gökhangenel
Aktif Üye
- Kayıt
- 16 Ocak 2013
- Mesaj
- 101
- Tepki
- 66
- Şehir
- .
- Bisiklet
- Specialized
Burada hatırlayan mutlaka çıkacaktır. 80 lerin sonu 90 ların başında İzmir'de Hürriyet gazetesi ve Gençlik ve Spor Müdürlüğü (tam ismi bu olmayabilir)
her sene ortaklaşa, finali 19 mayıs a denk gelecek şekilde, halka açık, çocuklara yönelik bisiklet yarışları düzenlerdi.
Ben de bu yarışlara 2 kere katılıp bir kere de birincilik elde etmiştim ama nasıl ?..
Yarış elemeler ve final olmak üzere iki etapdan oluşuyor, elemelerde yaş gruplarına göre belirlenen katılılımcılardan ilk 10 a kalanlar finalde pedallıyordu.
Bisikletler Bisan'ın yeni yeni üretmeye başladığı 18 vites dağ bisikletleri ki o zamanlar değil dağ bisikleti vites kavramından doğru dürüst haberimiz yok, hele vites kollarında gösterge (gösterge dediğim vites kollarında hangi dişlide olduğunu gösteren bir iz sadece) olduğunu görünce çok şaşırıp, teknoloji(!) ye bak dediğimi hatırlarım çünkü tek gördüğüm vites kolu o zamana kadar down tube e eklenmiş izsiz metal vites kolu.
Elemelere gittiğimde tam curcunaydı. millet bisikletleri uzay aracı gibi inceliyor kendisine büyük veya küçük gelen kadronun sele boyunu ayarlamaya çalışıyor (kadro boyları sabit !) tabii beceremiyor.. ben ise bmx üzerinde büyüdüğümden bacakları ısındırmak için bostanlı parkında geziniyorum. görece daha iyiyim yani.
bir yandan da rakipleri inceliyorum, çoğunun yanıma yaklaşamayacağını düşünüyorum ki zaten yarısı ısınmıyor garibandilerin. Derken bir anda Alamancı (öyle derdik eskiden) bir yaşıtımı görüyorum. Ama ne yaşıt !! 175 e civarı boy var, gözlerinden protein fışkırıyor, bacak kasları hakkaten gelişmiş, belli ki Almanya'da yaşadığı için bisikletle hemhal olması bizden çok daha ilerde. bacakları uzun. Cenabı hak adama bisikletçi fiziği vermiş, rakip olmam mümkün değil. Bir yandan da o da bayağı bayağı ısınıyor ve ısınmanın ne olduğu biliyor.
Elemelerde ilk 10 içerisinde olmak gerektiği için çok korkmadım ama finale kalırsam ki beklediğim birşey geçmem imkansız bu zatı. Neyse startı verdik Etap bostanlı iskelede başlıyor, ksk iskele de bitiyordu yalı caddesi trafiğe kapatılmıştı, yaklaşık 3-4 km gibi oluyor sanırım. Yarış başladı ve karşıyaka iskelenin önünde curcuna ve konfetilerle finish e geldik. 3. olarak finallere kaldım. bizim grubu ikiye ayırmışlardı çok katılımcı olduğu için ben de kenarda diğer grubun gelmesini bekliyorum. bacaklar felç şekilde yatıyorum çimlerde. bi ara doğrulduğumda bir baktım bizim alamancı (adı neyse artık böyle hitap etmek çok hoş değil) yardıra yardıra geliyor. arkasına bakıyorum kimse yok !.. adam 4 km de 1 km fark atmış, kenara gelip organizasyonun dağıttığı meyve suyunu içerken millet yeni yeni geliyor. Terbiyesiz.
Elemeler böyle sonuçlandı ancak final tam curcuna..
19 mayıs 1991 İzmir Atatürk stadı, tribünlerde en az 50 bin kişi var. oha yalancı dediğinizi duyar gibiyim de hiç 90 larda 19 mayıs kutlamalarına şahit oldunuz mu bilmemiyorum. bütün okullar, katılımın biraz da mecburi olması sebebiyle trübünleri doldurmuş. Herkes tabii ki 19 mayıs gösterilerini değil, sonrasında ki yarışı bekliyor. Küfür edenler, numara bazında tezahürat edenler, pet şişe atanlar, taytlarla dalga geçenler...tribün önünde spor icra edenleri hep takdir etmişimdir o günden sonra..
Final yarışı 400 metre ve tartan pistte.. Evet MTB lerle tartan pistte 400m yarışı. Fantastik !!!
