Scudo Sports

Birbirimize ve yayalara karşı davranışlarımız

Bisikletcilerin bu 3 grup disinda birbirlerine olan davranislarlari gayet medenice, is giris/cikis saatleri haric. O saatler guclu olanin yol hakkini kazadigi, kan/ter/gozyasi dokulen saatler. Hele bir de yagmur yagiyorsa mad max ortami yasanabilyor.
İşe gidip, işten dönerken herkes basıyor yani. ?
 
  • Hahaha
  • Beğen
Tepkiler: NS. ve Hami Bulut
Scudo
İşe gidip, işten dönerken herkes basıyor yani. ?

Basmaktan kastiniz nedir tam olarak anlamadim, eger hiz yapmak ise hayir.
Anlatmak istedigim, kimsenin kimseye yol vermedigi, trafik isiklarinda ya da acilan koptulerde siranin birbine girdigi ve yol acilinca serit kavraminin ortadan kalkip herkesin ters serit/kalidirim dinlemeden yola atildigi bir ortam.

Sehir icinde ortalama hiz 14.9 km/s ile Hollanda'nin en dusugu. Yagmur varsa eger insanlar biraz daha hizli gitmeye calisiyor. Zaten ufak bir yer, yavas gitseniz sehrin bir ucundan diger ucuna 40 dk, hizli gitseniz 30 dk suruyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hami Bulut
Yaşadığım yerde o kadar az bisikletçi var ki, bırak selam vermeyi görünce sarılıp öpesim geliyor. Sokakta yürüyenle bisiklet süren aynı değil, azınlıklar birbirini hep sever bu böyledir. Çin'de Hollanda'da yaşıyor olsak belki bu kadar hassas olmayız ama Türkiye'de ortak zevklere sahip insanlar birbirine sahip çıkar genel olarak. Doblo kullananların bile kulübü var :) Ben özellikle bisiklet kullanan çocuklara daha hassas davranıyorum, özellikle en içten selamımı iyi dileklerimi onlara veriyorum. Sohbet şansım olursa tavsiyeler veriyorum. Hayat paylaşınca güzel, bu konuyu bile polemik konusu haline getirmenin alemi yok.
 
Yaşadığım yerde o kadar az bisikletçi var ki, bırak selam vermeyi görünce sarılıp öpesim geliyor. Sokakta yürüyenle bisiklet süren aynı değil, azınlıklar birbirini hep sever bu böyledir. Çin'de Hollanda'da yaşıyor olsak belki bu kadar hassas olmayız ama Türkiye'de ortak zevklere sahip insanlar birbirine sahip çıkar genel olarak. Doblo kullananların bile kulübü var :) Ben özellikle bisiklet kullanan çocuklara daha hassas davranıyorum, özellikle en içten selamımı iyi dileklerimi onlara veriyorum. Sohbet şansım olursa tavsiyeler veriyorum. Hayat paylaşınca güzel, bu konuyu bile polemik konusu haline getirmenin alemi yok.

Bisiklet kullanan cocuk dendiginde aklima hep bu arkadas geliyor.
Sikistirdigi bayrak dusmesin diye ayak freni ile viraj alip mars ile mahalleye dalmasina hasta oldum.
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
@Sashigrey geçen ankara beşevler tarafında arkamdan biri resmen kamyon kornası ile sözde selam verip yanımdan geçti ama abartmıyorum resmen zıpladım o ne be kardeşim o nasıl bir haz verir adama anlamış değilim... öyle selam olmaz olsun dedim içimden selamında bir adabı var usulu var
@umutcelik onun pabuçları erimiştir tutmuyodur zaten ;)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hami Bulut
bu ayak süreterek fren yapma bizim çocukluğumuzda bayağı popülerdi fakirlik işte fren pabucu yenileyecek kadar zengin değildik.... fakir geldik fakir ölecez
 
Ya bak bir gün ne oldu anlatayım.

Bisiklete ilk başladığım günlerde bizim oğlanın 24 jant ortadan amortisörlü bir bisikleti vardı, onu sürüyordum. Onu sürerek zaten bisikletin keyifli bir şey olduğuna kanaat getirdim ve ondan sonra sanırım 12 / 13 tane bisiklet değiştirdim. Yol, yarış, mtb, şehir, fitness neyse..

