Özellikle İstanbul içinde polislerin çevirmediği, çevirse bile çok sorun çıkarmadığını biliyoruz. Yalnız yorumları okudukça şaşırıyorum. Lebaleb kongreler, yapılan pandemi süreci hataları, ona yasak buna yasak değil gibi çelişkiler meselenin haklı ama başka bir boyutu. Sokağa çıkma yasağı ise bambaşka bir konu.
Ben yakalanmam, uzaklarda da olsa sürerim, zaten evimin önünde takılıyorum, polis bişey demiyor, jandarma takılın kafanıza göre diyor gibi durumlar sadece bizim ülkede olduğu için sözde kültür sahibi bisiklet kullanıcılarının da bunu lehlerine kullanmalarına anlam veremiyorum.
Sokağa çıkma kısıtlaması var, normal şartlarda lisans muafiyet için yeterli değil. Yasak kanuni mi, ceza kessek mahkemeye versek alır mıyız bunlar yine bambaşka konular.
Evde sıkıldım, daraldım, patladım bi yürüyüşe çıkayım dedim, özledik birbirimizi 3 5 kişi buluşup bi tavla atak dedik, köpeği dolaştırıyorum işte nolmuş yani, markete çıktım ama market 10 km ötede çünkü burada daha ucuz gibi bahanelerle dışarı çıkan insanlardan ne farkımız var. Onların da kendilerine göre bahaneleri haklı.
Soru belki de şöyle sorulmalı; bir Avrupa ülkesinde olsak ve böyle bir yasak uygulansa acaba bisiklete binebilir miyiz aksi bir genelge olmadıkça? Sorunun yanıtını bence herkes çok iyi biliyor. Sonra pandemi niye bitmiyor, vakalar azalmıyor vesaire. İyi de biz kimseye bulaştırmıyoruz uzaklarda sürüyoruz diye düşünenlerle dolu... Bulaştırıp bulaştırmaman değil, ülke olarak bozuk zihniyetimizin bize yansımalarından bahsetmek gerekiyor.
Evet aşı olamadık, evet ülke yetersiz, evet bir dünya hata yapıldı, bunlar bambaşka konular ve hepimiz haklıyız. Bu hiç birimize bisiklete binme hakkı vermiyor. Salla diyerek bisiklete biniyoruz, sonra ülkenin yönetiminin yaptığı hataları eleştiriyoruz! Bunu anlamak ise hiç mümkün değil.