Yol Bisikletinin Ağırlığı vs. Kendi ağırlığımız.

delibalta

Forum Bağımlısı
Kayıt
24 Eylül 2004
Mesaj
679
Tepki
2.743
Şehir
kuzeyli
Başlangıç
1997—98
Bisiklet
Bisan
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
@Şerif Şentürk

Uluslararası yarışlarda yarışan ve geçimini bundan sağlayanlar hariç diğerlerine pek bir faydası yok bunların, kimse aero sele borusunun 50km TT etabında yapacağı 1 sn'lik fark yüzünden kaybetmek istemiyor. Greg lemond iyi bilir bu etkiyi :)

Sağlamlığı artırıcı çalışmaların herkese faydası var tabii ama onlar da arada kaynıyor çoğunlukla.

Ham maddenin aynı olması üretim teknolojisinin ve sonuçta ortaya çıkan malzemenin aynı olduğu anlamına gelmez her zaman.
 
  • Beğen
Tepkiler: CandanC
Scudo

Raven_35

Forum Bağımlısı
Kayıt
23 Kasım 2006
Mesaj
2.340
Tepki
1.898
Açıklamak gerekirse; şu anda bisiklet teknolojisi,malzeme ve makine mühendisliğinin sınırlarında dolaşıyor zaten.Bisiklet teknolojisi mühendislik olarak çok gelişti ama etkilerini günlük hayatta görmek zor çünkü pratikte üzerindeki sürücü(insan) sınırı var.Vücudumuz yapısal olarak(genetik ve malzeme) bisiklet teknolojisinin bütün imkanlarını kullanamaz.

Performans kavramı zemine,hava şartlarına göre değisir.Sürekli performans kavramı diye bir şey yoktur(mühendislikte bu kavramı bulmaya uğraşır).Bir özelliği artırırken diğerinden azaltırsınız.Örnek olarak;ağır bir bisiklet sürücüsü yokuş tırmanır iken hafif sürücüye göre dezavantajlıdır(güç/ağırlık oranı düşük olduğu için) ama düz yolda veya yokuş aşağı inerken,rüzgara karşı sürüşte hafif sürücüden daha avantajlıdır(aerodinami).

Basit fizikle açıklamak gerekirse:
Normal bir insan ortalama 0,3 BG gücündedir.Sporcular bu gücü ortalama 0,9 BG gücüne çıkarabiliyorlar(% 300 gelişme).

70 kg 0,9 BG gücündeki insan güç/ağırlık oranı:0,0128(Kg başına düşen BG gücü)

70 kg sporcu bir insan için;10 kg,5 kg ve 0 kg ağırlığındaki bisiklet ile yokuştaki güç/ağırlık oranı:
70 kg sürücü+10 kg bisiklet=80 kg toplam ağırlık-->0,9/80=0,01125(Kg başına düşen BG gücü)
70 kg sürücü+5 kg bisiklet=75 kg toplam ağırlık--->0,9/75=0,01200(Kg başına düşen BG gücü)
70 kg sürücü+0 kg bisiklet=70 kg toplam ağırlık--->0,9/70=0,01285(Kg başına düşen BG gücü)

Teorik olarak;70 kg sürücüde elde edilebilecek en yüksek bisikletin sağladığı verimlilik:
10 kg bisiklet ile 0 kg bisiklet arasındaki yokuştaki fark: ~% 14

50 kg 0,9 BG gücündeki insan güç/ağırlık oranı:0,0180(Kg başına düşen BG gücü)

50 kg sporcu bir insan için;10 kg,5 kg ve 0 kg ağırlığındaki bisiklet ile yokuştaki güç/ağırlık oranı:
50 kg sürücü+10 kg bisiklet=60 kg toplam ağırlık-->0,9/60=0,01500(Kg başına düşen BG gücü)
50 kg sürücü+5 kg bisiklet=55 kg toplam ağırlık--->0,9/55=0,01636(Kg başına düşen BG gücü)
50 kg sürücü+0 kg bisiklet=50 kg toplam ağırlık--->0,9/50=0,01800(Kg başına düşen BG gücü)

Teorik olarak;50 kg sürücü ile elde edilebilecek en yüksek bisikletin sağladığı verimlilik:
10 kg bisiklet ile 0 kg bisiklet arasındaki yokuştaki fark: % 20

50 ve 70 kg insanın karşılaştırılması:
10 kg bisiklette:% 33(50 kg sürücünün 70 kg sürücüye göre performans artışı)
5 kg bisiklette:% 36(50 kg sürücünün 70 kg sürücüye göre performans artışı)
0 kg bisiklette:~%40(50 kg sürücünün 70 kg sürücüye göre performans artışı)

Sonuç olarak bisikletin ağırlığı toplam ağırlıkta küçük bölüm kapladığı için ağırlığının azalması küçük bir performans iyileşmesi sağlar.