Asıl olayı anlatayım, altımda 24 jant ortadan amortisörlü bir bisiklet, boyu da bana göre çok küçük. Salcano marka bir mtb. Bisiklet küçük ya, sele de gidon da çok aşağıda, dizlerim gidona çarpıyor. Çarpmasın diye mecburen bacaklarımı çapraz olarak yanlara doğru açıyorum. Küçük olmasından dolayı yere de çok yakınım, dik duruyorum, ana caddede gidiyorum, bacaklarım yana doğru bir açılıp bir kapanıyor, yavaş gidiyorum ve çok eğleniyorum. Arada bir kahkaha geliyor kendi halime, gülüyorum, sürüyorum... Karşıdan bakınca yerden bitme acayip bir şey geliyor yani. Bu halimle tam bir salak görüntüsü içindeyim.

Pendik sahile indim, sahil boyunca sürdüm. Ana cadde yani . Bir pazar sabahıydı. Burada bilirsiniz bazı afilli abi'ler vardır. Tepeden tırnağa lycra giyinmiş, giro kasklı, trek bisikletli, elitler, pelotoncular, lüküsçüler, garmin saat, garmin yol bilgisayarı, vesaire...

Yolun karşı tarafında durmuş bir şey hakkında konuşuyorlardı. O sırada içlerinden biri beni gördü ve diğerine beni gösterip baak baaak hıhahaha diye bir seslendi var ya, heriflerin gülüşünü 6 şerit öteden gayet net duydum.

Ben bunu duyana kadar çok neşeliydim. İşin doğrusu pek bir şeyi kafasına takan biri değilimdir. Yani yazdım zaten, kendi halime gülüyorum eğleniyorum diye. Ama bazı elit keism ne yazık ki bazı diğer arkadaşları çok fazla küçümsüyor. Ben buna çok üzüldüm. Ve fark ettim ki bunu pek çoğumuz yapıyoruz.

Mtb'ciler zaten yolda birbirine selam vermez. genellikle yol bisikleti kullananlar verir.
Ben sıfır aldığım gıcır gırıc, turuncu Carraro mtb'mi kullandığım dönemlerde yoıl bisikleti kullanların hiç biri bana hiç selam vermedi.
Aylar sonra şehir bisikleti aldığımda gene kimse selam vermedi, sadece bakıp geçtiler.
Bianchi yol bisikleti kullandığım dönemde ise çok fazla sayıda selamlaşma yaşadık.
Giant kullanmaya ve tepeden tırnağa logolıu ürülerle marka damgalı eşek gibi ortalıkta gezinmeye başlayınca da aşırı sayıda dikkatle incelendiğimi fark ettim.

Bunlar karşıdan aldığım tepkiler. Bir de benim verdiğim ve gördüğüm diğer mevzular vardır ki o da şöyledir;
- Basit bir bisikleti olan
- Elbisesi logolu olmayan
- Kot pantolonla bisiklete binen
- Mtb kullanan
- Eski ve gösterişsiz, parlak olmayan bir bisiklet kullanan
- Kask takmayan

Bisikletçi sayılmıyor. Selam verilmiyor. Sohbet esnasında da pek kaale alınmıyor.

Her konuda olduğu gibi imaj herşeydir.
 
@Şeffaf dostum deneyimlerinize diyecek bir şey yok her kim ne tecrübe etmişse ona göre vizyon geliştirir.

Ama bende benimkini paylaşayım, imaj başka bir şeyi olmayanlar için, arkasını dolduracak bir şeyi olmayanlar için her şeydir evet doğru...
 
