Scudo Sports

Bisiklet kaza haberlerinin artması

Ölen, yaralanan tüm arkadaşlarımıza çok üzülüyorum. Bu kazaların olmaması için artık üzülmenin ötesinde bir şeyler yapmak zorundayız. Bu konu hakkında biraz uzun bir yazı yazacağım. Baştan belirteyim.

Ankara'da Eymir adında çevresi 11 km olan güzel bir göl vardır. Bu göle hafta sonları kesinlikle gitmiyorum. Neden derseniz... Yön kavramı ve bisiklet kültürü olmayan yüzlerce dikkatsiz kişi bisiklet kiralayıp saçma sapan hareketlerle gölün çevresini turlamaya çalışıyor. Beş buçuk milyon nüfuslu bir kentin bisiklet algısını Eymir'de görebilirsiniz. Aynı insanların martı üzerinde neler yaptıklarını da hepimiz biliyoruz. Kaldırımdan giderler, ters yönden giderler, çift kişi binerek ters yönden insanların üzerlerine sürerler, Anıtkabir'in çevresindeki yaya yolunda binerler vs... Bu insanlar için bisiklet ya da genel olarak iki teker bir yaşam tarzı değil, sıradan bir hafta sonu aktivitesidir. Yalnız, insanları böyle oldukları için suçlayamıyorum. Devletin topluma bir bisiklet kültürü aşılaması gerekir ancak devlet bunu yapmıyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü ülkeyi idare edenlerin de bisiklete bakışları aynı. Onları da suçlayamıyorum. Onlar da kendilerinden öncekilerden bunu gördüler çünkü.

Gelelim bisiklet kültürünün ne anlama geldiğine. Eşimle Eylül ayından beri Kopenhag'da yaşıyoruz. Burada gördüğüm bisiklet kültürünü anlatmak istiyorum sizlere. Şaka yapmıyorum arkadaşlar; 4-5 yaşındaki çocuklar anne babalarıyla ana caddelerde, bulvarlarda bisiklete binerek ulaşımlarını sağlıyorlar bu şehirde. 4-5 yaşındaki çocuk, kaskını takmış, kırmızıda duruyor, sarıda hazırlanıyor, yeşilde geçiyor. Çocuğu kimse ezmiyor. 7-8 yaşındaki kız çocukları bisikletleriyle okullarına gidiyorlar. Servis falan yok, tüm çocuklar bisikletle okullarına gidiyorlar. Korkarak da değil üstelik; ciddi ciddi hızlı da gidiyorlar. Bisiklete binen 80 yaşında teyzeler gördüm. Eşime kızıyorum; şu küçük çocuklar kadar, 80'lik teyzeler kadar binemiyorsun diyorum. E o da yıllarca Ankara'da yaşadı, korkuyor tabii. Öyle bir alt yapı var ki kolay kolay kaza yapılamıyor ve kimsenin hayatı tehlikeye girmiyor. Bisiklet yollarında ışıklar var, yollar düzgün, araç trafiğiyle aynı ortamı paylaşmıyorsunuz, yeri geliyor bisiklet tünelleri, yeri geliyor bisiklet köprüleri var. Araçlar size temas edemiyorlar. Bisiklet kullanmanın katı kuralları var. Dönülecekse sinyal vereceksiniz, duracağınız zaman arkadakilere elinizle işaret edeceksiniz, dönüşlerin ayrı kuralları var, sol şerit hız şerididir, yavaş gidiyorsanız orayı işgal edemezsiniz. Kurallara uymamak gibi bir lüksünüz yok; uymak zorundasınız! İşte altyapı budur, devlet desteği budur, kültür budur. Kurallara uymazsanız kaza yaparsınız, canınız yanar. Yolun bir kısmını ayırıp maviye boyayarak bisiklet yolu yapmak çözüm değildir. Hatay Arsuz'da olduğu gibi bir gün ruh hastası bir dolmuşçu gelir, o mavi boyalı yolda bıçağını sokuverir size.

