Ben Atlas dergisini çok geç tanıdım. Yamaç paraşütüne yeni başladığım zamanlarda -ki bu da 2011 yılına denk geliyor- Hakan Öge'nin yaptıklarını birkaç sene geriden dahi olsa takip etmek için, Konya'nın meşhur kitap merkezi olan Rampalı Çarşı'ya gider, tanesi 1 liradan, eski sayıları toplardım. Hâlâ, Atlas'ın eski sayılarını satan dükkanlara rastladığımda elim boş çıkmam içeriden.
Anlayacağınız, Atlas'ı severim. Çok severim hem de. Yalnız bir sorun var: Sevdiğim o Atlas, markete gittiğinizde her ay yenisini gördüğünüz Atlas değil. Benim sevdiğim Atlas uzun zamandır basılmıyor. Şimdi raflarda gördüğümüz, ruhsuz, yapmacık bir dergi. Belki hedef kitlesi değişti derginin, mesela pahalı fotoğraf makineleri olan zengin ağbilere göre bir dergi yapmak istediler. Belki de Egelere, Akdenizlere doyamayan tatil balıklarının güney aşkını daha da depreştirmekti hayalleri. Dergide artık keşif yok, macera yok. Kısacası, yenilik yok.
İşte bu yüzden, eski sayılarını gözüm kapalı aldığım o dergiyi sepete atmadan evvel, konularına, kapak fotoğrafına, ekine bakıyor ve onun 9 lira edip etmeyeceğini düşünüyorum. Çoğu zaman "Boşver Yusuf, bu ay da fiyasko!" diyor, dergiyi rafa geri koyuyorum. Bazen de bugün yaptığım hatayı yapıyor, dergiyi satın alıyorum.
Bu ay, derginin ana konusu "Çeşme". Daha evvel adını hiç duymadığımız bu esrarengiz yer, içimde merakla karışık bir coşkuya sebep oluyor (bu son cümle şakaydı.) Diğer konular da ondan aşağı kalmıyor: Belgrad, Bursa, Adrasan filan. En son CarrefourSA'nın haftalık fiyat kataloğunu bu heyecanla çevirmiştim. Konuları boş verdim, dergiden hayır yoktu. Zaten dikkatimi çeken asıl şey dergi değil, bu ayki sayının ekiydi.
Başlık ilgi çekici: "Pedalla Türkiye, 45 Muhteşem Rota"
http://2.bp.blogspot.com/-_6c5hMcpLgU/VWv5OwermPI/AAAAAAAACOg/yOAqjkYw0SY/s1600/IMG_5532.JPG
Tur bisikletçiliğiyle az biraz uğraşmış benim gibi birini rahatlıkla tavlayacak bir isim. Çok fazla düşünmeden aldım dergiyi. Eve gelir gelmez koydum çayımı, açtım paketi, dergiye elimi sürmeden yumuldum "muhteşem rotalı" hediye kitapçığa. Her sayfada bilindik yerler, yine İstanbul, yine Ege, yine Akdeniz! Zaten kitapçığın ilk sayfalarındaki haritayı gördüğümde "kazık yemiş aptal müşteri" hissi külçe gibi çökmüştü içime (Yusuf'tan dev hizmet! O harita şimdi sizlerle!)
http://3.bp.blogspot.com/--iexh35gfaM/VWv5lHIFsHI/AAAAAAAACO8/7YWrN6bCALw/s1600/IMG_5536.JPG
Harita bu. Bu rotalar hakkında İnternet'ten bilgi edinmek son derece kolay. İşin kolayına kaçılmış. Belli ki kitapçığı hazırlayanlar haritayı önlerine koyup "Abi doğuya, güneydoğuya niçin rota eklemedik?" dememişler. O zaman ben sorayım:
- Rotaları haritaya işaretlediğinizde, bölge başına düşen rota miktarı hiç mi dikkatinizi çekmedi?
- Kitapçıktaki rotalar neye göre derlendi?
- Doğu ve Güneydoğu'da herhangi bir rota verilmemesinin sebebi nedir?
- Kitapçığı hazırlayan kişilerin bisikletli tur tecrübesi nedir?
- Doğu ve Güneydoğu'nun tarihi ve doğası bisiklet rotalarını içeren basit bir kitapçıkta yer bulamayacak kadar önemsiz mi?