Ben elemelerde bisikletle çok daha fazla içli dışlı olduğum için kale arkası çimlerinde kısa kısa depar atıyorum. Tabii almancı da bir yandan ısınıyor bir yandan da haklı olarak triplerde, şansınız yok iması ile. Haklı da.. Ben sürekli bunu kesiyorum, nasıl geçerim hesabımla.. bir yandan da bize ayrılan çimlik alanda kısa deparlarla ısınıyorum. Derken bir görevli geldi ve yarış kısa haksızlık olmaması için herkes aynı viteste başlıyacak dedi ve bisikletlerin viteslerini orta dişli 2, arka dişli 3 te olacak şekilde ayarladı. Ayarladı ama daha yarışa 15 dk var adam gittikten sonra millet kurcalıyor, tam tuning i yapılmamış arka aktarıcılardan katır kutur sesler geliyor. O yüzden ben de ya öyle şey mi olur diyerek arka dişliyi en düşük vitese attım startta fırlamak için. Bir yanda da Alamana bakıyorum vitesi değiştirmemiş starta öyle geliyor. Artık batı kültürünün kurallara daha rivayet etmesinden midir yoksa dalgınlığına mı geldi bilemiyorum ama görevlinin ayarladığı viteste geliyordu starta.
10 kişi dizildik ve tabanca patladı ben dış kulvarda olmama rağmen vites kombinasyonu sayesinde ileriye bir atıldım ki bir kaç saniye içerisinde 20-30 metre fark yapmıştım. (bu arada bildiğiniz atletizmdeki 400m yarışı düşünün aynısı, dizilim vs) tabii hemen iç kulvara yapıştım almancının gelip beni yakalamaması için topukluyorum. Göbeğim gidona değiyor nerdeyse.. start/ finish düzlüğüne geldiğimizde beni yakalamıştı ama tekerlek farkı ile ben yarışı birinci tamamladım..
Birincilik kupası ile birlikte, birincilik ödülü olan bindiğimiz bisikleti o zamanın valisi Kutlu Aktaş vermişti. Gerçi ben adrenalin ve heyecandan bisikleti kaldıramayıp (havaya kaldırmam istenmişti) valinin üzerine düşürmüştüm.
O bisiklet 1 sene sonra çalındı, haydan gelen huya gitti.. Ben de aslında geçemeyeceğim bir rakibi bir şekilde(!) geçmenin vicdan azabını yaşarım aklıma geldikçe.. Çocuktuk napalım..
her sene ortaklaşa, finali 19 mayıs a denk gelecek şekilde, halka açık, çocuklara yönelik bisiklet yarışları düzenlerdi.
Ben de bu yarışlara 2 kere katılıp bir kere de birincilik elde etmiştim ama nasıl ?..
Yarış elemeler ve final olmak üzere iki etapdan oluşuyor, elemelerde yaş gruplarına göre belirlenen katılılımcılardan ilk 10 a kalanlar finalde pedallıyordu.
Bisikletler Bisan'ın yeni yeni üretmeye başladığı 18 vites dağ bisikletleri ki o zamanlar değil dağ bisikleti vites kavramından doğru dürüst haberimiz yok, hele vites kollarında gösterge (gösterge dediğim vites kollarında hangi dişlide olduğunu gösteren bir iz sadece) olduğunu görünce çok şaşırıp, teknoloji(!) ye bak dediğimi hatırlarım çünkü tek gördüğüm vites kolu o zamana kadar down tube e eklenmiş izsiz metal vites kolu.
Elemelere gittiğimde tam curcunaydı. millet bisikletleri uzay aracı gibi inceliyor kendisine büyük veya küçük gelen kadronun sele boyunu ayarlamaya çalışıyor (kadro boyları sabit !) tabii beceremiyor.. ben ise bmx üzerinde büyüdüğümden bacakları ısındırmak için bostanlı parkında geziniyorum. görece daha iyiyim yani.
bir yandan da rakipleri inceliyorum, çoğunun yanıma yaklaşamayacağını düşünüyorum ki zaten yarısı ısınmıyor garibandilerin. Derken bir anda Alamancı (öyle derdik eskiden) bir yaşıtımı görüyorum. Ama ne yaşıt !! 175 e civarı boy var, gözlerinden protein fışkırıyor, bacak kasları hakkaten gelişmiş, belli ki Almanya'da yaşadığı için bisikletle hemhal olması bizden çok daha ilerde. bacakları uzun. Cenabı hak adama bisikletçi fiziği vermiş, rakip olmam mümkün değil. Bir yandan da o da bayağı bayağı ısınıyor ve ısınmanın ne olduğu biliyor.
