaya giderek çorba-sucuk ve yaprak ciğer yedim. Karnımı doyurduktan sonra petrol ofisine geri dönerek çadırımı kurdum. Ve ikinci günümü de bu şekilde noktalamış olmuştum.
 

Dosyalar

Insansevmem

Aktif Üye
Kayıt
29 Mayıs 2015
Mesaj
186
Tepki
308
Yaş
40
Şehir
İstanbul.
İsim
Erim
Bisiklet
b'Twin
@erkantuc okurken kendimi buldum. Yazik ki kurumsal sistem boyle. Tazminat alarak istifa ettim bir ulasim sirketinden. Belli bir zumreden olmayinca,camiyadan olmayinca gelecek goremedim. Mudurluk beklerken baska bir sirketin alakasiz bir departmaninin muduru pazarlama muduru olarak gelince dayanamadim.

Yalakalarin, olmayan inanclarini varmis gibi gosterme cabalari vs. Bunaldim ve kendime bir tilt 720 aldim bisiklete binmeye basladim. 127 kilo basladigim bisiklet seruveni 3 ay da 119 kilo oldum.

Yol bisikletimi (alur 700) aldim simdi hedef seneye alexandrapoliye gitmek. Bazilari icin kucuk benim icin buyuk bir adim..

Suan calismiyorum ve her gun biniyorum. Yakin zamanda baska bir buyuk holdingde calismaya baslicam. Ama biliyorum ki artik cok calismanin insanin kendisinden birseyler vermenin bir ise yaramadigini en azindan
Turkiyede ise yaramadigini anladim.

Simdi gerektigi kadar calisip, is eforumu idareli harcayip hayatimi bisiklete binmek uzere kurdum. Cokta mutluyum.

Yaziniz beni daha da gaza getirdi, tesekkurler.
 

erkantuc

Daimi Üye
Kayıt
15 Mayıs 2015
Mesaj
218
Tepki
1.083
Yaş
35
Şehir
İstanbul/Göztepe
İsim
Erkan
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Sanırım çadırda uyumaya artık alışmıştım. Bu gece gerçekten iyi geçmişti. Rahat bir uyku geçirmiştim. Uyandığımda saat 06:00 civarıydı. Hazırlanıp yola koyulduğumda 1 saat geçmişti. Rotamı Burdur' a çevirmiştim. Yolların düz olduğunu öğrenmiştim ve bu içimi çok rahatlatmıştı. Ortalama 170km yol yapmayı hedeflemiştim. Yol düz ise rahatlıkla yapabilirdim. Yollar güzel gidiyordu. İlerlerken yolda otlayan inekleri gördüm ve sevindim. Dışarıdan bakan biri 'inek bu ya neyine seviniyorsun ' diyebilir. anlayışla karşılayabilirim fakat soruyorum yağmur yağdıktan sonra kaçınız toprak kokusu duyuyorsunuz. Kaçımız güne bir horozun bir kuş un sesiyle uyanıyoruz. Modern diye nitelendirdiğimiz ve bizi maraton a sokan hayat bunları çalıp götürüyordu hissettirmeden.IMG_1311.JPG

Yaklaşık bir 30km yol aldıktan sonra kahvaltı yapmamaın iyi fikir olduğunu düünerek yol üstündeki bir lokantaya sığındım. Kahvaltı niyetine bir çorba ısmarladım kendime. Çorba soğuktu ve pek lezzetlide sayılmazdı doğrusu ama tüm bunları kafamı yukarı doğru çevirdiğimde unutuvermiştim. Her yer mükemmel görünüyordu. Her yer yemyeşildi.
IMG_1315.JPG

