Scudo Sports

Bisiklet tasarımı-proje

projenizi böyle bir ortamda paylaştığınız için ve özellikle bisiklet tasarımıyla uğraştığınız için teşekkürler. Çok sağlam bir kadroymuş izlenimi bırakıyor. Tasarım deyince ben daha sıradışı daha geleceğe dönük birşeyler bekliyordum, bundan 100 yıl sonra bisikletlerin dizaynı nasıl olur acaba, kullanılan teknoloji nereye varır çok merak ediyorum?
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto
Scudo
@dümenci

çok teşekkürler, yardımlarınızın çok yararı olacaktır erhanla konuştuk zaten..
parçalarla birlikte 20 kg civarında olacağını tahmin ettm ama hiç parça deneyemediğimiz için toplam ağırlığını yaklaşık olarak söyleyebiliyorum.20 kgında da çok fazla olduğunu düşünmüyorum ama hafifletilebilr tabiki.
Eksiksiz bir ürün için, özellikle bu proje için 1-2 sene arasında bir ar-ge çalışması gerekecektir piyasaya sürülmeden ama benimkinin 2.5 aylık bir mezuniyet projesi olduğu unutmamak lazım...
Daha fazla da uğraşmak isterim,yerli bir dh kadrosu üretimi güzel olurdu...ozaman bundan çok daha gelişmiş bir ürün çıkacağına eminim...

yorumlarınız için çok teşekkür ederim, eleştirileriniz, önerileriniz doğrultusunda projenin gelişeceğinden emin olun...
 
Tebrik ederim,bence ülkemizde de birilerinin böyle işlerle uğraşıyor olması ve birilerininde ona destek vermesi çok önemli.

Projenin devamını,bisikletin bitmiş halini merak ediyor ve buradan yayınlamanızı bekliyoruz.

Sevgilerle...
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto
Tebrikler,emeklerin sonucu güzel bir kadro çıkmış ortaya.
Bu tarz ürünlerin tasarım aşamasında tasarımcılarla mühendisler beraber çalışarak,çoğu zamanda zıtlaşarak üretim modeline karar verirler.
Kadroya mühendislik açısından bakılırsa birçok noktasının zayıf ve gereksiz kaldığı söylenebilir.
Ama belli ki sadece tasarımcı gözüyle bakarak kendi emeğinizle kadroyu tasarlamak zorunda kalmışsınız.Görsel olarak güzel bir kadro ortaya çıkmış;tabi ki bunun da bir ''adım'' olduğu unutulmamalı.Tekrar tebrikler.
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto
bence güzel bir çalışma.ülkemizde yerli bir dh görmek bence çok iyi bir gelişme
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto
Herhalukarda emeğine sağlık.
Ama ben bu tasarımın senin özgün tasarımın olduğuna pek inanmadım.
Mongoose - EC-D (link) ve Kona - Stab (link)kırması bir model olmuş bu.
Üst borunun o kıvrımı Kona,arka süspansiyonun altından geçtiği bağlantı Mongoose markalarından esinlenilmiş bence.Ve yine alt boruyu bottombracket e bağlayan noktada yine patenti Mongoose firmasına ait ''freedrive'' sistemine çok benziyor.
Tabi bu yorumumu suçlama olarak algılamassan sevinirim.Dünya genelinde de çok tanınmış markalarında diğer markalarla benzer noktaları illaki oluyor.En nihayetinde kadro tasarımının sonsuz bir kavram olduğunu sanmıyorum,biryerde illaki benzeşen yönler olacaktır.
Sadece yeni bir tasarım adı altında sunulduğu için kendi fikrimce bahsettiğim modellerden esinlenildiğini düşünüyorum.

