Yol bisikletciligini seyircisinin cok oldugu ülkeler, malumunuz, Avrupa' da bir kac ülke. Fakat olayi salt bisiklet acisindan degil de, genel spor acisindan alirsak, örnegin Federal Almanya' da sporla ilgisi olmayan insan yok gibidir. Fakat bu spor dallari, biraz ülke kosullarina ve kültürüne bagli olarak gelismistir. Muhakkak pazarlamacilik adina zorlamalar sonucu bazi yeni spor dallarinda da bir atilim olmustur. Kabataslak bir siraya koyarsak, Futbol, Eltopu, Kayak-Yürüyüs-Biatlon-Alpin, Kayak atlama, ......., sonra tennis , yüzme, atcilik, hokey, atletizm... ve arkasindan bisiklet, atcilik ... gibi sporlar siralanabilir. Almanya' nin dogu eyaletlerinde ise8eski Demokratik ALman Cumhuriyeti) bisiklet ve atletizm, futboldan bile önce gelir. Bugünde bu farkli gelismenin sonuclarini görebiliriz. (Jan Ullrich, Erik Zabel, Olaf Ludwig, Andreas Klöden, Jens Voigt,..... bu farkin ürünleri, hepsi dogu eyaletlerinden)
Bu gibi orta Avrupa ülkelerinde, bisiklet sporunu sevdirme gibi br sorun mevcut degildir. Bisiklet zaten toplumun parcasi oldugu icin, 1- 2 tane iyi yarisciyi öne cikartmak, bir sansasyon yaratmak icin yeterlidir. Diger yandan Futbolun yaninda, bisikletin cok önem tasidigi Fransa, Italya, Ispanya ülkelerde, yaklasim cok daha farklidir. Futbol ve bisikletin yaninda Basketbol, Voleybol ..gibi sporlarda önem tasimasina ragmen, bisikletin sportif acidan, özellikle yol bisikletciliginin önemi, diger Orta Avrupa ülkelerine göre cok daha fazladir. Fransa' nin bisikletteki doping olaylari karsisindaki asiri hassasiyetinin sebeplerinden birisi de budur.
Derya Kececi' nin verdigi örnekteki gibi, antrenör, chaperonlar gelince sporcusunu koruyamaz. Bisiklet sporu, bisiklet kullaniminin yaninda, bir vakit gecirme, bir eglencedir. Bazi yörelerde- ben de katildim bir kac kere- belirli bayramlarda yarislar yapilir. Örnegin; bir erkek ve bir kadindan olusan tandem yarislari. Yani kari-kocanin takim olusturdugu ekipler ve kriteryum yarisi. Hatta bir defasinda birisi kadin kiligina girmis iki erkegin katildigini bile gördüm. Malum, piknik, yeme icme, dans ve bisiklet yarisi! Bizdeki köylerde gördügümüz yöresel dans müzik, yeme icme ve yagli güres gibi! Ama sportif yönü bisiklet üzerine!
Bisiklet sporunun bu kadar toplumsal yasamla icice oldugu ülkelerde, pazarlama adina cok büyük cabaya gerek yoktur.
ABD konusunda fazla bir bilgim yok. Arastirma zahmetine de katlanmadim. Ama genel olarak, hemen herseyin eski dünyadan farkli gelistigi bir yer oldugu gercek.
Bizim esas sorunumuz, bu farkli örneklerden yola cikarak, Türkiye gibi, bir yanda bu ülkelerden farkli sosyal ve dini yaptirimlarin sportif yasama cok etki yaptigi, genellikle engelleyici bir rol oynadigi ( bu tanima itirazlar olacaktir

) bir ülkede, toplumsal gelisme icerisinde bisikletin nasil bir sekil alabilecegini irdelemek olacaktir. Bizim ülkemizde zaten yeteri kadar kara yolu bile yoktur. Kaldiki, motorlu tasit trafigini engellemeden yarislarin yapilabilecegi bir parkur, hem de % 30 egimli, tamamen hayali bir durumdur. En büyük uluslarararasi yaris olan Cumhurbaskanligi Turu, zaten biraz Giro deneme hazirligi ve cok erken bir tarihte olmasi dolayisiyla, böyle yokuslara haiz olsa, hic bir batili takim gelmez.
Netice itibariyle, bu tip yokuslari yarislara sokmak, bisiklet sporuna tesvik amaciyla degil, daha önce de belirttigim gibi seyircilere olafanüstü bir seyler sunmak amaciyladir.