Scudo Sports

Bisiklet Dünyasından Haberler

cazci

Dört Mevsim Pedal...
Yönetici
Kayıt
25 Kasım 2015
Mesaj
4.515
Tepki
18.702
Yaş
56
Şehir
BURSA
İsim
MEHMET CEM SAYGI
Başlangıç
1974—75
Bisiklet
Cube
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Merhaba değerli forumdaşlar...

Bu başlık altında ; gündeme geldiği halde gözden kaçmış haber/gelişme/duyuru v.b. konuları toplamak istedim...

İlk haber de benden gelsin...

Olimpik yol yarışı şampiyonu Greg Van Avermaet , AG2R La Mondiale ile üç yıllık bir anlaşma imzaladı . Tour de France'da sarı mayoyu giyen ve Paris-Roubaix'i kazanan 35 yaşındaki oyuncu, CCC Team'den iki yıl aradan sonra ayrılıyor.

(link)
 
Scudo
İlk iletim içerik hakkında bilgi veriyor.
Yarış dışında da çok geniş bir paylaşım alanı bulunmakta....
 
Bradley Wiggins, atletizm pistlerindeki şeritlere benzer yol işaretlerinin, sprinterlerin yarışların sonunda hatlarından sapmamalarına ve geçen hafta Fabio Jakobsen'in ciddi şekilde yaralanmasına neden olan Tour de Pologne'daki korkunç kazanın tekrarından kaçınmalarına yardımcı olabileceğini söylüyor. .

Wiggins'in önerisi, "Her yarışta sistematik olarak, hatta son 50 metrede bir tür işaretlerle veya yola bir şeyler yerleştirilerek nerede olduğunuza dair biraz fikir verilebilir...

Giderken tekerleğinizin altından kesişen çizgiler gördüğünüzün farkındaysanız, diskalifiye olacağınızı fark edeceksiniz, böylece geri çekilebilirsiniz.
İşe yaramayabilir, ancak tam hızla koşarken düşünebildiğim tek şey bu. Sürücüleri diskalifiye etmek yerine bir şeyler yapılması gerekiyor" demiş...

(link)
 
80 yaşındaki ulusal yarışlarda birincilikleri olan master bisikletçi 5 yıldır yasaklı madde kullanıyormuş.....:ssrtcbya::kötü::krktm:
(link)
 
@Ahmetgitar ortaya çıktı....

Bisiklet Günlükleri: Bisikletle kilo vermek

Bisiklet bir yandan hayat enerjinizi yükseltip ihtiyacınız olan özgürlük duygusunu bir nebze hissettirken aynı zamanda kilo vermeye de yardımcı oluyor.
Beş yıl önce bir gece aniden burnum tıkanmıştı. Ama öyle böyle bir tıkanma değil, sanki birisi burnuma çıkaramadığım bir mandalı takmış gibi. Nefes almam mümkün değil! Bunun geçici bir durum olduğunu düşündüm ve fazla üzerinde durmadım, ne de olsa ağzımdan nefes alıp verebiliyordum ama günler geçmesine rağmen burnumda en ufak bir açılma olmadı.

Yavaş yavaş uyumak problem olmaya başladı. Sabah uyandığımda kurumuş bir ağız, tahta gibi sert bir dil, daha korkuncu darbe yemiş gibi ağrıyan bir baş! Bu durum giderek hayat kalitemi yok ederken sonunda doktora gitmeyi akıl ettim ve kısa bir muayene sonrası burun poliplerimin şiştiğini öğrendim. Sevgili doktorum güzelim burnumun operasyona alınmasına kıyamamış olacak ki bana ilaç tedavisi önerdi. Her biri kortizon içeren ağır ilaçları kullanarak bu sıkıntıdan kurtulmayı denemek ilk yoldu ki doktorun öngörüsü doğru çıktı. Bir aylık ilaç tedavisi sonucunda burnum yeniden ana işlevini en güzel şekilde yerine getirmeye başlamıştı.