Devlet, insanlara bebek yaşta bu kültürü aşılamak zorundadır. Sepetli, römorklu bisikletler var Kopenhag'da; anne ya da baba bebeğini ya da bebeklerini o sepete koyup güvenli bir şekilde ulaşımını sağlıyor. Ulaşımın bisikletle yapıldığı olgusu bebeklere bu şekilde kodlanıyor. Bebekler de sık sık bisikletle yolculuk yaptıkları için çok mutlular. Bu bir kültür, bir gelenek halini almazsa her şekilde, kim olursa olsun kaza yapar, sakatlanır, ölür. Türkiye trafiğinde hukuk ve adalet de yok maalesef. Bir gün Kopenhag'da şehir merkezinden çıkacağım, arkadan bir Maserati bağıra bağıra geliyor. Bu da oranın magandası işte. Şehir dışına çıkana kadar beni geçemedi adam, yalnız ben de onu geçemedim. Maganda da olsan ışıkta durdururlar adamı orada. Trajiktir; geçenlerde Turan Güneş'ten inerken (kısa süreliğine Ankara'dayım bu arada) benzer model bir Maserati gördüm. Sürücüsü ne yapacak diye arabayı takip ettim. Işıklara geldik, adam yayaların yoluna girip u çekti, yoluna devam etti. Fark bu kadar açık işte.

Seçtiğimiz kişilerden topluma böyle bir kültürü aşılamalarını istemeliyiz, çevremizi aydınlatmalıyız, çocuklara iyi örnek olmalıyız, çocukları özendirmeliyiz, gönüllü olmalıyız, okullarda eğitimler, seminerler vermeliyiz. Yoksa bu böyle devam eder arkadaşlar. Yol da yapsalar hiçbir şey değişmeyecektir.

Sevgiler.


 
Son düzenleme:
Scudo
Kaklıç köyünden seyrek tarafına giden tarlaların arasında bir yol var,askeri havaalanı arkasındaki kavşak

trafik kazasından ayrı korkuyorum köpeklerden ayrı. Yalnız hayatta gidemiyorum oraya. Allah rahmet eylesin çok üzüldüm.
 
O kadar üye var burada. Bu sahneyi yakalayıp beni nasıl çıkardınız buradan yav 😀 harbiden ben gibi adam 😀😀😀
 
  • Hahaha
Tepkiler: necmeddin
O kadar üye var burada. Bu sahneyi yakalayıp beni nasıl çıkardınız buradan yav 😀 harbiden ben gibi adam 😀😀😀

Forumu komple okuyorum . Devlet memuru gibi sabah 8 de başlıyorum mesaiye akşam 6' ya kadar. Tur yazılarınızda fotoğraflarınızı görünce aha dedim Taygun fixieci çetesine katılmış :)

Saygılar, selamlar.
 
Son düzenleme:
Allah rahmet eylesin. Maalesef bisiklet yolları ile çözülecek mesele değil bence .Önce bizim kafa yapımızın değişmesi gerekiyor. Belediyecilik 0 .Örnek istanbul hadımköyde oturuyorum.Köpek belası ayrı yollarının iki araba yanyana geçecek kadar dar olması ayrı.Ama buraya toki konutları kiptaş bilmem ne konutları dikiyorsun ama yol yapmaya gelince yok.Ağır sanayi veriyorsun yol yapmaya gelince yok. Her belediyenin önceliği alt yapı olmalı devlette bu konu da yaptırım gücü olmalı.Ama T.C anayasına göre belediyeler özerk yani idare vesayete tabi olduklarından ötürü bu tür yaptırımın olacağını düşünmüyorum
 
