1992 yılından bir yazım- bisikletle ilk kaçkar

Gürsel A.

Forum Bağımlısı
Kayıt
10 Eylül 2004
Mesaj
1.387
Tepki
2.153
Şehir
İstanbul


Evet Soyadı Ürkmez'di.. Ben de epeydir haber almıyorum ama buralarda olduğunu biliyorum...

Bu arada Hülya Koç'da uzun turlarına bizimle başlamıştı..İlk uzun turunu ben, eşim ve Manuel'le yapmıştı. (Kaş civarları). Akut'u kuranlar da arkadaşım.. Yani daha çok var anlayacağın..80'li yıllarda Türkiye'de bir avuç insandık.. İstanbul Ballıkayalar'a o yıllarda giden tek biz vardık..(Toplasan 20-30 kişi yoktu bile)Benim abim de dağcıydı.. 1975 yılında tam da bu tarihlerde 3 kişi çıktıkları Demirkazık'da çığ altında kaldılar. 2 arkadaşı dağda öldü,abim mucizevi bir şekilde kurtuldu.Biliyorsun geçen gün de 4 genç bu dağda çığ yüzünden yaşamını kaybetti..Ailelerine sabır dilerim..

Selamlar
 
Scudo
Kayıt
21 Şubat 2006
Mesaj
15
Tepki
12
Şehir
pendik*peace*
çok güzel bi geziymiş bende dağcılık yapıyorum ama bisikletle diil yayan oluyo bizimkiler ama bisikletle denemk isterim
 

Murat CER

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Ekim 2004
Mesaj
2.047
Tepki
1.134

ohooo abi bittim eridim bittim ben burda..bi de hülya koç eklendi listeye.. bisikletle uzun yol deyince tek geçerim..kıtalararası geziyor maşallah. geç gelmişim dünyaya. o yıllar..ah o yıllar.dağların yeni farkedildiği yıllar.

maalesef, dağ hata kabul etmiyor.Allah rahmet eylesin hayatını kaybedenlere..




"eee nereye gidiyoruz?" a ne dersin? :)

kaçkara bisiklet..uzun vadeli programa alınabilir. ayder - yukarı kavron - mezovit yaylaları sıra ile izlenip rota izin verirse naletleme (!) geçidinden aşılıp (geçidin ismi pek geçişe uygun görünmüyor ama :D ) dobe yaylasına oradan da yusufeli yönüne gidilebilir mesela ;)
 

eYa

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Mayıs 2005
Mesaj
1.267
Tepki
781
Şehir
Eskişehir & Didim


Abi daha Eskişehir'de şehir içinde gezemiyoruz sen nerelere gidiyon ööle :D :D
Bi hava uygun olmaz, bi senin işin olur bi benim işim... daha bir kere çıkabildik var mı böle bişi yaa :(

Neyse havalar ısınacak... Sabırla bekliyoruz Trek'im ve ben :D ilk geziyi senle yapalım abi. Yani en azından sen de ol... ;)
 

Gürsel A.

Forum Bağımlısı
Kayıt
10 Eylül 2004
Mesaj
1.387
Tepki
2.153
Şehir
İstanbul

Valla bravo Murat.. Bunu iyi bulmuşsun. Yazımı Hürriyete vermiştim, biraz değiştirmişler.. Orjinalini atarım buraya..Bizim 97 Trans Kaçkar gezimizden..
 

Gürsel A.

Forum Bağımlısı
Kayıt
10 Eylül 2004
Mesaj
1.387
Tepki
2.153
Şehir
İstanbul


BİSİKLETLE KAÇKAR DAĞLARI İLK GEÇİŞİ

16 Ağustos 1997 sabahı Atatürk havalimanın korkunç kalabalağını yararak sırtlarında çantalarıyla ve naylonlara sarılı kocaman kutularıyla ilerlemeye çalışan,insanların şaşkın bakışlarına hedef olan,çoğunluğu orta yaşlı bir grup insan merak konusu olmuştu. Bu kutuların içinde neler vardı acaba?Bunlar kimdi,nereye gidiyorlardı?