Ancak vücudum kortizon yüklü ilaçlarla bir hayli şişmişti. Ortalama 80 kilo olan bir kişiden 92 kiloluk bir adama dönüşmüştüm. Şişman ya da zayıf olmanın estetik bir önemi olduğunu düşünmesem de günlük hayatta bu kilonun zorluğunu çekmeye başlamıştım. Genel diyet kurallarına uyarak yemek yemekten, özellikle tatlı yemekten keyif alan bir insan olarak güdülerime ket vurup tatlıyı, ekmeği, abur cubur yemeyi bıraktım. Kendi isteklerime boyun eğmemeyi güçlü irademle başarmış bir kahraman olarak bir ayın sonunda Roma kralı gibi muzaffer edayla tahta çıkar gibi tartıya çıkıp sadece 100 gram hafiflediğimi gördüğümde umutlarım yerle bir olmuştu. Çikolata, börek ve nice dünya nimetlerinden ayrı kalmanın acısına bir daha dayanamayacağımı, kilo vermek için başka bir yol bulmam gerektiğini düşündüğüm anda aklıma gelen şey spora başlamak oldu.


Şimdi düşünmem gereken şey seçeneklerdi. Spor salonuna gidip can sıkıcı müzikler eşliğinde ağırlık çalışmak zordu, takım sporu yapacak ortamım yoktu, ayrıca spor yapmaya vaktim de yoktu! Günlük işlerimi yaparken spor da aradan çıkmalıydı. Çocukluğumda sıkça sürmeme rağmen ilk araba sahibi olmamla birlikte unuttuğum bisikleti hayatıma yeniden almaya karar verdim.

Yıllar sonra bir bisiklet aldım kendime. Mahallede birkaç tur atarak fena halde yorulduğum bisikletin üstesinden gelmeye kararlıydım. Öyle anlayışlı ve iyi bir arkadaş ki şu bisiklet, iki-üç günde kendisiyle iyi anlaşmaya başladık. İlk gün birkaç kilometre sürüşte aşırı derecede yorulup birkaç gün sonrasında şehri bir ucundan diğerine yorulmadan dolaşabilen birine dönüşmüş olmak kendime güvenimi artırdı. Her geçen gün bisiklet üzerinde daha genç, daha enerjik birine dönüştüğümü hissederken son hızla kilo vermeye başladım. Yavaş yavaş otomobili günlük ulaşım aracım olmaktan çıkarıp yerine bisikleti koydum. O ve sonraki günlerde bisikletle yaşadığım mutluluğu anlatmak ayrı bir yazının konusu, burada size somut bir gerçeklikten söz edeceğim, bisiklete başladıktan sonra çok hızlı bir şekilde kilo vermeye başladım. İki fotoğraf 35 gün arayla çekildi. Aradaki kilo farkı 15! Biri bisiklete başlamadan önce, diğeri bisiklete başladıktan sonra!

Bu fark sayesinde gece daha rahat uyuyabiliyor, gün içinde daha az yoruluyor, dahası sevdiğim hiçbir yemekten uzak kalmıyordum. Bisiklet sayesinde kilo kontrolü hiç bu kadar kolay olmamıştı.

NASIL BÖYLE OLDU?

Kilo vermek kişiden kişiye göre değişen, bunda da birçok unsurun önemli rol oynadığı bir mesele. O yüzden program kişiden kişiye göre yapılabilir. Ancak dikkat edilmesi gereken genel kural şu ki alınan kaloriden fazlası atılırsa kilo verilmesi mümkün. Eğer günlük harcadığınız enerjinin fazlasını tüketirseniz bu vücudunuzda yağ olarak depolanır. Bisiklet sürerken ağır bir uzuv olan bacakların hareket ettirilmesi için vücut çok fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Bu da vücutta yağların enerjiye dönüşmesini yani kilo vermenizi sağlar. Bir saat süresince ortalama beş yüz kalori harcayacağınız bir bisiklet sürüşü size 70-80 gram yağ harcatır. Bir an için bunun az olduğunu düşünebilirsiniz. Öyle düşünmeyin! Bir ay boyunca bunu yaptığınız takdirde birkaç kilo vermeniz mümk

ÖNCELİK DOKTORA DANIŞMAKTA

Yalnız söylemeden geçemeyeceğim, fazla kilonuzu daha güzel görünme düşüncesiyle vermeyin. Size kendinizi kötü, çirkin hissettiren kapitalizmin reklam oyununa gelmeyin. Ama fazla kilo birçok hastalığın temeli, fazla zayıf olmak da! Bu sebeple kilo kontrolünü sağlık için yapmanızı öneririm. Tabii sağlık amacıyla yapılacak her şeyde olduğu gibi öncelikle doktorunuza danışmak önemlidir. Belirli ölçümleri yaptıktan sonra doktorunuz size yapacağınız sporla ilgili olası risk ve sınırlarınız hakkında bilgi verecektir.