Kısacası sürücünün aynı gücü(0,9 BG),düşük vücut ağırlığıyla(50kg) çıkardığında elde edilen verimlilik daha da yükseliyor.Bisiklet sürücüsü için kendi vücut ağırlığı performansını ve bisikletin verimliliğini doğrudan etkiliyor.Ağır bir sürücü için hafif bisiklet,hafif bir sürücüdeki etkiyi vermeyecektir.Bisiklet sporcusu olabildiğince en hafif vücut ağırlığıyla olabilecek en yüksek gücü sağlaması lazım(Genetiğimiz ve vücut malzememiz ne kadarına izin verir orası sorun işte).

İnşallah açıklayacı olmuştur.
 

Ahmet Miura

Forum Demirbaşı
Kayıt
5 Ağustos 2007
Mesaj
403
Tepki
845
Şehir
Winter Park, Florida
İsim
Ahmet Cemiloglu
Bisiklet
Diğer
@Sertaç EKİCİ

Aciklamalar ve agir/hafif bisikletcinin hafif ekipmanla teorik performans verileri icin tesekkurler. Cok zaman ve emek harcamissiniz.

Yazinizin basinda performansi etkileyen pek cok kriter oldugunu yazmissiniz, bunlara deginmek istedim.

Yokus asagi inislerde agir bisikletci ile hafif bisikletci arasindaki teorik avantaj farki, agir kisinin daha iri olmasi nedeniyle kapanabilir. Burada yer cekimi ve agirliktan daha fazla etkenler olacaktir. O da hava surtunme direnci. Hizli gittigimizi varsayiyorum tabi. Agir bisikletci kilo avantajini aerodinamik dezavantajla kaybedebilir. Farkli anatomilere gore farkli pek cok varsayim yapabiliriz.

Bir de kadrolarin esneklikleri uzerlerindeki yuke gore degisiklik gosterebiliyor. Bu ayni zamanda agirligi ayni fakat boylari farkli iki bisikiletcide de degiskenlik gosteriyor. Hafif bir sporcu icin sert ve "akmayan" bir kadro ayni boydaki daha agir bir sporcuda daha esnek davranip verimli olabiliyor. Celik turu metallerin esneklikleri asagi yukari aynidir, degismez, fakat kadro boyu, yuk, ve kullanilan malzemenin kalinligi cok farkli sonuclar doguruyor. Bu eminim aluminyum ve karbonda da gecerlidir.

Uzun boyu nedeniyle buyuk kadro kullanmak zorunda olan hafif bir sporcu, daha agir biri icin hesaplanan kadrodan verim alamayabiliyor. Bu gibi detaylar bisiklet sporunun F1 pilotlari icin gecerli degil. Onlarin bisikletleri kendi fiziksel ozelliklerine ve binis tarzlarina gore hazirlaniyor diye dusunuyorum. Seri uretim karbon ve aluminyum kadrolarda bu tip secimler yapmak mumkun degil.

Surekli mahallenin delisi gibi celik kadrolari oneriyorum, cunku seri uretim bir karbon kadro fiyatina terzi dikimi takim elbise gibi celik bisiklet yaptirabiliyorsunuz. Isin kotu yani, karbondan hizli da gidiyorlar. Kaideyi bozan bir istisna mutlaka vardir, ben bilmiyorum. Kullanilan her boru, hem kalinlik, hem de sertlik derecelerine gore pek cok farkli secenek arasindan derlenebiliyor. Fiziksel yapiniza ve kadro ustasina vereceginiz geribildirime gore ozenle seciliyor. Agir ve kisa biri icin farkli, uzun ve hafif icin farki, uzun ve agir icin farkli borular kullaniliyor. Kullanim tarziniza gore yukunuzu one veya arkaya kaydirmak mumkun. Daha aerodinamik bir pozisyon icin kollara agirlik verdikce sele geri gidiyor. Kalcaniz buyukse farkli, omuz kisminiz iriyse farkli agirlik dagilimina sahip olacaginiz icin degisik catal acilari kullanmak viraj kabiliyetini arttiriyor. Bunu hazir satilan catal ve bisikletlerle ayarlamak icin pek secenek oldugunu sanmiyorum. TT bisikletlerde dirseklere yuk bindigi icin geometri tamamen farkli tabi.

