Ne kadar güzel bir konu olmuş, gündeme getirenin aklına sağlık
Yol bisikletine ilk başladığımda (2010) bisikletliye ve bisiklet camiasına bakış açım şimdikinden çook farklıydı. Bireysel farklılıkları tamamen göz ardı ediyor ve tüm pedaldaşlarımın tamamiyle alçak gönüllü, sevecen, sıcak kanlı, çevre dostu, mutlu insanlar olduğunu varsayıyordum

Evet, bisiklet süren insanlar dünyanın en güzel insanları olmalıydılar çünkü bisiklet sürmek bir insanın yapabileceği en sakin, en naif, en iyi, en çevreci, en insan dostu, en sağlıklı, en sosyal şeylerden biriydi. Hatta tüm bunları bir araya getiren bana göre tek faaliyetti!

İşte bu yüzden, bisiklet süren bir insan otomatik olarak benim için mükemmel bir insan demekti, hiç tanımasam dahi!
Bisikletle geçen 9 yılın ardından artık bisikletli insan mükemmel insandır sanılgısına malesef sahip değilim

Aslında bu göründüğü kadar olumsuz bir durum değil, çünkü şunu fakettim: Bisiklete binmek bir insanı çevre dostu yapmıyor, bisiklete binmek bir insanı sağlıklı yapmıyor (antrenman arasında sigara yakan arkadaşım bana çok şey öğrettin

) veya bisiklete binmek bir insanı naif, kibar, masum, sakin, mantıklı, ya da sandığım diğer iyi özelliklerle de donatmıyor. Fakat ben şunu gördüm, bir insan günlük hayatta nasılsa doğal olarak bisiklet üzerinde de öyle. Mükemmel insanlar tanıdım! Ama neden bilmiyorum bisiklete binen herkese neredeyse sarılıp öpme isteğim zamanla geçti

Üst geçitte bisikletten inip yürümek bir yana dursun, yayaların arasından slalom yapa yapa son hız giden pedaldaşıma borçluyum bu hayal kırıklığını. Matara takası yapmak için matara gönderdiğim fakat matarayı aldıktan sonra mesajlarıma cevap vermeyen forumdaşa borçluyum bu hayal kırıkluğınu. Yolda selam verdiğimi gördüğü halde istifini bozmayan (muhtemelen benden daha iyi bir bisiklete ve daha iyi bir sosyal statüye sahip olduğu için, çünkü biliyorum ki o adam günlük hayatta da benim selamımı almaz, buna ihtiyacı da yok böyle bir talebi de yok) pedaldaşıma borçluyum bu hayal kırıklığımı. Fakat bisiklete de çok şey borçluyum; Günlük hayatta asla tanıyamayacağım insanlar tanıdım, onlarla birlikte sürdüm, sohbet ettim ve aynı masada oturup birlikte kahve içtim: Pilot, büyük bir şirketin genel müdürü, banka müdürü...
Bisiklet bütünleştiriyor, birleştiriyor, insana kendini insan gibi hissettiriyor, mutlu ediyor, sağlık katıyor, neşe ve huzur katıyor ama sadece bunu talep edenlere katıyor. Tıpkı hayat gibi! Böyle bir talebiniz varsa size mutluluk olarak karşılık veriyor, ama yoksa bu talebiniz içinize kapanık bir hale geliyorsunuz, duvarlarınız oluyor
Selamlaşma durumunda da tam olarak bu genel kural geçerli bence, eğer siz tamamen karşılıksız olarak, mutluluk içerisinde ve içinizden gelen tatlı bir gülümsemeyle selam verirseniz, karşınızdakinin tavrı ne olursa olsun mutlu oluyorsunuz

Çünkü siz mutluluk saçmış oluyorsunuz, mutluluğun kendisi oluyorsunuz!
Bıkmadan usanmadan, ısrarla, her sabah selam verdiğiniz o pedaldaşın gerçekten inanılmaz bir egosu, taştan bir kalbi, üst düzey bencilliği bile olsa hatta insanlardan nefret bile etse sizin selamınıza mutlaka bir gün karşılık verecektir!

Hepimiz inkar etsek de bisiklet mutluluktur çünkü. Bisiklet çocukluktur, bisiklete binen somurtkan birini göremezsiniz kolay kolay
Bu başlık bana
Karbon yol bisikleti olanların bizi takmaması başlığını hatırlattı

O başlığın en mükemmel ve en çok beğeni alan cevabı “Belki de adam karbondan”dı hatırlayacağınız gibi
Kazasız, mutluluk dolu sürüşler herkese