Hayır bir öğretmen en zor şartlar altında hayatını idame ettirmelidir doğru bir bakış açısı değil. Bizim ülkemizde bu böyle ve böyle dayatılmaya çalışılıyor.
Öncelikle buradan başlayalım. Halbuki anlaşılması zor olmayan, kurgusu kolay bir cümle kurmuştum.
Cümlemde hiçbir söz sanatı olmadığı gibi gayet yalın bir şekilde düşüncemi ifade etmiştim.
Demiştim ki:
"Bir öğretmen en zor şartlar altında dahi aldıklarıyla yaşamını bir şekilde idame ettirebilir."
Burada öğretmenlerin en zor şartlar altında "ettirmelidir" gibi bir anlamı nasıl çıkardınız.
Benim dünya görüşümde herhangi vasıflı ya da vasıfsız bir kişi - burada önemli olan bir birey, bir insan olması- insan haysiyet ve şerefine yakışır en azından asgari yaşam standartına sahip olmalıdır. Şimdi siz burayı da yanlış anlarsınız,asgari yaşam standartı nelerine yetmiyor filan dedi dersiniz. Bundan dolayı "En azından" sözcüğüne dikkat çekiyorum. Ben bu forumda defalarca "Bir birey çevreye, doğaya, hayvanlara, diğer bireylere zarar vermedikçe helalinden düzgün de kazanıyorsa herşeyin en iyisine layıktır" demişimdir.
@hamlet2006 siz ne işle iştigal bilmiyorum ama burada 2 ihtimal görüyorum,
1- ya siz de öğretmensiniz ve bu ülkede nasıl zorluklar içinde yaşandığını iyi biliyor ama bir yandan da bu arkadaşın kurtulması bir şekilde sizi rahatsız ediyor,
2- sabit bir yerde çalışan ya da kendi işine sahip birisiniz, öğretmenlik alakanız yok, kulaktan dolma beylik laflarla burada yok öğretmen zora dayanır yok ona göğüs gerer olmazsa yürü kapı orada diye bol keseden atıp ahkam kesiyorsunuz. (bu tahminim doğru ise yani öğretmen değilseniz, hemen yaptığınız işi icra etmek için lütfen bir an önce doğu anadolunun ücra yerlerinden birinde hayat kurun kendinize. Bir öğretmen insan ise siz de insan iseniz farkınız yok demektir. Aynı koşullar sizin için de geçerli o zaman hadi önden buyurun. Ya da kapı orada... Nasıl kulağa güzel geliyor mu?
Bundan sonraki cümlelerinizdeki benimle ilgili kurduğunuz tezler, olasılıklar daha da bir garip. Sebep sonuç ilişkileriniz, kurduğunuz tezler pek de mantığa uymuyor.
İki ihtimal vermişsiniz. Bir kere ikisi de tutmuyor.
1.ihtimal
Öğretmen değilim. Ülkemizde hayat şartlarının, ekonominin ne kadar zor olduğunun, ülkede hukukun üstünlüğünün olmadığını , insanların kendilerini ifade etmesinde gerekli demokratik ortamın olmadığının, temel hak ve hürriyetlerin zedelenmiş olduğunun da farkındayım. "Bir şekilde kurtulması seni rahatsız ediyor" ifadesini nereden çıkarttınız anlamak imkansız.
2.ihtimal de vahim,alakasız çarpıtılmış ifadelerle dolu.
Birincisi ben bir mühendisim. Anadolu Lisesi, Fen Lisesi görmüş yüksek puanlarla mühendis olmuş, sosyal, aktif bir kişi için gerektiği değeri görmüş bir mühendis miyim? Muhtemelen hayır. Alakasız işler yaptım. Ama biliyorum ki kim ülkede hakkettiği değeri görebiliyor ki.
Annem, babam öğretmen. Öğretmenlikle alakam o. Annem ve babam gerçek birer eğitimciydi. Türkiye Cumhuriyetinin kazanımlarına bağlı, vatanını milletini seven,saygılı fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirdi. Ekonomik zorluklar yaşadık mı evet. Biz yaşadık, herkes yaşasın mı, kimse yaşamasın.
Kusura da bakmayın o gidecek bu gidecek kim kalacak. Kalmak istemeyen gitsin,Allah yolunu açık etsin. Geri de kalan mücadeleye devam etsin.Gemiyi de en son öğretmenler terketsin bir zahmet.Mesleğin kutsiyet kısmı da belki de burasıdır.
Bir de neden ben işimi gücümü bırakıp doğuya gideyim ki. Ben herkes zor şartlar altında ezilsin mi demişim.Doğu da vatan toprağı, nasibim varsa giderim. Hayat bu.
Bir de ben şunu anlayamıyorum. Bir kişi bir konuda fikir beyan edebilmesi için illa ki o işi mi yapmalı.Fikir beyanını bile ahkam kabul etmişsiniz.
Mesela sabah yumurta yemiştim. Allah affetsin yumurtanın pek de güzel olmadığını söylemiştim. Halbuysam ben ne bir tavuktum ne de bir horozdum. Ahkam kesmişim,özür dilerim.