Katlanır alırsam seri tamamlanacak ne yolcuyum,ne turcu nede dağcı katlanırı alınca da katlanırcı olmayacağım sonuçda spor gezi ve keyif adına biniyorum; selam verene muhakkak veririm almayanı da çok umursamam sonuçda babamın oğlu değil, bunlara takılmıyorum ama bunlar bana takılıyor çocuklaşıyor mantık yerine duygularla cevap verip davranıyorlar banada çok itici geliyor bisiklet ve dışındaki hayatım da böyle ben neyimki zaten yada, ben kimimki zaten tripler, eziklikler böyle aman diyim uzaklaşıyorum hemen polemiğe de gerek yok insana dostu sevdiği bir akrabası eşi veya çocukları laf ederse bence üzülür veya duygusala bağlar bunda normal olmayan bir durum yok.. yoksa tanımadığım bir insanın yazdıkları ,tavırları sözleri ve tavırları beni neden etkilesin dostum değil değer verdiğim biri değil neyin alınganlığı yada davranışıdr bu bence çok hastalıklı bir durum ister forum ister normal hayatta olsun trafikde bana sallamış küfür etmiş eeee.. ne yapalım onun seviyesi bu basar giderim selam vermiş yada vermemiş çokmu önemli ? heee ne zaman ben girerim müdahalaye beni de kendini de hayati derece de zora sokarsa ozaman yoksa kim ne yaparsa yapsın.
 
Günlük moduma göre değişiyor ama genelde selam veririm. Ekipmansız bisiklet sürenleri ise pek sallamam. Gözlükten nereye baktığım anlaşılmadığı için yayaları iyice bir kesiyorum selam verilecek biriyse veriyorum :D sokakta çalışan belediye emekçilerine de her zaman bir kolay gelsinim vardır.
Ben ise özellkile çocuklara, işe ya da kahveye bisikşetle giden dedelere selam vermeye çalışıyorum. Hele bir tane 3 tekerlekli bisikletiyle marul-maydonoz satan bir abla var, baktım zinciri çatur çutur gidiyor, sırf onun için bisikletle pazara giderken yanıma wd40 ve yağ spreyi, bez aldım. Zaten önceden de yolda selamlaşıyorduk, hafif bir zincir temizliği ve arttırıcı ayarı yaptım, nasıl teşekkür ediyor, bisikletin gidişi değişti diyor, çok mutlu oldu.
Bugün gün içinde takım elbiseyle, kasksız olarak kstlanır bisiklet kullandım, birazdan yol bisikletiyle tam ekipmanlı olarak çıkacağım. Bisiklet severleri ekipmanlı-ekipmansız diye ayırmayı yanlış buluyorum.
 
Ben ise özellkile çocuklara, işe ya da kahveye bisikşetle giden dedelere selam vermeye çalışıyorum. Hele bir tane 3 tekerlekli bisikletiyle marul-maydonoz satan bir abla var, baktım zinciri çatur çutur gidiyor, sırf onun için bisikletle pazara giderken yanıma wd40 ve yağ spreyi, bez aldım. Zaten önceden de yolda selamlaşıyorduk, hafif bir zincir temizliği ve arttırıcı ayarı yaptım, nasıl teşekkür ediyor, bisikletin gidişi değişti diyor, çok mutlu oldu.
Bugün gün içinde takım elbiseyle, kasksız olarak kstlanır bisiklet kullandım, birazdan yol bisikletiyle tam ekipmanlı olarak çıkacağım. Bisiklet severleri ekipmanlı-ekipmansız diye ayırmayı yanlış buluyorum.
Nilüfer tarafında mı katlanırla öyle yol alıyorsun?
 
benim en çok nefret ettiğim şey sahillerde balık tutan dallamalar
koca koca oltalarla öyle çok yer kaplıyorlar ki bisikletle geçmek mayınlı araziden başarıyla çıkmak kadar zor
oltayı denize sallamadan hemen önce arkada doğru attıkları anda uyuz oluyorum
zaten durmuyorum basıp geçiyorum
hatta cumartesi günü böyle birine yavaş ol diye bağırdım
bir çok balık tutan yan yana durup bütün sahili kaplamayı kendilerinde hak görüyorlar dallamalar sürüsü
 