Evet bu merak konusu grup, Yeşil Bisiklet’in gezilerinde yıllar önce tanışmış,bisikletli bir yaşam biçimini benimsemiş,biraz çılgın,biraz fazla neşeli bisiklet delilerinden oluşuyordu.Aralarında doktor,üst düzey yöneticiler,profesyonel fotoğrafçı,memleketinden kalkıp buralarda öğretmenlik yapan bir Amerikalı ,öğrenci veya iş sahibi insanlar vardı ve Turkiye’de ilk defa denecek bisikletle Rize-Artvin arasındaki Kaçkar Dağları geçişini kafalarına koymuşlardı..

Bu projenin tohumları 1 yıl kadar önce aynı ekibin Taz Dağları eteklerinde yaptığı bir gezide atılmıştı. Eski arkadaşım Manuel Çıtak ‘la önceki yıllarda bisikletlerimizle Kaçkar Dağlarını aşmaya çalışmış, fakat tipi nedeniyle bunu başaramamıştık.
Ben aynı etkinliği tekrar yapmayı ekibe teklif ettim,ve heyecanla karşılandı.Böylece bu proje hayata geçmiş oldu.

Hazırlıklar aylar öncesinden başladı.Ulaşım,konaklama ve dağ geçişinde gerekli katırlar önceden ayarlandı.Yola çıkmadan 1 hafta önce Yeşil Bisiklet’te bisikletlerin bakımları tamamlandı ve bisikletler kutulandı.Kutular yağmur olasılığına karşı naylonlara sarıldı.

Trabzon’a kadar ulaşım uçakla yapıldı.Orada bekleyen 1 kamyonet ve 1 minübüs ekibi Ayder yaylasına götürdü.Burası son yıllarda çok populer olan Yayla Turizminin merkezlerinden biri.Şifalı Kaplıcalarıyla da Turkiye de oldukça tanınmış bir kasaba.Fakat burası da turizme açılan birçok guzelim bolgenin ortak sorunu çirkin yapılaşmadan nasibini almış durumda. Üstelik buradan yaylalara yapılmakta olan geniş yolun yukarılardaki bölgelerin geleceğini olumsuz bir şekilde etkileyeceği kesin.Bu düşünceleri kafamızdan atıp Adnan Pirik’in mütevazi oteline yerleştik.Akşam yemeğinin konusu Dr.Arı Balcı’nın çiğ alabalığın pişmişinden daha lezzetli olduğunu söylemesi üzerine çıkan tatlı tartışma oldu.

17 Ağustos sabahı ,sıkı bir kahvaltıdan sonra,bisikletle tırmanışın başlangıç noktası olan burada,karanlık kutularından kurtulmayı bekleyen bisikletler çıkarıldı, montajları yapıldı,son ayarları gozden geçirildi.Planlandığı gibi, Ayder’lilerin şaşkın bakışları altında yokuşları pedallamaya başladık. İlk etap Ayder-Palakçur (Ermenice:”Beyaz Su”)arası 4 saat süren devamlı bir yokuştu .Bazı bölümler oldukça dik ve bizi bayağı zorladı.Bu etapta yaşı 60’a varmış Cahit Atakan Abimiz yoktu çünkü getirdiği birçok hayati kamp malzemesi önceki günkü keşmekeş içinde Trabzon Havaalınında unutulmuştu. Şansımız inanılmaz bir biçimde bizden yanaydı ve malzemeler bulundu ve Ayder’de kalan Cahit Abi’ye teslim edildi.Ağır malzemeler onunla birlikte bir kamyonla yaylaya ulaştı.