Cok uzattim, biraz daha uzatacagim :)

Kullanilan lastigin surtunme direnci, kilonuza gore dogru lastik ve hava basinci...

Liste uzun. Teorik gercekler her ne kadar iyi bir baslangic noktasi gibi de dursa, lastik asfalta, ayak pedala, kafa yastiga degdigi anda laboratuvar ortaminda yapilan bir cok deney cope gidebiliyor.

Kim derdi 38mm bir lastik 23mm lastikten hizli gider diye? Laboratuvarda 23mm kat kat hizli, asfalatin verdigi vibrasyonlar ise dahil olunca ve iyi bir 38mm ve yaygin kullanilan iyi bir 23mm lastik karsilastirilinca isler tersine donebiliyor. Virajda da daha iyi olunca...

Dogru kisiye gore dogru esneklige sahip bir kadro ile arkada 5'li rubleniz de olsa 10'lu rublesi olan "ölü" bir kadrodan hizli gideceginizi soylesem? Vites kucultme ihtiyaci duyacaginiz yerde bisikletin kolaylikla hizlanmasi mumkun.

Tabi butun bunlar yarisma ortamina girdiginizde onem kazanan detaylar. Ama gercek dunya bisikleti diye tabir edebilecegim, havali 3D CAD programlarinin olmadigi, yuksek teknoloji uretim tesislerinin olmadigi, ruzgar tunelinin NASA'ya ait bir teknoloji oldugu yillarda uretilen bisikletler bugun uretilen en ust seviye karbon bisikletlerden iyi zaman cikarabiliyor. Cogu deneme yanilma usuluyle her seferinde farkli bir sey pesinde kosarak dogru formulu bulan atolyeler var. Bisiklet teknolojisini ilerletenler, 1935 sonrasi daha hafif ve daha hizlinin pesinde kosan, haftasonlari doga turlari yapip fotograf ceken Fransiz tur bisikletcileridir. Temeli o kadar saglam atmislardir ki, 2000'li yillarin ust seviye bisikletleri hala 50-60 yasindaki bisikletlerle karsilastiriliyor. Malesef pek cogu da geri kaliyor.

Ya o zaman insanlar insan degildi, ya da bisiklet teknolojisinde bir iki kolaylik saglayan disli tasarimi disinda hic bir yere varamadigimiz gibi geri gidiyoruz.
 

delibalta

Forum Bağımlısı
Kayıt
24 Eylül 2004
Mesaj
679
Tepki
2.743
Şehir
kuzeyli
Başlangıç
1997—98
Bisiklet
Bisan
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
elde üretilen geleneksel tasarımlar daha kullanışlı ve iyi olabilir belki ama bugün çözmek zorunda olduğumuz en büyük sorun karşısında hiç şansları yok: büyük hacimde üretim. En hızlı usta bile kaç tane kadro yapabilir ki? Bugünün imkanları milyonlara belli standartlarda bisiklet ve ucuz malzeme üretiyor ve dünyanın her köşesine ulaştırıyor. O şekilli italyan vb kataloglara filan bakarım da ilk aklıma gelen olaya düz baktığım için muhtemelen kaç kişi italyadaki cipotenolliome ustadan alışveriş yapabilir sorusudur. Vize almak 3 hafta sürüyor sadece :) Oysa Shimano efendi çılgın fabrikalarında milyonlarca yapıp kapısına getiriyor insanların. Değinilen noktalar doğru olabilir ama olayın bir de asıl belirleyici olan bu yönü var. Asıl gerçek dünya bisikletçiliği yönü yani.
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmet Miura

Burçak Erbil

Forum Bağımlısı
Kayıt
30 Eylül 2006
Mesaj
892
Tepki
2.691
Şehir
Istanbul
@Sertaç EKİCİ

Buyuk firmalarin bizi inandirmak istediginin tersine; bisiklet, teknolojinin en on saflarinda yeralmiyor. Bu sadece bir pazarlama stratejisi: Simdi aldigimiz bisikleti 10 sene kullanabilseydik her sene kime bisiklet satilacakti?? O yuzden her bahar cok onemli teknolojik gelismeler olmasi sart!! :rolleyes: Insan reklamlara biraz fazla bakinca neredeyse gunumuz bisikletlerinin kendi kendine gittigine inanacak! :D

Bisiklet icin bugun "kesin" kabul edilen gercekler bile hurafelerden, hissiyattan, kulaktan dolma bilgilerden ibaret. Mesela kadro esneyince guc kaybolurmus! Bu varsayimin hicbir teknik dayanagi yok. Muhendislik ise yerlerde surunuyor: Adamlar lastik test ediyor ama merdane uzerinde (Taiwan'da degil, muhendisligin besigi Almanya'da) bu test sonuclari da dunyanin her tarafinda referans olarak kullaniliyor :rolleyes:

Benim icin son asir icersinde bisiklet teknolojisindeki kaydadeger gelismeler, STI (ve benzeri) vites ve kilitli pedaldan ibaret (ki bunlari bile kullanmayan bisikletciler de var)
 
  • Beğen
Tepkiler: Demir C.