Sorularımı sordum. Cevap gelir mi, bilemem. Bildiğim, bu kitapçığın, hepimizin bilinç altına işlemiş olan Doğu ve Güneydoğu korkusuna, orada bisiklet sürülmediğini, zaten oralarda bisikletle gidilecek herhangi bir yer de olmadığını göstererek bir perçin daha attığı. Rota mı lazım? Yapıştır baba Muğla'yı, Antalya'yı... Hep böyle devam edin. Biz zaten şimdiki Atlas'ı değil, Cilo'ya tırmananların, terörün en hararetli zamanında Hakkari'ye gidenlerin, vadileri aşan, bataklıklara dalanların, mağara keşfi yapanların Atlas'ını seviyoruz.
Kitabın son cümlesini ufak bir ekleme yapayım, dergiye bir katkım olsun:
"Atlas dergisinin armağanıdır. Parayla satılamaz. Zaten beş para da etmez."
***
Belli ki Atlas'ı okuyuculara sunan yayıncı, kendi bisiklet dergisi Pedal'ı 15 Haziran'da bisikletseverlerin beğenisine sunacak. Konu başlıklarına bakacak olursak ufak bir Google taramasıyla ulaşamayacağımız herhangi bir şey de yok; bisiklet seçimi, Belgrad ormanı rotası (bu rota, bu yazıda anlatılan rehber kitapçıkta da mevcut), bisiklet bakımı, bisiklet sürerken yanınıza almanız gerekenler...
http://3.bp.blogspot.com/-NAANzXeooOA/VWv5k5XA8dI/AAAAAAAACO4/EPTSypNSTmY/s1600/IMG_5534.JPG
Galiba "bisiklet", dergi yayıncıları için pek de verimli bir alan değil. Bisikletçilerin, seçenek arttıkça "Abi bisikletin yaygınlaşması için bu tür yayınlara ihtiyaç var!" düşüncesini bıraktıklarını birinin onlara söylemesi gerekiyor.
Burada bir not da bisikletle ilgili süreli yayın okumak isteyen okura: Seçeneğimiz artık çok fazla, Cyclist Türkiye, Socrates ve şimdi de Pedal. Eminim ki bunun devamı gelecektir. Bu yüzden artık biraz seçici olmakta fayda var. Bu bir pazar ve iyi olan tercih edilecek.
***
Kaynak:
Anlayacağınız, Atlas'ı severim. Çok severim hem de. Yalnız bir sorun var: Sevdiğim o Atlas, markete gittiğinizde her ay yenisini gördüğünüz Atlas değil. Benim sevdiğim Atlas uzun zamandır basılmıyor. Şimdi raflarda gördüğümüz, ruhsuz, yapmacık bir dergi. Belki hedef kitlesi değişti derginin, mesela pahalı fotoğraf makineleri olan zengin ağbilere göre bir dergi yapmak istediler. Belki de Egelere, Akdenizlere doyamayan tatil balıklarının güney aşkını daha da depreştirmekti hayalleri. Dergide artık keşif yok, macera yok. Kısacası, yenilik yok.
İşte bu yüzden, eski sayılarını gözüm kapalı aldığım o dergiyi sepete atmadan evvel, konularına, kapak fotoğrafına, ekine bakıyor ve onun 9 lira edip etmeyeceğini düşünüyorum. Çoğu zaman "Boşver Yusuf, bu ay da fiyasko!" diyor, dergiyi rafa geri koyuyorum. Bazen de bugün yaptığım hatayı yapıyor, dergiyi satın alıyorum.
Bu ay, derginin ana konusu "Çeşme". Daha evvel adını hiç duymadığımız bu esrarengiz yer, içimde merakla karışık bir coşkuya sebep oluyor (bu son cümle şakaydı.) Diğer konular da ondan aşağı kalmıyor: Belgrad, Bursa, Adrasan filan. En son CarrefourSA'nın haftalık fiyat kataloğunu bu heyecanla çevirmiştim. Konuları boş verdim, dergiden hayır yoktu. Zaten dikkatimi çeken asıl şey dergi değil, bu ayki sayının ekiydi.
Başlık ilgi çekici: "Pedalla Türkiye, 45 Muhteşem Rota"
http://2.bp.blogspot.com/-_6c5hMcpLgU/VWv5OwermPI/AAAAAAAACOg/yOAqjkYw0SY/s1600/IMG_5532.JPG
Tur bisikletçiliğiyle az biraz uğraşmış benim gibi birini rahatlıkla tavlayacak bir isim. Çok fazla düşünmeden aldım dergiyi. Eve gelir gelmez koydum çayımı, açtım paketi, dergiye elimi sürmeden yumuldum "muhteşem rotalı" hediye kitapçığa. Her sayfada bilindik yerler, yine İstanbul, yine Ege, yine Akdeniz! Zaten kitapçığın ilk sayfalarındaki haritayı gördüğümde "kazık yemiş aptal müşteri" hissi külçe gibi çökmüştü içime (Yusuf'tan dev hizmet! O harita şimdi sizlerle!)
http://3.bp.blogspot.com/--iexh35gfaM/VWv5lHIFsHI/AAAAAAAACO8/7YWrN6bCALw/s1600/IMG_5536.JPG
Harita bu. Bu rotalar hakkında İnternet'ten bilgi edinmek son derece kolay. İşin kolayına kaçılmış. Belli ki kitapçığı hazırlayanlar haritayı önlerine koyup "Abi doğuya, güneydoğuya niçin rota eklemedik?" dememişler. O zaman ben sorayım:
- Rotaları haritaya işaretlediğinizde, bölge başına düşen rota miktarı hiç mi dikkatinizi çekmedi?
- Kitapçıktaki rotalar neye göre derlendi?
- Doğu ve Güneydoğu'da herhangi bir rota verilmemesinin sebebi nedir?
- Kitapçığı hazırlayan kişilerin bisikletli tur tecrübesi nedir?
- Doğu ve Güneydoğu'nun tarihi ve doğası bisiklet rotalarını içeren basit bir kitapçıkta yer bulamayacak kadar önemsiz mi?
Sorularımı sordum. Cevap gelir mi, bilemem. Bildiğim, bu kitapçığın, hepimizin bilinç altına işlemiş olan Doğu ve Güneydoğu korkusuna, orada bisiklet sürülmediğini, zaten oralarda bisikletle gidilecek herhangi bir yer de olmadığını göstererek bir perçin daha attığı. Rota mı lazım? Yapıştır baba Muğla'yı, Antalya'yı... Hep böyle devam edin. Biz zaten şimdiki Atlas'ı değil, Cilo'ya tırmananların, terörün en hararetli zamanında Hakkari'ye gidenlerin, vadileri aşan, bataklıklara dalanların, mağara keşfi yapanların Atlas'ını seviyoruz.
Kitabın son cümlesini ufak bir ekleme yapayım, dergiye bir katkım olsun:
"Atlas dergisinin armağanıdır. Parayla satılamaz. Zaten beş para da etmez."
***
Belli ki Atlas'ı okuyuculara sunan yayıncı, kendi bisiklet dergisi Pedal'ı 15 Haziran'da bisikletseverlerin beğenisine sunacak. Konu başlıklarına bakacak olursak ufak bir Google taramasıyla ulaşamayacağımız herhangi bir şey de yok; bisiklet seçimi, Belgrad ormanı rotası (bu rota, bu yazıda anlatılan rehber kitapçıkta da mevcut), bisiklet bakımı, bisiklet sürerken yanınıza almanız gerekenler...
http://3.bp.blogspot.com/-NAANzXeooOA/VWv5k5XA8dI/AAAAAAAACO4/EPTSypNSTmY/s1600/IMG_5534.JPG
Galiba "bisiklet", dergi yayıncıları için pek de verimli bir alan değil. Bisikletçilerin, seçenek arttıkça "Abi bisikletin yaygınlaşması için bu tür yayınlara ihtiyaç var!" düşüncesini bıraktıklarını birinin onlara söylemesi gerekiyor.
Burada bir not da bisikletle ilgili süreli yayın okumak isteyen okura: Seçeneğimiz artık çok fazla, Cyclist Türkiye, Socrates ve şimdi de Pedal. Eminim ki bunun devamı gelecektir. Bu yüzden artık biraz seçici olmakta fayda var. Bu bir pazar ve iyi olan tercih edilecek.
***
Kaynak:
Kod:
http://www.turcubaba.com/2015/05/atlas-dergisi-ile-ilgili-hayal-krklklar.html