Palakçur Yaylasına çıkan yolun çevresi müthiş güzelliklerle dolu.Uzunca bir süre, Kaçkar’lardan doğan azgın Hala Deresi boyunca yol aldık.Bir mola sırasında Dr. Arı Balcı’nın(46) dayanamayıp buz gibi sularada çocuklar gibi eğlenmesi seyretmeye değerdi.Yaylaya doğru yüksek ağaçlar yerini geniş yapraklı bodur bitkilere bıraktı.Bu yaylada birkaç çadır kurmak için düz bir yer bulmak oldukça zor.İmdadımıza, İzmir’de pastaneci Mustafa’nın karısı yetişti ve bizi evlerinin önündeki düzlükte misafir ettiler.Mustafa ve ailesi müthiş sevecen insanlardı.Geceyi, mesleği sanki pastacılık değil de komedyenlik olan Mustafa’nın müthiş fakat düzeyli espri ve fıkralarıyla karşıladık.Günün yorgunluğunu çadırlarımızı sarmalayan yoğun sis tabakasının altında uyuyarak atmaya çalıştık.


18 Ağustos sabahı dağın arkasındaki Hevek Köyünden gelen ve son anda nedense fiyatları artan 3 adet katıra çadırları ve kamp malzemeleri yüklendi.Katırlar renkli bisiklet çantalarından ürktükleri için, bu iş biraz zor oldu.
Yaylayı terketmeden önce Manuel çevremizde bizi merakla seyreden yayla çocuklarını bisikletiyle bir kaç metrelik gezintilere çıkardı.Sis buralara özgü bir inatla çevremizi sarmaya devam ediyordu.Nem
Yoğunluğu o kadar yüksekti ki ,en güvendiğimiz yüksek teknolojili GPS (Global Positioning System,uydular aracılığıyla dünya üzerinde bulunduğunuz noktayı bildiren alet)bile çalışmayı redetti.
Neyseki biraz fazla hızlı yol alan katırcıları takip ederek yolumuzu bulduk.Devamlı yükselen patikanın
Son bölümleri iyice dikleşti.Öyle ki katırın biri ancak bazı yükleri azaltarak yoluna devam edebildi.Bu arada üzerinde taşıdığı ağır fotoğraf ekipmanına rağmen Manuel Çıtak bu müthiş anları film üzerinde donduruyordu.
3000 metredeki Palakçur geçidinde Ağustos ayında ısı 5 dereceydi ve sulu kar yağıyordu. Bu noktaya ulaşmamız 5 saatimizi almıştı. Buradan hemen sonra iniş başladı.Kısa bir süre sonra da hava açıldı ve Kaçkar Dağı tüm görkemiyle karşımızdaydı.Günler sonra güneş yüzü görmüş olduk. Dağın arkasında geçen yıldan kalan geniş kar parçaları üzerinde bisikletlerimizle düşe-kalka eğlenerek yol aldık. Neredeyse eğimi 40 dereceye varan kayalık bölümleri ben ve Jake bisiklet üzerinde geçmeyi denememiz neredeyse benim için kötü bir anı olarak kalacaktı ki ucuz atlattım. Bir anda kendimi hayatımın en uzun “endo”sunu(gidon üzerinden “uçmak”) yaşarken buldum.Neyseki bunu da hafif atlatmış oldum. Aşağılara indikçe gökyüzü iyice açıldı ve dağın kuzey yüzünün ıslaklığı yerini kuru bir iklime bıraktı. Zaten aşağı köylerde öğrendik ki diğer tarafı seller götürürken buralara aylardır tek damla yağmur yağmamıştı.Dağı aştıktan sonraki ilk köyde bizi görenler sanki uzaylı görmüş gibiydiler.Hayatlarında ilk kez Kaçkar Dağı’ndan kopup gelen bisikletliler görüyorlardı.Günün son noktası olan Hevek ‘e varmadan önce neredeyse 1 saat süren kesintisiz patikada iniş,günün en güzel hediyesi oldu.Müthiş bir “singletrack” (ancak 1 bisikletlinin geçebileceği genişlikte patika) sonrası,Palakçur yaylasından çıkıştan 8 saat sonra Hevek(Yaylalar) köyüne ulaştık.