Ahmet Miura

Forum Demirbaşı
Kayıt
5 Ağustos 2007
Mesaj
403
Tepki
845
Şehir
Winter Park, Florida
İsim
Ahmet Cemiloglu
Bisiklet
Diğer
Vize alip gitmenize gerek yok, tabi oylesi daha iyi ama mevcut bisikletiniz uzerinden yola cikabilir ya da olculerinizi ustaya verebilirsiniz. Ben boyle bir yol izledim. Mahallede bisiklet ustasi olmayanlar icin pek bir secenek kalmiyor...

Bahsettigim duzeyde ozellestirilmis celik bisikleti zaten az sayida uretilip satilan kadrolarla karsilastiriyorum. Eskiden bisikletler celikti ve herkese yetecek kadar bisiklet uretiliyordu. Talep varsa uretip yetistirecek kaynaklar da artacaktir ki en azindan Kuzey Amerika da her yil yeni kadro ustalari yetisiyor. Ticari bisikletlerde yuk ureticinin sirtindan S M L XL olculeriyle kalkti, kimse 11 boy kadro stoklamak istemiyor. Bunun faturasi da biraz kucuk ya da biraz buyuk kadroyla idare etmek icin bir kac bin dolar harcayan orta ust ve ust sinif bisiklet musterisine yuksek kar oranlariyla yansiyor.

$2500 gayet guzel bir karbon kadro alabilen potansiyel musteri ayni fiyata 1300+ gram agirliginda ozel siparis celik kadro da alabilir. Ureticiler islerine geleni yaptikca ve TdF yarislarinda billboard mu bisiklet mi olduguna karar veremedigim seyleri kosturdukca insanlar bunlarin en iyi secenek olduguna inanip modanin pesinden kosmaya devam edecekler. Yapacak bir sey yok. Televizyonda gordugumuzu istiyoruz. Daha hizli olan bisikletler 1950'li yillarda daha yavas olan bisikletlere boyle yenilmeye baslamisti. Tour de France takimlari daha hizli olduguna laboratuvar ortaminda karar verdikleri incecik lastikleri kullanmaya basladiktan sonra demi-balon lastiklerin olum fermani imzalanmis oldu. Bu yillardan sonra tur bisikletlerinden sehir bisikletlerine kadar tum bisikletler 700c ince lastikler kullanmaya basladi. Akillari yeni yeni baslarina geliyor, takimlar lastikleri kalinlastiriyor. Artik 25 hatta 28 taban kullanmaya baslayanlar var. Bu geriye donustur.
 

sadık özer

Forum Demirbaşı
Kayıt
24 Ekim 2009
Mesaj
560
Tepki
158
Şehir
izmir
Bisiklet
Beldeyama
arkadaşların dediği gibi sonuçta piyasa meselesi herkes ürününü bir şekilde tasarlamak zorunda en basitinden kaset dişliler profosyonel değilim ama 1990 ların başında en yüksek sekizli dişliler vardı daha sonra 9 daha sonra 10 sonra 11 12,13.15.... diye gidecek gibi Allah aşkına bunlardan kaçı sürekli kullanılıyor ve bisikletçilerde dişli sayısının kaliteyi arttırdığını söylüyor göbeklerde ki akıcılık kaybolduktan sonra hiç bir önemi yok eski tip bisikletlerle uğraşanlar işin farkındadır mesela shimano nun 90 lı yıllarda ürettiği exage göbekler var o zamanın belkide en alt seyilerinden fakat rahatlıkla söyleyebilirim şimdiki deore göbeklerden kat kat daha akıcı ikisinin arasında ki fark ise birinin 10 lu diğerinin 7li veya 8 li olması
 

delibalta

Forum Bağımlısı
Kayıt
24 Eylül 2004
Mesaj
679
Tepki
2.743
Şehir
kuzeyli
Başlangıç
1997—98
Bisiklet
Bisan
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
@Ahmet Miura