Yolda yürürken, tanımadığınız insanlara sırf aynı ulaşım şeklini (yürümek) kullanıyorsunuz diye selam veriyor musunuz? Sırf bisiklet kullanıyor diye de kimse birbiri ile selamlaşmak zorunda değil.
türkiye toplumunun bisiklet kullanım oranı ne? amsterdam'da yaşasan bu dediğini anlarım. orada bisiklet, yürümek kadar sıradan bir insan aktivitesi olduğundan, bir bisikletlinin yürüyen bir insandan farkı olmaz orda. ama burada abartısız ''bir avuç bisiklet gönüllüsü''yüz. bir ''zorundalık''tan tabi ki bahsedemeyiz. ama ''insaniyet''ten, ''medeniyet''ten bahsederim. selam almayan bir bisikletçi, bunu yaptığında hangi duyguları tatmin olmuş olur? mantıklı bir sebep bulamıyorum.
 
bugüne kadar vermediğim hiç bir selamdan dolayı pişmanlık duymadım ama verdiklerimden duydum, yaşadığım tecrübeler beni selam vermek hususunda cimrileştirdi.
 
  • Beğen
Tepkiler: seko35.50
ben bu konuda biraz yüzsüzüm galiba,önümde giden bisikletliye yanından geçerken mutlaka kolay gelsin derim;) karşı yolda bile olsa gelene el kaldırıyorum,hele birde genç bir arkadaşı görünce mutlu olup ok:harika: işareti çakıp geçiyorum.geçenlerde tek başıma uzun tura çıktığımda 3 bisikletliyle denk geldim belliki turdalar dedim kendi kendime,yanaştım arkalarından selam verdim hemencicik yamandım pelatona? girdim rüzgar koridorlarına beleş takıldım ortalama 30 35 kmh,en son kim bu deyip durdular tanışmak için? tur sonunda dördümüz urla özbekte gözleme yiyorduk.yeni arkadaşlar edinmek güzeldir
 
Ne kadar güzel bir konu olmuş, gündeme getirenin aklına sağlık :)

Yol bisikletine ilk başladığımda (2010) bisikletliye ve bisiklet camiasına bakış açım şimdikinden çook farklıydı. Bireysel farklılıkları tamamen göz ardı ediyor ve tüm pedaldaşlarımın tamamiyle alçak gönüllü, sevecen, sıcak kanlı, çevre dostu, mutlu insanlar olduğunu varsayıyordum :D Evet, bisiklet süren insanlar dünyanın en güzel insanları olmalıydılar çünkü bisiklet sürmek bir insanın yapabileceği en sakin, en naif, en iyi, en çevreci, en insan dostu, en sağlıklı, en sosyal şeylerden biriydi. Hatta tüm bunları bir araya getiren bana göre tek faaliyetti!:D İşte bu yüzden, bisiklet süren bir insan otomatik olarak benim için mükemmel bir insan demekti, hiç tanımasam dahi!

Bisikletle geçen 9 yılın ardından artık bisikletli insan mükemmel insandır sanılgısına malesef sahip değilim :) Aslında bu göründüğü kadar olumsuz bir durum değil, çünkü şunu fakettim: Bisiklete binmek bir insanı çevre dostu yapmıyor, bisiklete binmek bir insanı sağlıklı yapmıyor (antrenman arasında sigara yakan arkadaşım bana çok şey öğrettin:D) veya bisiklete binmek bir insanı naif, kibar, masum, sakin, mantıklı, ya da sandığım diğer iyi özelliklerle de donatmıyor. Fakat ben şunu gördüm, bir insan günlük hayatta nasılsa doğal olarak bisiklet üzerinde de öyle. Mükemmel insanlar tanıdım! Ama neden bilmiyorum bisiklete binen herkese neredeyse sarılıp öpme isteğim zamanla geçti:D
Üst geçitte bisikletten inip yürümek bir yana dursun, yayaların arasından slalom yapa yapa son hız giden pedaldaşıma borçluyum bu hayal kırıklığını. Matara takası yapmak için matara gönderdiğim fakat matarayı aldıktan sonra mesajlarıma cevap vermeyen forumdaşa borçluyum bu hayal kırıkluğınu. Yolda selam verdiğimi gördüğü halde istifini bozmayan (muhtemelen benden daha iyi bir bisiklete ve daha iyi bir sosyal statüye sahip olduğu için, çünkü biliyorum ki o adam günlük hayatta da benim selamımı almaz, buna ihtiyacı da yok böyle bir talebi de yok) pedaldaşıma borçluyum bu hayal kırıklığımı. Fakat bisiklete de çok şey borçluyum; Günlük hayatta asla tanıyamayacağım insanlar tanıdım, onlarla birlikte sürdüm, sohbet ettim ve aynı masada oturup birlikte kahve içtim: Pilot, büyük bir şirketin genel müdürü, banka müdürü...