Uğultuyla akan derelerin üzerinde tahtadan inşa edilmiş köyün tek konaklama tesisine yerleştik.Yemek öncesindeki süre de duştan akan suyun sıcaklığını ayarlamaya çalışmakla ve kalan kısa sürede yıkanmakla geçti.Yemek yapma işine el atan en gencimiz Sinan Çakmak annesinden öğrendiğini iddia ettiği “biraz” :) lapa pilavla ekibin çok“takdirini” kazandı.Yemekten sonra “haydaa şimdi ne yapacaz” üzerine yapılan tartışmada Deniz Kirazcı’nın önerileri en çok puanı topladı. Çay-kahve faslından sonra da Mahmut Gürtuna’nın herkesi yerlerde kıvrandıran fıkralarıyla geceyi karşıladık.

Ertesi gün 25 km boyunca, aşağılarda azgın Çoruh’a karışan Barhal deresini takip edip Barhal Köyüne ulaştık (Parhali,sonra da olmuş Parçalı,ne alaka!)Burası vadide kurulmuş eski bir Gürcü köyü.Zaten yeşillikler içinden geçerken karşınıza çıkıveren koca kilise bunun en güzel yaşayan kanıtı.
Bir süre cami olarak kullanılan binaya, neredeyse(başka yer yokmuş gibi) bitişik yapılan köy ilkokulu yüzlerce yıllık koca kiliseyle “müthiş bir ahenk” içinde görünüyor.Kilisenin briketle örülen pencereleri de olayın en “tamamlayıcı” ögeleri konumunda.

Barhal’da 3 günlük “tatil” boyunca hergün çevreyi bisikletlerimizle keşfe çıktık.Bunlardan en ilginci
Haritalar üzerinde yıllardır görüp te merak ettiğimiz “Gudas Chewi” manastırını bulmaya gitmemizdi.
Saatler süren bıktırıcı yokuşları pedalladıktan sonra karşımızda ancak kartpostallarda görülebilecek
Güzellikte manzaralar içindeki köye ulaştık.Zil çalan midelerimiz için , ortalarda insan görmenin pek olası olmadığı köyde zor da olsa bir parça ekmek bulabildik.Konuşabildiğimiz tek kişi buranın “Gıdas
Çıva” köyü olduğunu ama manastır veya kilise olmadığını hernedense ısrarla belirtti.Fazla geç kalmamak için dönmeye karar verdik ve sonra da tırmanması saatler süren yokuşları bir çırpıda indik.Akşam üzeri Barhal’a ulaştımızda buz gibi dere sularında serinlemek günün yorgunluğunu yoketti.

Son etabımız Barhal-Yusufeli ise genellikle iniş idi.Geçtiğimiz köylerdeki çay molalarındaki sohbetler hep gelecekte yapacağımız benzer gezilerin nerelerde olabilceği hakkındaydı.
Uçakta İstanbul’a doğru uçarken, yaşanan zorlu fakat müthiş heyecan veren böyle deneyimleri (en azından birazını)aslında herkesin yaşaması gerektiğini düşünüyordum.
Gürsel AKAY-1998
Ekip(yaş):Cahit Atakan(60),Deniz Kirazcı(50),Arı Balcı (46),Mahmut Gürtuna(45),Gürsel AKAY(37),Manuel Çıtak(35),Jake Slodki(27),Sinan Çakmak(19)
 

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
Twist-of-faith, kackar programa alinmistir, eyvallah :D

Ama iste, Gursel senin de yazinda oldugu gibi, bana gore eski dostlardan olusan bir ekip asil isi zevkli yapan..

ne araziler vardir ki, etrafina baktiginda cennetteymissin gibi hissettirir, etrafindakilere baktiginda "bu izdirap ne zaman biticek" dedirtir :D
 

Gürsel A.

Forum Bağımlısı
Kayıt
10 Eylül 2004
Mesaj
1.387
Tepki
2.153
Şehir
İstanbul


Çok doğru.. Ama yeni arkadaşlarla da bir süre sonra eski dost olunur değil mi:)
 

ymgirgic

Üye
Kayıt
13 Ocak 2006
Mesaj
98
Tepki
115
Şehir
Konya civarı...


Ustam, bu yanıtınız ne kadar güzel, ne kadar bilgece...