Çelik bisiklet yeterli sayıda üretilemez anlamında yapmamıştım o yorumu, özel üretim asla yeterli sayıya ulaşamaz malzeme ne olursa olsun demek istemiştim. Özel üretim yapan sektör de asla ortaya çıkacak lojistik problemleri çözemez ve maliyetlerini karşılayamaz. Bu her sektörde olan bir gerçek.
Az sayıda üretim yapılan yüksek maliyetli piyasaları takip etmiyorum, yorumum oraya yönelik değildi. 2500$ değil de 250$ dolarlık kadroların kullanıldığı piyasalar asıl ilerleme veya gerilemenin takip edileceği yerlerdir bence. Atıyorum insanlığın ne kadar hızlı koştuğunu olimpiyat rekorlarına bakarak değil de hayatında en az bir yarış koşmuş ve hayatta olan herkesin derecelerinin ortalamasına bakarak ölçmeyi tercih ediyorum. Bu kişisel bakış açıma göre de bisiklet teknolojisi ilerliyor. Daha çok insan ucuza ve zahmetsizce bisiklete ve nasıl kullanacağı ile ilgili bilgi ve tecrübeye kolayca ulaşıyor. TDF'de gördüğü bisikleti isteyip alabilecek azınlık bir gösterge değil benim için, yanlış tercih yaptıklarını söylerken haklı olabilirsiniz. Üreticilerin fahiş fiyatlara bu azınlığa ölçüsü bile tam olmayan bisikletleri itelediği düşüncesine de katılıyorum. Bisiklet ve malzeme sitelerine bakarken indirim listelerinde gerçek fiyatları görme şansımız var. 3000$'lık kadronun 2 sene sonra 1500$'dan satıldığını görünce yeni modelini almaya elim gitmez şahsen.

Pro takım yöneticileri garip hatalar yapıyor olabilir bu teknolojideki ilerlemenin olmadığını göstermez. Belki hafif lastiğin getirisinin yaşattığı patlaklar sonucunda uzun vadede götürdüğünün çok altında kaldığını farketmişlerdir. Belki yarışların yapılma şekilleri ve şartları değişmiştir ve lastik patlatmanın bedeli çok ağırlaşmıştır mecburen eski sağlam lastiklere dönmüşlerdir. Belki takımlar çok daha iyi organize olduklarından rakip takımın favorisi lastik patlattığında eskiden olduğu gibi aynen yola devam etmek yerine ölümcül bir tempo verip grubu yakalamalarına fırsat vermiyorlardır. Belki UCI ağırlık limitleri nedeniyle jantlar çok hafif hale gelince lastikleri daha hafif yapmanın bir anlamı kalmamıştır. Yöneticilerin daha önceki kararlarına geri dönmeleri teknolojide gerileme anlamına gelmiyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: Şerif Şentürk

Burçak Erbil

Forum Bağımlısı
Kayıt
30 Eylül 2006
Mesaj
892
Tepki
2.691
Şehir
Istanbul
@Hüseyin Çelebi


Ahmet'in sözettiği patlak veya dayanıklılık şeklinde dolaylı olarak değil; genel kanının aksine kalın lastiğin gerçek yol şartlarında direk daha hızlı olduğu.. Bunu savunan da daha önce adı geçen Bicycle Quarterly adlı derginin yazarları.

Diğer konuya gelirsek; sanmıyorum ki günümüzde bisiklet 70'lerin Amerikasından veya 40-50'lerin Avrupasından daha popüler olsun; o zamanlarda da ucuzdan pahalıya her kalitede çelik bisiklet yapılıyordu. Bir usta tek başına günde 3 çelik kadro da yapabilir, 3 haftada bir kadro da. Sonuçta her bütçeye göre o zaman da bisiklet vardı..
O zamanki kadrolar ile bu zamankiler arasındaki temel fark ise bundan 10 sene sonra 40+ yaşındaki kadrolar hala sapasağlam duruyorken bugün üretilen kadroların çoğunun çöpte olacağı gerçeği..
 

Ferhat Köse

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Şubat 2010
Mesaj
6.258
Tepki
8.428
Yaş
48
Şehir
Eskişehir
Bisiklet
Bisan
@Burçak Erbil

Konuyu takip ediyorum ve zevkle okuyorum çok güzel gidiyor ,olayın bu noktasında bazı eklemeler yapmak istedim.yeni bulunan her teknoloji önce gizli servisler ve istihbarat ekipleri için kullanılır sonra silah sektörüne geçer en son normal insanlara verilir.Kadro metallerindeki gelişimde bu şekilde olmuştur.Günümüz kadro yapılarına çok benzeyen metal alaşımlar bundan 40 yıl önce savaş uçaklarında kullanılmaya başlanmıştı bile ve o uçaklar hala uçuyor .Kısaca merak etmeyin bu alaşımlarda uygun şartlarda kullanılırsa 40 yıl çok rahat hizmet edecek kadrolardır.Nasıl 10 yılda paslanmış çürümüş çelik kadrolar varsa kısa zamanda bozulacak alaşımlarda mevcuttur saklama şartları ve bakım teknikleriyle ilgili bir durum .