Allah rahmet eylesin duyunca üzülüyor insan binmesek mi acaba diye düşünüyor. Gerçi ben ambulansta çalışırken o kadar çok ölümlü kazaya gittim ki arabaya bile binesim gelmiyordu o zamanlar, insanı etkiliyor ama her kazada işimi yaptıktan sonra neden olmuş, trafikte ne yapmalı veya yapmamalı diye de düşünüyordum. Aynı şeyi bisiklet kazalarını okuyarak da yapmaya çalışıyorum. Hepimize ders olacak şeyler var bence. Her kazada suç farklı birisinde olabilir. Mesela adam bisikletle kamyonun arkasından son sürat gidiyor veya tutunup gitmeye çalışıyor, kamyon ani frenleyince altına girip can veriyor böylesi de var, yolda emniyet şeridinden tüm önlemlerini alarak giden bisikletliye sarhoşun biri çarparak ölen de var. Uç örnekler belki ama özellikle bu işi daha profesyonel yapmaya çalışan veya trafikte çok yol kateden arkadaşlara önerim tüm bisiklet kazalarını incelemeleri, varsa düzeltilebilecek bir şey o konuya yoğunlaşmaları. Mesela ikinci örnek için öneri olarak Cuma ve Cumartesi akşamları gece 11'den sonra trafikte bisiklete binmemeyi söyleyebilirim. Ambulanstan da biliyorum o günler en fazla alkolün tüketildiği günlerdir, kaza yaşanma ihtimali daha yüksek oluyor.

Bu arada ben de Ankara'da bisiklet sürmeye başladım. Dün Altınpark civarından Keçiören sonra Ulus'a gittim ama çok zorlandım gerçekten. Bazı yollarda sadece bir araba geçecek kadar yerler var emniyet şeridi bile yok cesaret edip giremedim, elime aldım bisikleti yaya yollarından üst geçitten filan geçtim. Kaldırım uygunsa zaten hep kaldırımlardan gidiyorum. Bir arkadaş Eymir gölüne gitmem demiş ama çocuklarla güvenli bisiklet sürülebilecek tek yer de orası sanırım. Oraya da çocuklarımla gidiyorum, tabi gönül ister onlarla da trafiğe güvenle çıkabilmeyi ama Ankara'da olmaz sanmıyorum, olacak gibi de durmuyor. Dün farkettiğim şeylerden biri de örneğin ana yoldan kenardan gidiyorum ara yoldan araç çıkacak adam beni görüyor ama sadece diğer gelen araçlara odaklanıyor araç bittiyse çıkıveriyor yola seni hiç sallamıyor ani frenle durmak zorunda kalıyorsun. Her neyse yazacak çok şey var ama benim artık düzelebileceğine pek ümidim de kalmadı. Kendi çapımızda alabileceğimiz tüm önlemleri alarak çıkacaz artık. Tüm bisiklet severlere kazasız sürüşler diliyorum.
 
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.
Çok acı, gerçekten çok üzgünüm.
Bisiklet hayattır, bisikletçiler ölmesin.
Trafik terörüne hayır...
 
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Allah ailesine sabır versin. Suçlular cezasını çeksin kaza diyip üstü kapatılmasın.
 
Merhumenin mekanı cennet olsun...
Bursa Granfondo ya, katıldığı ilk yarışta birincilik kürsüsüne, daha gencecik yaşına...
Ne söylesek boş, giden geri gelmiyor..
Artık tüm bisikletçiler olarak "Sivil İnisiyatif" gücümüzü bir araya getirme zamanıdır...
Yarın benim ya da sizlerin de başına gelebilir.
Bir kaç gün yorum yapıp ardından arşive giden bir konu olmasın...
Hepimizin başı sağ olsun, bu son olsun ..:( :mad:
 
