@cesurokcu
Ben sürekli bisiklet sürüyorum. Dolayısıyla ağrı yok. Ama bisikletlerimi azami günde 3-4 saat sürüyorum. Sadece tur bisikletimde iki tur yaptım. 10-12 ve 14 saatlik günlük sürüşler yaptım. Onda brooks vardı. Tabi korkunç acı çekiyor insan ama 14 saat evde koltukta otursak o kadar saat yine acı çekeriz. Brooks özellikle ilk kullanımda tahtadan farksız
Zamanla şekil alıyor bildiğiniz gibi. Ben seviyorum. Rahat, terletmiyor. Ama dediğim gibi uzun sürüşler için gerekli belki. Günde 1-2 saat sürüşlerde bence hiçbirinin bir farkı yok. Zaten düzenli bisiklet sürünce de kalça alışıyor normal acı ve ağrılara.
Benim bir şey alırken desturum o işin hakkını vermek oluyor. Düzenli 6-7 saat tur yapacaksak brooks alalım. Yarış yaparken bir saniye bizim için önemliyse en iyisini alalım. Hakkını veremeyeceğimiz şeyler ise sadece israfa girer. Ama adamın parası vardır alır da denebilir ama parası olması da alınacak ürünün üretim aşamasında doğa tahribatını engellemiyor.
Jelli kılıf denemedim. Ama yumuşak selenin kan damarlarını tıkayıp ağrı yaptığını duymuştum. Ama rahatlık arayanlar için iyi olabilir.
Yani bisiklet biraz acılı iş. Acıdan çok da korkmamak lazım.
Uzun ve karışık oldu. Ne yazdığımı ben bile anlamadım ama siz anlamışsınızdır.
Ne demiştik, evet gerekliyse ve hakkını verecekseniz alın.
Bir ekleme yapayım. Benim 12-13 yıl önce tur mu, yarış mı, şehir mi belli olmayan drop barlı beldesan rabbit bisikletim vardı. Hafif eğimde 78.5km hıza o bisikletle çıktım. İnce lastikliydi, korkunç hız yapardı, ancak o yıllarda Trabzon'da dağ, taş girmediğim yer kalmamıştı. Arada kaydırır, artistik yapardım. Üç dört yıl kesintisiz bisiklet sürdüm. Ardından da bir arkadaşa hediye ettim. Şans derler ama lastik bir kez olsun patlamadı o bisikletle, bir kez akort ayarı, göbek temizliği görmedi bisiklet. Hiçbir yerinden de çıtırtı falan gelmedi. Hiçbir zaman fazlasını istemedim (internet falan yoktu, fazlası olduğunu da bilmiyordum zaten). Sonrasında bir şeyler oldu. Ya biz fazlasını görüp ister olduk ya da markalar genel olarak bozulmaya başladı.
Sanırım markalar kötü üretiliyor artık.
Mesela 10 yıldır aynı kot markasından alışveriş yapıyorum. 5 yıl önce aldığım giyiliyor ama geçen yıl aldığım inanılmaz salaş. Yine gömlekte tek bir markam vardı: terletmez, üzerime oturur, sağlam. Beş yıl önceki halen dolabımda ama geçen yıl aldığımı artık giyemiyorum üzerimden resmen dökülüyor.
Ya biz kolay sıkılıp yenisini istediğimiz için markalar kaliteyi ikinci plana attı, ya da yeni markalar kötü olduğu için biz daha iyilerini istemeye başladık.
Tuhaf bir kısırdöngü olmuş.
Bu anlamda eskilerin yeniden hayata döndürülmesinden yanayım.
@mariokaldato da bu işe başladı, sanırım Murat Çömez de bu işlerle uğraşıyor. Müthiş saygı duyuyorum.
Ne varsa eskide var. Yeniler kötü demek haksızlık ama belki de ortalamanın üzerinde harcamamak daha iyi. Pahalı olan da bozuluyor çünkü.