Bir diğer konuda kadro ağırlığı;
9 kg olduğunu yazmışsın ve bu sanırım çıplak kadro ağırlığı(arka süspansiyonsuz).
Bir yanlışlık var herhalde.Aşırı derecede ağır bir rakam 9 kg.Dünyanın en sağlam süper ağır sınıf kadroları bile max 5,5-6 kg falan olur.Bunlarda genel bilginin aksine DH kadroları değil agressive FR,hucking türü kadrolarda olur.''DH race'' kategorisinde aynı XC kategorisinde olduğu gibi hafiflik önemli bir konudur.9kg lik bir kadroya 20 kg lik bir DH bisikleti herhalde mümkün değil toplamak ki 20 kg yarış kategorisi için fazla bir ağırlık.
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto
@acumur



Teşekkür ediyorum, ama özgün tasarım olmadığına katılmıyorum. o iki modelle nasıl bir benzerlik kurdunuz anlamadım. bence hepside çok net olarak ayrılıyor birbirinden. yani evet arka amortisör iki levhanın içinden geçiyor ama burda tasarımı özgünlükten çıkaran detay bu değildir. hele üst borunun kıvrımı benziyor diye kona nasıl olabilr. dediğiniz gibi dünyaca ünlü markalarında birbirine benzer noktaları oluyor ama onlarda aynı seviyede, sadece amortisör iki borunun,levhanın arasından geçmiş denebilir ki bu aynı zamanda çok farklı formlarda yapılmıştır. demek istediğim başka modellerde de benzer yerler görülebilir bu şekilde değerlendirilirse.
Tasarım aşamasında da belirli bir konsept yaratıp onun üstünden bu formu yakaladım,agresif, hızlı,sert.. tabiki bir çok model inceledim ama en çokta benzerlikten kaçmak için.yanlış anlamayın suçlama olarak algılamıyorum, ama bahsettiğiniz modellerden değil, belirli bir konseptten esinlendim ve açılar,kıvrımlar vs hem teknik olarak hemde bu konsepti yakalamak için ortaya çıktı.

Buarada 9kg ağırlık sadece o prototipin. yani onu üretirken istediğim her ölçüdeki parçayı bulamadım, mesela lazer kesim parçaların hepsini aynı kalınlıkta sacdan çıkardı adam sölememe rağmen. 2mm kalınlığı olan yerler 5mm oldu :) profil kalınlıkları farklı oldu yer yer. kabaca bi hesap yaptığımdada sac m2 ağırlığına göre, fazlalıkları çıkarınca siyah demir profil ve sac dan yapılan bu prototip +- 7kg a kadar düşecektir. tabiki bu sadece prototipin malzemesi :)
 
  • Beğen
Tepkiler: acumur
Kona olmuş,Mongoose olmuş demedim!
Esinlenmişsin dedim.Benziyor çünkü.Sonuçta sana birileri hadi DH kadrosu tasarla dedi sende peki alın bu nasıl diye hemen çiziminimi yaptın.Hiçmi internette markaların modellerine bakmadın yada bakmıyorsun.Kusura bakma ama masanın başına oturdum ve beynimden bu modeli çıkardım diyorsan eğer,ben inanmıyorum.
Ayrıca esinlenmek kötü bişe değil dediğim gibi birçok marka yapıyor zaten bunu.Birebir aynı kadroları kullanan markalar bile var.
(link)
(link)
Ben sadece gördüğümü söyledim.Tekrar ediyorum Kona olmuş falan demedim ama esinlenmişsin dedim,ki halada öyle düşünüyorum.Aynısı olmuş demek başka esinlenmek başka şey neticede.Bana göre sen piyasadaki bazı modellerin belirli ayrıntılarını alıp kendi modelinde birleştirmişsin.
Hatta arka çatal dizaynınıda kullanan birçok marka var.Turner - dhr ilk aklıma gelen mesela.
İyi niyetimi ifade etmek için son olarak şöyle diyeyim;bunlar benim şahsi düşüncelerim eğerki yanılıyorsam özür dilerim.
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto
@acumur

Sadece esinlenme var diyorsanız; esinlenme zaten tasarımın bir parçasıdır. Her tasarım başka bir tasarımdan öğeler içerir...

