Ertunç Öner
Aktif Üye
- Kayıt
- 11 Eylül 2012
- Mesaj
- 134
- Tepki
- 230
- Şehir
- istanbul
- Bisiklet
- Sedona
Herkese merhaba,
Sonunda meşhur rotamızı temmuz ayında bayram öncesinde gerçekleştirebildim. Alaplı'ya kadar olan rotayı daha önce gerçekleştirdiğim için Zonguldak'tan başlamaya karar verdim.
Cumartesi gecesi 00:45 Pamukkale otobüsü ile Dudullu terminalinden yola çıktım. Diğer başlıkta da belirttiğim gibi otobüse bisiklet alımında sıkıntı olmadı ancak bagajları saçma şekilde yerleştirdiklerinden dolayı biraz düzenleme yaptık muavin ile birlikte. Pamukkale Turizm sanırım son dönemde bisikletle yolculuk yapmak için güzel bir alternatif. Açıkcası rota üzerinde çok fotoğraf çekmedim. Telefonum da pek iyi çekmiyor ancak bu rotayı yapmayı düşünenlere fikir verecektir.
1. Gün:
Sabah 6.15 gibi Zonguldak otogara ulaştık. Güne ve rotaya güzel bir çorba ile başlayıp Kilimli'de kahvaltı yaptım. Zonguldak - Kilimli arası yeni yol yapmışlar ancak bir noktaya kadar eski yoldan devam edip sadece son tünel bölümünde sahil yolundan Kilimli'ye ulaştım. Kilimli çıkışındaki sert yokuş rotaya hızlı bir şekilde hoşgeldin diyor. Sanırım rota boyunca sayısız %10 iniş ve çıkış tabelası geçiyorsunuz. Çatalağzı'na doğru giderken karşıdan bisikleti ile Sercan ile karşılaştık rota ile ilgili bazı bilgiler ve sıkıntı yaşamam durumunda ulaşabilmen için numarasını verdi, sağolsun. Öğle molası için hedefim Filyos'tu ve orada uzun bir mola verdim. Daha sonra alışveriş yapıp düz bir rota ile devam ettim ve ileride başka 2 bisikletli arkadaş ile karşılaştık ve köy yollarında beraber sürdük. Genelde turcular Akbaba köyünden Mugada sahil, Güzelcehisar ve İnkumu plajı üzerinden Bartın'a gitmeyi tercih ediyor ancak aşağıdaki rotadan da görüleceği üzere ara köy yollarından sakin şekilde Bartın'a ulaştım. Otobüs ve yol yorgunluğu için otele yerleştim
Yaklaşık 70 km yol ve 1500 metre tırmanış gerçekleştirdim.
2. gün:
Otelde kalmanın verdiği dinginlik ile sabah erkenden çanta toplama telaşı olmadan 6.15 gibi yola çıkarak güne yine çorba ile başlamayı tercih ettim. Daha önce Amasra'yı gezdiğim için oraya inmeden normal yoldan devam edip, Amasra manzarasında kahvaltımı yaptım. Çakraz'dan sonra 4 tane tünel yapılmış durumda. Tünellerden geçmeyi planlamıyordum ancak eski yol girişini kaçırınca mecbur tünelleri kullanmak zorunda kaldım. Çok yoğun bir trafik olmadığından kısa tünellerde sorun yaşamadım ancak son tünel yaklaşık 2.4 km uzunluğundaydı. Kara kara düşünürken neyse ki devriyede olan Jandarma aracından rica ettim ve onların önünde tüneli bitirdim. Tabi ki inişlerimiz ve çıkışlarımız aralıksız şekilde devam ediyordu. Öğle molamı Tekkeönü köyünde verdim. Yol üstündeki lokantayı herkese tavsiye ederim. Hem lezzetli hem de fiyat olarak çok iyiydi. Tekkeönünde ufak ahşap tekneler de üretiliyor, kahve molamı da orada gerçekleştirdikten sonra Cide'ye doğru yola devam ettim. Güneşi akşam Cide'de batırdım Sahile çadır ücretsiz şekilde atılıyor ancak 100 TL'ye pansiyon bulunca çadır ile uğraşmak istemedim. Ne de olsa yarın maceranın gerçek kısmı başlayacaktı.
Toplam km yaklaşık 79, tırmanış 2244 m.