Zaman içinde hiç bir şey eskisi gibi kalmıyor ki.. Eski dostlar ve dostluklar bile.. Zaman her şeyi kendine göre değiştiriyor..
Hiç, aynı derede iki kez yıkanılabilir mi?

Eski dostlara veya eski yerlere dönmek istesek, ne kadarı aynı kalmıştır? Biz, eski "biz" miyiz mesela?
Yeni yerlere, yeni insanlarla birlikte gitmeye cesaret etmeli.. Kadim dostları unutmadan ve onlarla el ele..

Hata yapmak, hayata seyirci kalmayıp, sahnede rolümüzü yaşadığımızın bir göstergesi değilmidir?.. Bence hep bisiklete binmeliyiz eski ve yeni dostlarla.. eski ve yeni rotalara doğru, hata yapmaktan korkmadan...

(valla duygulandım..kendi kendimi ağlatmama az kaldı.. ):(
 

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
eheheh aglamayin canim, neden agliyorsunuz.. tamam evet, hakli gursel, aaa :D

yahu tutamiycam kendimi gene :D simdi ymgirgic beycigim, ayni golde 2 kere yikanilmaz di mi? hani dere akiyor ya, derede 2 kere yikanmanin bir sakincasi olmamali :D
 

ymgirgic

Üye
Kayıt
13 Ocak 2006
Mesaj
98
Tepki
115
Şehir
Konya civarı...


Sayın bikergrrl, amacınız sadece derede yıkanmak ise, tabiki sakınca yok, yıkanabilirsiniz.. çünki, su sürekli kendini yeniliyor.. (zaman gibi)
Ancak ikinci kez yıkandığınız zaman, kullanmış olduğunuz su, önceki yıkandığınız suyla aynı mı? yani aynı derede mi yıkanmış oluyorsunuz? o dere aynı dereymiş gibi görünse bile, üzerinden ne sular akıp gidiyor değil mi?
Burda demek istenen şu ki: aynı dostlarla, aynı yerleri tekrar tekrar gezsek bile, zaman farklı bir zaman oluyor... ve zamana bağlı olan her şey değişmiş oluyor.. taaaaki biz bile.. :)
yaaaaa... mana derin yani... hatta dere den bile derin...
bir de şunu ekliyeyim... ustama laf söyletmem haaaa... hodri meydan...:boese157:
 

ymgirgic

Üye
Kayıt
13 Ocak 2006
Mesaj
98
Tepki
115
Şehir
Konya civarı...
:)


Sayn bikergrrl, valla kusura bakmayın..
" ne için kusura bakmıyacam" derseniz..
size cevaben yazdığım yukarıdaki mesaj "mesajı önizleme" formatında pek asık suratlı gibi görünmüyordu.. ancak yanıtı gönder dedikten sonra sayfada baktım da ":boese157: " falan hiç hoş olmamış aslında...
size hodri meydan falan da demekten vazgeçiyorum.. sözümü geri alıyorum..
bisikletçi olan herkesin, her türlü fikrine(leyhte yada aleyhte) açığım..
tekrar kusura bakmayın..
siz benim haftanın püfü sayfasındaki yemek tariflerimi deneyen biricik forumcusunuz.. size nasıl meydan okurum.. değişmi..:D
 
  • Beğen
Tepkiler: Gürsel A. ve eYa

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763



ehehe onemli degil yahu :D

da... ben bisey soylemedim ki gursel'e, hakli dedim iste, havlu attim, kabullendim ustunlugu :D ehehehe..

bu arada dere betimlemesi hosmus.. ama guzel tecrubeleri tekrar tekrar yasadiginizda da bir sure sonra kabak tadi vermesi muhtemel, dolayisiyla, siz gene de uzulmeyin, derenin akmasi dogasindaysa vardir muhtemelen bir alamet ;)
 

Serkan Taşdelen

Forum Bağımlısı
Kayıt
27 Şubat 2006
Mesaj
2.660
Tepki
4.806
Şehir
Türkiye
Abi gerçekten çok güzel bir grup gezisi. Hayran kaldım. Devamını bekleriz. Sevgiler..