Bu teknoloji aktarımı bisikletlerin diğer donanımları içinde geçerlidir.Emin olun şu an beyin dalgasıyla vites değişecek fren yapacak sistemler hazırdır ama bunun bisiklete uyarlanması uzun zaman alacaktır.Teknoloji ne olursa olsun bisikletteki en önemli donanım insandır. insanı da zaten ilaçlarla ve genetik ile ne hale getirdikleri ortada.Bir sektörde para dönüyorsa üzerinde her türlü oyunlar oynanıyor bizler ise sadece seyirci olarak olayı seyrediyoruz.
 

delibalta

Forum Bağımlısı
Kayıt
24 Eylül 2004
Mesaj
679
Tepki
2.743
Şehir
kuzeyli
Başlangıç
1997—98
Bisiklet
Bisan
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
@Burçak Erbil

Nedeni ne olursa olsun pro yarış ortamında kullanılacak lastik kalınlığının teknolojinin ilerlemesiyle bağlantısı yok. Elimizde yeterli veri olmadan nedenini de bilemeyiz, muhtemelen uzun yıllar yarışıp verileri kaydedenler hariç kimsenin elinde yeterli veri de yoktur.

Açıkcası 60-70 model bir bisikleti bugün üretilen bir bisikletle eşdeğer hatta daha iyi kabul eden bakış açısını sanatkar veya romantik bakış açısı olarak görüyorum. Teknoloji ilerlemiyor aksine geri gidiyor görüşünün nedenini de bilemiyorum. Fırsat bulsam Shimano şirketini kuranlara bisikleti sanatçılardan alıp sanayicilere teslim ettikleri için teşekkür ederdim. Bisikleti ayağa getirmişlerdir. Bu da teknolojinin ta kendisidir. Bisikletin üretildiği malzeme önemli değil. Ustaların çelik kadro yapıyor olması sanayicilerin AL üretiyor olması gibi bir istatistik varsa da takip etmiyorum o detayı. Kadro işin bir parçası sadece ben malzemeye de odaklanıyorum, asıl ucuz olması ve bol bulunması gereken o çünkü. Ben senede 3 zincir 2 kaset bir aynakol eskitiyorsam belki 7 senede bir kadro eskitiyorum. Bana Trabzondaki dükkandan dahi alabileceğim malzemeyi sağlaması önemli üreticinin. Sonuçta birçok küçük atölye kadroyu dev fabrikalarda üretilen hazır borulardan üretip yine dev fabrikalarda robotlar tarafından üretilen parçalarla donatıyorlar. O zaman sonuçta ortaya çıkan ürünün sadece ölçüleri ve kaynakları farklılık arzediyor ve buna üretim değil sunum demek çokta abes değil. Bu sunuma kesinlikle ihtiyaç var ama asıl dev üreticilere alternatif olmaları mümkün değil.

Ferhat bey benim ilk bisikletim tange marka borular kullanılarak Türkiyede üretilmiş çelik kadrolu bir bisikletti. Muhteşem bir aletti ve 55 bin km'nin ardından değişmeyen 2-3 parçası kalsa da hala odamda duruyor. Karadenizin bozuk yolları ve nemli havası canına okudu, kadrosu 3 yerden kırıldı ama kaynaklayıp kullandım mecburen. Bir iki nokta hariç pas yok ama ters bir anda kırılır diye sert sürmeye korkuyorum. Bisan markaydı, seri üretimdi ve robotların ürettiği shimano LX donanımı vardı. 450$ ödemiştim 18 ay para biriktirip. Elde ettiğim ürüne oranla komik bir paraydı. işte teknoloji :)
 