Allah rahmet eylesin duyunca üzülüyor insan binmesek mi acaba diye düşünüyor. Gerçi ben ambulansta çalışırken o kadar çok ölümlü kazaya gittim ki arabaya bile binesim gelmiyordu o zamanlar, insanı etkiliyor ama her kazada işimi yaptıktan sonra neden olmuş, trafikte ne yapmalı veya yapmamalı diye de düşünüyordum. Aynı şeyi bisiklet kazalarını okuyarak da yapmaya çalışıyorum. Hepimize ders olacak şeyler var bence. Her kazada suç farklı birisinde olabilir. Mesela adam bisikletle kamyonun arkasından son sürat gidiyor veya tutunup gitmeye çalışıyor, kamyon ani frenleyince altına girip can veriyor böylesi de var, yolda emniyet şeridinden tüm önlemlerini alarak giden bisikletliye sarhoşun biri çarparak ölen de var. Uç örnekler belki ama özellikle bu işi daha profesyonel yapmaya çalışan veya trafikte çok yol kateden arkadaşlara önerim tüm bisiklet kazalarını incelemeleri, varsa düzeltilebilecek bir şey o konuya yoğunlaşmaları. Mesela ikinci örnek için öneri olarak Cuma ve Cumartesi akşamları gece 11'den sonra trafikte bisiklete binmemeyi söyleyebilirim. Ambulanstan da biliyorum o günler en fazla alkolün tüketildiği günlerdir, kaza yaşanma ihtimali daha yüksek oluyor.

Bu arada ben de Ankara'da bisiklet sürmeye başladım. Dün Altınpark civarından Keçiören sonra Ulus'a gittim ama çok zorlandım gerçekten. Bazı yollarda sadece bir araba geçecek kadar yerler var emniyet şeridi bile yok cesaret edip giremedim, elime aldım bisikleti yaya yollarından üst geçitten filan geçtim. Kaldırım uygunsa zaten hep kaldırımlardan gidiyorum. Bir arkadaş Eymir gölüne gitmem demiş ama çocuklarla güvenli bisiklet sürülebilecek tek yer de orası sanırım. Oraya da çocuklarımla gidiyorum, tabi gönül ister onlarla da trafiğe güvenle çıkabilmeyi ama Ankara'da olmaz sanmıyorum, olacak gibi de durmuyor. Dün farkettiğim şeylerden biri de örneğin ana yoldan kenardan gidiyorum ara yoldan araç çıkacak adam beni görüyor ama sadece diğer gelen araçlara odaklanıyor araç bittiyse çıkıveriyor yola seni hiç sallamıyor ani frenle durmak zorunda kalıyorsun. Her neyse yazacak çok şey var ama benim artık düzelebileceğine pek ümidim de kalmadı. Kendi çapımızda alabileceğimiz tüm önlemleri alarak çıkacaz artık. Tüm bisiklet severlere kazasız sürüşler diliyorum.

Merhabalar. O Eymir'e gitmem diyen arkadaş benim. Aslında Eymir'e gidiyorum ama hafta içi gidiyorum. Hafta sonları gitmememin sebebi kalabalığın bilinçsizce hareket edip tehlike yaratmasıdır. Eymir örneğini 5.5 milyon nüfuslu Ankara'nın bisikleti nasıl algıladığını anlatmak için vermiştim. Yol, yön, hız, şerit, momentum, kaza, risk, tehlike vs kavramlarını bilmeden, öylece herkes kafasına göre bisiklete biniyor Eymir'de. Yollar o kadar güvensiz ki insanlar bisikleti tanımaya, öğrenmeye cesaret bile edememişler. Siz erişkin olarak zorlanırken çocuklarınız sizin zorlandığınız bir aktiviteyi nasıl yapsın? Çok üzücü... Siz de haklı olarak kendinizi ve çocuklarınızı Eymir'de güvende hissediyorsunuz. Oysa bazı ülkelerde minicik çocuklar kalabalık caddelerde, bulvarlarda güvenli bir şekilde ulaşımlarını bisikletle sağlıyorlar. Bazı düşüncesiz insanlar, magandalar ve ruh hastaları yüzünden neden bisiklete binemiyoruz? Anlatmak istediğim buydu. Herkese kazasız sürüşler diliyorum.
 