Kahvaltımı yaptıktan sonra tekrar yola koyuldum. Yollar çabucak geçiyordu. Çok keyif alarak ilerliyordum. Saat 12:00 'ye yaklaşıyordu ve şimdiden 80km 'den fazla yol yapmıştım. Mola vermek istedim bir bardak çay hiçte fena sayılmazdı. Yol üstünde benzinci arayışına başladım. Benzin istasyonlarında genellikle çay oluyordu. Derken fazla aramadan bir benzin istasyonuna girdim ve bingoooo :D çay ocağı tüm içtenliğiyle beni selamlıyordu :D Hemen izin isteyerek bir bardak içip içemeyeceğimi sordum. 'olur mu hiç tabi içebilirsin' yanıtını alınca hiç gecikmeden bir bardak çay kapıp annemin verdiği lokumları ve dün akşam satın aldığım çikolatalardan kalanları masanın üzerine koyup pompacı ile bir yandan sohbet ediyor bir yandan da bunları atıştırıyorduk. Bir saat kadar burada dinlendikten sonra tekrar yola koyuldum. 10-15 km gitmiştim ki arka tekerin patladığının farkına vardım. Sanırım farketmekte biraz geç kalmıştım. Neredeyse dış lastik parçalanacakmış. Dış lastik son derece sıcaktı ve izler oluşmuştu. Hemen bisikletimi kenara çekerek arka tekerliği söktüm. patlağı onardım diye seviniyordum ki farklı bir yerden de patladığını farkettim. Basiretim bağlanmıştı. 10dk' ya yapabileceğim bu iş için yaklaşık 1 saatimi harcamıştım. Baktım olmayacak yedek lastiği çıkardım ve arka tekeri taktım. El pompasıyla bir miktar hava bastım ve benzin istasyonu aramaya koyuldum. Lastik yere yapışmış bir şekilde gidiyordum. Birkaç kilometre sonra bir benzin istasyona gelip 65psi hava bastım ve yola koyuldu. Benzim istasyonundaki bir abi yarın buraya fena yağmur yağacak diye beni uyarmıştı. Fazla umursamamıştım. Zaten Burdur'a gidecektim. Bu arada Yasin abi aramış ne yaptığımı sormuştu. Yolum 2 ye ayrılıyordu Burdur ve Isparta Yasin abi yollardan ii anlıyordu. Nereden gitmem gerektiğini sordum Isparta dedi. İyi öyleyse bu akşam Isparta' da kalayım dedim.IMG_1351.JPG

Yollarda pek fazla yorulmadan Isparta 'ya varmıştım. Şehir merkezine yaklaşık 40km gibi bir yol vardı. Hava biranda kararmaya ve soğumaya başlamıştı ve bu hiç hayra alamet sayılmazdı.
IMG_1364.JPG

Daha merkez e varmadan hava fırtınaya çevirmişti. rüzgar çok şiddetli esiyor ve arada yağmur yağıyordu. Hemen bir benzin istasyonuna sığındım. Rüzgarda bisikleti kullanamıyor pedallara ne kadar asılırsam asılayım 15 km nin üstüne çıkamıyordum. Biraz benzin istasyonda kaldım bu esnada telefonu şarj ediyordum. Bir anda yoldan gelen bir sesle irkildim. Gözlerimin önünde bir araba sağa sola savruluyordu hatta bir ara iki teker üstüne çıkmış şoförün son anda yaptığı manevra sayesinde takla atmaktan kurtulmuştu. Hemen telefonu bisikleti bırakarak yardımına koştuk. Adam gayet iyi görünüyordu. Sakinleşmesi için benzin istasyonuna götürüp çay ikram ettik.
IMG_1367.JPG

Yaklaşık 15-20dk sonra hava toparlamaya başlamıştı bende fırsat bu fırsat diyerek yola koyuldum. Artık Isparta şehir merkezine varmıştım. Yağmurlu bir hava ile karşılamıştı Isparta beni. İlk defa yağmurda bisiklet sürüyordum ve çok mutluydum :)
IMG_1387.JPG