Günlük bir saat bisiklet sürerseniz hiçbir diyet programına ihtiyaç duymadan kilo kontrolü sağladığınız gibi günlük ulaşımınızı doğaya zarar vermeden yapmış olursunuz. Ayrıca hayat enerjinizi yükseltir, ihtiyacınız olan özgürlük duygusunu bir nebze hissedersiniz.


(link)
 
Bursamızın güzide grubu "Pedal 16" 17 ağustos depreminin yıl dönümünde kayıplarımız adına bir tur düzenledi...

Pedal16, 17 Ağustos’u unutmadı

Pedal 16 bisiklet topluluğu, Bursa'dan yola çıkarak 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde, binlerce kişinin yaşamını yitirdiği Yalova’da anlamlı etkinliğe imza attı.

17 Ağustos 1999, ülke tarihimizin yaşadığı, ardında büyük acılar bırakan doğal felaketin karanlık tarihi. Binlerce insanımızın vefatına, binlercesini yaralanıp sahip oldukları birçok şeyi kaybetmelerine sebep olan depremin nelere mal olabileceğini bize gösteren unutulmaz dersin zehirli vakti.

İNANMIŞ 9 KİŞİ

Pedal 16 bisiklet topluluğu olarak 21. yıl dönümünde 17 Ağustos depreminde Yalova’da hayatını kaybeden 2500 kişiyi anmak, yaşanan felaketten çıkarılacak sonuçların farkındalığını artırmak, deprem ile yaşamanın gereklerini hatırlatmak için 15 ağustos 06.30’da pedallara bastı.

Bursa’ya 70 km mesafede de olsa ölümün, acının şehri, milleti, sınırı yok, biliyoruz. Şunun da farkındayız ki, unutmak insan türünün kapıldığı dermansız his. Nitekim hafta boyu yaptığımız çağrılara rağmen Bursa’dan yola çıkan 9 kişiyiz.
Yalova bisiklet topluluklarından ise ironik olarak hiç ses çıkmadı. Umalım da her şeyi “zamanı gelince gösteriş maksatlı yapma” hastalığımız bir gün dermanını bulur.

İSTİKAMET ACILARIN KENTİ YALOVA

Ağustos sabahının Marmara poyrazıyla serinleyen sabahında önce Dürdane rampasını, Engürücük yokuşunu, sonra da Süpürgelik geçidini aşıp 3 saatin sonunda ortalama 23 km hızla varıyoruz Yalova’ya. Yol boyunca yokuşlarda demlenen kaslarımızı dinlendirmek için verdiğimiz molalarda içilen soda ayran karşımına, yaptığı yolculuktan keyif alan bisiklet sevdalılarının tebessümleri eşlik ediyor.

21 YIL SONRA BİR İLK

Yalova, tarihi boyunca İstanbul ile Bursa arasında inci kolye misali gerinip kalmış; savaşların, istilaların, afetlerin odağında hayata tutunmuş mavi renkli şehir. 21 yıl sonra bugün, şehirde depreme dair tek işaret olarak sahilin hemen kıyısında, tam da insanların anın lezzetiyle sarhoş olduğu noktada ibret vesikası, ışığın içindeki karanlık misali duran, vefat edenlerin isimlerinin yazılı olduğu enkaz bloklarından yapılmış “Deprem Anıtı” kalmış.

17 AĞUSTOS ANITINDA ANMA

Hırçın poyrazın, insanın dengesini bulandıran hırpalayıcı öpüşleri hiç dinmeyen bu şehir, yaşanan o hazin tarihin etkilerini atlatmış görünüyor. Zihinlerde takılı kalan korku hariç... Anıt önünde anma amaçlı mütevazı törenimizi yapıp, vefat edenlerin ruhlarına fatihalarımızı bağışladıktan sonra görevini yapmış olanlara has vicdan rahatlığı ile şehir turumuzu atıp yeniden Bursa’ya doğru pedal basmaya başlıyoruz. Artık biliyoruz ki ne olursa olsun, nerede olursa olsun birbirinin acılarını yürekten duyup paylaşan insanların arasında yol yarenliği yapabilmek gibi bir onuru herkes duyamaz ,bu yüzden çok şanslıyız.

Katılımcılar:
Selim Güneri,Özcan Topaç,Özay Topaç, Sami Şimşir,Alper Yanık,Yavuz Şahin,Tuncay Denktaş.