Bisiklet bütünleştiriyor, birleştiriyor, insana kendini insan gibi hissettiriyor, mutlu ediyor, sağlık katıyor, neşe ve huzur katıyor ama sadece bunu talep edenlere katıyor. Tıpkı hayat gibi! Böyle bir talebiniz varsa size mutluluk olarak karşılık veriyor, ama yoksa bu talebiniz içinize kapanık bir hale geliyorsunuz, duvarlarınız oluyor :)

Selamlaşma durumunda da tam olarak bu genel kural geçerli bence, eğer siz tamamen karşılıksız olarak, mutluluk içerisinde ve içinizden gelen tatlı bir gülümsemeyle selam verirseniz, karşınızdakinin tavrı ne olursa olsun mutlu oluyorsunuz :) Çünkü siz mutluluk saçmış oluyorsunuz, mutluluğun kendisi oluyorsunuz!

Bıkmadan usanmadan, ısrarla, her sabah selam verdiğiniz o pedaldaşın gerçekten inanılmaz bir egosu, taştan bir kalbi, üst düzey bencilliği bile olsa hatta insanlardan nefret bile etse sizin selamınıza mutlaka bir gün karşılık verecektir! :) Hepimiz inkar etsek de bisiklet mutluluktur çünkü. Bisiklet çocukluktur, bisiklete binen somurtkan birini göremezsiniz kolay kolay:D

Bu başlık bana Karbon yol bisikleti olanların bizi takmaması başlığını hatırlattı :D O başlığın en mükemmel ve en çok beğeni alan cevabı “Belki de adam karbondan”dı hatırlayacağınız gibi:koptum:

Kazasız, mutluluk dolu sürüşler herkese
 
@Serkan Mıstınoğlu Sayın dostum yaşadıklarınız ve yorumlarınız gerçekten çoğumuzun yaşadığı şeyler.
Ancak bu konudaki bir çok pedaldaşımın, bana göre belki biraz kırgınlık yada başka sebep ile kendini gördüğü durumda kendinizi görmüşsünüz;

Sizi tanımayan birine selam verdiğinizde almaması. Sizi tanımayan birisi yolda bisiklet sürerken gördüğü sizin, ne sosyo-kültürel ne ekonomik nede toplumsal konumunu bilemez bu yüzden selam vermemesi yada sıcak davranmaması o yüzden olamaz. Peki neden derseniz bizim de bunu bilmemiz imkansız. Ne kadar sayıda bisikletli varsa o kadar da insan çeşidi ve farklı ruh halleri olmalı.

Zaten mesajınızdaki bir insan günlük hayatta nasılsa doğal olarak bisiklet üzerinde de öyle. cümlesi son derece doğru.
 
serkan mıstınoğlu güzel ifade etmişsiniz okudum tüm metni elinize sağlık.... lakin ben hiçbir zaman bireysel hatalardan yola çıkarak genel bir yargı geliştirmedim bahsettiğiniz şeylerin çoğunu bende yaşadım yaşıyorum ve yaşayaağımdan da eminim birileri selam almayacak birileri bisiklette yola burnunu sümkürecek ,tükürecek birileri kendinden daha az afilli birini küçümseyecek vs ..... o tiplerin aslında sizde demişsiniz bir bisiklete veya dar bir tayta veya kaska , garmine vs sahip olması demek değildirki karakteri duruşu değişecek.... hatta sırf egosunu tatmin etmek ben iyi bisikletçiyim ben şöyle baklava dilimine sahibim diye ben şu pace de koşarım ben şöyle tırmanırım yok şu kadar KOM aldım bla bla bir ton ezikliğini giderdiğini düşündüşü saçma salak kazanımlarıyla karşımıza çıkacak.... ben bisiklete sağlık ve ruhsal dinginlik için biniyorum daha çok o yüzden selam da bu dinginliğimin bir parçası ise esirgemem veririm de alırım da
 
Geri