3. Gün:
Pansiyonda ilk kahvaltımı yaptım ve 8'e doğru yola koyuldum. Cide çıkışı gerçekten başlangıç olarak insanı zorluyor ama muhtemeşem bir manzaraya sahip. Rota üzerinde erkenden yola çıkmanın avantajlarından birisi hem serinlikten hem de gölgeden yararlanmak. Gerçekten aynı yokuşları farklı saatlerde tırmanmak eziyete dönüşebiliyor. Evet aşağıdaki tabeladan görüleceği üzere 56 km heyelanlı saha ve karayollarına göre ortalama yüzde10luk sayısız iniş ve çıkış. Cide'den itibaren varış hedefi koymuyorum kendime, günün saatine ve yorgunluk durumuma göre çadırda konaklayacağım. Güzel köyler, kör virajlar, sessizlik harikaydı. Yanımda ocak vb şeyler de taşıdım ancak hiç kullanmadım. Öğle yemeğini konserve ile atlatıp akşam Doğanyurt sahilinde çadırımı kurdum. Doğanyurt ufak bir ilçe, köy bile denilebilir aslında. Turda doğru kişilere doğru soruları sormak önemli. Sahilde çadırı nereye atabilirim diye sorularımı yönelttiğim Davut'ta bisikletçi çıkıyor ve akşam yemeğini birlikte yiyoruz. Sağolsun sabah erkenden de kahvaltılıkları alıp deniz kenarında kahvaltımızı yaptık.
Toplam km: 70, tırmanış 2094 m.
4. Gün:
6.15te başlayan yola çıkma saatim giderek arttı ve 8.30a doğru yola çıkabildim. Çadır kurmanın avantaj ve dezavantajlarından diyebiliriz. Sağolsun sevgili Davut'un güzel kahvaltısı ve sohbeti saatleri önemsiz kıldı. Yine sakin bir araç trafiğine Fikret Kızılok'un inişlerim-çıkışlarım şarkısı eşlik ediyor. Öğle yemeği ve molası için hedef İnebolu. Malum 2 hafta önce sel olduğu için İnebolu'ya doğru hala çalışmalar devam ediyor ancak yollarda sıkıntı yaşamadım. İnebolu'da tarihi İnebolu Dönercisi benim için doğru tercih oldu çünkü karşısında Salih Usta ile tanışma fırsatını yakaladım. Biraz bisikletçilerin ve bisiklet firmalarının kulaklarını çınlattıktan sonra yol bilgileri ile yanından ayrıldım. Akşam hedefim Abana'da çadır kurmaktı ancak yasak geldiğini söylediler ve Ginola koyuna doğru yoluma devam ettim. Akşam üzeri çadır yeri belli olmayınca insan stres oluyor ancak Ginola Koyunda tanıştığım bir abi evinin önündeki yeşillikte çadırımı kurabileceğimi söyleyince rahatladım.
Toplam km: 74, tırmanış 1992 m.
5. gün:
Erken uyuduğum için gün doğumuyla beraber uyandım. Bunda etrafımı saran köpeklerin de etkisi vardı tabi Sevgili köpekler de bisikletin üzerinde bıraktığım bir tshirtü de oyuncak yapıp haşat etmişler, böyle bir tecrübe oldu.
Sabah çadır nemli olduğu için erken uyanmama rağmen yola çıkamadım. Kahvaltıyı Çatalzeytin'de yaptım ve ufak sohbetlerden sonra yola devam ettim ve Sinop il sınırını geçtim. Cide-İnebolu'dan sonra yoldan herhangi bir korkum kalmamıştı ve önümde rotanın tek uzun yokuşu kalmıştı. Az eğimli ama uzun Ayancık yokuşundan sonra muhteşem bir inişle Ayancık'a geldim. Öğle molası ve yemeğini orada hallettikten sonra yola devam ettim ve uygun kamp alanı olan Oluza bölgesinde çadır kurdum. Geçen sene yaşanan sel felaketinde su altında kaldığı için kamp alanında yenileme çalışmaları devam ediyordu. Ayancık'ta karşı yönden gelen 2 kazak bisikletçiyle karşılaştım ve kendilerine rota hakkında biraz bilgilendirme yaptım. Güneşi bugün de denizden batırdık.