(link)
 
Elektrikli bisiklet ve elektrikli scooterlara standart getirilecek
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, (link) (link) ve elektrikli (link) gibi mikro hareketlilik sistemlerine standart getirileceğini açıkladı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, bakanlığın koordinasyonunda dün (link) (link) ve elektrikli (link) ile ilgili 'Mikro Hareketlilik Odak Grup Toplantısı'nın, sektör temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildiği belirtildi. Bakan Karaismailoğlu'nun talimatı ile online olarak 2 oturumda gerçekleştirilen toplantıda, ulusal ve uluslararası başlıkları ile şehir yaşamına hareket ve özgürlük katan, çağdaş mikro ulaşım sistemlerinin geleceği, sektörün şu anki durumu ve sağlanması gereken standartların ele alındığı kaydedildi. Elektrikli bisiklet ve elektrikli scooter gibi mikro hareketlilik sistemlerine standart getirileceği belirtilerek, toplantılarda elde edilen veriler ve sektör temsilcilerinin önerilerinin 28 Ağustos'ta Bakan Karaismailoğlu'nun da katılacağı Mikro Hareketlilik Ortak Akıl Toplantısı'nda masaya yatırılacaği ifade edildi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, bakanlığın koordinasyonunda dün (link) (link) ve elektrikli (link) ile ilgili 'Mikro Hareketlilik Odak Grup Toplantısı'nın, sektör temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildiği belirtildi. Bakan Karaismailoğlu'nun talimatı ile online olarak 2 oturumda gerçekleştirilen toplantıda, ulusal ve uluslararası başlıkları ile şehir yaşamına hareket ve özgürlük katan, çağdaş mikro ulaşım sistemlerinin geleceği, sektörün şu anki durumu ve sağlanması gereken standartların ele alındığı kaydedildi. Elektrikli bisiklet ve elektrikli scooter gibi mikro hareketlilik sistemlerine standart getirileceği belirtilerek, toplantılarda elde edilen veriler ve sektör temsilcilerinin önerilerinin 28 Ağustos'ta Bakan Karaismailoğlu'nun da katılacağı Mikro Hareketlilik Ortak Akıl Toplantısı'nda masaya yatırılacaği ifade edildi.

SEKTÖRE YÖNELİK STANDARTLAR BELİRLENECEK
Toplantıda konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Strateji Daire Başkanı Yunus Emre Ayözen, bakanlığın vizyonu ve stratejisi doğrultusunda belirlemiş oldukları üç önemli odağın mobilite, lojistik ve dijitalleşme olduğunu ve en önemli unsuru mobilite olarak gördüklerini ifade etti. Ayözen, "Özellikle bu işin paydaşları ile micromobility hususunda yapacağımız çalışmalara yön vermek adına katılımcı bir demokrasi ile Bakanlığımızın belirleyeceği vizyona katkı sağlamanızı bekleyeceğiz. Yine önümüzdeki haftalarda da Sayın Bakanımızın katılımıyla bu işin sonucunu belirleyeceği ve bir deklarasyonun yapılacağı başka bir oturum daha gerçekleştirmiş olacağız" dedi.
Ayözen, mikro hareketlilik sistemlerine yönelik bir standart getirilmesi gerektiğini ve bakanlık koordinasyonunda gerçekleştirilen toplantının söz konusu standartların oluşturulması noktasında temeli teşkil edeceğini bildirerek, "Sektör temsilcilerimizin değerli katılımları ile çıkaracağımız raporlamalar Sayın Bakanımızla da paylaşıldıktan sonra bir yönetmelik dahiline getirilecek. İlgili bakanlıklarımızla birlikte, bu bağlamda da ülkemiz adına bu işin standardını belirlemiş olacağız" ifadelerini kullandı.

AKTİF ROL ALMAMIZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ'

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Haberleşme Genel Müdür Yardımcısı Esma Dilek ise, Kovid-19 sonrasında aracı olmayan ulaşım şekillerinde genel olarak artış yaşandığını, bu nedenle regülatif tarafta oluşan boşluğu güçlendirmek adına aktif rol aldıklarını vurgulayarak, "Bakanlık olarak, mikro hareketlilik araçlarının içerisinde bulunduğumuz Kovid -19 sürecinde de kişilerin bireysel ulaşım ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir çözüm olarak insanlara tanıtılmasında ve bir seçenek olarak sunulmasında aktif rol almamız gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu.