Ferhat Köse

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Şubat 2010
Mesaj
6.258
Tepki
8.428
Yaş
48
Şehir
Eskişehir
Bisiklet
Bisan
@Hüseyin Çelebi
Hüseyin bey benim yazdıklarım sadece teknolojinin gündelik hayata geçişi ile ilgiliydi ve kendi görüşüm değil bilimsel gerçektir.Yine söylüyorum tüm teknolojik gelişmeler önce istihbaratçılar sonra silah sanayi en son olarak gündelik yaşama inerler.Bu konuda tartışılan teknoloji ağırlık kavramları ise bizlerden çok uzak.Hiçbirimiz saniyeler için bir şey kazanmıyoruz veya kaybetmiyoruz fakat bir kaç saniye için bir senelik yatırımını kaybedecek firmalar reklam payı düşecek sponsorlar bu işler için yüzlerce bilim adamı mühendis çalıştırıp en iyisini bulmaya çalışıyorlar.Eminim bizden daha iyi bildikleri bir şeyler vardır.Bu konuya destek olacak bir durum da toplam kalite yönetimi kurslarının ilk ders konularından bir tanesi kalite en pahalı olan değil alabileceğiniz en iyi üründür der yani fiyat performans olarak size en uygun olanı sizin en kalitenizdir. Bisan markasını es geçmeyin :) zamanın en güzel bisikletleri o fabrikadan çıktı benim çok beğendiğim bir firmaydı ağırlık takıntısı olmadan sağlamlığa önem verirdi.Malzeme ömrü bir önceki mesajımda belirttiğim gibi kullanım şartları ,bakım periyodları ile değişiklik gösterir 1967 model f-4 uçakları hala gökyüzünde uçabiliyor ki bu uçaklar yerçekimine aykırı hareket eden sesten hızlı ilerleyen cihazlar bu kadar sene gökyüzünde olmaları tamamen bakımın kalitesi ile saklama koşullarının uygunluğundandır.Aynı şekilde bisikletlerimize de bakarsak onlarda uzun süre hizmet edeceklerdir.Bir önceki mesajımda da belirttim şu anki kadroların üretildiği alu alaşımlar uçaklarda kullanılanlara çok yakın alaşımlar uzun seneler bozulmayacaklarına eminim.Geriye sadece ek kaynak bölgelerinin kaynak kalitesine ve bakım ile kullanım şartlarına kalıyor.Kaynak olayları firmalarla ilgili, bakım ve kullanım ise bize bağlı demek ki rüştünü ispatlamış bir firmadan aldığımız bir kadroyu düzgün kullanıp doğru bakımını da yaparsak çok uzun seneler hizmet alacağız diye düşünüyorum.
 

caner ünsal

Forum Bağımlısı
Kayıt
1 Ekim 2007
Mesaj
1.088
Tepki
485
Şehir
izmir
Bisiklet
Scott
Bisikletin ağırlığı ile binicinin ağırlığını birlikte tartışmak tartışma tekniği açısından doğru değil bence ilerleme sağlanamıyor.
Hepsi aynı fiyat olsaydı hemen herkes daha hafif bisikleti seçer. (özel bir nedenle kullanılmayacaksa)
Bisikletin ağırlığının performansa etkisinin hesaplanması farklı şekilde yapılıyor. Özellikle rampanın açısı hesap içerisinde dikkate alınması muhakkak gerekiyor.
 

Bülent ÖZER

Forum Bağımlısı
Kayıt
29 Ağustos 2006
Mesaj
3.011
Tepki
2.822
Şehir
istanbul
Bisiklet
Colnago
@Ahmet Miura

aynen katılıyorum çok yerinde bir tespit :in::in::in::in: bende şöyle bir tavsiyede bulunayım yarışıyorsanız karbona yarışmıyorsanız çelik kadroya binin.:in:
 

Burçak Erbil

Forum Bağımlısı
Kayıt
30 Eylül 2006
Mesaj
892
Tepki
2.691
Şehir
Istanbul
@ferhat köse

Başlıktan baya bir saptık ama battı balık yan gider ;)

Savunma sanayi konusunda haklısınız, başı o taraf çekiyor; ne de olsa bütçe sınırsız..

Uçak konusu bisikletten tamamen farklı, uçaklarda çok sıkı şekilde periyodik muayene yapılmakta; tahribatsız muayene ile bütün çatlakları tespit ettikten sonra henüz kılcal çatlaklar büyümeden aluminyum panelleri değiştirdiğinizde uçak 40 sene de gider daha fazla da, ama parça sonuçta yeni parça.. Aluminyum bisikletin de kadrosunu periyodik olarak değiştirirseniz aynı şekilde 40 sene yaşatmanız mümkün.