Şahsi ve içten fikrimi de belirtmek isterim ki, arka tekere uzanan iki 'boru' dışında tasarımlar arasında hiçbir benzerlik göremiyorum... İlk bakıldığında aynı tür olmalarından dolayı göze benzer gelseler de, yanyana koyulduklarında aralarındaki fark anlaşılmakta.
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto
Bir önceki mesajımı okursan zaten benmde esinlenme konusunda senden farklı birşey söylemediğimi görürsün.
Sen nasıl içten ve şahsi fikirlerini belirtiyorsan bende aynını yapıyorum ve onuda belirtmişim ''bu benim şahsi düşüncem'' diye.(son mesajımın son cümlesini okuman gerekiyor bunun içinde)
Sen benzetmemişsin ben benzetiyorum.Zaten bu yüzden senin adın sevims benimkide acumur.Dünyaya aynı gözlerle bakmıyoruz.

Ayrıca;

İnşallah bir Türk markası bu tarz kadrolar üretmeye başlar.Sedona'yı bu bağlamda takdir ediyorum.Kron'un beceremediği(becermek gibi bir niyetlerinin hiçbir zaman olmadığını düşünüyorum açıkcası ya neyse)işi onlar becerecekler gibi hissediyorum.
Farklı türlerede ilgileri olduğu(X11 modelinin üretime geçirilmesi gibi)ve gelişmek istedikleri anlaşılıyor bu tarz girişimlerinden dolayı.Bol şanslar dilerim.

Nihai not:Söz konusu tasarımı beğenmedim.
 
@DragF5.user


evet gerçekten kadro çok sağlam görünüyor ama drop outlar çok iyi değil.özellikle jantın takılacağı ver ve kadro kulağı çok güçsüz duruyor.onun arka alt bacağı kaldırıp üst bacağı kadro kulağını olduğu tarafa kaynaklamak çok daha iyi olur.
 
@acumurEvet sizin şahsi düşünceleriniz...

Şunu en başta kabul etmek lazım. Bir asır önce oluşturulan iki üçgenden oluşan temel bisiklet tasırımını, Columbus yada saygı değer Ernesto Colnago bile değiştirememişken 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisinden devrim beklemek hayalcilik olurdu. Bunun yanısıra klasik türk metalitesiyle olaya bakıp "olmamış" demekle de çabalayan bir insana verdiğiniz desteğin şiddeti de yönü de ortada.

Gelelim Tunca'nın çabasına.

Tunca bir süre önce bana ulaştığında onda gördüğüm ışık "bir şey yapma çabası" idi. Odağının bisiklet olması benim için ayrı önem taşıyor. Tasarımcılar genellikle bisikletle uğraşmıyor. Birilerinin bisikletle uğraşması hoşuma gitti ve elimden geldiğince yardım etme kararı aldım. Umduğum kadar yardımcı olamadım maalesef. Bir tek kez bir kaç saatlik bir toplantı yaptık, gerisini internet üzerinden hallettik. Onun prezentasyonuna bile gidemedim, yurtdışındaydım.

Peki ya prototip hakkındaki düşüncelerim?

Önce malzeme seçimine değineyim. Türkiyede herhangi bir ilde karbon üretim yapmaya çalışmak sınırları zorlamak olur. Genelde downhill bisikletlerinde tercih edilen aluminyum ise her zaman doğru ham malzemeye ulaşılamıyor yada yeterli beceride kaynakçı bulunamıyor. Elbette gerek malzemenin ucuzluğu, gerek kaynak işinin kolay yapılabilmesi sebebi ile sac kullanmayı tercih etti. Bence oldukça yerinde bir karardır. Elbette olası ihtimalden çok daha ağır bir kadro oldu. Doğaldır, demir ağır bir malzeme. Eğer bu model bir gün üretilirse 6061 aluminyumdan yaparız o zaman beklenilen ağırlık aralığına iner. Şunu da atlamamak lazım, iniş bisikletlerinde ağırlık önemli değil. Ama ağırlığa bakıp da "olmamış" dememek lazım. Bu örnekle dünya kupasında yarışacak halimiz de yok.