Martı CEO'su Oğuz Alper Öktem, yolculukların yüzde 42'sinin bir toplu taşıma durağında başladığı ya da bittiği verisini paylaşarak, sistemin ciddi bir tamamlayıcı ulaşım olduğunu ve kısa mesafelerde ciddi oranda tercih edildiğini söyledi. Öktem, güvenlik istatistiklerinde ise yaralanma ve ölümlü kaza oranında Avrupa ve Amerika'dan çok daha iyi durumda olunduğunu, 18 kilometre hız sınırı ve 18 yaş sınırının çok önemli olduğunu vurguladı.

AKTİF ROL ALMAMIZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ'

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Haberleşme Genel Müdür Yardımcısı Esma Dilek ise, Kovid-19 sonrasında aracı olmayan ulaşım şekillerinde genel olarak artış yaşandığını, bu nedenle regülatif tarafta oluşan boşluğu güçlendirmek adına aktif rol aldıklarını vurgulayarak, "Bakanlık olarak, mikro hareketlilik araçlarının içerisinde bulunduğumuz Kovid -19 sürecinde de kişilerin bireysel ulaşım ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir çözüm olarak insanlara tanıtılmasında ve bir seçenek olarak sunulmasında aktif rol almamız gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu.
Martı CEO'su Oğuz Alper Öktem, yolculukların yüzde 42'sinin bir toplu taşıma durağında başladığı ya da bittiği verisini paylaşarak, sistemin ciddi bir tamamlayıcı ulaşım olduğunu ve kısa mesafelerde ciddi oranda tercih edildiğini söyledi. Öktem, güvenlik istatistiklerinde ise yaralanma ve ölümlü kaza oranında Avrupa ve Amerika'dan çok daha iyi durumda olunduğunu, 18 kilometre hız sınırı ve 18 yaş sınırının çok önemli olduğunu vurguladı.

'ÇEVRE İÇİN MİKRO HAREKETLİLİK ARAÇLARI ÖNEMLİ'

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan Hava Yönetimi Daire Başkanı Nazan Özyürek e-scooter gibi araçların hava kirliliğine olan pozitif artılarının sadece sera emisyonuyla ilgili olmadığını, egzos çıkarmamalarının ve şehir merkezinde araç yoğunluğunu azaltma ihtimallerinin de çok kıymetli olduğunu vurgulayarak, "Regülasyon söz konusu olduğunda ise, ayrılmış bir bisiklet yolu önermek kalıcı bir çözüm değil. Bunun yerine bisikletli ulaşım ana planlarını oluşturmak daha önemli hale geliyor. Bizim Çevre Bakanlığı olarak micromobility’nin, bisiklet yollarının yaygınlaştırılmasıyla ilgili yerel yönetimlere yönelik yürüttüğümüz bazı programlar var. Bu kapsamdaki teşvikimizin temel dayanaklarından bir tanesi de, şehir merkezlerinde hava kalitesinin arttırılması konusu" ifadesini kullandı.

(link)
 
@cazci Abi toplumumuz tembel , bisikletin daha sağlıklı olduğunu kime sorsan evet diye cevaplar. Fakat bir martının yada scooturun şarjı için ne kadar suyun oksijen fakiri yapıldığını, yahut ne kadar metreküp fosil yakıtın kullanıldığını ve çevreyi kirlettiğini kimse hesaba katmıyor. Ne kadar dillendirebilsek de bu işi anlatamayacağız.:kötü:
 
@necmeddin kardeşim, fosil yakıtla çalışan motorlu taşıtları kullanmaya alıştırılmış/özendirilmiş bir toplumun iki tekere geçiş yapması bir çok açıdan zor ve uzun erimli...
Yasal düzenlemeler yapılması çok önemli..
Ancak uygulamada sınıfta kalmayalım...
 
Pedal çevirerek 59 günde 29 ili gezdi
Diyarbakır'da yaşayan 28 yaşındaki Sadık Başaran pedal çevirerek 59 günde 29 ili gezdi. Başaran, "Yolculuğum sırasında misafir etmek ve yemek ısmarlamak isteyen insanlar oldu. Otelde konaklamam konusunda yardımcı olmak isteyenler bile çıktı" dedi...

Diyarbakır' da yaşayan 28 yaşındaki Sadık Başaran bisikletle 59 günde 29 ili gezdi...