Toplam km: 60 km, tırmanış 1086 m
6. gün:
Altıncı ve son gün. Son sabaha uyanıyor olmak insana bir yandan hüzünlendirirken bir yandan da geriye dönüp bu rotayı gerçekleştirmenin verdiği haz yarışıyor. Kahvaltıyı önceki gün Ayancık'ta yaptığım kahvaltılıklar ile kamp alanında yapıyorum. Öğle yemeği için hedef yol üstündeki köylerde bir şeyler yemek. Yol üstünde önce İstanbul yönünde devam eden 2 Fransız Kadın bisikletçi ile karşılaşıyorum, kısa şekilde sohbet ediyoruz ve farklı yönlerde ilerlemeye devam ediyoruz. Bir süre sonra Sinop'tan Ayancık'a ailesini ziyarete giden Sertaç ile karşılaşıyorum, kendisi su altı dalgıcı ve fotoğrafçısı. Güzel bir sohbetten sonra biraz ilerideki kahvede mola veriyorum. Moladan hemen sonra da inişte Münir Abi ile karşılaşıyorum, kendisi Akhisar'dan Türkiye turuna başlamış. Güney sahillerinden sonra şu anda kuzey sahillerini pedallıyor. Sertaç ile kahvehaneden hemen önce, Münir Abi ile sonra karşılaşmak biraz üzücüydü. Sinop'a varmak zor olmadı ancak şehir merkezinde süren inşaat çalışmaları ve bayram olması nedeniyle biraz kalabalıktı. Sinop benim ikinci memleketim olduğu için daha önce çokca ziyaret etmiştim. O yüzden sahilde dinlendikten sonra teyze evine doğru yola koyuldum.
Toplam km: 54 tırmanış: 1023 m
7. Gün:
Aslında asıl hedefim Ordu'ya ulaşmaktı. Uzun zamandır bu rotayı tamamlamayı düşünüyordum. Tabi sahil yolu yapıldığından Sinop-Samsun-Ordu arasını ana yoldan gitmenin manası pek yok. O yüzden Sinop- Ordu (Bolaman) arasını otobüs ile gitmeye karar vermiştim. Bolaman virajlarından Ordu'ya sürmek beni tatmin edecekti. Bir yandan da bayramda Sinop'tayken köye gitme fikri de cazip geliyordu ancak ulaşımda sıkıntı olunca sabah kendimi bir anda otogarda buluverdim. Karadeniz Golden Turizm ile bisikletimi ücretsiz şekilde taşıdım. Otobüs ile yarım saat sonra eve ulaşabilecekken Bolaman'da otobüsten inip bisiklet sürmek sanırım verdiğim en doğru kararlardan biriydi. Yoksa içimde kalacaktı ve burukluk olacaktı. Zaten İnebolu-Cide arasından sonra Bolaman virajları artık kolay lokmaydı. Çocukluğumun geçtiği yerlerden bisiklet sürerek ilerlemek insanı acayip mutlu ediyor.
Toplam km: 50
Sonunda meşhur rotamızı temmuz ayında bayram öncesinde gerçekleştirebildim. Alaplı'ya kadar olan rotayı daha önce gerçekleştirdiğim için Zonguldak'tan başlamaya karar verdim.
Cumartesi gecesi 00:45 Pamukkale otobüsü ile Dudullu terminalinden yola çıktım. Diğer başlıkta da belirttiğim gibi otobüse bisiklet alımında sıkıntı olmadı ancak bagajları saçma şekilde yerleştirdiklerinden dolayı biraz düzenleme yaptık muavin ile birlikte. Pamukkale Turizm sanırım son dönemde bisikletle yolculuk yapmak için güzel bir alternatif. Açıkcası rota üzerinde çok fotoğraf çekmedim. Telefonum da pek iyi çekmiyor ancak bu rotayı yapmayı düşünenlere fikir verecektir.
1. Gün:
Sabah 6.15 gibi Zonguldak otogara ulaştık. Güne ve rotaya güzel bir çorba ile başlayıp Kilimli'de kahvaltı yaptım. Zonguldak - Kilimli arası yeni yol yapmışlar ancak bir noktaya kadar eski yoldan devam edip sadece son tünel bölümünde sahil yolundan Kilimli'ye ulaştım. Kilimli çıkışındaki sert yokuş rotaya hızlı bir şekilde hoşgeldin diyor. Sanırım rota boyunca sayısız %10 iniş ve çıkış tabelası geçiyorsunuz. Çatalağzı'na doğru giderken karşıdan bisikleti ile Sercan ile karşılaştık rota ile ilgili bazı bilgiler ve sıkıntı yaşamam durumunda ulaşabilmen için numarasını verdi, sağolsun. Öğle molası için hedefim Filyos'tu ve orada uzun bir mola verdim. Daha sonra alışveriş yapıp düz bir rota ile devam ettim ve ileride başka 2 bisikletli arkadaş ile karşılaştık ve köy yollarında beraber sürdük. Genelde turcular Akbaba köyünden Mugada sahil, Güzelcehisar ve İnkumu plajı üzerinden Bartın'a gitmeyi tercih ediyor ancak aşağıdaki rotadan da görüleceği üzere ara köy yollarından sakin şekilde Bartın'a ulaştım. Otobüs ve yol yorgunluğu için otele yerleştim
Yaklaşık 70 km yol ve 1500 metre tırmanış gerçekleştirdim.