Tasarım... İlk cümlelerimde de bahsettiğim gibi yoktan bir model yaratmak zor. Çünkü bisikletin bütün dinamiği, statiği ve kinematiği son satırına kadar aydınlanmış. Gizli saklı bir şey yok. Bisiklet tasarım tarihine bakarsanız kimi yıllar yeni madenlerin girmesi ile tasarım biraz farklılaşsa da bir kaç sene sonra üçgen tasarıma geri dönülmüş. Dileyenler yakın zamandaki Cannondale Raven ve Trek-Y kadroları inceleyebilir, devam etmediler ve üçgen tasarıma geri dönüldü. Eğer Tunca tarihteki hiçbir bisiklete benzemeyen bir tasarım yapsaydı Gary Fisher uçak biletini yollamıştı bile. Ben tasarımını oldukça beğendim. Aslında ilk tasarımını biraz değiştirmek zorunda kaldı. Çünkü dinamik kısımların daha verimli olması için gerekliydi.

Bir bisikletsever olarak Tunca'ya buradan teşekkür ediyorum. Türkiye tarihinde kaç kez oldu bilmiyorum ama bir kez daha tasarım projesi olarak bisiklet, bir üniversitenin daha kayıtlarına girdi. Ayrıca bilgisayarda tasarlayıp bırakmadığı ve bunu metal bir prototipe dönüştürdüğü için onu tebrik ediyorum. Eminimki çok efor gerektiren sancılı bir süreçti.

Eline sağlık Tunca.
 
Ne demem gerekiyor.Kayıtsız şartsız beğeneckmiyiz.Yalakalık kültürü nereye kadar.

Tunca'yı yahut başka birini,ben eleştirmessem bir başkası eleştirmesse nasıl ilerleyecek,nasıl geliştirecek kendini.
Ortaya koyulan her ürünü aa ne güzel olmuş,vay Türk çocuğu ne güzel yapmış diye kayıtsız şartsız beğenirsek;tekrar soruyorum hatalarını nasıl görecek bu insanlar.Eleştiri olmadan gelişebilirmi bir insan.
Buraya koyduğu ilk tasarımı herkes beğenince bu insanlar ''tamam ben oldum'' demeyecekmi.Doğrumu bu?

Kusura bakmada birisini sırf olumsuz yönde eleştirdim diye sende beni eleştiriyorsun ya,ben o paragraf paragraf yazdığın şeye değer veremiyorum malesef.

Ben yada bir başkası bir ürünü beğenmeme hakına sonuna kadar sahip -ki iyi niyetli bir eleştiri olduğunu başında belirtmişim- ama ne siz nede bir başkası bir ürün beğenilmedi diye eleştiren kişileri ''eleştirme'' hakkına sahip değilsiniz.
Malesef ülkemiz insanın temel sorunu bu sizinde yaşadığınız.Zerre kadar eleştiriye açık bir toplum değiliz.Kim ne yaparsa aslansın,koçsun diye pompolayacağız(senden benden bunu yapmamı istiyorsun).O yüzdende bir konuda bir gelişmişliğimiz yok dünyada.
Alın en güncel örneğini izliyoruz son günlerde;Fatih Terim.Adam alenen yaptığı yanlışlar eleştirildi diye ülkeye döndüğünde insanlara hesap soracağını konuşacak kadar sapıtmış durumda.Dayanamıyor eleştirilmeye.Sizler gibi aynı.
Neden?Çünkü senin benden istediğine alışmış oda.Aman eleştirme aman kötü gördüğünü uyarma...

Dediğim gibi beğenmediysem beğenmedim.Bunu ne kıllık olsun diye nede güzel olan bir şeyi batırmak için yapıyorum.Tamemen iyi niyetli bir şekilde fikrimi beyan ediyorum.Beğenmedim diyorum.Bunun tersini yaparsam ben bu arkadaşa kötülük yapmış olurum.

Ayrıca ''şiddet'' tanımı yapmışsın benm eleştirm için,anlayamadım o lafını.Ne şiddeti ?
Bu arada klasik bir Türk'üm evet.Ne mutlu...
Ayrıca Trek-y ve Cannondale ilgili artık kimse yapmıyor tanımında yanlış.En az 5 tane DH kadrosu sayarım o tarz üretilmiş.
Astrix - Havoc (link) Cove - Playmate (link) serileri ile başla istersen ...

Önüne modle model açıp ordan burdan almadanda tasarım yapılıyor anlıyacağın.Colnego'lara Gary Fisher'lara dalmaya gerek yok.

Eline sağlık Tunca.
 
herkese çok teşekkürler..
eleştirilere tabiki açığız, ben projenin çizimlerini burada paylaşırken belirtmiştim zaten bunu. Sadece elimden geleni yaptım, ben belli bir kesime, kullanıcı kitlesine yönelik bir ürün belirledim ve çıkarmaya çalıştım. bu yüzden herkesin beğenmesi beklenemez. populer kültür için bir ürün değil. bir firmanın üretime yönelik bir ürünüde değil çünkü 2.5 ayda ortaya çıkardım mezuniyet projesi olarak ve sınıfıda geçtim:)
ben eleştirileri almak istiyorum bir bisiklet sever olarak, özel olarak ta geliştirmek istiyorum bu projeyi. Aslı bisikletten Gürol bey yine sonsuz yardımlarda bulunacak, sağolsun eskişehirdeki forumdan tanıştığım arkadaşlarda desteklemek istiyor (erhan). gelişeceğinden emin olabilirsiniz bu projenin ilgilenen herkese teşekkür ediyorum.
Eskişehirde olanlar için 19 haziranda anadolu üniversitesi endüstriyel sanatlar yüksekokulu binasında mezuniyet sergisi var ilgilenenler orada projeyi inceleyebilir.
 
  • Beğen
Tepkiler: acumur
@acumur
Kelime seçerken dikkatli olmanızı rica ederim, zira beğenenler kendilerini yalaka olarak görmek istemeyebilirler.

Yaşınızdan dolayı beni az çok anlayabileceğinizi düşünüyorum. Konuyu burda tartışmanın yararı olmayacağını düşündüğüm gibi Tunca'nın konusuna da saygısızlık olacağını düşünüyorum. Eğer guroll -at- gmail.com adresime bir email atabilirseniz konuyu karşılıklı görüşmeye devam edebiliriz.
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto ve halp
emeğe biraz saygı lütfen tebrikler tunca kardeşim herşey gönlünce olsun hayat boyu başarılar isteklerinin ve hayallerinin peşini asla bırakma
 
  • Beğen
Tepkiler: pykalisto
Cümlelerimi çarpıtmayın lütfen.O kadar şey yazmışım cevap verebileceğiniz,siz aradan cımbızla kelime çekip millete demogoji yapıyorsunuz.
Benim kimseye yalaka dediğim falan yok.Ne haddime.
Beğenmediğine beğendim demenin yalakalık kültürü olduğunu dile getirdim açık şekilde.Standart zekaya sahip herkes anlar bunu.Bir tane Türk'çe dili var neticede.
Beğenen kişilerin kendilerini ''yalaka'' hissetmeleri manasını çıkarmanız süper saçma.Konuyu farklı bir yere çekip,beni kötü gösterme çabasından başka bişey değil yaptığınız.Kaldıki tasarımı beğenmeyen tek kişide ben değilim başlık altındaki.
Ayrıca şunu belirteyim;
Anladığım kadarıyla siz Sedona firması ile bağlantılı birisiniz yada yöneticisiniz.Eğer böyleyse daha üzücü.Yukarıda firmayı öven,girişimlerini destekleyen ve takdir eden kısa bir yazı dile getirmişim.Teşekkür edeceğinize,daha hayata dahi geçmemiş bir ürünü eleştirdim diye elli tane laf ediyorsunuz.İyi niyetli ve samimi biri olsaydınız,beni dile getirmediğim konulardan dolayı milletin önüne atmak yerine bir teşekkür ederdiniz düşüncelerimden dolayı.

Arkadaşımıza saygısızlık olmasın konusunda ise hemfikirim ve başlık altına (olası cevap verme hakkımı saklı tutarak) son mesajımı yazmış bulunuyorum.

İyi niyetli ve cesur birisi olduğum için bünyemde herhangi bir rahatsızlık hissetmiyorum bu eleştirilerimle ilgili.Yinede Tunca'ya ve konuyu takip eden okuyuculara rahatsızlık verdiysem affola.
 
Ayrıca konunun özüyle ilgili birşeyler söylemek istiyorum.

Çift süspansüyonlu kadro tasarımlarında marka ve modeller arasındaki ayrıcalığı en net şekilde ortaya çıkaran kısım arka süspansiyon tasarımlarıdır.Yani bir bisikleti diğerinden farklı kılan ve üretim aşamasında üzerinde daha çok emek harcanan kısım bu arka çatal denibilecek bölümdür.Dünya genelinde bilinen tüm markalar incelenirse aradaki farkın bu bölgede olduğu açıkca görülür.
Büyük firmalarda zaten çalışmalarını bu şekilde yapıyorlar.Çoğunun -neredeyse tamamının- kendilerine ait patentli tasarımları var.

Santa Cruz:vpp(virtual pivot point)
Giant:maestro
Knolly:four by 4 linkage
Kona:magic link gibi.Örnekler çoğaltılabilinir.

Neticede kadroların alın borusuna bağlanan üst,alt ve sele borusundan ibaret o klasik üçgen kısmı çoğu markada aynı.Zaten yukarıdada belirtildiği gibi bu tasarımda sonsuz bir kavram değil herkes hemen hemen aynı şeyi kullanıyor.Tabi bazı markalar var bunun dışına çıkan.Hydroformed denilen boruları eğimli hale getirip üretilen kadrolar gibi.
Santa Cruz yine ilk akla gelen isim oluyor bu tasarımlarda.V-10,Nomad,Jackal modelleri ve yeni dönem Blur lt,bullit,heckler modellerinin tamamında görebilirsiniz bu bahsettiğim eğimli boruları.Yine Iron Horse firması freeride modeli 7point serisinde alt boruda böyle eğimler kullanıyor.Rocky Mountain yeni freeride modeli flatline'da aynı şekilde kullanmış hydroformed çalışmasını.Yeti,Norco gibi markalarda bu tarz çalışmaları bazı modellerinde uygulayan firmalar.
Santa Cruz Nomad ve Jackal dışında benim pek beğendiğim tasarımlar değil bu bahsettiklerim.Klasik üçgen görünüm daha hoş bence.Dağ bisikletinin biraz sert hatlara sahip olması gerektiğini düşünüyorum ben

Uzun lafın kısası benim şahsi düşüncem bu tarz üretimler yapılırken odak noktasının arka süspansiyon sistemi olması yönünde.Tasarımcı kişiler yaratıcı enerjilerini bu konuya kanalize ederlerse daha efektif çalışmalar olur diye düşünüyorum.
 
@acumurBu konu dışında bağlantı kurmakta ısrarcıyım, email atabilirseniz sevinirim.
 
Geri