AA'nın haberine göre aşçılık yaparak geçimini sağlayan Başaran, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında iş yerinin kısıtlama gereği kapatılmasının ardından işsiz kalınca Türkiye'yi bisikletle gezmeye karar verdi.

5 Haziran'da bisikletiyle yola çıkan ve Şanlıurfa, Gaziantep, Osmaniye, Adana, Mersin, Antalya, Muğla, Aydın, İzmir, Manisa, Balıkesir ve Bursa güzergahını takip ederek İstanbul'a ulaşan Başaran, daha sonra Karadeniz Bölgesi'nden Diyarbakır'a döndü.

Arkadaşlarının dalga geçtiği ve imkansız gibi gördüğü bisiklet turunu gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşayan Başaran'ın şimdiki hedefi ise bisikletiyle dünyayı gezmek.
Bisikletinin bakımını da kendisi yapan Başaran, pandemi sürecinde işsiz kaldığı için bir değişikliğe ihtiyaç duyduğunu söyledi.

Cebindeki son parayla bisiklet aldığını anlatan Başaran, şöyle devam etti:

"Önce Diyarbakır'dan Bursa'ya bisikletimle gitmeyi düşünüyordum. Arkadaşlarım dalga geçince ben de hırs yaptım. Sonra yola çıkarak Bursa'ya yetiştim. Buraya kadar gelmişken İstanbul'a gitmeye karar verdim. Hayatımda hiç Karadeniz Bölgesi'ni görmemiştim. Oraya geçmeye karar verdim. Samsun hayatımda gördüğüm en güzel şehirlerden biriydi. Tekrar bisikletimle Diyarbakır'a döndüm."

MÜKEMMEL ANILAR BİRİKTİRDİM"

Bisikletiyle 59 günde 29 şehir gezdiğini aktaran Başaran, 5 bin kilometrelik yolda pedal çevirdiğini kaydetti.
"İlk yola çıktığım zaman imkansız gibi görünüyordu." diyen Başaran, gezdiği zaman çok iyi insanlara denk geldiğini anlattı.

Başaran, "Yolculuğum sırasında misafir etmek ve yemek ısmarlamak isteyen insanlar oldu. Otelde konaklamam konusunda yardımcı olmak isteyenler bile çıktı. Yolda bana eşlik eden bazı kişiler de oldu" dedi.

Diyarbakır'da bisiklet kulübü açmak istediğini ifade eden Başaran, şunları kaydetti:

"Hayalperest insanlar vardır, benim gibi imkansız gibi görünenleri başarmak isteyen insanları bir araya toplamak isterdim. 28 yaşındayım ve hayatımın en güzel anlarını yolda geçirdiğim 59 günde yaşadım. Çünkü mükemmel anılar biriktirdim. Heyecandan kafam çok dolu görünüyor. Sabaha kadar yaşadıklarımı anlatabilirim. Büyük turlara katılmak isterim. Hayalim bisikletimle dünyayı turlayıp Amerika'ya gitmek."

(link)
 
26 BANKA SOYAN OLİMPİK BİSİKLETÇİ

Tom Justice, bir zamanlar Olimpiyat
altınını kovalayan bir bisikletçiydi .
Sonra bisikletini çok farklı bir amaç
için kullanmaya başladı : banka soymak...

Beyzbol şapkası ve güneş gözlüğü takan adam veznedarın onu fark etmesini bekledi. 26 Mayıs 2000 sabahı, Highland Park banliyösündeki LaSalle Bankası'nın içi sessizdi. Kadife iplerin yanında sabırla duran adam kol saatine baktı. Saniye ibresi yavaşça ilerledi.

"Size yardım edebilir miyim?" dedi tezgahın arkasındaki genç kadın gülümseyerek. Adam, sanki bir cüzdanı çıkaracakmış gibi yaparak ceketinin arasına uzandı.Ona 3,5 inçlik bir şey sundu. Veznedarın gülümsemesi soldu. Siyah keçeli kalemle el yazısıyla yazılmış kelimelere baktı: "BU BİR SOYGUN. TÜM PARANIZI ÇANTA KOYUN. "

Polise daha sonra 20'li yaşlarında ince, temiz traşlı beyaz bir adam olarak tanımlanacak olan ve açık mavi oxford gömlek giymiş olan adam, not kartını cebine geri koydu. Sportif beyaz plastik bir alışveriş çantası uzatarak, "Hoş ve kolay," dedi soğukkanlı bir şekilde. Vezne endişeli bir şekilde nakit para aktarırken, adam ellerini kalbinde tuttu, fısıldayacakmış gibi avuçlarını birbirine bastırdı...