Şehir merkezine uğradıktan sonra bir şeyler yesem iyi olur diye düşünmüştüm. Merkez de bir lokantaya girdim ve siparişimi verdim. Yemeğimi yerken baş aşçı yanıma yaklaştı. Bisikletim yüklü olduğunu görünce başladı soru sormaya. Nereden geliyorsun ? Nereye gidiyorsun ? zor değil mi? yorulmuyor musun ? gibi sorular :) Bir yandan yemek yiyor bir yandan sorulan sorulara cevap vermeye çalışıyordum. Lokantanın sahibiymiş. aynı zamanda da baş aşçısı. Nerede kalacaksın diye sordu. Çadırda kalacağım dedim. Hava yağmurluydu umarım sucuk olmuş şekilde uyanmazdım. bana gelip kendisinde kalacağımı en azından sıcacık bir duş alıp güzel bir uyku çekebileceğimi söyledi. Bende olur mu abi eşin ailen rahatsız olur boşver dedim. Ben yalnız yaşıyorum ne rahatsızlığı dedi. Bisikletle yola çıkalı 3 gün olmuştu ve şansım yolunda gidiyordu. Hep karşıma iyi insanlar çıkmıştı. Teşekkür ederek teklifini kabul ettim. Sıcak duş ve rahat yatak hiçte fena sayılmazdı. Abi' nin evine geldim. Klasik bekar evi. Her yer birbirine girmiş bulaşık felan :D Duşumu alıp temiz giyeceklerimi giydim. Bu günde böyle bitmişti.
Güneş yanıklarıma merhaba deyin :DIMG_1388.JPG


Tam herşey yolunda gidiyor diye seviniyordum ki işler sarp a sarmaya başladı. Beni evine davet eden adam garip garip cümleler kuruyordu. Haydaaaa. Bu ne şimdi dedim içimden. Bana 2 defa evlenip boşandığını söyledi ve artık kadınlarla bir gelecek düşünmediğinswn bahsetti. Ailen nerede oturuyor diye sormuştum. Burada oturuyorlar ama ben anlaşamadığım için yalnız yaşıyorum dedi. Sonra Eşcinsellerden bahsetmeye felan başladı. Allah' ım bu neydi şimdi. Dayanamayarak ' Abi sen eşcinsel misin' diye sordum. Evet dedi. Hobaaaa. Biran önce buradan kurtulmalıydım. Hemen ayağa kalktım ve benim gitmem gerekiyor dedim. Olmaz bırakmam dedi. Bana dokunmayacağına dair sözler veriyor ve beni kalmaya ikna etmeye çalışıyordu. Böyle birşeyin olmayacağını söyledim gerekirse kaba kuvvete başvuracaktım. Israrcı davranınca direnemedi ve ben çantalarımı toplayarak hemen dışarı kaçtım. Evet resmen bir kaçış anıydı. Apar topar elime ne geçtiyse dışarı çıkarıyordum. Heybeyi bisikletime bile bağlamadan sokağa dalmıştım. Şok geçirmiştim. Az kalsın güm e gidecektim :D Hemen şehir girişindeki polis karakoluna gittim ve başıma gelen olayı anlattım. Kendimi güvende hissetmediğimi söyledim ve izin verirlerse bu geçe garajlarına çadır kurup bu gece orada kalmak istediğimi söyledim. Kabul etmediler tabi. Isparta da her yer güvenliymiş istediğim yere kurabilir mişim çadırımı falan filan. Aklıma cami geldi. çadırımı bir caminin girişine kurdum. saat 02:00 civarına geliyordu. içimde korkuyla uyuya kalmışım. 3. günümde böylece son bulmuştu. Ne gündü :) :) :)
 
Kayıt
27 Nisan 2014
Mesaj
57
Tepki
47
Yaş
27
Şehir
izmir
Bisiklet
Scott
hayırlı yolculuklar abi. İnşallah lokantacıdan başka kötü insan çıkmaz karşına :D Yazının devamını bekliyorum ;)
 
  • Beğen
Tepkiler: erkantuc

eren konu

Forum Bağımlısı
Kayıt
28 Aralık 2014
Mesaj
656
Tepki
565
Yaş
40
Şehir
Demre
Bisiklet
Specialized
çok güzel tur lokantacı kötü olmuş ama macera işte her şey hep iyi gitmez illaki.
takipteyim.
 
  • Beğen
Tepkiler: akınt ve erkantuc