Arkadaşlar;
Bu gezide bende varım. Yanlız C.tesi günü Ankara'dan arkadaşlarım geleceği için C.tesi günkü etkinliğe katılamayacağım. Pazar günü saat 11:00'de Suadiye otelinin önünde olacağım.
Şimdi bisikletçi arkadaşlar kusura bakmazsa bir hukukçu gözüyle Murat Bey'in gönderdiği mesajdaki arkadaşın yorumuna bir iki söz etmeden geçmek istemiyorum. Avukatlar toplumun bir yerde psikoloğu sayılırlar diye bir söz vardır. Bu bana göre doğrudur. Çünkü meslek yaşantımızda bir çok farklı kişilikte insanla karşılaşıyoruz. Bu nedenle de yargının sac ayaklarını oluşturan gerek hakimin gerek savcının ve gerekse avukatın, hakkında karar vereceği ve savunacağı kişinin psikolojik ve kültürel yapısını anlaması için sosyoloji ve psikoloji bilimi ile ilgilenmesi gerektiği kanaatindeyim. Şimdi psikolojide şartlanma denen bir tabir vardır. Bu şartlanmalar genelde toplum kültürüne ve insanın kişiliğine göre yoğrulurlar. Mantıktaki önermelere benzeyen sözler de bu şartlanmaları günlük hayatımızın içine sokarlar. Tıpkı sık sık duyduğumuz "Bizden adam olmaz abi" önermesi gibi. Doğruluğu ve yanlışlığı tartışılır bunların. Ama şartlanmış insan bu tip önermelerin yanlış olabileceğini pek aklına getirmez.
Şimdi Murat bey tarafından gönderilen yorumda yorumu yapan arkadaş organizasyonu düzenleyen şirket hakkında davalar olduğunu milletin parasını çalıp çırptığını (ki buna işleyen yargı süreci karar verecek) belirterek şöyle demiş;
"Yanlı anlaşılmasın,pedal çevirdiğiniz konu belkide çevirmeye değer bir konu...
Yani Anadolunun bir köyünde bir okul yapılacaktır ve bunun için pedal çevirelim ve para toplayalım..
Ancak siyasal içerikli her türlü faaliyete bisikletin veya başka sporların kurban edilmelerine şiddetle karşıyım."
Şimdi yukarıda da belirttiğim gibi şartlanmanın olduğu durumlarda eğer bir eylem içerisinde olan birisi geçmişte yanlış bir eylem yapmışsa veyahut söz söylemişse o kişinin o eylemden sonra yaptıkları veya söyledikleri hep yanlışmış veya yanlış olacakmış gibi düşünülür. Bu bir şartlanmadır. Aslında yetişkin bilincini kullanan bir kişinin olaya daha geniş bir perspektifle bakması gerekmektedir. Şunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Bir insan veya kurum yanlış bir hareket yaptıysa o kurum veya kişi aynı yanlışı sürdürecek diye bir düşünce ileri sürmek bana göre yanlıştır. Çünkü tarihin oluşumundan bu yana değişmeyen tek şey değişimdir. Düşünceler eylemler her zaman değişebilir. Bu o kişinin ve kurumun gelişmesine bağlıdır. Kurumları da yöneten insan olduğuna göre temel denge insan üzerine kurulmuştur.
Olayımıza dönecek olursak ortada kanser hastalığı için yapılan bir yardım organizasyonu var ve bu yardım da bisiklet sporu üzerine kurulmuş. Bunu A şahsının veya B şahsının yapması arasında fark yok bana göre. Önemli olan faydalı bir amacın gerçekleşmesidir. Yapılacak bu yardım organizasyonunun okul yaptırmadan veya çevreye yardım faaliyetinden ayrı tutulacak bir yönü olmadığı kanaatindeyim. Bu bir.
İkincisi ise bisiklet neden eylemlere alet edilmesin ki? Nedir yani bu kutsal bir icat mı? Demokrasi içerisinde yaşıyorsak herkes tepkisini belli bir araç ve eylem ile dile getirilebilir. Şimdi kimsesizler yararına bir futbol maçı yapılsa aman efendim futbol topu bu işe alet edilmesin, hakem düdüğü bu işin içerisinde yer almasın, futbol ayakkabıları kutsaldır kullanılmasın mı diyeceğiz? Siyasi ve politik görüşlere ilişkin eylemlerde birer tepki aracıdır ve demokrasi içerisinde herkesin tepkisini gösterebilme hak ve hürriyeti bulunmaktadır. Yerinde ve zamanında, denge ve dozajında kalmak kaydı ile ben bu tip eylem ve hareketlere karşı olmadığımı belirtmek isterim. Yeter ki sonuçları tüm ülke insanları için faydalı olsun.
Sevgilerimle
MFG(+)