Bir bankanın güvenlik kamerası fotoğrafı:
Ön kapıdan çıkmadan önce, -teşekkür ederim, dedi.

Sokak boştu: araba yok, yaya yok. Aniden adam dört tekerlekli bir ATV kullanan bir polis memurunu gördü. Alışveriş çantasını sıkarak rahat bir yürüyüşe geçti. ATV yaklaşırken soyguncu gülümsedi ve bir bankayı soymayacak herkes gibi -merhaba - diye başını salladı. Memur da sert bir şekilde başını sallayarak yoluna devam etti. Ve adam da kapalı garaja girdi....

60 saniye sonra, bir omzunda alüminyum bir bisiklet, diğerinin üzerinde bir postacı çantası taşıyarak ve kırmızı, beyaz ve mavi spandeks bir elbise, gümüş bir kask, sarı lensli güneş gözlüğü ve bir çift bisiklet ayakkabısı ile ortaya çıktı. Bisiklete bindi, pedallara tıkladı ve yavaşça sürmeye başladı. Bankadan çıkalı üç dakikadan az olmuştu.

Sirenler ya da alarm yoktu - sadece üç blok ötedeki istasyona giren 11:26 Metra treninin sesi. Tren gittiğinde hırsız da gitmişti...

On beş dakika sonra, Sheridan Yolu boyunca güneye doğru ilerliyordu. Wilmette'deki Gillson Parkına pedal çevirdi ve bir çöp tenekesine doğru yola devam etti. İki gevrek 20 dolarlık banknotu çıkardıktan ve bunları elbisesinin cebine soktuktan sonra, spor çantasını çıkardı ve çöp tenekesinin üzerine boşalttı. Yetkililer daha sonra 4.009 dolar olarak açıklayacakları birkaç para destesi , senkoplu bir gümbürtüyle çöpe düştü.

Adam boş çuvalı postacı çantasına geri koydu ve pedal çevirdi.

Hoparlörden bir ses; -yarışmakla ilgileniyorsan bisikletini getir ve şansını dene, - dedi. Tribünlerde oturan 13 yaşındaki Tom Justice, açık hava pistindeli bisikletçilere hayran kalmıştı. Bisikletçi grubu her döndüğünde havayı keserek yoğun bir ses çıkarıyordu.

Tom, 1983 yazından önce, bırakın velodrom, bisiklet yarışı bile görmemişti. Arkadaşı Kristin onu gitmeye davet ettiğinde, düz siyah saçlı sıska genç, yalnızca ona aşık olduğu için evet dedi...

Oval pist 382 metre uzunluğundaydı ve iki uzun düz yol, 18 derecelik eğimlerle birbirine bağlanarak binicilerin yüksek hızları korumasına olanak tanıyordu. Tour de France gibi yol yarışları, kilometrelerce kıvrılan parkurlarda günler boyunca koşulurken, pist yarışları birkaç dakika içinde dar sınırlarda gerçekleşir. Bisikletçiler, virajlarda saatte 80 km hızla uçarken konum, çarpma ve dirsekleme için agresif bir şekilde sürücülük yaparlar. Frensiz olması dışında NASCAR gibi. Kazalar ve çok parçalı dökülmeler yaygındır.

Bir hafta sonra Tom, bordo Schwinn ile velodroma döndü. Stadyum ışıkları uğuldarken, bir düzine banliyö çocuğu pistte toplandı. Babasının yeni aldığı profesyonel sınıf kask, forma, dolgulu bisiklet şortu ve parmaksız eldivenleriyle öne çıkan Tom dışında herkes tişört ve spor şortu giyiyordu.

Tom, 12-14 yaş arasında bisiklet becerilerini kolayca kazandı. Bisikletinin üzerinde, göğsü hâlâ şişerken, bir adrenalin dalgası hissetti. Basketbol, beyzbol ve futbolu denedikten ve top içeren herhangi bir sporda olağanüstü olduğunu kabul ettikten sonra Tom sonunda mükemmel olduğu bir şey bulmuştu. Kısa boylu, fıçı göğüslü, bol miktarda atletizmle donanmış bir denizci olan babası Jay çok heyecanlanmıştı. Jay yarışlardan önce oğluna "Önden çık," dedi, "ve kimsenin sana dolanmasına izin verme."