2. gün:
Otelde kalmanın verdiği dinginlik ile sabah erkenden çanta toplama telaşı olmadan 6.15 gibi yola çıkarak güne yine çorba ile başlamayı tercih ettim. Daha önce Amasra'yı gezdiğim için oraya inmeden normal yoldan devam edip, Amasra manzarasında kahvaltımı yaptım. Çakraz'dan sonra 4 tane tünel yapılmış durumda. Tünellerden geçmeyi planlamıyordum ancak eski yol girişini kaçırınca mecbur tünelleri kullanmak zorunda kaldım. Çok yoğun bir trafik olmadığından kısa tünellerde sorun yaşamadım ancak son tünel yaklaşık 2.4 km uzunluğundaydı. Kara kara düşünürken neyse ki devriyede olan Jandarma aracından rica ettim ve onların önünde tüneli bitirdim. Tabi ki inişlerimiz ve çıkışlarımız aralıksız şekilde devam ediyordu. Öğle molamı Tekkeönü köyünde verdim. Yol üstündeki lokantayı herkese tavsiye ederim. Hem lezzetli hem de fiyat olarak çok iyiydi. Tekkeönünde ufak ahşap tekneler de üretiliyor, kahve molamı da orada gerçekleştirdikten sonra Cide'ye doğru yola devam ettim. Güneşi akşam Cide'de batırdım
Sahile çadır ücretsiz şekilde atılıyor ancak 100 TL'ye pansiyon bulunca çadır ile uğraşmak istemedim. Ne de olsa yarın maceranın gerçek kısmı başlayacaktı.Toplam km yaklaşık 79, tırmanış 2244 m.
3. Gün:
Pansiyonda ilk kahvaltımı yaptım ve 8'e doğru yola koyuldum. Cide çıkışı gerçekten başlangıç olarak insanı zorluyor ama muhtemeşem bir manzaraya sahip. Rota üzerinde erkenden yola çıkmanın avantajlarından birisi hem serinlikten hem de gölgeden yararlanmak. Gerçekten aynı yokuşları farklı saatlerde tırmanmak eziyete dönüşebiliyor. Evet aşağıdaki tabeladan görüleceği üzere 56 km heyelanlı saha ve karayollarına göre ortalama yüzde10luk sayısız iniş ve çıkış. Cide'den itibaren varış hedefi koymuyorum kendime, günün saatine ve yorgunluk durumuma göre çadırda konaklayacağım. Güzel köyler, kör virajlar, sessizlik harikaydı. Yanımda ocak vb şeyler de taşıdım ancak hiç kullanmadım. Öğle yemeğini konserve ile atlatıp akşam Doğanyurt sahilinde çadırımı kurdum. Doğanyurt ufak bir ilçe, köy bile denilebilir aslında. Turda doğru kişilere doğru soruları sormak önemli. Sahilde çadırı nereye atabilirim diye sorularımı yönelttiğim Davut'ta bisikletçi çıkıyor ve akşam yemeğini birlikte yiyoruz. Sağolsun sabah erkenden de kahvaltılıkları alıp deniz kenarında kahvaltımızı yaptık.
Toplam km: 70, tırmanış 2094 m.
4. Gün:
6.15te başlayan yola çıkma saatim giderek arttı ve 8.30a doğru yola çıkabildim. Çadır kurmanın avantaj ve dezavantajlarından diyebiliriz. Sağolsun sevgili Davut'un güzel kahvaltısı ve sohbeti saatleri önemsiz kıldı. Yine sakin bir araç trafiğine Fikret Kızılok'un inişlerim-çıkışlarım şarkısı eşlik ediyor. Öğle yemeği ve molası için hedef İnebolu. Malum 2 hafta önce sel olduğu için İnebolu'ya doğru hala çalışmalar devam ediyor ancak yollarda sıkıntı yaşamadım. İnebolu'da tarihi İnebolu Dönercisi benim için doğru tercih oldu çünkü karşısında Salih Usta ile tanışma fırsatını yakaladım. Biraz bisikletçilerin ve bisiklet firmalarının kulaklarını çınlattıktan sonra yol bilgileri ile yanından ayrıldım. Akşam hedefim Abana'da çadır kurmaktı ancak yasak geldiğini söylediler ve Ginola koyuna doğru yoluma devam ettim. Akşam üzeri çadır yeri belli olmayınca insan stres oluyor ancak Ginola Koyunda tanıştığım bir abi evinin önündeki yeşillikte çadırımı kurabileceğimi söyleyince rahatladım.
