Bundan çok uzun zaman önce, aslında çokta uzun olmayan bir zaman önce, 1970'lerin ortalarında, Garry Fisher ve beş on bisiklet çılgını hobilerinin dünyayı sallayacak bir bisiklet modeli olacağından habersiz bisikletlerini dağda bayırda kullanmaya başladılar. Bu adamlar bir bisikletin sadece asfalt ve düzgün yollarda kullanılmaması gerektiğini; dağ, taş, tepe, bayır, gerekirse de kaymak asfaltta kullanılabilmesini düşündüler. İlk zamanlar tepelerde hızlıca inmek gibi eğlenceleri olsa da zamanla içlerinde enteresan bıyıklı mucit amcamız Garry Fisher gibi adamların sayesinde bisikletleri tamamen arazide kullanılabilecek şekle girdi. Bu şekil bugün DAĞ BİSİKLETİ dediğimiz daha dayanıklı kadrolu, fren ve vites tertibatının motosiklet gidonu benzeri gidona konmuş şekilli, hatta bugün gülünç bulacağımız o bisikletler, MTB'lerin ilk atalarıydı.
http://i.imgur.com/YQC6m1Z.jpg
Bilimsel bilgi felsefi bilgi gibi yığılan yapıda olmayıp üstüne kona kona ilerleyen bilgi olduğu için zamanla bilginin üstüne bilgi kondu . Bu bisikletin şekli kompaktlaştı ve amortisör eklendi. Hatta amortisörün faydaları anlaşılınca zamanla sert arazi için arkaya bir tane daha kondu. Markalar baktılar ki millet bu tür bisiklete üşüşüyor hemen modelleri çoğalttılar. Hatta enteresan bıyıklı bisiklet sporcusu Garry Fisher amcamız kendi adıyla bir dağ bisikleti markası kurdu.
http://i.imgur.com/fwSDo1i.jpg
Yani sevgili dostum, amortisör gereksiz değildir. Yerine göre candır, heyecandır.