@can onur Merhaba, evet haklısınız geçen hafta sonu gittik biz de gerçekten çok kalabalık geri dönmeyi bile düşündüm ama çocuklar heveslendi bisiklete bineceğiz diye üzülmesinler dedim. Hafta içi müsait olanlar için çok daha iyi olabilir. Ben de tek olsam binmek için gitmem zaten, köy yolları sakin yerlere gitmeyi daha çok seviyorum. Eymire de çocuklar için gidiyorum, güvenle sürmelerini nasıl davranmaları gerektiğini öğretmek için güzel bir yer neticede. Daha doğrusu benim Ankara'da bulabildiğim en güvenli yer. Ama dediğiniz gibi herkes kafasına göre biniyor orası da bir gerçek.

Velhasıl o magandalar, ruh hastaları hiç bitmeyecek, elimizden gelen önlemi aldıktan sonra onlara denk gelmemek için dua edeceğiz artık ne yapalım :)
 
  • Beğen
Tepkiler: TafLan ve can onur


Gerçekten yazmaktan yorulduk, ama toplum bilinçlenene kadar pes etmek yok. Çok üzgünüm, Zeynep’in ve trafikte hayatını kaybeden tüm bisikletlilerin mekanları cennet olsun.

#kornayadeğilfrenebas
#trafiktebizdevarız
#bisikletimeçarparsanölürüm


Ayrıca ekleme yapmak istedim. Bu tür ihmalkârlık, dalgınlık ve/veya kural tanımazlık içeren olaylar için "kaza" kelimesini kullanmak pek doğru değil açıkçası, "çarpışma" daha doğru bir tabir. ABD'de akademik çalışmalarda 2015 yılından beri "accident" yerine "crash" terimi kullanılıyor mesela.

Ne anlatmak istediğimi Tanzer Kantık'ın 31 Mart 2020 tarihli yazısını okursanız daha iyi anlayacaksınız:

(link)
 
Son düzenleme:
Yeni Microsoft PowerPoint Sunusu.jpg
Yeni Microsoft PowerPoint Sunusu.jpg


Arkadaşlar bakın bisiklet sürücülerinin karıştığı kaza sayısı 4. sırada hem eylül ayında hem de ilk 9 aylık dönemde durum çok kritik ve kötü
 
Çok acı, Allah rahmet eylesin, geride kalanlara sabırlar dilerim...

Özellikle büyük şehirlerde giderek tehlikeli bir hal alan bisiklet kullanımı ile ilgili istatistikleri görünce tablo daha da bir vahim. Ama yine de bu dünyanın başka yerlerinde olmuyor değil. Her türlü önlemi aldıktan sonra (giysi, bisiklet seçimi, rota seçimi, toplu/tek sürüş, saat vs) gerisi trafikteki diğer unsurlar ve de "kader". İşte "diğer unsurlar" noktasında çok kötü bir noktadayız. Bisiklet/motorsiklet kültürü olmayan sürücüler, bakımsız araçlar, alkollü sürücüler, tecrübesizlik, kötü yollar...
 
Forumu komple okuyorum . Devlet memuru gibi sabah 8 de başlıyorum mesaiye akşam 6' ya kadar. Tur yazılarınızda fotoğraflarınızı görünce aha dedim Taygun fixieci çetesine katılmış :)

Saygılar, selamlar.
Oooooo ne mesaiymiş beee 😜
Şaka maka çok yazı birikti. Marmara Denizini filan döndüm. Bir ara yazacağım 2 3 şey ama hiç vaktim yok hiiiiiçç
 
Kaza olayı ve sonrası zor. Bazen hafif yaralarla ve bazen ağır atlatıyoruz. İçimizden bazı canlar ise bedelini daha ağır ödüyor. Allah rahmet eylesin, yakınlarına ve bisiklet camiasına sabır versin.
 
Bu ülkede katiller kadar bisikletlilerin de yaşamaya hakkı yok mu? Adi bir katil kadar değerimizin olmadığını bilmek çok üzücü. Diyecek bir söz bulamıyorum.
 
Geri