Sonuçta bir gerçek var ki çoğu metallerin tersine aluminyum'un fatique (yorulma) limiti yoktur (iyi anlamda değil malesef; söz konusu olan alt limit) Bunun ifade ettiği şey ise; aluminyum bir parçayı döngüsel olarak yüklediğinizde, kuvvet ne kadar az olursa olsun eninde sonunda metal yorulmasından çatlaklar oluşmaya başlayacaktır, daha sonra da kısa sürede kırılacaktır. Ve benim bildiğim kadarıyla bu durum tüm aluminyum alaşımları için geçerli. Çelik veya diğer çoğu metal için bir fatique limiti vardır; belli bir kuvvetin altında yüklediğinizde parça yorulma'ya maruz kalmaz. (veya sonsuza kadar dayanır.. yazmak kolay, nasıl olsa kimse görmeyecek ;))

Sadece henüz çoğu kişinin elinde yeterince eski bir aluminyum kadro yok.. Benim Alan'a bakalım; çok küçük bir kadro olmasına, bu yüzden muhtemelen fazla yüklere maruz kalmamış olmasına ve ömrünün bir kısmını da depoda geçirmiş olmasına rağmen, evet! onun bile sele borusunun tepesinde ufak bir çatlağı var! Benzer kadroları biraz araştırınca, hiç azımsanamayacak bir kısmının her tarafından kırıldığını, çok daha feci durumda olduğunu görüyorsunuz. (Yanlış anlaşılmasın; kaza sonucu değil, düzenli kullanım sonucu)

Karbona gelince ömür açısından onun durumu daha kötü; karbon liflerini birlikte tutan epoksi rafta dursa bile zamanla yaşlanan ve kırılganlaşan bir malzeme.
 

Ferhat Köse

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Şubat 2010
Mesaj
6.258
Tepki
8.428
Yaş
48
Şehir
Eskişehir
Bisiklet
Bisan
@Burçak Erbil

Burçak bey yaklaşık 18 yıldır uçak bakımcıyım :) uçaklarda ve bisikletlerde kullanılan alaşım dedim fark ettiyseniz yani sırf aluminyum kullanılmıyor daha doğrusu saf aluminyum kullanılmıyor ikisinde de kullanım amacına göre ek maddeler ile birleştirilip alaşım halinde kullanılıyor.BU yüzden de çelik kadar olmasa da oldukça sağlam malzemeler ve yorulma limitleri oldukça yüksek.Tercih edilme sebepleri ise korozyona karşı dirençlerine göre en hafif malzeme olmaları.Tabiki uçaklara yapılan bakım çok üst seviyede ama onlarda yerçekimine karşı büyük kuvvete maruz kalıyorlar o yuzden bisiklet ile kıyaslanması zor .Ben yine sözümün arkasındayım mevcut alu kadrolar uygun şartlarda saklanır ve bakımları yapılırsa çok uzun sene hizmet edecekler.Uçaklarda da öyle sürekli gövde kontrolü yapılmıyor en azından her noktası yapılmıyor.Tahribatsız muayene dediğiniz şey de öyle çok hassas bir şey değil bildiğimiz rontgenin biraz büyüğü :) tabiki hassas noktalar daha detaylı kontrol ediliyor ama öyle her nokta sürekli bakılmıyor.

Karbonu bende sele borusunda selemde,maşamda kullanıyorum ama uzun seneler kullanma şansım olmadığı ve maddenin özünü ve yapısını çok bilmediğimden yorum yapmak istemiyorum ama bu işlere kafa patlatan mühendislerin vardır bir bildiği ve muhtemelen karbonlarda gayet sağlam ve sertleştirilmişlerdir.Epoksi dediğiniz gibi kırılgan bir madde ama büyük ihtimal mühendisler onuda sağlamlaştırmak için birşeyler eklemişlerdir içerisine. Zaten meşhur canondale karbon kadro videosu(mengenede sıkıştırılıp geri serbest bırakılan video) pek çok şeyi açıklıyor hiçbir metal kadro o kadar ezilip yeniden eski hale kendiliğinden gelemez yani karbonunda kendine göre avantajları ve dezavantajları mevcut kullanıcının tercihine kalmış.
Konununda özüne dönersek :) burada kimse daha önce yazdığım gibi saniyeler ile birşey kazanmıyor ve kaybetmiyor büyük kısım amatör ve tur binicisi.Böyle bir durumda kadro çelikten olmuş,alu olmuş carbon olmuş tamamen kişisel tercihtir.Kişinin ağırlığı ile bisikletin ağırlığı olayı da 1-2 kilo için amatör kullanımda çok şey değiştirmez bana göre fazla takılmamak lazım.Ben mtb den yola geçtiğimde oldukça büyük bir fark oldu ağırlık olarak 12 kilolardan direk 9 a oradan 8 kiloya indim fark varmı derseniz rampalarda kesinlikle kendini hissettiriyor ilk ivmelenmede de aynen öyle ama inişlerde ve virajlara gelince nedense aynı faydayı göremiyorum :) ama en büyük faydası eve bisikleti taşırken oluyor 7 küsürlük bir bisikleti alıp eve gitmek çok zevkli :)