Toplam km: 74, tırmanış 1992 m.
5. gün:
Erken uyuduğum için gün doğumuyla beraber uyandım. Bunda etrafımı saran köpeklerin de etkisi vardı tabi
Sevgili köpekler de bisikletin üzerinde bıraktığım bir tshirtü de oyuncak yapıp haşat etmişler, böyle bir tecrübe oldu.Sabah çadır nemli olduğu için erken uyanmama rağmen yola çıkamadım. Kahvaltıyı Çatalzeytin'de yaptım ve ufak sohbetlerden sonra yola devam ettim ve Sinop il sınırını geçtim. Cide-İnebolu'dan sonra yoldan herhangi bir korkum kalmamıştı ve önümde rotanın tek uzun yokuşu kalmıştı. Az eğimli ama uzun Ayancık yokuşundan sonra muhteşem bir inişle Ayancık'a geldim. Öğle molası ve yemeğini orada hallettikten sonra yola devam ettim ve uygun kamp alanı olan Oluza bölgesinde çadır kurdum. Geçen sene yaşanan sel felaketinde su altında kaldığı için kamp alanında yenileme çalışmaları devam ediyordu. Ayancık'ta karşı yönden gelen 2 kazak bisikletçiyle karşılaştım ve kendilerine rota hakkında biraz bilgilendirme yaptım. Güneşi bugün de denizden batırdık.
Toplam km: 60 km, tırmanış 1086 m
6. gün:
Altıncı ve son gün. Son sabaha uyanıyor olmak insana bir yandan hüzünlendirirken bir yandan da geriye dönüp bu rotayı gerçekleştirmenin verdiği haz yarışıyor. Kahvaltıyı önceki gün Ayancık'ta yaptığım kahvaltılıklar ile kamp alanında yapıyorum. Öğle yemeği için hedef yol üstündeki köylerde bir şeyler yemek. Yol üstünde önce İstanbul yönünde devam eden 2 Fransız Kadın bisikletçi ile karşılaşıyorum, kısa şekilde sohbet ediyoruz ve farklı yönlerde ilerlemeye devam ediyoruz. Bir süre sonra Sinop'tan Ayancık'a ailesini ziyarete giden Sertaç ile karşılaşıyorum, kendisi su altı dalgıcı ve fotoğrafçısı. Güzel bir sohbetten sonra biraz ilerideki kahvede mola veriyorum. Moladan hemen sonra da inişte Münir Abi ile karşılaşıyorum, kendisi Akhisar'dan Türkiye turuna başlamış. Güney sahillerinden sonra şu anda kuzey sahillerini pedallıyor. Sertaç ile kahvehaneden hemen önce, Münir Abi ile sonra karşılaşmak biraz üzücüydü. Sinop'a varmak zor olmadı ancak şehir merkezinde süren inşaat çalışmaları ve bayram olması nedeniyle biraz kalabalıktı. Sinop benim ikinci memleketim olduğu için daha önce çokca ziyaret etmiştim. O yüzden sahilde dinlendikten sonra teyze evine doğru yola koyuldum.
Toplam km: 54 tırmanış: 1023 m
7. Gün:
Aslında asıl hedefim Ordu'ya ulaşmaktı. Uzun zamandır bu rotayı tamamlamayı düşünüyordum. Tabi sahil yolu yapıldığından Sinop-Samsun-Ordu arasını ana yoldan gitmenin manası pek yok. O yüzden Sinop- Ordu (Bolaman) arasını otobüs ile gitmeye karar vermiştim. Bolaman virajlarından Ordu'ya sürmek beni tatmin edecekti. Bir yandan da bayramda Sinop'tayken köye gitme fikri de cazip geliyordu ancak ulaşımda sıkıntı olunca sabah kendimi bir anda otogarda buluverdim. Karadeniz Golden Turizm ile bisikletimi ücretsiz şekilde taşıdım. Otobüs ile yarım saat sonra eve ulaşabilecekken Bolaman'da otobüsten inip bisiklet sürmek sanırım verdiğim en doğru kararlardan biriydi. Yoksa içimde kalacaktı ve burukluk olacaktı. Zaten İnebolu-Cide arasından sonra Bolaman virajları artık kolay lokmaydı. Çocukluğumun geçtiği yerlerden bisiklet sürerek ilerlemek insanı acayip mutlu ediyor.
Toplam km: 50
Son düzenleme:
