Scudo Sports

Yol bisikletinde 36 x 36 olur mu?

Ben herkesin her yazdığını okurum, o konuda bir sıkıntım yok.
Herkesten öğrenecek birşeylerim olabilir.
Ama siz belli ki herşeyi biliyorsunuz, başarılar.
 
Scudo
tüm yazılanları okudum böylesine bilgi ve tecrübe sahibi insanların mesajlarını okumaktan son derece keyif alıyorum öncelikle bunu bir yana koyalım bundan bir yıl kadar önce 53x39 aynakol da 11-23 kaset kullandım düz yol performansı oldukça iyiydi ancak yüksek eğimlerde bir hayli efor gerektiriyordu aslında bundanda son derece keyif alan biri olmama rağmen diz sağlığımı da gözönünde bulundurarak 50x34 12-25 kombinasyonuna geçiş yaptım şimdi hem tırmanışlarda hemde düz yolda rahatım zaten kadanslı kullanmayı sevdiğim için daha iyi bile oldu diyebilirim mevcut imkanlar kullanılarak yol bisikletiyle son derece rahat birşekilde tırmanabilirsiniz ancak benim görüşüm ''biraz zorlayacak abi keyfi burada'' şeklinde olduğu için şimdilik herhangibir değişiklik düşünmüyorum dik eğimlere gücüm yettiğince meydan okuyamazsam tırmanıştan haz alamam :D
 
Eğim normal kişilerde yani pro yarışçılar dışındaki bizlerde %7 yi geçince zorlanmaya başlarız tabi dişli kombinasyonu da bunu etkiler %18 eğimleri olan nemrut dağına yol bisikleti ile tırmandım, 39-53 ayna-11-23 ruble dura ace sistem ile çıkamadığım ve artık devir yapamadığım yerler oldu.
yarışçıların yol ortasında bisikletten inmeleri çok kötü bi durum olur turun kaçıncı km si olursa olsun 150 km gittikten sonra da 10 km gittikten sonra da pro yarışçı zaten %13 e kadar olan yerlerde çıkabilir ama %22 denen yerde yürümek bile zordur uzunluk kısalık önemli değil yol için o %22 1 km dahi olsa çıkmak mümkün olmayabilir çünkü aynakol tur sayısı tekerlek tur sayısını karşılamalıdır yani 39-23 kombinasyonlu bir sistemde %22 yi zaten çıkmak neredeyse imkansız çünkü orda aynakol 1 tur dönene kadar tekerlek 2 tur döner yani % 22 eğim olan bir yerde yol bisikletinin tekerlek çapı 2.10 mt olduğuna göre 39-23 kombinasyon ile 1 tur ayna çevirerek 4.5 mt civarında ilerleme olur işte önemli olan o eğimde bu kadar ilerleyebilmektir.
36x36 ise 1 ayna turunda 1.5 mt kadar ilerleyecektir bu da o dikliği tırmanma imkanı sunar zira zaten bisiklet o kadar yavaş bi duruma gelirki dengede bile duramayacak kadar zorlanırsınız bırakın ilerlemeyi.
 
  • Beğen
Tepkiler: ihtiyar
Bizim Angara nın Eymir TRT yokuşunun eğimi 17-18 civarı 22 yi bulan noktaları var :)
Benim 53/39 11/23 ile besmele çekerek girdiğim çok oldu.. Bu dişli oranı cidden acayip. Yavaş gitmenize olanak vermiyor. Yokuşun sonlarına doğru bide Fatiha okutturur.. Ama kırdığınız Strava rekorunu da kimseye bırakmaz. :)
 
  • Beğen
Tepkiler: ihtiyar
Güney bey, Eymir Gölü-TRT yokuşunu yol bisikletiyle inmeden çıkabilidiniz mi? Yol ile orayı çıkan var mı cidden merak ediyorum. Ben MTB ile çıktım ama yol bisikletimde üçlü aynakol olmasına rağmen (30/25 li kombinasyonda) çok zorlanıyorum. 1500. metre ile 1750. metre arası ortalama eğim %20, 1650-1750 arası %22 oluyor, o kısımlarda inmek durumunda kaldım. Gerçi oradan sonra gideceğim bi 30 km yolu ve nabzımın 190'a dayanmasını, zincirden ve dişlilerden gelen çatırdıları hesaplayarak sonuna kadar zorlamadım. Ama sanırım bu dik yokuşları çıkmak bakımından dişli oranları kadar bisiklet geometrisinin de önemli bir rolü var. Zira mtb de hissettiğim tırmanma rahatlığı sadece dişli oranlarına bağlı olmasa gerek.
 
Cunego İyi Bir Tırmanışçıdır Ona Rağmen Zorlandı Bu Durumda Yorumum Şudur '' % 30 Eğime Saygı '' :D
 
  • Beğen
Tepkiler: Raven_35
Engin bey,
Eymir dediğiniz gibi kolay bir yokuş değil.. Bir bisikletçinin bu sporu ne kadar sevdiğini anlamasına vesile olabilen biyerdir..
Genelde power antremanlarımı orada yaptığım için, ve evet lisanslı olarak yarışıyorum, o yokuşa alışkınım. Benim o yokuşta uyguladığım ortalama watt değeri çoğu fransa turu bisikletçisinin de üstünde olabilir.. 140 km lik bir antreman dönüşü, 39/21 kombinasyonu ile 8 dk. gibi bir sürede çıkmıştım en son :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Tesup Taru
%20'lik %30'luk eğimlerin yol yarışlarında olması ne kadar doğru acaba ? Bu benim yorumum değil yalnızca . Son Tirreneo-Adriatico 6.Etap'taki %30'luk eğimli parkurun büyük bir hata olduğunu organizasyon komitesi bile söyledi . Ne amaca hizmet ettiği belli değil , sporcuya ne kazandırır , seyirciye ne gibi zevk verir?

Bu gibi eğimlerin bulunduğu yarışlardan zevk alanlar Cross veya MTB seyretsin .Zira pro-yol bisikletçilerinin bile kendilerini o kadar zorlamalarının bir anlamı yok . Contador'da Vuelta 2012'de eğimlerden şikayet etmişti . "Olmadı , bazı etaplarda MTB kullanalım . Madem bu eğimler var , MTB yarışlarına ne gerek var" diye protesto etmişti . Yol bisikletinin amacı zaten bu değil :)
 
@Cem Unden

2012 Fransa Turu, Giro' nun aksine cok fazla yokuslarin olmadigi bir tur olacak seklinde aciklandigi zaman pek cok kisi memnun olmamisti. 2012 Giro, gelmis gecmis en zor Italya turlarindan birisi idi. Arkasindan 2012 Vuelta' dan bahsettigim zaman, ilk dikkatimi ceken noktasi olan, tamamen Kuzey Ispanya' daki daglik yörede olmasini vurgulamistim. Pek cok kisi de, cok memnun olduklarini belirten ifadeler kullanmisti.
Fransa Turu' nun eskileri kadar zorlu olmamasini, insanlarin "dopinge meyil göstermeden yarisabilmeleri, neticede yine eniyinin kazanacagi" yolundaki aciklamalar getirilmisti.
Bu celiskili durumun nedeni olarak - bir yanda yumusatilan fransiz yarislari, diger yanda sertlesen italyan yarislari- Fransa Turu' nun ve buna bagli organizasyonlarin ( örnegin ; naklen yayin firmasi merkezi Paris' te olan Europe Media, ucak ve helikopter sirketleri v.b. ...) fransizlarin elinde olmasinin, onlara dünya yol bisikletciliginde bir yönetici konumunu vermesi, ve diger yol bisikleti konusunun en az fransada ki kadar önem tasidigi ülkelerle rekabetini görüyorum. Belki kendi ülkelerindeki yarislari daha da zorlastirarak, Fransa' nin hegemonyasina bir son vermek amaci gütmeleri olabilir.
Fransiz Federasyonu ve devletinin, dopingle mücadele konusunda mümkün mertebe tavizsiz davranmasinin, fransiz yol bisikletciligine (meshur Festina olayindan beri) etkisini, aldiklari sonuclardan görebiliyoruz. Muhakkak ki tamamen varsayim üzerine konusuyorum, fakat belirli sonuclari da, belirli nedenlere baglamak gerekir.
Yol bisikletindeki disli oranlarindaki gelismeleri defalarca konustuk. Teknik olasiliklar artikca- tek arka disli, tek ayna disliden onbirli arka disliye geldik, gecenlerde gördüm Sram 10-42 ruble dislisi :Skull-175 - yokus cikma da kolaylasti. Ama motorlu tasitlarin bile zorla ciktiklari yollari, yol bisikletcilerine dayatmalarinin tek nedeni, sansasyon aramaktan baska bir sey degil. En azindan benim akranim bisiklet meraklilari acisindan - ki bir noktaya kadar muhafazakarligimi kabul ediyorum- hos bulunabilecek bir durum degil. Bir gün gelir tamamen araziye bile sokarlar. (Evvelki sene Italya' da yaptiklari gibi)
 
  • Beğen
Tepkiler: Güney Tuncer
@ihtiyar

"Marketing" mantığı içerisinde seyirci portföyünü genişletmek için işleri iyice abartmaya başladılar . Bu işleri en iyi bilen Amerikalılara danışsalar iyi olacak . Adamlar , nerdeyse her seyirciyi yarışmacı yapma mantığı içerisinde , onlarca kategoride kriteryum yarışları yapıyorlar . 5 tur , 10 tur , 20 tur , 1 saat ama herkes eninde sonunda bu zevki tadıyor . Avrupa'da ise yıldız kategorilerin üzerinde kriteryum yarışları "tü kaka" olmuş. ABD'de yalnızca kriteryum yapan pro bisikletçiler bile mevcut . İyi paralarda kazanıyorlar.

Ama yol bisikletiyle %22 yokuş kimi cezbeder , kimi bu spora teşvik eder , sorarım size ?
 
Yol bisikletciligini seyircisinin cok oldugu ülkeler, malumunuz, Avrupa' da bir kac ülke. Fakat olayi salt bisiklet acisindan degil de, genel spor acisindan alirsak, örnegin Federal Almanya' da sporla ilgisi olmayan insan yok gibidir. Fakat bu spor dallari, biraz ülke kosullarina ve kültürüne bagli olarak gelismistir. Muhakkak pazarlamacilik adina zorlamalar sonucu bazi yeni spor dallarinda da bir atilim olmustur. Kabataslak bir siraya koyarsak, Futbol, Eltopu, Kayak-Yürüyüs-Biatlon-Alpin, Kayak atlama, ......., sonra tennis , yüzme, atcilik, hokey, atletizm... ve arkasindan bisiklet, atcilik ... gibi sporlar siralanabilir. Almanya' nin dogu eyaletlerinde ise8eski Demokratik ALman Cumhuriyeti) bisiklet ve atletizm, futboldan bile önce gelir. Bugünde bu farkli gelismenin sonuclarini görebiliriz. (Jan Ullrich, Erik Zabel, Olaf Ludwig, Andreas Klöden, Jens Voigt,..... bu farkin ürünleri, hepsi dogu eyaletlerinden)

Bu gibi orta Avrupa ülkelerinde, bisiklet sporunu sevdirme gibi br sorun mevcut degildir. Bisiklet zaten toplumun parcasi oldugu icin, 1- 2 tane iyi yarisciyi öne cikartmak, bir sansasyon yaratmak icin yeterlidir. Diger yandan Futbolun yaninda, bisikletin cok önem tasidigi Fransa, Italya, Ispanya ülkelerde, yaklasim cok daha farklidir. Futbol ve bisikletin yaninda Basketbol, Voleybol ..gibi sporlarda önem tasimasina ragmen, bisikletin sportif acidan, özellikle yol bisikletciliginin önemi, diger Orta Avrupa ülkelerine göre cok daha fazladir. Fransa' nin bisikletteki doping olaylari karsisindaki asiri hassasiyetinin sebeplerinden birisi de budur.
Derya Kececi' nin verdigi örnekteki gibi, antrenör, chaperonlar gelince sporcusunu koruyamaz. Bisiklet sporu, bisiklet kullaniminin yaninda, bir vakit gecirme, bir eglencedir. Bazi yörelerde- ben de katildim bir kac kere- belirli bayramlarda yarislar yapilir. Örnegin; bir erkek ve bir kadindan olusan tandem yarislari. Yani kari-kocanin takim olusturdugu ekipler ve kriteryum yarisi. Hatta bir defasinda birisi kadin kiligina girmis iki erkegin katildigini bile gördüm. Malum, piknik, yeme icme, dans ve bisiklet yarisi! Bizdeki köylerde gördügümüz yöresel dans müzik, yeme icme ve yagli güres gibi! Ama sportif yönü bisiklet üzerine!
Bisiklet sporunun bu kadar toplumsal yasamla icice oldugu ülkelerde, pazarlama adina cok büyük cabaya gerek yoktur.
ABD konusunda fazla bir bilgim yok. Arastirma zahmetine de katlanmadim. Ama genel olarak, hemen herseyin eski dünyadan farkli gelistigi bir yer oldugu gercek.
Bizim esas sorunumuz, bu farkli örneklerden yola cikarak, Türkiye gibi, bir yanda bu ülkelerden farkli sosyal ve dini yaptirimlarin sportif yasama cok etki yaptigi, genellikle engelleyici bir rol oynadigi ( bu tanima itirazlar olacaktir :() bir ülkede, toplumsal gelisme icerisinde bisikletin nasil bir sekil alabilecegini irdelemek olacaktir. Bizim ülkemizde zaten yeteri kadar kara yolu bile yoktur. Kaldiki, motorlu tasit trafigini engellemeden yarislarin yapilabilecegi bir parkur, hem de % 30 egimli, tamamen hayali bir durumdur. En büyük uluslarararasi yaris olan Cumhurbaskanligi Turu, zaten biraz Giro deneme hazirligi ve cok erken bir tarihte olmasi dolayisiyla, böyle yokuslara haiz olsa, hic bir batili takim gelmez.
Netice itibariyle, bu tip yokuslari yarislara sokmak, bisiklet sporuna tesvik amaciyla degil, daha önce de belirttigim gibi seyircilere olafanüstü bir seyler sunmak amaciyladir.
 
@Engin Sarı

Yukarida bahsettiginiz yokus hakkinda su linki buldum.
(link)

Sahsi fikrim, normal antrenmanli normal her yol bisikletcisi o yokusu rahatca(!) cikar. Benim gibi yasini basini almislari da biraz zorlar, ama o kadar! Yaris konusu tabii ki ayri bir konu. Yaris ta böyle bir yokusun manasi cok daha farklidir mutlaka!. (link)hala cikabiliyorum! Aglaya sizlaya tabii!
 
  • Beğen
Tepkiler: Barış Güney
Oldukça güzel paylaşımlar olmuş, zevkle okudum.
%20 üzeri eğim hususunda (iniş ve çıkış farketmez) size katılıyorum. Çıkış hadi bir nebze ama özellikle bu şekilde agresif inişlerin çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. 2009 Giro'da yanılmıyorsam Lance'in bir sitemi olmuştu. Özellikle inişleri şikayet ederek (120-130 Km/s hızları görmüşler) kendilerinin extreme sporcu olmadıklarını hatırlatmıştı.
Bitarafta dopingle mücadele diğer tarafta bu sporu daha zor ve extrem hale sokma çabası var.. Anlayabilmiş değilim :)
Temelinde çoğunlukla ticari kaygılar olsa da, Cem'in bahsettiği Amerikan yaklaşımı benim de hoşuma gidiyor.. 1 den 5'e kadar farklı zorluk kategorilerinde çeşitli yarışar düzenliyorlar.. Mesela sadece hafta sonları göl etrafında pedallayan birinin bile (5nci kategori?) yarışabileceği organizasyonlar var. Ayrıca kriyeryum orada gerçekten ayrı bir boyutta. Satılan bisikletlerin reklamlarında geçen "Crit. Monster" gibi ibarerden de anlamak mümkün. Velhasıl bisiklet bir Avrupa sporu (ve ruhu İtalyan'lara ait) olsa da dünyanın öteki ucunda işler çok farklı (ve güzel) işliyor..
 
  • Beğen
Tepkiler: ihtiyar
@Güney Tuncer

Türkiye'de de yol bisikletçiliği yarışları ancak bu yönde geliştirilebilir , düşüncesindeyim . Yol kapatmak imkansız , federasyon yarışlarında bile ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. 2-3km'lik 10-15-20 turluk kriteryumlar . Piknik alanları , milli parklar bu işler için çok uygun . İzmir'deki Sasalı Piknik Alanı yarışları gibi yarışların çoğalması gerek .

%20 üzeri eğim hususunda (iniş ve çıkış farketmez) size katılıyorum. Çıkış hadi bir nebze ama özellikle bu şekilde agresif inişlerin çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. 2009 Giro'da yanılmıyorsam Lance'in bir sitemi olmuştu. Özellikle inişleri şikayet ederek (120-130 Km/s hızları görmüşler) kendilerinin extreme sporcu olmadıklarını hatırlatmıştı.

Geçen gün bizde 20 km'lik bir yokuş çıkışı sonrası dağın öbür tarafına 15-16 km'lik bir iniş yaptık . İniş hızlarımız 30-75 km/s arasında gidip geldi . 1,5 şeritlik bir yolda , yalnızca 2 fren kolu ve 4 pabuça emanetsiniz . Bazen ruh hastası mıyız , manyak mıyız diye düşünmekten kendimi alamıyorum . Kimi kime ispat ediyoruz acaba ? Nasıl bir egodur bu ? Her seleye oturan bir adrenalin sarmalına giriyor ve bir türlü çıkamıyor , hep daha fazla hep daha fazla ....
 
@Cem Unden
Yukarida " hala cikabiliyorum "diye bahsettigim yokustan uzun zamandir inmedim. Cünkü hic bir zevki yok, 50 km/ h e gelince fren yapmak zorundasiniz. Cok virajli cok dik yerler. Arkadan gelen bisikletcinin yanik lastik kokusundan gaz maskesi takmasi lazim desem yeridir.
Adrenalin konusunda tamamen hak veriyorum. Zaten yokus cikilmasinin nedenlerinden birisi de inisler degil mi?:) Simdi Türkiye' de benim gencligimdeki gibi trafigin az oldugu, karsidan araba cikmasi ihtimaliyetin yoklugu(!) durumlari oldugunu sanmiyorum. Buralarda da tasit trafigi var ama, trafigin az oldugu yol sayisi cok, sürücülerin bisikletlere karsi tavri "tavir" diyebilirim.
Örnek bir video:

Fakat cok tehlikeli oldugu bir gercek. Cektigim videonun 6.dak. 40 . saniyesindeki gölgelik yerde ki, baharda buz olabilir, 2007 yilinda Alman milli takimindan genc bayan sporcu Sandra Weber (Team Rothaus) dereye uctu ve bogularak hayatini kaybetti.
 
Geri