Tom'un Libertyville Lisesi'ndeki ilk yılında, kimliği bisiklete dayanıyordu. Kendini daha aerodinamik yapmak için düzenli olarak kaslı bacaklarını traş ediyordu. Pazartesi ve Çarşamba günleri velodromda antrenman yapıyor, her Perşembe yarışıyor ve Libertyville'in dolambaçlı yollarında saatlerce pedal çeviriyordu.

Tom, 1987'de Colorado Springs'teki Olimpiyat eğitim kampına katılmak üzere seçildiğinde kasabadaki kimse şaşırmadı. Amerika'da elit bir bisikletçi olmak için zorlu bir zamandı. On yıllarca süren utanç verici kayıplar ve podyumda sıfır görünümden sonra, ABD Olimpik bisiklet takımı, Sovyetler Birliği'nin 1984 Oyunlarını boykot etmesinden yararlanarak dokuz madalya kazandı. 1988 ve sonrasında Ruslara hazırlanmak için taktik bir çabayla, ABD koçları 40 Amerikalı genci erkenden eğitmeye başladılar. Toma masajlar yapıldı, jakuzilere batırıldı, bisikletine mekanikler tarafından ince ayar yaptırıldı ve vücut yağından oksijen verimine kadar her şeyi ölçmek için bir dizi teste tabi tutuldu.

Yetenekli bir sprinter olan Tom, gruptan kurtulmak için dar alanlar bulma ve hızlanma becerisine sahipti. Yapısı pistte bisiklet sürmek için mükemmeldi - uzun boyluydu, bir sürat patencisi gibi kalın, güçlü bacakları vardı. En sevdiği 1.000 metrelik yarış süratinde, son 45 saniyede lideri sollama içgüdüsünü gösterdi ...

O sonbaharda Tom, Libertyville Lisesi'ne geri döndü ve burada kıdemli sınıf başkanı seçildi. Kızlar, gözlerinde siyah saçları dalgalanan adamın peşinden koştu. Hatta Tom'un sınıf arkadaşlarından biri ona, onun hakkında sevdiği düşüncelerini yazdığı günlüğünü bile verdi. Olimpiyat eğitim kampında Tom ile yarışan ve daha sonra 1989 ABD milli takımına giren Erika Zavaleta, "Tom çekici bir adamdı, ama insanları ona çeken şey bu değildi" diye hatırlıyor. Tom basmakalıp bir maço sporcu değildi. Sıcak yürekli, aptal, çekici ve rahattı. Erika, "Kendinden emin ve aynı zamanda gerçekten tehditkar biri olarak ortaya çıktı," diyor.

Tom'un son yılı sona ererken, yol haritası netti: Kabul edildiği Güney Illinois Üniversitesi'nde trent; odaklanın; ve sabırlı olun. Çünkü en iyi pist bisikletçileri genellikle 20'li yaşların sonlarına kadar olimpiyatlara katılmaya hak kazanamazlar.

1988 Libertyville Lisesi yıllığında, bir sayfa :- "Arkadaşlarınız 10 yıl içinde ne yapacak?" sorusunu yanıtlamaya ayrılmıştı. Tom Justice'in adının yanındaki başlıkta : "Bisikletiyle Wheaties kutusunun kapağında" yazıyordu.

Hikaye uzun, merak edenler kaynağından okuyabilir...

(link)
 
Son düzenleme:
İstanbul'da metroda bisikletlilere özel vagon
Metrolarda bisikletle seyahat etmek isteyen yolcular, 16 Eylül'den itibaren katlanabilir bisikletleriyle gün boyunca, katlanamayan bisikletle ise 07.00-09.00 ve 17.00-20.00 saatleri dışında trenlerin son vagonunda ek ücret ödemeden seyahat edebilecek.
(link)
 
@cazci iste bu yatmadan evvel güzel bir haber oldu. En sonunda aklı selim bir iş yaptılar =)
 
Bu haber konusunda kafam karışık benim. Daha önce metroya sadece iki kez bisiklet soktum. İkisi de gün ortasındaydı ve kimse bir şey sormadı, elimi kolumu sallayarak geçtim. Önceden yasak mıydı yoksa ek ücret mi talep edilmeliydi? Hiç metroya bisikletini sokmak isteyip sokamayan arkadaş oldu mu?
 
Azda olsa gelişme var.
 
Geri