Elemelerde ilk 10 içerisinde olmak gerektiği için çok korkmadım ama finale kalırsam ki beklediğim birşey geçmem imkansız bu zatı. Neyse startı verdik Etap bostanlı iskelede başlıyor, ksk iskele de bitiyordu yalı caddesi trafiğe kapatılmıştı, yaklaşık 3-4 km gibi oluyor sanırım. Yarış başladı ve karşıyaka iskelenin önünde curcuna ve konfetilerle finish e geldik. 3. olarak finallere kaldım. bizim grubu ikiye ayırmışlardı çok katılımcı olduğu için ben de kenarda diğer grubun gelmesini bekliyorum. bacaklar felç şekilde yatıyorum çimlerde. bi ara doğrulduğumda bir baktım bizim alamancı (adı neyse artık böyle hitap etmek çok hoş değil) yardıra yardıra geliyor. arkasına bakıyorum kimse yok !.. adam 4 km de 1 km fark atmış, kenara gelip organizasyonun dağıttığı meyve suyunu içerken millet yeni yeni geliyor. Terbiyesiz.
Elemeler böyle sonuçlandı ancak final tam curcuna..
19 mayıs 1991 İzmir Atatürk stadı, tribünlerde en az 50 bin kişi var. oha yalancı dediğinizi duyar gibiyim de hiç 90 larda 19 mayıs kutlamalarına şahit oldunuz mu bilmemiyorum. bütün okullar, katılımın biraz da mecburi olması sebebiyle trübünleri doldurmuş. Herkes tabii ki 19 mayıs gösterilerini değil, sonrasında ki yarışı bekliyor. Küfür edenler, numara bazında tezahürat edenler, pet şişe atanlar, taytlarla dalga geçenler...tribün önünde spor icra edenleri hep takdir etmişimdir o günden sonra..
Final yarışı 400 metre ve tartan pistte.. Evet MTB lerle tartan pistte 400m yarışı. Fantastik !!!
Ben elemelerde bisikletle çok daha fazla içli dışlı olduğum için kale arkası çimlerinde kısa kısa depar atıyorum. Tabii almancı da bir yandan ısınıyor bir yandan da haklı olarak triplerde, şansınız yok iması ile. Haklı da.. Ben sürekli bunu kesiyorum, nasıl geçerim hesabımla.. bir yandan da bize ayrılan çimlik alanda kısa deparlarla ısınıyorum. Derken bir görevli geldi ve yarış kısa haksızlık olmaması için herkes aynı viteste başlıyacak dedi ve bisikletlerin viteslerini orta dişli 2, arka dişli 3 te olacak şekilde ayarladı. Ayarladı ama daha yarışa 15 dk var adam gittikten sonra millet kurcalıyor, tam tuning i yapılmamış arka aktarıcılardan katır kutur sesler geliyor. O yüzden ben de ya öyle şey mi olur diyerek arka dişliyi en düşük vitese attım startta fırlamak için. Bir yanda da Alamana bakıyorum vitesi değiştirmemiş starta öyle geliyor. Artık batı kültürünün kurallara daha rivayet etmesinden midir yoksa dalgınlığına mı geldi bilemiyorum ama görevlinin ayarladığı viteste geliyordu starta.
10 kişi dizildik ve tabanca patladı ben dış kulvarda olmama rağmen vites kombinasyonu sayesinde ileriye bir atıldım ki bir kaç saniye içerisinde 20-30 metre fark yapmıştım. (bu arada bildiğiniz atletizmdeki 400m yarışı düşünün aynısı, dizilim vs) tabii hemen iç kulvara yapıştım almancının gelip beni yakalamaması için topukluyorum. Göbeğim gidona değiyor nerdeyse.. start/ finish düzlüğüne geldiğimizde beni yakalamıştı ama tekerlek farkı ile ben yarışı birinci tamamladım..
Birincilik kupası ile birlikte, birincilik ödülü olan bindiğimiz bisikleti o zamanın valisi Kutlu Aktaş vermişti. Gerçi ben adrenalin ve heyecandan bisikleti kaldıramayıp (havaya kaldırmam istenmişti) valinin üzerine düşürmüştüm.
O bisiklet 1 sene sonra çalındı, haydan gelen huya gitti.. Ben de aslında geçemeyeceğim bir rakibi bir şekilde(!) geçmenin vicdan azabını yaşarım aklıma geldikçe.. Çocuktuk napalım..


